EĞİTİM - 12 Eylül 2019 Perşembe 16:07

Velilere çocukların okula nasıl uyum sağlayabileceği anlatıldı

A
A
A
Velilere çocukların okula nasıl uyum sağlayabileceği anlatıldı

Atakum Rehberlik ve Araştırma Merkezi (RAM) katkılarıyla bu yıl ikincisi düzenlenen ve uzman psikolog ve psikiyatrların konuk olduğu ‘1.

Atakum Rehberlik ve Araştırma Merkezi (RAM) katkılarıyla bu yıl ikincisi düzenlenen ve uzman psikolog ve psikiyatrların konuk olduğu ‘1. Sınıf Okula Uyum Süreci Anne Baba Tutumları’ seminerinde çocukların okula uyum süreci, bu süreçte anne ve babanın ne yapması ve nasıl davranması gerektiğine ilişkin bilgiler verildi.


Samsun’un Atakum ilçesinde bulunan Samsun Büyükşehir Belediyesi Sanat Merkezi’nde düzenlenen programa Samsun İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Erdal Aksoy, Samsun İl Milli Eğitim Şube Müdürü Fatih Akkuş, Atakum İlçe Milli Eğitim Müdürü M. İrfan Yetik, ve Atakum İlçe Milli Eğitim Şube Müdürleri M. Vahit Arslan ve Kenan Arslan ile okul müdürleri, öğretmenler ve okula yeni başlayan çocukların velileri katıldı.


Atakum İlçe Milli Eğitim Müdürü M. İrfan Yetik, program başında yapmış olduğu konuşmada eğitim sürecinin aile de başladığını ifade etti. Ailenin çocuğun biyolojik, maddi ve manevi bütün ihtiyaçlarını karşıladığını belirten Yetik, “Okul öncesi veya 1.sınıftan itibaren okula başlayan çocuklar 3.öğretmenleri ile karşılaşırlar. Okul öğretmenlerimiz ise onlara akademik bilgi ve beceri kazandırmaya çalışırken gerektiğinde anne şefkati veya baba merhameti ile onların hayata hazırlıyorlar. Çocuğumuzun eğitimde başarılı olabilmesi için bu üç öğretmenin iş birliğinin artarak devam etmesi gerekiyor. Okul öğretmenimiz okul saatlerinde öğrenci ile ilgili yaptıklarını yaşadıklarını paylaşmalı, ev öğretmenlerimiz yani anne babalar okul saatinin dışındaki zaman diliminde çocuğu ile ilgili olan gelişmeleri okul öğretmeni ile paylaşmalılar” dedi.


İrfan Yetik, günümüzde yaygın olarak görülen helikopter anne-babaların okula uyum sürecinde çok stresli oldukları ve bu stresi çocuklarına da bulaştırdıklarına vurgu yaparak, “Toplum öğrencileri sadece bilgi alan bir makine, sınavlara hazırlanan bir yarış atı olarak görmemelidir. Bizler öğrencilerimizi yani geleceklerimizi bir tarafı akademik bilgi beceri, teknoloji, bilim ile geliştirirken, bir taraflarını da kültürel değerlerimizle, örf ve adetlerimizle, medeniyet değerlerimizle yetiştirmeliyiz. Eğer biz çocuklarımıza düşünce ve davranışlarında yanlışı değil doğruyu, zararlıyı değil faydalıyı, zulmü değil adaleti, çirkini değil güzeli, kötüyü değil iyiyi öğretemezsek yaşanabilir bir dünya hayal olur” açıklamasında bulundu.



Birinci sınıf bir haftalık değil bir yıllık bir süreç


Yetik’in konuşmasının ardından program konuşmacıları Psikolog Erdoğan Buhurci, Çocuk ve Ergen Psikiyatrı Uzm. Dr. Pelin Çon Bayhan ve Atakum Rehberlik ve Araştırma Merkezi (RAM) Psikolojik Danışmanı Sibel Aydın sunumlarını gerçekleştirdi. Sunumlar sonrası velilerle soru-cevap da yapıldı. Plaket takdimi sonrası görüşlerini aktaran Atakum Rehberlik ve Araştırma Merkezi (RAM) Psikolojik Danışmanı Sibel Aydın programla ilgili olarak, “Atakum Rehberlik ve Araştırma Merkezi olarak öncelikle 1. sınıf velilerimize böyle bir organizasyonu ikinci kez düzenledik. Geçen yıl da aynı çalışmayı yapmıştık. Psikolojik danışman olarak ben birkaç şey söyledim, ardından psikoloğumuz, çocuk ve ergen psikiyatrımız vardı. Çünkü bu işlerde bir ekip işi muhakkak olması gerekiyor. Süreç her zaman bir haftalık bir süreç değil, aslında 1. sınıf bir yıllık bir süreç. Ve süreç içinde dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir bunlara değindik aslında genel anlamda. Güzel, verimli, veli katılımının da güzel olduğu bir çalışma oldu. Velilerin de talebi doğrultusunda bu çalışmaları yıl içerisinde tekrarlayacağımızı da söyleyebilirim” diye konuştu.


Program konuşmacılarından Çocuk ve Ergen Psikiyatrı Uzm. Dr. Pelin Çon Bayhan da, Aydın gibi okula uyumun bir haftalık değil bir yıllık süreç olduğundan bahsetti. İlk bir ayda çocuğun kaygıları olabileceğini çünkü yeni bir ortama girdiğini ifade eden Bayhan, “İlk bir ay bizim için okulla ilgili çocuğun kaygıları olabilir. Okula gitmek istememe, anneye yapışma davranışı… Çünkü çocuk bildiği ortamdan ayrılıp hiç tanımadığı bir ortama giriyor. Hiç daha önceden tanımadığı bir okul, tanımadığı arkadaşlar ve öğretmenlerin olduğu bir yere giriyor. Dolayısıyla bu çocuğun kaygısını bir miktar artırıyor. O nedenle çocuklara mutlaka okul öncesinde okulla ilgili bilgi vermek gerekiyor, doğru bilgi vermek gerekiyor. Okula gitmeden önce çocukla birlikte okulu gezmek, okulun fiziki şartlarını göstermek, hangi sınıflarda okuyacağını, tuvaletin ve lavabonun nerede olduğunu, öğretmenler odasının nerede olduğunu çocuğa göstermek gerekiyor” şeklinde konuştu.


Bayhan, ailelerin kaygılarını çocuklarına yansıtmaması gerektiğinin de altını çizerek, “Çünkü kaygı bulaşıcı bir şey, ebeveynlerinin kaygısını gören çocuk bu kaygıyı daha çok artıracaktır. Mümkünse vedalaşmalar çok hızlı olmalı, çünkü süreç uzadıkça anneye bağımlılığı, aileye bağımlılığı artıyor; ayrılma süreçleri uzayabiliyor. O nedenle vedalaşmalar kısa tutulmalı, ‘seni şu saate alacağım, şu saatte servis gelecek, telefon numaramı öğretmenine vereceğim bir sıkıntı olduğu zaman bana bu numaradan ulaşabilirsin’ şeklinde çocuğa güvence verilmeli. Tabii bu süreç sonrasında, takipler sonrasında bir ayı geçmesine rağmen hala çocuk okula gitmekte çok büyük bir direnç gösteriyorsa, aileye yapışma davranışı gösteriyorsa o zaman okul fobisinden söz etmek gerekir. Bununla ilgili çalışılması ve takiplerinde de en az altı ay süresince çocuğun iyi takip edilmesi, dikkat eksikliği belirtileri, hiperaktivite belirtileri, disleksi belirtileri, davranım bozukluğu belirtileri konusunda ailelerin bilinçli olması gereken durumlarda ve bunlar çocuğun hayat kalitesini etkilediği noktada psikiyatrik destek almak gerekir” ifadelerini kullandı.



Disleksi ile birlikte çocukların motivasyonu düşüyor


Psikolog Erdoğan Buhurci ise okula uyum süreci dendiğinde akla öğrenme süreçlerinin geldiğini de hatırlatarak, çocukların okula uyum süreçleriyle ilgili sorun yaşadığı durumlarda akademik başarılarının olumsuz etkilendiğini, aynı zamanda öğrenme sorunları ve öğrenmelerini etkileyecek faktörler devrede olduğunda uyum problemlerinin ortaya çıktığını söyledi. Buhurci, “Buradan hareketle aslında okula uyum süreçlerini ilk sadece birkaç haftalık ayrılma anaksiyetesi, okul fobisi, okulun reddi gibi kavramlar dışında farklı bir pencereden yıl içerisindeki farklı sorun ve problemlerin ortaya çıkmasıyla uyum probleminin devamında eşlik etmesini de göz ardı etmemek gerekiyor. Burada karşımıza öğrenme güçlüğü dediğimiz, özel öğrenme güçlüğü, halk arasındaki ifadeyle disleksi dediğimiz okuma, yazma, aritmetik gibi alanlarda zekasının çocukların normal ya da normalin üzerinde olmasına rağmen yaşıtlarının performansını gösteremediği durumlardır. Bu süreç içerisinde çocuklar ilk birkaç aylık süreçte özellikle ilk dönemin bitmesi ortaları ya da sonuna doğru halen gereken yaşıtlarının seviyesinde olması gereken okuma, yazma ve aritmetikle ilgili süreçlerin seviyenin altında olmasıyla birlikte çocuklarda ciddi manada okulun reddi, isteksizlik, grup içi aktivitelere katılmama gibi süreçler çocukların motivasyonunun ciddi manada düşmesi karşımıza çıkan en önemli sorun alanlarından bir tanesi” diyerek Sibel Aydın ve Pelin Çon Bayhan gibi okula uyum süreçlerinin yıl içerisine yayılması gerektiği yönünde görüş beyan etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan: "Girdi maliyetleri yüzünden çifti üretimden vazgeçmektedir" Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, finansal sorunlarla mücadele eden çiftçinin girdi maliyetleri nedeniyle üretimden vazgeçtiğini söyledi. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan, temel gıda ürünlerinin üretimiyle doğrudan ilişkili olan ve küresel gıda güvenliğinin sağlanmasında kritik bir role sahip olan tarım sektörünün sorunlarına değindi. Doğan, "Gübre, tohum, ilaç ve yakıt gibi girdi maliyetlerindeki artış, tarımsal üretim maliyetlerini yükseltmekte ve üreticilerin kar marjlarını azaltmaktadır. Finansal sorunlarla mücadele eden çiftçi üretimden vazgeçmektedir. Su kaynaklarının azalmasıyla birlikte yaşanan kuraklık ve yanlış su kullanımı, özellikle sulama gerektiren tarım alanlarında verim kayıplarına neden olmaktadır. Toprak erozyonu, arazi parçalanması ve mülkiyet sorunları gibi arazi sorunları tarım arazilerinin verimli kullanımını engellemektedir. Adil fiyatlarla pazarlanmayan ürünler ve dağıtım kanallarına erişimde yaşanan zorluklar gibi pazarlama ve lojistik sorunlardan dolayı üreticiler ürünlerini satmakta zorlanmaktadır. Yaşanan finansal sorunlarla modern tarım teknikleri ve makineleşmeye kaynak ayıramayan üretici, üretim verimliliğini ve kalitesini arttıramamaktadır" dedi. Doğan, şöyle devam etti: "Tarımsal üretimin büyümesi için devlet destekleri ve tarım sigortası gibi mekanizmalar güçlendirilmeli, üreticiler piyasa dalgalanmalarına karşı korunmalıdır. Su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımına yönelik adımlar atılmalı, su yönetimi ve sulama tekniklerinde iyileştirmeler yapılmalı, su tasarrufu teşvik edilmelidir. Toprak koruma uygulamaları ve arazi planlaması gibi alınacak önlemler tarım arazilerinin verimliliğinin artırılmasına yardımcı olacaktır. Tarım ürünlerimizin ulusal ve uluslararası pazarlara erişimini kolaylaştıracak lojistik ve pazarlama altyapısının geliştirilmesi için gerekli araştırmalar ve çalışmalar yapılmalıdır. Tarımsal üretim tekniklerinin modernizasyonu için verilecek destekler ve üreticilere yönelik eğitim programları, sektörün rekabet gücünü artıracaktır. Tarım sektörünün karşılaştığı sorunların giderilmesi ve sürdürülebilir tarımsal üretim sağlanması için tüm paydaşların işbirliği içinde hareket etmesi gerekmektedir."
Uşak Bakan Bayraktar açıkladı: "Göktepe 1’ adını verdiğimiz yeni bir kuyu kazmaya başlıyoruz" Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraklar, "Dün akşam itibarıyla ‘Göktepe 1’ adını verdiğimiz yeni bir kuyu kazmaya başlıyoruz. Bu bir keşif kuyusudur, arama kuyusudur. Şu anda Sakarya gaz sahasının daha kuzeybatısında bir sahada bu arama faaliyetimize başladık. Çok yeni başladık" dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dr. Alparslan Bayraklar, bir dizi ziyaret ve inceleme için Uşak’a geldi. Sektör Temsilcileri ile İstişare Toplantısı’na katılan Bayraktar, yaptığı konuşmada “2020 yılında Cumhuriyet tarihinin en büyük keşfini çok şükür yaptık. Sakarya gaz sahasında bugün 3,7 milyon metreküp günlük gaz üretiyoruz ama daha yolun başındayız. İnşallah oradaki gaz üretimimizi günlük 40 milyon metreküpe çıkaracağız. Bu sayede bugün 1,4 milyon haneye yeten oradaki doğal gaz üretimimiz 15 milyon haneye kadar çıkacak yani nerdeyse 60 milyonluk nüfusun kullanabileceği doğal gazı kendimiz üreteceğiz” dedi. Bakan Bayraktar, Sakarya gaz sahası yakınlarında yeni keşfedilen gaz kuyusundan bahsederek, "Dün akşam itibarıyla ‘Göktepe 1’ adını verdiğimiz yeni bir kuyu kazmaya başlıyoruz. Ramazan ve Uşak’ın bereketiyle, bu kuyumuzdan önümüzdeki birkaç hafta içerisinde yeni bir keşif ve ilave bir rezerv inşallah buluruz. Bütün çalışmamız, gayretimiz bu yönde olacak. Dolasıyla Göktepe 1 kuyumuz da bu anlamda hayırlı olsun. Bu bir keşif kuyusudur, arama kuyusudur. Şu anda Sakarya gaz sahasının daha kuzeybatısında bir sahada bu arama faaliyetimize başladık. Çok yeni başladık. İlk kez kamuoyunda sizlerle paylaşmış olduk” dedi.
İstanbul Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "İstanbul’un ikinci bir 5 yıla daha tahammülü yok” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Eskiden gelen bir sermaye var, o sermayeden yiyerek 5 yıl daha idare edebilirsiniz ama ikinci bir 5 yıla daha İstanbul’un tahammülü yok. İnşallah İstanbul 31 Martta gerçek belediyecilik diyecek" dedi. Ümraniye Belediyesi tarafından Ümraniye Nikah Sarayında Doğu ve Güneydoğu iftar programı düzenlendi. Programa, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ümraniye Kaymakamı Abdulaziz Aydın, Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım, İlçe Başkanı Salim Çetinkaya ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda konuşan Yılmaz, Büyükşehirler arasında yatırım oranı en fazla azalan ilin İstanbul olduğunu ifade etti. “Kimlikleri siyasetin malzemesi haline dönüştürmüyoruz” Programda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Hiçbir zaman kimlik siyaseti yapmıyoruz. Kimlikleri siyasetin malzemesi haline de dönüştürmüyoruz. Kimliklere sonuna kadar saygılıyız ama kimlik siyaseti yapmıyoruz. Kimliklerimizin ve farklılıklarımızın ötesinde geniş bir ortak zeminimiz var. Aynı tarihten gelen, aynı değerleri paylaşan ve aynı gelecek ufkuna sahip, kederde, tasada ve sevinçte bir olan bir milletiz” ifadelerini kullandı. “Sağlam bir temele oturmayan bir masaydı” Cumhurbaşkanlığı seçiminde oluşan muhalefet masasına değinen Cevdet Yılmaz, “Tabiri caizde 7 düvel birleşti, olmadık masalar kuruldu. Ne oldu seçimden sonra? Masa kaldı mı ortada? Dağıldı gitti. Sağlam bir temele oturmayan bir masaydı. Hatta bazı insaflı muhalifler seçimden sonra ‘iyi ki biz kazanmamışız’ dediler” ifadelerini kullandı. “İstanbul’un ikinci bir 5 yıla daha tahammülü yok” 31 Mart seçimlerine değinen Yılmaz, “Büyükşehirler arasından yatırım oranı en fazla azalan il hangisi olmuş biliyor musunuz? İstanbul. Bir önceki dönem AK Parti döneminde yatırımların toplam harcamalar içinde oranı yüzde 55. Bu dönemde ne olmuş diye baktığınızda yüzde 38’e düşmüş. Tam 17 puan yatırımlarda bir düşüş olmuş. Bundan daha güzel bir gösterge olamaz. Laf ile bunu kapatabilir misiniz? Şovlarla, polemiklerle, kutuplaştırıcı bir takım söylemler ile bu gerçeğin üstünü örtebilir misiniz? Örtemezsiniz. İstanbul’un çok ciddi anlamda yatırıma ihtiyacı var. 5 sene yatırım yapmadan idare edebilirsiniz. Eskiden gelen bir sermaye var, o sermayeden yiyerek 5 yıl daha idare edebilirsiniz ama ikinci bir 5 yıla daha İstanbul’un tahammülü yok. İnşallah İstanbul 31 Martta gerçek belediyecilik diyecek” şeklinde konuştu.
Ordu Ordu’da yaklaşık bin 500 üniversite öğrencisi iftar sofrasında buluştu Ordu İl Müftülüğü tarafından üniversite öğrencilerine yönelik iftar programı düzenlendi. Programa, yaklaşık bin 500 üniversite öğrencisi katıldı. Ordu İl Müftülüğü tarafından ildeki üniversite öğrencilerine yönelik iftar programı düzenlendi. Müftülük hizmet binası bahçesinde düzenlenen iftar programında öğrencilere, Osmanlı Devleti dönemi geleneği olan ‘diş kiraları’ verildi. Programda, din görevlileri tarafından ilahiler okunurken, dualar da edildi. İftar programı hakkında açıklamalarda bulunan Odu İl Müftüsü Dr. İsmail Çiçek, “Bugün artık klasik hale gelen 3’üncü yılımızı öğrencilerle birlikte iftar programı ile geçiriyoruz. Binin üzerinde üniversiteli arkadaşımız bizlere eşlik ettiler. Osmanlı Dönemi’nden gelen ‘diş kiraları’ vardı, bir tarafından onları dağıttık, diğer taraftan ikramlarımız oldu. Hocalarımız tarafından ilahiler seslendirildi. İstedik ki üniversite öğrencilerimiz il müftülüklerimizi ziyaret edebilsinler, müftülerimize dokunabilsinler ve müftülüğümüzü tanıyabilsinler. Onlar bizi camilerde ziyaret ediyorlar, bir de müftülükte ziyaret etsinler istedik, onlar bizim genç neslimiz ve geleceğimiz. Biz hep onlar için dua ediyoruz. Bu ikrama katılan ve destek veren tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum” diye konuştu. Programa Ordu Valisi Muammer Erol, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, AK Parti Ordu Milletvekili Mustafa Hamarat, Milliyetçi Hareket Partisi Ordu Milletvekili Naci Şanlıtürk, protokol üyeleri ve yaklaşık bin 500 üniversite öğrencisi ile vatandaşlar katıldı.