EKONOMİ - 25 Eylül 2021 Cumartesi 09:32

Sanayiye ’çip’ dopingi

A
A
A
Sanayiye ’çip’ dopingi

Korona virüs salgını döneminde ’çip krizi’ yüzünden sıfır otomobil üretiminin azalması ve fiyatların aşırı artması sonucu vatandaş düşük model araçlara yönelince bu durum sanayi esnafına yaradı.

Korona virüs salgını döneminde ’çip krizi’ yüzünden sıfır otomobil üretiminin azalması ve fiyatların aşırı artması sonucu vatandaş düşük model araçlara yönelince bu durum sanayi esnafına yaradı.


Pandemiden kaynaklı çip krizi otomobil piyasasını olumsuz etkiledi. Üretimler de satışlar da fiyatlar da bundan nasibini aldı. Sıfır otomobil alamayan vatandaşlar ikinci ele yöneldi. Fiyatlar aşırı arttı, vatandaş düşük model araç almak zorunda kaldı. Daha sık bakım ve oranım ihtiyacı olan eski araçlar da sanayiye doping etkisi yaptı.



“100 TL’ye antifriz koymayanlar 10 bin TL’ye motor yaptırıyor”


Araç bakımında özellikle kış aylarında en önemli sorunun antifriz eksikliğinden yaşandığını dile getiren 15 yıllık otomobil tamir ustası Cemal Sivrikaya, “Salgının başında, geçen yıl işlerimiz azalmıştı. Şu anda ise işlerimiz o günlere göre çok iyi. En önemli etken, sıfır araç olmadığı için insanlar kendi araçlarının değerini daha iyi anladı. Artık vatandaşlar araçlarının bakımlarını düzgün yaptırıyorlar, her şeyiyle ilgileniyorlar. İşi sadece ustaya bırakmıyorlar. İş ustada bitmiyor. İnsanların kendileri usta oldu. Otomobil bakımında dikkat edilecek en önemli konu antifriz. Bazıları antifrizi değiştirmiyorlar. Cüzi bir rakam olmasına rağmen antifriz değişiminden kaçan var. Antifriz koydurtmayanlar ilerleyen zamanda motor yaptırmak zorunda kalıyorlar. Antifriz parası, motor tamirinin yanında 20’de 1’i bile değil. En iyi usta araç sahibidir çünkü aracını ustadan daha iyi tanır. Antifriz fiyatı 50 TL’den başlıyor, 120 TL’ye kadar çıkıyor. Bir motor tamirinin fiyatı ise en az 10 bin TL. Motor tamir fiyatında arabanın modelinin de bir önemi yok. Herhangi bir motorun tamiri en az 10 bin TL” dedi.



“Kış mevsimindeki gündemimiz ‘su eksiltmesi’ sıkıntısı


Kış aylarından en çok karşılaştıkları sorunun ‘su eksiltmesi’ olduğuna dikkat çeken 20 yıldır otomobil tamir eden Uğur Yeşilyurt ise, “Kış başından en çok antifriz ve yap bakımı için geliyorlar. Araç bakım fiyatları; Avrupa arabalarda 350-550 TL arasında, yerli üretim arabalarda ise 200-250 TL tutuyor. Bakımdaki en önemli unsur da parçaların orijinal olması ve yağın kalitesi. Eskiden bizim anne ve babamız bizleri sanayiye verdiğinde ustaya, ‘eti de senin kemiği de senin’ derdi. Şimdi öyle toleranslı çırak gelmiyor. İŞKUR’dan başvuru yapıyoruz. Üniversite mezunlarından almaya çalışıyoruz, zorlanıyoruz. Çünkü alt yapı yok. Gençler okursa okuyor, okumazsa köşe başlarında zaman geçiriyorlar. Böyle giderse 10 sene sonra yetişmiş usta bulamayacağız. Bizlere en çok intikal eden arıza ise donma tehlikesi. Bunun tedbirini almak açısında da her gelen araca antifriz ölçümü ve akü ölçümü yapıyoruz. Kış mevsimindeki ise gündemimiz genelde su eksiltme olayı dikkat çekiyor” dedi.


Otomobil tamircileri, 2. el otomobil fiyatlarının pahalı olması ve yeterli sayıda sıfır aracın iç piyasada olmaması dolayısıyla vatandaşların eskiye oranla otomobillerine daha çok ilgi gösterdiğini, bunun da kendi işlerinin artmasına olumlu yansıdığını ifade ettiler.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya UCLG Başkanı Altay Latin Amerika belediyelerine seslendi Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Dünya Teşkilatı (UCLG) Başkanı ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, UCLG Latin Amerika Bölge Teşkilatı (FLACMA) Yönetim Kurulu Toplantısı’nda Latin Amerika belediyelerine seslendi. Başkan Uğur İbrahim Altay, "Daha adil ve daha sürdürülebilir şehirler inşa etme vizyonumuzu birlikte gerçekleştirebiliriz” dedi. UCLG Latin Amerika Bölge Teşkilatı (FLACMA) Yönetim Kurulu Toplantısı Kosta Rika’da gerçekleştirildi. FLACMA üyesi ülkelerden belediye başkanları ile çok sayıda yerel ve bölgesel temsilcinin katıldığı toplantıda konuşan Başkan Uğur İbrahim Altay, dünyanın böylesine karmaşık bir dönemden geçtiği bir zamanda, belediye hareketi birliğinin her zamankinden daha önemli olduğuna değindi. Demokrasi için, sosyal uyum için, hiç kimseyi ve hiçbir yeri geride bırakmayan adalet için birleşilmesi gerektiğine vurgu yapan Başkan Altay, “İnşa etmek için çok çalıştığımız uluslararası hukukun temellerine saygı duyulmasını sağlamalı ve bizi birbirimize bağlayan dayanışma ruhunu ve ortaklıklarımızı güçlendirmeye devam etmeliyiz. FLACMA’nın teşkilatımızın ön saflarında yer alacağını, üyelerinin katılımını sağlayacağını ve onların vizyon ve değerlerini kolektif gündemimize taşıyacağını biliyoruz. Kısa süre önce gerçekleştirilen su istişaresi de bunun bir örneğidir ve bu yönetim kurulunda gerçekleştirilecek tartışmalar dünya çapındaki konumumuzu güçlendirmek için de hayati önem taşıyacaktır” ifadelerini kullandı. “İş birliği ve deneyim paylaşımı, bizi bir araya getiren ortak hedeflere ulaşmamızı sağlayacaktır” Toplantıya sadece UCLG Başkanı olarak değil, aynı zamanda 30 farklı ülkeden 1.200’e yakın üye belediyesi bulunan Türk Dünyası Belediyeler Birliği (TDBB) Başkanı olarak da katıldığını hatırlatan Başkan Altay konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Bugün burada, coğrafi sınırların ötesinde, farklı kültürlerin ve toplumların temsilcisi olarak bulunuyoruz. FLACMA ve TDBB farklı coğrafyalarda faaliyet gösteriyor olsalar da küreselleşen dünyada yerel meseleler ekseriyetle aynı düzlemde hareket etmektedir. İmkanlar ve sınırlar değişse de yerel yönetimlerin tek ihtiyacı daha adil ve daha sürdürülebilir bir şehir inşa etmektir. Bu çerçevede teşkilatlarımız arasındaki ilişkileri, karşılıklı iş birliği ve deneyim paylaşımı temelinde geliştirmemiz mümkündür. Nüfus artışı, şehirleşme, iklim değişikliği ve toplumsal eşitsizlikler gibi konular, sadece belli bir coğrafyada değil, küresel bir düzlemde herkesi etkilemektedir. Ancak, bu zorlukları aşmak için elimizde büyük bir potansiyel var. İşte bu potansiyeli harekete geçirmek için, FLACMA ve TDBB gibi teşkilatlar arasındaki ilişkileri güçlendirmeliyiz. Karşılıklı iş birliği ve deneyim paylaşımı, bizi bir araya getiren ortak hedeflere ulaşmamızı sağlayacaktır. Bu nedenle, bu toplantıyı bir başlangıç olarak görmeli ve birbirimizle daha yakın bir iş birliği içinde olmalıyız. Birlikte hareket ederek, daha adil ve daha sürdürülebilir şehirler inşa etme vizyonumuzu gerçekleştirebiliriz.” “Yeni döneme büyük bir heyecanla başlıyoruz” Konuşmasının sonunda FLACMA üyelerine seslenen Başkan Altay, “Daha adil, daha sevecen ve barışçıl bir dünyaya ulaşmak için yanınızda duran bir dünya teşkilatının parçası olduğunuzu unutmayın. FLACMA’nın Bölge Teşkilatı Genel Sekreterliği olarak üstlendiği rol hayati önem taşımaktadır. UCLG’nin kuruluşundan bu yana geçen 20 yıl boyunca yaptığı çalışmalar ve teşkilata olan bağlılığı nedeniyle 1 Mayıs 2024 tarihinde San Jose belediye başkanlığını devredecek olan Johnny Araya’ya teşekkür ediyorum. Bu yeni döneme büyük bir heyecanla başlıyoruz. Göreve başlayacak olan yeni başkan Kelvin Cruz’a tam desteğimizi ifade ederek kendisiyle dayanışma temennimizin olduğunu bilmesini istiyoruz. Yönetim Kurulunuzun çıktılarının dünyaya ulaşmasını sağlamak için dünya teşkilatınıza güvenebileceğinizi bilmenizi isterim. Sizleri ortak gündemimize katkıda bulunmaya ve şehirlerdeki yaşamı ve geleceği şekillendirmeye davet ediyorum” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Sivas ÇEDAŞ’ın gönüllüler ekibi profesyonel “arama-kurtarma” personeli oldu ÇEDAŞ çalışanlarından oluşan 27 kişilik bir ekip, AFAD’ın “Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 Bin Arama Kurtarma Personeli Yetiştirme” Projesi kapsamında eğitimlerini tamamladı. ÇEDAŞ’ta gönüllülerden oluşan ekibin 6 gün, 42 saat süren eğitimleri, AFAD ile düzenlenen ortak tatbikat ile tamamladı. Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı’nın (AFAD), Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından başlattığı “Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 Bin Arama Kurtarma Personeli Yetiştirme” Projesi’ne Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. (ÇEDAŞ) çalışanlarından oluşan bir ekip de dahil oldu. Depreme karşı hazırlıklı olmak ve deprem sırasında arama-kurtarma çalışmalarında aktif bir şekilde yer almak isteyen 18 asil ve 9 yedekten oluşan toplam 27 kişilik gönüllü ekibe, AFAD tarafından 42 saat eğitim verildi. Ortak tatbikat ile tamamlanan eğitimler neticesinde ÇEDAŞ’ta, arama-kurtarma çalışmaları için profesyonel bir ekip oluşturulması anlamında önemli bir adım atılmış oldu. “Akredite programla birlikte acil durumlara daha da hazır hale geleceğiz” 6 Şubat 2023 tarihinde peş peşe yaşanan ve Türkiye’yi yasa boğan iki büyük depremin ardından hızla ekiplerin sahaya çıktığını anımsatan ÇEDAŞ Genel Müdürü Niyazi Kıvılcım, “Biz de hızla deprem bölgesine giderek elimizden ne geliyorsa yapmaya çalıştık. Ekiplerimiz bir yandan elektrik arızalarını giderirken diğer yandan da arama kurtarma çalışmalarına katıldı. Yüzyılın felaketi, depreme hazırlıklı olmak gerektiğini, arama-kurtarma çalışmalarının ne kadar önemli ve ihmal edilemez olduğunu, çok acı bir şekilde bir kez daha gösterdi. Bu yönde AFAD tarafından başlatılan “Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 Bin Arama Kurtarma Personeli” Projesi’nin çok değerli bir adım olduğunu görerek, projeye dâhil olduk. AFAD tarafından gönüllülerden oluşan ekibimize verilen arama-kurtarma eğitimleri geçtiğimiz günlerde tamamlandı. Akredite programla beraber, ciddi manada donanımlı ve teçhizatlı bir insan kaynağıyla oluşturulan profesyonel arama kurtarma ekibimizle acil durumlara hazırlıklı olmaya çalışıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul Şekip Mosturoğlu, Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu başkanlığına adaylığını açıkladı Fenerbahçe Kulübü’nün eski yöneticisi Şekip Mosturoğlu, Yüksek Divan Kurulu başkanlığına aday olduğunu açıkladı. Mosturoğlu, “Yüksek Divan Kurulu’nun, kulübümüzün gelişiminde, mücadelesinde en etkin organ olarak görev yapacağını, bilgisi ile tecrübesi ile çok önemli rol oynayacağına inanıyorum” dedi. Fenerbahçe’de Seçimli Yüksek Divan Kurulu Toplantısı, 27 Nisan Cumartesi günü yapılacak. Sarı-lacivertli kulübün eski yöneticisi Şekip Mosturoğlu da Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmanla Yüksek Divan Kurulu başkanlığına adaylığını açıkladı. Programa kongre üyeleri, eski yöneticiler ve basın mensupları katıldı. Heyecanlı olduğunu belirterek sözlerine başlayan Mosturoğlu, vefatının 11. yılında kulüp eski genel müdürü Serkan Acar’ı andı. Basketbol Süper Ligi’nde şampiyonluğa ulaşan Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı’nı tebrik eden Mosturoğlu, “Bu işin ruhu olarak gördüğüm kulüpçülük anlayışının zayıfladığını görüyorum. Geçmiş zamanlarda üyelerimiz arasındaki bireysel iletişimle sağlanabilen kulüp iletişimi, bugün daha yoğun iletişim vasıtalarıyla sağlanamıyor. Aslında üye sayılarımızın büyümesi ile birlikte müşterek olarak oluşturduğumuz etkinliklerin, hizmetlerin ve fikirlerin pozitif etkisinin artması beklenmekteydi. Ancak son yıllarda değerli insanlardan oluşan Yüksek Divan Kurulu’nun varlığına rağmen bu büyüklüğün konsolide edilemediğini, etkin olarak divan kurulumuzun kulüp içerisinde yer almadığını düşünüyorum” diye konuştu. “Görev süremde kulübümüz sayısız şampiyonluklar kazandı” Şekip Mosturoğlu, hayatı ve Fenerbahçe’de aldığı görevlerle ilgili bilgiler de aktararak, “Ben çocukken hayalim şu an aramızda bulunan Cemil Turan’ın 10 numaralı formasını giyebilmekti. Babam Fenerbahçe forması aldı, annem de 10 numarayı işledi. Fenerbahçe’de 12 yıl yönetim kurulu üyeliği yapacağım aklımın ucundan geçmiyordu. Aynı dönemlerde futbol federasyonunda hukuk kurulu üyesi oldum. Bu işin mutfağından gelip federasyonda görev alan ilk kişi oldum. Başkanımız Aziz Yıldırım, beni kulübün 100. yılında yönetim kurulu üyeliğine davet etti. Biz o sezon şampiyon olduk. Çocukken Cemil Turan’ın formasını giymekle başlayan Fenerbahçe rüyam, hiç hayal edemeyeceğim, 100. yılda kupa kaldırmakla oldu. Bundan da kıvanç, onur duydum. Aziz Yıldırım yönetiminde asbaşkanlık görevini yürüttüm. Bu görev süresince kulübümüz sayısız şampiyonluklar kazandı, sporcularımız sayısız madalyalar kazandı. Onları sarı-lacivertli formayla mücadele ederken görmek, bu yarışmalara katılmasına katkıda bulunmak kıvanç kaynağı oldu” ifadelerini kullandı. “FETÖ örgütünün ilk çarptığı sarı-lacivert duvarı birlikte ördük” Sarı-lacivertli kulübün 3 Temmuz 2011’de yaşadığı sözde şike kumpası ve sonrasında yaşananlarla alakalı ise Mosturoğlu, şunları dile getirdi: “Hem kulüp tarihimizde hem de Türkiye Cumhuriyeti’nde eşi benzeri olmayan bir olayla karşı karşıya geldik; 3 Temmuz kumpası. Tam 8 ay dava arkadaşlarımla birlikte Metris Cezaevi’nde tutulduk. Bir hukuk adamının böyle bir kumpas davasında tutuklanması çok ağır bir şey. Bunu da yaşadık. Başkanımız Aziz Yıldırım, Asbaşkanımız İlhan Ekşioğlu, efsanemiz Cemil Turan, sporcumuz ve profesyonel çalışanımız Tamer Yelkovan hepsi benim için değerli dava arkadaşlarımla birlikte tutsaklığa ve baskıya karşı büyük Fenerbahçe taraftarıyla birlikte direndik. Yıllarca mahkeme salonlarında haklılığımızın ortaya çıkması için haykırdık, elimizden gelen her türlü çabayı verdik ve mücadele verdik. Sonunda camiamızla birlikte bu savaşı kazandık. Bu FETÖ örgütünün ilk defa çarptığı ve güç kaybettiği sarı-lacivert duvarı hep birlikte ördük. Sizlerin sayesindedir. Mücadele hala bitmedi. Yargı önünde hesap vermesi devam ediyor. Takip etmeye devam ediyoruz. Bu mücadelede bizimle birlikte gözyaşı döken, kulübümüzün uğradığı zararlar son kuruşuna kadar tanzim edilene kadar sürecek ve biz daima bu mücadelenin içinde olacağız. Hayatım boyunca unutmayacağım, aile fertlerime büyük bir miras olarak devredeceğim çok önemli bir şey var; 2010-2011 sezonu şampiyonluk madalyası. Evimin en güzel yerinde saklıyorum.” “Eksikliklerin giderilmesi için çalışmaya söz veriyorum” Sarı-lacivertli üyelere, kendisine gösterilen sevgiden dolayı teşekkür eden Şekip Mosturoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Buradaki toplantılar ancak 3-5 sözcünün fikrini ifade edeceği platform olabilir. Ancak bunun arka planda divan kurulu ile divan üyeleri arasında sürekli bir ilişki içerisinde fikirlerini söylemeli, vizyonlarını ortaya koymalı ve bunlardan kulüp yönetiminin istifade etmesidir. Bunun da mekan ve zaman eksikliğidir, bunların giderilmesi için çalışmaya söz veriyorum. Kulübümüzün gelişiminde, mücadelesinde en etkin organ olarak görev yapacağını, bilgisi ile tecrübesi ile çok önemli rol oynayacağına inanıyorum. Fenerbahçe’nin daha da ötesinde Türk sporunun kaptan köşkü, en yüksek tüzük organı. Yüksek Divan Kurulu üyeleri, eşleri ve çocuklarıyla birlikte yaklaşık 15 bin kişilik topluluğuz. Ben kendimi, büyük bir ailenin ferdi olarak görüyorum. Bu aile içerisinde büyük sevgi, saygı gördüm. 3 yıllık dönemimizin sonunda büyük ailemize karşı hesabımızı verdiğimizde aynı sevgi, saygı, ilgi ve desteğe mazhar oluruz. Buna layık olursak, biz görevimizi yaptığımıza kani oluruz.” 57 yaşındaki Mosturoğlu, konuşmasının ardından kulüp üyeleri ile fotoğraf çektirerek, sohbet etti.