EKONOMİ - 07 Nisan 2021 Çarşamba 09:24

Türkiye’nin 50 milyar dolarlık süs taşı potansiyeli

A
A
A
Türkiye’nin 50 milyar dolarlık süs taşı potansiyeli

Türkiye’nin farklı yerlerini dolaşarak süs taşları için keşif yapan Samsunlu Kocagülle kardeşler, Muğla’nın Yatağan ilçesinde dünyada çok popüler olan “mavi safir (korundum minerali türü) taşı” ocağına bir keşif yaptılar.

Türkiye’nin farklı yerlerini dolaşarak süs taşları için keşif yapan Samsunlu Kocagülle kardeşler, Muğla’nın Yatağan ilçesinde dünyada çok popüler olan “mavi safir (korundum minerali türü) taşı” ocağına bir keşif yaptılar. Bu yatakta ayrıntılı incelemelerde bulunan Prof. Dr. Murat Hatipoğlu, "Ham madde değeri yaklaşık olarak 50 milyar doları bulan süs taşı potansiyeli şu an yerin altında çıkartılmayı bekliyor" dedi.


Samsunlu 3 kardeş olan Sedat, Şükrü ve Hurşit Kocagülle kardeşler 10 sene önce süs taşlarına karşı aşırı bir ilgi duymalarının neticesinde fırsat buldukça, Türkiye’nin farklı yerlerine taş keşfi yapmaya başladı. Çıktıkları bu yolda birçok farklı çeşit süs taşlarıyla karşılaşan kardeşler bu durumu değerlendirerek süs taşı işini esas mesleklerine ilaveten ilave bir ekmek kapısına çevirdi. Kardeşlerden Sedat Kocagülle (44), 2019 yazında Türk diaspor taşının peşine düşerken Milas-Yatağan bölgesinde dağların yaklaşık bin 500 metre rakımlı boksit zonlarında tesadüfen safir olduğunu tahmin ettikleri mavi renkli taşlara rastladı. Bu taşların safir olduğunu tescil ettirmek üzere bu taş safari yapmalarını teşvik eden ve yol gösteren, Gemolog Prof. Dr. Murat Hatipoğlu’nu da yanlarına alarak bu yatağa getirdiler. Murat Hatipoğlu arazi incelemeleri ve topladıkları örneklerin İzmir’deki Dokuz Eylül Üniversitesi Gemoloji Test Laboratuvarı’ndaki incelemeleri ile artık bu yatağın ve Muğla bölgesinin Türkiye’nin Türk (gem) diasporundan sonra mavi safir madenine de sahip olduğu onayladı.



"Ülkemizin 40 türden oluşan süstaşı potansiyeli ekonomik rezervler bakımından çok zengindir"


Türkiye’de yer altında bulunan bu taşları ve bunların ekonomik boyutları hakkında bilgi veren Jeoloji Mühendisi, Minelog, Gemolog, Arkeo-Gemolog, Adli-Gemolog ve Mücevher Uzmanı, Dokuz Eylül Üniversitesi İMYO Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Bölüm Başkanı, Fen Bilimleri Enstitüsü Doğal Yapı Taşları ve Süstaşları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hatipoğlu, "Yaptığımız bilimsel rezerv hesapları sonucunda yaklaşık olarak 50 milyar dolarlık bir ham süs taşı potansiyelinin şu anda yerin altında çıkartılmayı beklemektedir. Bunlardan 3 türü dünyada sadece Türkiye’de bulunan taşlardır ve ülkemizi dünyaya tanıtabilecek doğal elçilerimizdir. İlki Muğla’nın Milas-Yatağan-Kavaklıdere bölgelerindeki karst tipi boksit yataklarında bulunan hidrotermal oluşumlu Türk (gem) diaspor taşıdır. Bu taş güneş ışında ve lamba ışığında farklı renkler almaktadır. Bu taşın kalitesine göre değişmekle beraber ortalama fiyatı 1 milyon dolar/tondur. Bu bölgelerde aşağı yukarı 10 bin ton civarında bir rezerv vardır. Bu da 10 milyar dolara denk gelir, hele bu taş işlendikten sonra bu değer 3 katına çıkar. Bunun dışında Bursa-Harmancık bölgesinde mor jade denilen jadeitce zengin olan bir kayaç türü süs taşımız vardır. Bu da dünyada bir tek bizdedir. Burada da aşağı yukarı 1 milyar dolarlık rezerv yatmaktadır. Bunun dışında doğuda özellikle kromik yatakları olan Erzurum Kop ve Erzincan Kesiş Dağları’nda kemmererit (Cr-klinoklor) denilen süs taşımız bulunmakta. Bu da dünyada bir tek bizdendir. Bu taşın da ekonomik değeri yaklaşık 500 milyon dolardır. Bunların yanında Eskişehir-Sarıcakaya Bölgesi’nde mavi kalsedonlar vardır. Bu taşın tonu 5 milyon dolardır. Yaklaşık olarak orada 3 milyon ton görünür rezerv vardır. Bu da 15 milyar dolara denk gelir. Ankara-Çubuk’ta agat taşlarımız vardır. Bunun da tonu 5 ile 6 bin dolar arasındadır. Orada da yaklaşık 2 milyon ton agat taşı vardır. Balıkesir-Dursunbey’de ametist kristallerimiz vardır. Bunun gibi 10 taşın maden değerini topladığınızda ki bizde 40 tür şu an tespit ettiğim taş vardır, yurt dışına bağlı olmayan çok değerli bir yer altı zenginliğimiz vardır" diye konuştu.



"Türkiye toprakları üzerinde korundum mineralinin iki değerli türü olan safir ve yakut bulunmaktadır"


Safir yatağının tescilinde olduğu gibi Malatya-Doğanşehir bölgesindeki yakut yatağını da Prof. Dr. Hatipoğlu ve MTA Doğa Tarihi Müze ekibi yaptı. Özellikle yeni bulunan safir taşıyla ilgili dünyaya duyurmak için bilimsel makaleler hazırladıklarını belirten Hatipoğlu, "Belki daha saydamları çıkacaktır. Bunların ekonomik değeri çok daha fazladır. Ülkemizde maalesef yatırımcı ile bu işi bilenler arasında bir organizasyon bozukluğu vardır. Bu yüzden bu ekonomik servet dışarıya çıkamıyor. Biz şuan Ankara Kalkınma Ajansı (ANKA) için bir proje hazırladık. Bu Ankara Çubuk agat taşından havan ve havan eli yapımı üzerinedir. Bu proje ajans tarafından Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisine verildi. Ankara Çubuk agat taşları şu an atıl durmaktadır ve bölgedeki agat taşı rezervi yaklaşık 3 milyon tondur. Bu taşın da tonu 5-6 bin dolardır. Bu taşın ana kaynağı bir Brezilya birde Türkiye’dir. Biz bu taşlardan oyulan havan ve havan ellerini yurt dışından ithal ediyoruz. Arzu ediyoruz ki, bunu üretebilecek Çubuk bölgesinde fabrika kurulsun ve üretime geçsin. Yatan ölü servetin ülke ekonomisine kazandırılması için güzel bir organizasyona ihtiyaç var" şeklinde konuştu.


Safirin keşfedildiğini ve çıkartılmayı beklediğini dile getiren Prof. Dr. Hatipoğlu şöyle devam etti:


“Ülkemizde keşfedildi. Çıkartılmayı bekliyor. Keşfini yaptık Milas-Yatağan bölgesinde. Şimdi bu yatakları, talan şeklinde değil de bilinçli yatırımcılarla bunu değerlendirmemiz gerekiyor. Hem bu hem de Malatya Doğanşehir Bölgesi’nde yakut var bunun için söylüyorum. Bizzat inceliyorum görüyorum. Tek bir lokalite değil. Burada bulunabilecek. Tabi tek bir yatak olarak düşünmeyin. Bunu birkaç bölgesi var. Yani Yatağan tarafında var. Muğla Milas tarafında var. Biraz daha Kavaklıdere tarafında var. Aşağı yukarı burada tabi tam bir jeolojik çalışma yapmadık ama biz bilim adamları buradaki jeolojik oluşumu göz önüne aldığımızda yaklaşık bir 300-500 ton çıkabilecek biz safir oluşumundan söz edilebilir. Tabi bunlar hemen alınacak değil. Belli bir miktarda. Çünkü bir madde çok miktarda olursa değeri düşer. Bugün bir süs taşı madeni için aşağı yukarı 3 - 5 milyon dolar yatırım yapabilecek insanlara ihtiyaç var.”


Süs taşı madenciliği yatırımlarının kolaylaştırılmasını isteyen Hatipoğlu şunları söyledi:


"Tabii, burada en büyük yanlışlardan biri de bunun ‘süs taşı madenciliği kanununda’ diğer endüstriyel mineraller gibi düşünülmesi. Devlet hakkı mesela çok oluyor. Bu ekonomik olmuyor. İşleticiler burada çok zarara uğruyorlar. Yani bunu biz çok söyledik. Bu süs taşı madenciliğini diğer mesela öbür madenler gibi devlet buluculuk hakkı olsun veyahut da diğer işletme ruhsatlarındaki harçlar vs. o kadar pahalıya geliyor ki. Bu sefer işletmeciler bu madeni yürütemiyor. Orada bir düzenleme yaparsa devlet bu konuda çok güzel bir ülkemizin patlaması olur.”


Safir madeninin bulunuşunun yazacağı bilimsel makale ile dünyaya duyurulacağını belirten Hatipoğlu şu bilgileri verdi:


"Zaten jeolojik olarak biliyorduk. Bu diaspor alüminyum hidroksit, safir de alüminyum oksittir. Burasının oluşumunda yer vardı ve özellikle birkaç yerde lokaliteleri vardı. Ama Kocagülle kardeşler diyelim üçü onların dağları dolaşıyorlar. Duyumlar var. Köylülerden geliyor onlarda gidiyor lokaliteyi gördüler. Bununla ilgili bende gittim gördüm. Video çekimlerim var. En azından varlığını duyurmak Dünya gemoloji literatüründe ülkemizin de bu alana girmesi yazılması lazım. Mesela aynısı karşıda Yunan adasında var. Onlar mesela diyorlar bugün giriyorsunuz yayınlamışlar. İşte ‘Yunanistan’da yunan adasında safir var’. Ama aynı alanın bizde genişi var. Bunları yazıyorum. Bilimsel makale ile ilgili çalışmalarım devam ediyor. İngilizce olarak yayınlanacak ondan sonra Dünya’ya duyurmuş olacağız."



"Ülkemizde kıymetli taşları ve gizli cevherleri ortaya çıkardık”


Yaptıkları keşif sırasında safire rastladıklarını belirten Sedat Kocagülle ise "Biz Sedat, Şükrü ve Hurşit Kocagülle kardeşler olarak yaklaşık olarak bundan 10 sene önce süs taşlarına karşı çok büyük bir ilgi duyduk. Bu konuda ülkemizin her köşesini karış karış dolaşarak ülkemizde taşları ve gizli cevherleri ortaya çıkardık. Bunun için gerçekten çok fazla yer dolaştık. Muğla bölgesinde ‘safir’ taşının olduğunu ortaya çıkararak bunun yayınını iki sene önce yaptık. Orada bulduğumuz ’safir’ taşını Prof. Dr. Murat Hatipoğlu’na test ettirdik. Bu taşı artık ülkemizin envanterine şu an sokmak üzeredir. Bu kadar ciddi bir konunun bu kadar geç kalınması bizim için ciddi bir kayıp aslında. Bizim çalışmalarımız ve gezilerimiz büyük bir yoğunlukta devam ediyor. Hatta biz bu taşları bularak kendimiz kesmeye başladık. Taş kesme ve parlatma işini hiç kimseden öğrenemedik. Biz bunu gece-gündüz çalışarak bu taşı keserek parlatacağız diye inat ettik ve başardık. Bizim amatörce başlayan hareketlerimiz büyük işlere sebep olacak" ifadelerini kullandı.



"Safir taşının ekonomik boyutu karatı 20 dolar ile bin dolar arasında değişebilir"


Süs taşı ustası Sedat Kocakülle birçok taşı ortaya çıkardıklarını söyleyerek, "Önceki günlerde Muğla’nın Milas bölgesinde zımpara yatağı bulundu diye bir haber yayınlandı. Aslında şöyle bir durum var. Muğla Milas bölgesinde ilk defa ’safir’ olduğunu Prof. Dr. Murat Hatipoğlu ile paylaştık. Kendisi de ’safir’ olduğunu onayladı. Muğla Yatağan bölgesinde safir, diaspor kristalleri, gibi birçok değerli taşlar çıkıyor. Hatta Dünya’nın en kaliteli akuamarini Türkiye’de çıkıyor desem abartılı olmaz. Muğla Yatağan’da zımpara bölgesi olan yere o gözle bakmadık, Safir var. Araştırma yapılması lazım. Bizler Kocagülle kardeşler olarak gerçekten de ülkemizde taşları ortaya çıkardık. Daha çıkaracağız. Türkiye’nin süs taşları inanın dünya borsasında çok büyük bir konuma gelecek noktadadır. Safir taşının ekonomik boyutu karatı 20 dolar ile bin dolar arasında değişebilir. Safirin berraklığına, şeffaflığına, saydamlığına göre değişir. Önemli olan bu taşın Türkiye’de olmasıdır" açıklamasında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir Korhan Berzeg’e ait çok sayıda malzeme bulundu Balıkesir’in Gönen ilçesinde dere yatağında bulunan cesedin Ekonomist Korhan Berzeg’e (83) ait olma ihtimali güçleniyor. Bölgede devam eden arama ve inceleme çalışmalarında Korhan Berzeg’in şahsına ait çok sayıda malzeme bulundu. Balıkesir’in Gönen ilçesine bağlı Armutlu Kırsal Mahallesi’nde, bundan tam 313 gün önce yürüyüş yapmak için köpeği Tina ile birlikte evinden ayrılan Ekonomist Korhan Berzeg’e ait olduğu değerlendirilen cesedin bulunduğu Gelgeç Mahallesi’ndeki dere yatağında arama ve inceleme çalışmaları devam ediyor. 4 jandarma ekibi, komando timi, JASAT, kadavra köpekleri ve drone ile devam eden çalışmalar kapsamında Korhan Berzeg’e ait çok sayıda malzemeye ulaşıldı. Bölgede yapılan olay yeri inceleme çalışmaları sonucunda; 1 adet Korhan Berzeg adına kimlik kartı, 1 adet Korhan Berzeg adına sürücü belgesi, 3 adet Korhan Berzeg adına banka kartı, 1 adet Korhan Berzeg adına kredi kartı, 1 adet Korhan Berzeg adına parçalanmış İstanbul ücretsiz taşıma kartı, 1 adet sağlam durumda Korhan Berzeg adına İstanbul mavi kart, 1 adet araç anahtarı ve muhtelif anahtarlar, 1 adet parçalanmış kahverengi cüzdan ve bir miktar para bulundu. Cüzdanda ve banka kartlarının üzerinde vahşi hayvanlara ait olduğu düşünülen diş izlerine rastlandı. Dere kenarında bulunan pantolonun da paça kısımlarından parçalanmış olduğu ve bu durumun hayvan saldırısı ihtimalini güçlendirdiği, cesedin ise hayvanlar tarafından dere kenarına getirilmiş olduğu değerlendiriliyor. Diğer yandan Alzheimer hastası başlangıcı olan Korhan Berzeg’in yolunu kaybetmiş olma ihtimali üzerinde duruluyor. Yetkililer kemik ve kıyafetlerin bulunduğu patika yola Berzeg’in inmesinin mümkün olmadığını belirtti. Gergeç Mahallesi’nde içme suyu ile ilgili dere yatağında gözlem yaptığı esnada Korhan Berzeg’e ait olduğu düşünülen kimlik, kredi kartı, kıyafet parçaları ve kemik parçalarını bulan Mahalle Muhtarı Ahmet Gülay ise yaşananları şöyle anlattı: "Dere yatağında bir su borusu patlamıştı. Hakkı abi ile beraber dere yatağındaki bu su borusunu takip ederek giderken su yatağının 1 metre ilerisinde pantolon gördüm. 1 metre yukarısında da gömlek vardı. Pantolonun yanında da kimlik vardı. Kredi kartı, otobüs kartı vardı. Sonra üzerinde fotoğrafını da gördüm. Daha sonra jandarmaya haber verdim. Jandarma yarım saat içinde olay yerine geldi. Olay yeri inceleme geldi. Etrafta 4 tane falan kemik parçası vardı. Adli tıp kemikleri incelemeye alıp götürdü.”
Manisa Manisa’dan gidip Muğla’dan aldığı sıfır araç hasarlı çıktı Manisa’nın Salihli ilçesinde yaşayan Fatih Vural, Muğla’ya giderek 1 milyon 300 liraya aldığı sıfır kilometre Peugeot marka aracı, memleketinde şüphe üzerine ekspertize götürdü. Yılların birikimi ile aldığı sıfır otomobilin hasarlı olduğunu öğrenince hayatının şokunu yaşayan Vural, yetkili bayi hakkında suç duyurusunda bulundu. Manisa’nın Salihli ilçesinde ikamet eden Fatih Vural (41), birikimleri ile Peugeot marka 308 model sıfır kilometre araç almaya karar verdi. Aradığı aracı Muğla’da bulan Vural, kendi imkanlarıyla Turgut Peugeot Bayisi’ne gitti. Aracını Şubat ayında teslim alan Vural, belli gün sonra arkadaşının aracında boya olduğunu söylemesi üzerine, aracını ekspertize götürdü. Vural, öğrendikleri karşısında büyük şaşkınlık yaşadı. Yapılan ekspertizde aracın muhtelif yerlerinde lokal boyalar olduğu ve belli noktalarında oynamalar olduğu ortaya çıktı. “Direklerine kadar aracı boyamışlar” Hayatının şokunu yaşayan Vural, "Meğerse benim sıfır diye aldığım araç, hasarlı bir araçmış. Kısacası hasarlı, toplama aracı bana sıfır diye satmışlar” dedi. Araç sahibi Vural sözlerine şöyle devam etti: "Şubat ayında Muğla’daki Turgut Peugeot Bayisinden aracı sıfır olarak teslim aldım. Salihli’ye aracımı getirdikten sonra sanayi sitesindeki arkadaşımın yanına gittim. Arkadaşım aracımda boya olduğunu söyledi. Bende şüphe üzerine aracımı ekspertize götürdüm. Yapılan ekspertizde aracımın muhtelif yerlerinde lokal boyalar olduğu tespit edildi. Direklerine kadar aracımı boyamışlar. Ayrıca çamurluk kaputta aşırı derece oynamalar mevcut, sök-tak yapmışlar. Vidalarında aşırı derecede aşınma izleri, kapılardaki pimler çekiçle vurulmuş, ezilmiş izler, motor kısmında, turboya ait parçalarda spiral taşıyla kesilmiş gibi izler mevcut. Fakat aracımı alırken bunların bilgisi kesinlikle bana bildirilmedi. Ben bunları genel merkeze bildirdim. Bana aracımı almış olduğum bayiye götürmemi söylediler. Bende aracımı bayiye geri götürdüm. Bayi inceledi, bana aracımda sök-tak parçalar olduğunu, fabrikasyon dışı boyalar tespit ettiklerini, bunu genel merkeze bildireceklerini söylediler. Bir hafta sonra beni genel merkezden arayıp, aracın orijinal olduğunu, banttan bu şekilde indirildiğini söylediler. Bunu söyleyince ben ikinci şoku yaşadım. Kesinlikle şuan kusurlarını ve hatalarını kabul etmiyorlar. Bundan sonra hukuki süreçlerimizi başlatacağız.”
Eskişehir Eskişehir İl Tarım Ve Orman Müdürlüğü’nden 14 ilçede eş zamanlı çiftçi ziyareti Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığının başlattığı "Çiftçi Eğitimi İhtiyaç Analizi" çalışması çerçevesinde, Bakanlığın görev alanındaki konularda etkinliğin, verimliliğin ve üretkenliğin artırılması maksadıyla Eskişehir’in 14 ilçesinde eş zamanlı çiftçi ziyareti gerçekleştirdi. Çiftçilerin eğitim ihtiyaçlarını tespit etmek amacıyla bitkisel ve hayvansal üretim yapan tarım işletmelerinde anket çalışması gerçekleştirildi. Ziyaretlerde, çiftçilerin eğitim ihtiyaçları belirlenerek, tarımsal faaliyetlerin verimliliğinin artırılması hedeflendi. Anketlerde yer alan eğitim konuları Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı genel müdürlükler, il müdürlükleri, enstitüler, kuruluş müdürlükleri ve üniversitelerde görevli personel ile yapılan çalışma sonucu tespit edildi. İl/İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri çiftçilerle birebir görüşmeler yaparak, tarımsal faaliyetlerde karşılaştıkları sorunları ve ihtiyaçları görevlilerce dinledi. Çiftçilere verilecek eğitimlerin belirlenmesi amacıyla yapılan bu ziyaretler, tarımsal üretimde kalite ve verimliliği artırmayı hedefliyor. Ziyaretler sırasında çiftçilere tarımsal destekler, gübreleme teknikleri, sulama yöntemleri, hastalık ve zararlılarla mücadele konularında bilgilendirme yapıldı. Ayrıca, çiftçilerin ihtiyaç duyduğu konuların belirlenmesi ve çözüm önerilerinin sunulması için çalışmalar yapıldı.