ÇEVRE - 21 Haziran 2022 Salı 09:24

Yaz geldi, Karadeniz diken üstünde: “Sel felaketiyle karşılaşabiliriz”

A
A
A
Yaz geldi, Karadeniz diken üstünde: “Sel felaketiyle karşılaşabiliriz”

Su uzmanı Prof.

Su uzmanı Prof. Dr. Yusuf Demir, Karadeniz Bölgesi’nde yaz aylarındaki yağışların zaman zaman doğal afetleri beraberinde getirdiğine dikkat çekerek, “Temmuz sonu, ağustos başı gibi bu tür felaketlerle karşılaşabiliriz” dedi.


Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir, her yıl ölümlü sonuçlara neden olan sel felaketleri öncesinde uyarılarda bulundu. Aşırı sıcaklara rağmen ani aşırı yağışların sel felaketine dönüşebileceğine değinen Prof. Dr. Demir, kuraklık konusuna da dikkat çekerek Karadeniz Bölgesi’nin Türkiye’nin geleceği olduğunu ifade etti.


Son aylardaki yağışların aldatıcı olmaması gerektiğini ve su kaynaklarının dikkatli kullanılmasının zorunlu olduğunu ifade eden Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama/Biyosistem Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir, “Son 3-4 ayda Karadeniz başta olmak üzere ülkemiz güzel yağış aldı. Bu tarım açısından sevindirici. Önemli olan bu sürecin sürekli ve dengeli olması. Yakın zamanda dünyada da pek çok yerde ani beklenmedik yağışlar, seller ve kuraklık baş gösteriyor. Küresel iklim etkisini sadece belli dönemde yağış, kuraklık ya da afet olarak görmüyoruz. İklimin genel anlamda değişmesi, beklenmedik zamanda beklenmedik iklim olaylarının yaşandığını görüyoruz. 3-4 ay güzel yağışlı geçince ‘Problem bitti, ne güzel, dünya düzeliyor’ gibi algılar oluşabilir. Bu olayları doğru anlamamız gerekiyor” dedi.



“Meteorolojik veriler temmuz, ağustos ve eylül aylarında kuraklık riskini öngörüyor”


Temmuz, ağustos ve eylül aylarında kuraklık yaşanabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Yusuf Demir, “Ülkemizde de küresel iklimin etkisine bağlı olarak zaman zaman farklı bölgelerde doğal afetler ile karşılaşabiliyoruz. Hava sıcaklığındaki artışlar küresel iklime bağlı olarak kuraklık riskindeki artışlar ülkemizin tümünü etkiliyor. Son yıllarda Akdeniz Bölgesi’nden yani güneyden gelen kuraklık riskinin ülkemizin birçok yerinde etkili olduğunu biliyoruz. Bu sene için meteorolojik veriler temmuz, ağustos ve eylül aylarında belli dönemlerde risk ayları olarak değerlendiriliyor. Çünkü yağış rejiminin sürekliliği, devamlılığı ve değişiklikler o aylarda yeni bir kuraklık riskinin olacağı endişesini bizde oluşturuyor. İnşallah böyle bir sonuç oluşmaz, tarımsal olarak da iyi sonuçlar alırız” diye konuştu.



“Karadeniz’de sel felaketiyle karşılaşabiliriz”


Yakın zamanda Karadeniz’de yaşanabilecek sel felaketi hakkında da uyarılarda bulunan Prof. Dr. Demir, “Haziran, temmuz, ağustos ve eylül dönemlerde en büyük problemi geçen yıllarda da görüldüğü gibi Karadeniz Bölgesi yaşıyor. Çünkü Karadeniz, coğrafi ve iklim özellikleri itibariyle farklı bir bölge. Karadeniz Bölgesi’ndeki yaz aylarındaki yağışlar zaman zaman doğal afetleri beraberinde getiriyor. Geçen birkaç yıla baktığımızda bu aylarda ciddi anlamlarda seller yaşandığını görüyoruz. Bunun sebeplerinden bir tanesi iklimsel değişim, yağış rejiminin değişmesi ve belli dönemlerde çok şiddetli ani yağışların meydana gelmesi olduğu kadar insanoğlunun doğa ve çevreye yaptığı etki, doğal çevredeki tahribatlar, düzensizlikler, HES’lerin artması, HES’lerle birlikte dağların tepesindeki su yüzeyi alanlarının artması ile bunların ani buharlaşmalar meydana getirmesi sonucunda da özellikle çok sıcak dönemlerin hemen akabinde şiddetli buharlaşma ile birlikte yağış rejiminin değişmesi ve yağışların meydana gelmesi. Bunların her biri birer etken olabilir. Önümüzdeki süreçte yağış rejiminin değişkenliği bizi bu noktada uyarı vermeye halkımızın bu noktada daha dikkatli olması gerektiğini ifade etmeye zorluyor. Özellikle Karadeniz’in coğrafi yapısını dikkate alarak bu bölgede yaşayan halkımızın bölgede gelebilecek ani sel felaketlerine, yağış değişkenliğine karşı dikkatli olmaları, özellikle dere yataklarından uzak durmaları, o bölgelerde mümkün olduğu kadar gerekli yerleşim alanlarını veya geçici olsa da belli ikamet imkanının ortadan kaldırılması, dere yataklarındaki çalışmaların veya o alanlardaki hizmet anlayışının biraz daha riskten uzak hale getirilmesi hepimiz için çok önemli. Temmuz sonu ağustos başı gibi bu tür felaketlerle karşılaşabiliriz. İnşallah bu sene felaketleri yaşamayız ama yağış rejimindeki değişiklik bu uyarıyı verme zorunluğunu doğuruyor” şeklinde konuşuyor.



“Karadeniz, 25-30 yıl yeşil kalabilecek, kuraklıktan en az etkilenecek bölge”


Karadeniz Bölgesi’nin su ve kuraklık anlamında Türkiye’nin en önemli bölgesi olduğunun altını çizen Yusuf Demir, ayrıca şunları söyledi:


“İnsanoğlu olarak doğayı ve çevreyi kirlettikçe çevredeki dönüşümü etkiliyoruz. Suyu, toprağı ve ormanlarımızı kirletiyoruz. Karadeniz Bölgesi’ndeki yeşil alanlar yok oldukça bölgedeki yağış rejimi değişiyor. Dolayısıyla yeşili koruyup, çoğaltacağız ki Türkiye’nin önümüzdeki 25-30 yıllık süreçte yeşil kalabilecek, kuraklıktan en az etkilenecek bölge olarak Karadeniz Bölgesi olarak gösteriliyor. Karadeniz Bölgesi Türkiye’nin geleceği. Bu bölgeyi ne kadar koruyabilirsek geleceğe o kadar taşıyabiliriz. Suyu ve su kaynaklarını doğru kullanmalıyız. Geçen kuraklık dönemlerinde Karadeniz dağlarının ana atar damarı olan pınarların bile kuruduğunu biliyoruz. Önümüzdeki dönemlerde bunların yaşanmaması için ani kuraklıkla beraber ani şiddetli selden etkilenmemek için de insanımızın suyu doğru ve dengeli kullanması önemli. Bu bölgedeki su kaynaklarını koruma gayreti çok önemli. Biz çevreyi ne kadar çok kirletir ve yok edersek o kadar felakete çağrı yaparız. Sadece su kaynaklarında, dere yataklarında tedbir almakla bu işi çözemeyiz. Bu işin çözümü; 85 milyonun gayreti ama özellikle son yıllarda birçok selle karşılaşan Karadeniz Bölgesi insanın daha duyarlı hale gelmesi ve bilinçlenmesi çok önemli. Bu hem yerel yönetimleri hem de herkesi ilgilendiriyor. Biz kendi kendimize yapıyoruz. Doğa kendi döngü ve sürecini devam ettiriyor. Bu süreci ne kadar zorlarsak, olumsuz etkiler yaparsak, kendi felaketimizi o kadar çabuk hazırlıyoruz. O yüzden de hazırlıklı olmak hepimizin sorumluluğunda.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.