GENEL - 25 Eylül 2019 Çarşamba 14:01

Siirtli kadınlardan Diyarbakır’daki annelere destek

A
A
A
Siirtli kadınlardan Diyarbakır’daki annelere destek

Siirt’te toplanan bazı Sivil Toplum Kuruluşu (STK) temsilcileri, HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi başlatan ailelere destek açıklamasında bulundu.

Siirt’te toplanan bazı Sivil Toplum Kuruluşu (STK) temsilcileri, HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi başlatan ailelere destek açıklamasında bulundu.


Çeşitli STK temsilci ve üyelerinin katılımıyla düzenlenen etkinlikte toplanan grup adına açıklama yapan Eğitim Bir-Sen Siirt Şubesi Kadın komisyon Başkanı Eda Atılgan, "Tarih Diyarbakır’daki anneleri ve teröre meydan okuyan direnişlerini saygı ile yazacak. Bulundukları şehirlerde, siyasi ve toplumsal yalnızlaştırılma dahil, her şeyi göze alıp evlatlarının dönmesini isteyen anneler, başka canlar yanmasın diye çıktıkları yolda inşallah zafere ulaşacaklardır. Günlerdir yaşanan evlat nöbetlerinde, tarifi imkansız acılara şahit oluyoruz. Evladımın ölüsüne bile razıyım diyen annelerin masum ve insani direnişinin yanında olmak, hepimizin boynunun borcudur. Bizler Edirne’den Kars’a, tek yürek olmuş kadınlar ve anneler olarak anne acısının etiketi olmaz diyor, yerel, ulusal ve uluslararası kamuoyunu Diyarbakır’daki annelerin yanlarında olmaya davet ediyoruz. Bu mücadelemize bir mihenk taşını da dağa kaçırılan evladını geri almak için teröre yeter diyen Hacire annemiz ekledi. Gördük ki yanan bir anne yüreği tüm acılara, gözyaşına ve gencecik fidanların ölümüne son verebilir. Bu duruş ve cesaret, terör örgütünün ağına düşmüş her evlada ve annesine umut oldu. 3 Eylül’den bu yana tam 23 gündür Diyarbakır’da yeni annelerin katılımı ile büyüyen bu sessiz çığlık, dünya üzerindeki terörün tümüne ’Dur’ diye haykıran güçlü bir sese dönüştü. İnanıyoruz ki azimle seslerini yükselten kadınlar, terör örgütlerinin hain emelleri için Fırat’ın ve Dicle’nin kuzularının kurban edilmesine izin vermeyecektir. Duyduğumuz ’Yeter artık’ feryadına destek vermek, safları sıklaştırmak, bir ve beraber olduğumuzu göstermek, evlatlarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak hepimizin vicdani borcudur" diye konuştu.


13 Ağustos 2015 yılında, kardeşinin askere giderken Lice yolunda kaçırıldığını belirten Merve Sungur, “Bitmeyen acıyı en yakından yaşayanlardan biri biz ve ailem, annem, babam, kardeşlerim bundan dolayı annem çok hasta geçen Diyarbakır’a gittik. O günden beri annem hasta yatıyor. Buraya da gelemedi. Annemin yerine ben geldim. Bu acının bitmesi için destek bekliyoruz. Tüm annelerimiz şuan burada Siirt olarak destek vermekte hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim” dedi.


Fatma Erdemci adlı anne ise “Bir anne olarak buradayım. 4 çocuk annesi olarak buradayım. Anne olmanın evlat sahibi olmanın evlat büyütmenin ne demek olduğunu yaşayarak öğrenen bir anne olarak buradayım” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Uzmanı uyardı: 10 km uzaklıktaki yetiştiriciyi bile etkiliyor Arıcıların kabusu olan ‘Amerikan Yavru Çürüğü’ hastalığı 10 kilometre uzaklıkta ki arı yetiştiricilerini de tehdit ediyor. Yapılan açıklamada, arıcıların kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeleri gerektiği söylendi. Arı kovanlarındaki Amerikan yavru çürüğü hastalığı vakalarının artmasıyla, arıcılar ciddi kayıplarla karşı karşıya kaldı. Hastalığın, bir arı kovanını kısa sürede yok edip ve çevredeki diğer kolonilere yayılabildiğini belirten Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Abdurrahman Takcı, “Arıcılar, kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeli, hastalık belirtileri gördüklerinde hemen önlem almalı ve enfekte kovanları diğerlerinden izole etmeliler. Ayrıca, yeni arı kolonileri alırken dikkatli olmalı ve sağlıklı koloniler seçmeye özen göstermeliler” dedi. “Yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor” Takcı, arıların eskisi gibi belirgin bir sonbahar ve ilkbahar yaşamadıklarını, geçişlerin daha ani şekillendiğini, buna bağlı olarak da kış için biriktirdiği bal rezervlerini tükettiklerini belirterek, “Bu noktada o rezervleri bazen erken tüketmeye başlıyor ve iyi bir sonbahar bakımı yapılmadıysa bu yıl gibi, arıların ilkbaharda birçoğu sönmüş oluyorlar yani ölüyorlar. Buna bağlı olarak yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor. Gündüz ve gece sıcaklık farkları arıların çalışma mevsimi olan ilkbaharda etkiler. Ancak kış mevsiminde veya sonbaharda arının tabiattan yararlanmadığı mevsimlerde gündüz ve gece sıcaklık farkı çok sıkıntı oluşturmaz. Ancak arı artık dışarıdan polen, nektar getirmeye başladığı zamanlarda problem oluşturabiliyor. Çünkü arı ona güveniyor ve yetiştirici de bu noktada takviyeler yapmıyor. Arı doğadan tam anlamıyla yararlanamaz ve takviyeler de yapılmazsa bahar aylarında arılarımızı yine kaybedebiliriz” dedi. “Bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor” Bölgesel olarak ergin ve yavru bal arılarının paraziti olan Varroa paraziter mücadelelerinin yapılması gerektiğini vurgulayan Takcı, “Bahar bakımında arıların çıtaları, arı sayısının, ana arının kontrolü yapılması lazım. Ana arıda hala işte yumurta ve yumurta döl verimi devam ediyor mu? bunlara bakılması lazım. Bununla birlikte arı kayıplarının bazıları hayati bazen de işte bölgesel olarak zarar verebiliyor. İhbarı mecburi hastalıklarımız var. Avrupa yavru çürüğü, Amerikan yavru çürüğü gibi hastalıklarda hemen bulundukları il tarım veya ilçe tarımlara başvurarak arılarının böyle bir hastalıktan mustarip olduğunun belirtilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor. Yine aynı şekilde kireç hastalığı olsun, işte baharda tespit edebildiğimiz hastalıklar bunlar. Arıcılar ilkbahar bakımında bunları belirleyip bir an önce eksiklikleri varsa gidermeli. Eğer ihbarı mecburi bir hastalık varsa kovanlar da dâhil olmak üzere bu hastalığın engellenmesi adına yakılması gerekiyor. Arıcılar bu noktada bilinçliler ancak eğer böyle bir şey varsa göz ardı etmemeliler. Arı tabiatta polen topladığı esnada birçok birçok çiçeğin veya bitki tohumlarının bir sonraki nesline aktarılmasına katkı sağlıyor. Bu noktada arılar bu basamağı yerine getirmediği takdirde tabiatın devamlılığında da bir risk olur” şeklinde konuştu. (FA-GF-
İstanbul İstanbul’da 50 milyon liralık kaçak ve sahte ilaç operasyonu: 16 gözaltı İstanbul’da ilaç kaçakçılarına yönelik düzenlenen operasyonlarda 16 şüpheli yakalandı, piyasa değeri 50 milyon lirayı bulan yüklü miktarda sahte, kaçak ve bozuk ilaç ele geçirildi. Alerji testi, botoks, dolgu malzemesi, kanser ve diyabet hastalıklarında kullanılan ilaçlarının da aralarında bulunduğu tıbbi ürünler emniyette sergilenirken, yakalanan şüphelilerin 9’u tutuklandı. Alınan bilgilere göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, ilaç sektöründeki sahtecilik faaliyetlerinin önlenmesi ve şüpheli şahısların yakalanmasına yönelik 15 ve 25 Nisan tarihleri arasında bir dizi çalışma gerçekleştirdi. Teknik ve fiziki takibin devamında belirtilen tarihler arasında yetkisiz alanda depolanmış sahte, kaçak ve yasadışı ilaçların, tıbbi cihaz ve materyallerin bulunduğu tespit edilen 16 ikamet, 20 iş yeri olmak üzere toplam 36 adrese operasyon düzenleyen polis, baskınlarda 16 şüpheliyi gözaltına aldı. Operasyonlarda piyasa değeri yaklaşık 50 milyon lirayı bulan, soğuk zincire tabi olan ve bozulan, alerji testi, botoks ilacı, dolgu malzemesi, kanser, diyabet, enfeksiyon, tansiyon ve cinsel hastalıkların tedavisinde kullanılan medikal malzeme ele geçirildi. Yakalanan şüpheliler İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesine götürülerek ifadeleri alındı. Sorgularının ardından mahkemeye çıkarılan ilaç kaçakçısı 16 kişinin 7’si adli makamlarca serbest bırakıldı. Geri kalan 9 şüphelinin ise tutuklanarak cezaevine gönderildiği açıklandı. Diğer yandan yapılan operasyonlarda ele geçirilen sahte, bozuk ve kaçak ilaçlar, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sergilendi.