GENEL - 17 Ocak 2020 Cuma 12:29

Siirt’te fıstık fiyatları altını geçti

A
A
A
Siirt’te fıstık fiyatları altını geçti

Siirt ekonomisine büyük gelir sağlayan fıstıkta bu yıl rekoltenin düşük olmasından dolayı artan fiyatlar, fıstığın altınla yarışmasına neden oldu.

Siirt ekonomisine büyük gelir sağlayan fıstıkta bu yıl rekoltenin düşük olmasından dolayı artan fiyatlar, fıstığın altınla yarışmasına neden oldu. Fıstığın kilogramı iç piyasada 100, dış piyasada ise 180 liradan satılıyor.


Türkiye’de son yıllarda görülen mevsimsel değişiklerden en fazla etkilenen ürünler arasında fıstık da yer alıyor. Fiyatları ile el yakan Siirt fıstığı, gram altınla yarışır hale geldi. Fıstık fiyatlarındaki artışın satışları etkilemediğini belirten işletme sahibi Selami Özbilici, vatandaşların fıstığı kilo kilo aldığını ve tattan vazgeçmediklerini söyledi. Özbilici, "Bu yıl fıstığımız kuraklık olduğundan dolayı bayağı bir az çıktı, buna bağlı olarak fiyatlar da oldukça yükseldi. Geçen yıl altın fiyatıyla yarışıyorduk. Ama bu yıl altın fiyatını bile geçtik. Siirt fıstığı iç piyasada 100 liradan satılıyor. Şehir dışında ise 160 ile 180 liraya kadar fıstık fiyatları var. Altını her yerde bulabiliyoruz, her ilde bulabiliyoruz ama Siirt fıstığını birinci kalite olarak o da Siirt’te zor bulmaya başladık" dedi.



"Fiyatların yükselmesine rağmen bu tattan vazgeçmiyoruz"


Siirt fıstığındaki lezzetin hiçbir fıstıkta olmadığını belirten müşterilerden Abdulkadir Eldemir, fiyatların yükselmesine rağmen bu tattan vazgeçemediklerini söyledi. Eldemir, "Siirt fıstığı 100 lira değil de bin lira da olsa karşılığını kat kat veriyor. Tadı, lezzeti içinde saklı. Yiyen tadının farkına varıyor. Tabii biz Siirtliyiz, Siirt dışında çok akrabalarımız, eş, dostumuz var. İstanbul, Ankara gibi illere sürekli bu lezzeti göndermek zorunda kalıyoruz. Çünkü onlar da yedikten sonra bu tattan vazgeçemiyorlar. Her sene bizden kilo kilo istiyorlar" diye konuştu.



"Avrupa’da fıstık taneyle satılıyor"


Siirt’in vazgeçilmez ürünü olan fıstığı severek ve beğenerek tükettiklerini kaydeden Soner Yılmaz, fiyatının yüksek olmasına rağmen tüketmeye devam edeceklerini söyledi. Yılmaz, "Bu sene fıstıkta rekolte düşüktü, çünkü kuraklık vardı. Fiyatlarda da artış oldu. 80 lira olan fıstığımız bu sene 100 liradan satışa sunuluyor. Ama bu rakam bile bizim Siirt fıstığı için çok düşük rakamdır. Avrupa ülkelerinde fıstığı tane ile satıyorlar. Ben Avrupa ülkelerinden bir tanesine gittiğimde canım fıstık çekti. Fıstık almaya kalkıştım, 7 tane fıstığı bana o zamanın parasıyla 4 euroya sattılar. Bu yüz lira fıstık için çok çok az. 100 lira değil yüzde yüz artsa 200 lira bile olsa Siirtliler bu tattan vazgeçemezler" şeklinde konuştu.



"Son 20 yılın en yüksek fiyatı"


Fıstık satıcısı Ramazan Özbilici ise son 20 yılın en yüksek fiyatına ulaştıklarını söyledi. Özbilici, "20 yıldır fıstık işiyle uğraşıyorum, fıstıkçıyız, mesleğimiz bu. Son 20 yılın en yüksek fiyatları bu yıl ve en düşük rekoltesini elde ettik. Şu anda Siirt fıstığı 100 liradan perakende satışı var Siirt genelinde, ana çatlak birinci kalite ürünümüz. Talep çok olduğu için fiyatlar çok yükseldi. Batıda 160 ile 170 liraya kadar şuanda okunuyor. Siirt merkezde en iyi birinci kalite 100 liradan satılıyor. Rekolte az olduğundan dolayı geçen yıl altınla yarışan fıstığımız bu yıl altını da geçti. Altını her yerde bulabiliyoruz ama Siirt fıstığını bulamıyoruz" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.