SAĞLIK - 04 Mart 2021 Perşembe 11:41

Covid-19 salgınında 3 kat arttı

A
A
A
Covid-19 salgınında 3 kat arttı

Psikolog Gizem Yılmaz, pandemi döneminde aile içi huzursuzluğun ebeveyn ile çocuk arasında çatışmalara sebep olduğunu belirterek, salgın döneminde depresif belirtilerin 3 kat arttığını ifade etti.

Psikolog Gizem Yılmaz, pandemi döneminde aile içi huzursuzluğun ebeveyn ile çocuk arasında çatışmalara sebep olduğunu belirterek, salgın döneminde depresif belirtilerin 3 kat arttığını ifade etti.


Medicana Sivas Hastanesi Psikoloğu Gizem Yılmaz , Covid-19 döneminde yaşanan aile içi huzursuzluk ve çatışmalar hakkında açıklamalarda bulundu. Psikolog Yılmaz, aile içi huzursuzluğun, ebeveyn ile çocuk arasında çatışmalara neden olduğunu ve birçok psikolojik rahatsızlığa zemin hazırladığını söyleyerek, “Araştırmalar depresif belirtilerin salgından önceki döneme göre en az üç kat daha yüksek olduğunu gösteriyor. Virüsle hayatımıza giren uykusuzluk, karamsarlık, ölüm korkusu, yakınlarını kaybetme endişesi, ekonomik zorluklara karşı yılgınlık gibi birçok faktör hepimizin depresyon riski altında olduğunun habercisi’’ dedi.



Bu oran yüzde 300 arttı


Psikolog Yılmaz, beynin nasıl odaklanacağına dair internet araştırmalarının salgın döneminde yüzde 300 arttığını belirterek, “Depresyonun bir yaşam tehdidi olduğunu unutmamalı ve hep birlikte bunun önüne geçmek için el ele vermeliyiz. Salgın dönemi, umutsuz ruh halinin yanı sıra odaklanma sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Nörobilim araştırmaları bilişsel ve duygusal süreçlerin beyinde iç içe olduğunu göstermektedir. Kaygı ve endişe gibi olumsuz duygulara hepimiz evrimsel olarak yatkınız bu sebeple olumsuz şeyler üzerine bu yatkınlığımızın etkisi çoktur. Bu da demek oluyor ki olumsuz bir tehdit tüm sistemimizi etkileyebilir. Duygusal hafıza ve duygusal tepkilerin oluşmasında birincil role sahip olan bölge Amigdala, tehdit edici uyaranlar karşısında hızla aktive olur ve tehlikeye tüm dikkatimizi yöneltir. Yaşanılan kaygının fazla olması durumunda bu kaygı, belleğin dikkatini ve bilişsel kaynaklarını tüketerek, bilişsel performansın azalmasına neden olmaktadır. Şu an yaşadıklarımız aslında normal biyolojik tepkilerdir. Şubat ayından bu yana, beynin nasıl odaklanacağına dair internet aramalarında, yüzde 300 oranında artış olduğu tespit edilmiştir. Covid-19’un bu denli olumsuzluklar yaratmasının nedenleri arasında bu görünmez tehlike üzerinde sahip olduğumuz kontrolün az olduğu yönündeki inancımız, rutinlerimizin değişmesi, normallerin değişmesi yatar’’ şeklinde konuştu.



Pandemi eşler arası ilişkileri de vurdu


Psikolog Gizem Yılmaz, pandeminin getirdiği stres ve yorgunluğun eşler arası ilişkileri de etkilediğini söyleyerek, “Ev hayatında durum farklı değil. Hepimiz kendimizi korumak için normal alışkanlıklarımızın dışına çıktık. Sosyal ve ekonomik olarak bakıldığında, işsizlik ya da sağlık sorunlarıyla karşılaşmayan aileler de bile çok fazla stres görülmektedir. Bu dönemde ebeveynlerin yaşadığı zorlu süreç çocuklara hatalı bir şekilde yansıyor. Çocuklarda problemli davranışlar gözlenebiliyor. Pandeminin getirdiği stres ve yorgunluk eşler arası ilişkileri de etkiliyor. Çocuk gelişiminde yaşanan sorunlar ve eksiklikler, çocukların ileri dönem yaşantılarında dezavantaj olacağını ileri süren İngiltere’deki yetkililer, pandeminin bir nesilde kalıcı etki bırakacağını öngördüklerini belirtiyorlar. Bilim insanlarının umut verici çalışmaları, gevşeyen kurallar, eski normale dönme adımları içimize su serpse de, virüsün hayatımızda bir süre daha bizlerle olacağını kabul etmeliyiz. Bırakacağı hasarı hepimiz için en aza çekmek görevimiz. Gençler ve çocuklar pandeminin getirdiği sınırlamalarla duygularını bastırma, hareket kısıtlılığı nedeniyle hırçınlık, öfke, içe kapanma davranışları göstermeye başladılar’’ ifadelerini kullandı.



“Çocuklara şefkat gösterilmeli’’


Psikolog Yılmaz, çocuklara eskisinden daha çok şefkat gösterilmesi gerektiğini dile getirerek, “Çocuklara bu dönemi aile olarak atlatacağı konusunda güven duygusu hissettirmeli. Çocukların medya etkisiyle maruz kaldığı panik halini anlamalı, duydukları hakkında onlarla konuşmalı. Virüsten korunma yollarını bilmeli ve kontrolümüzde olanlara odaklanmamız gerektiğinin hepimiz farkında olmalıyız. Çocuklara eskisinden daha çok şefkat gösterilmesi gerekiyor. Eski uyku düzenlerini korumaları, yeni rutinler oluşturmaları konusunda destek vermeli. Özel zaman dilimleri belirlenmeli, onlara gün sonunda mutlaka zaman ayırmalı. Kısmi uygulamalarla eski normale dönüş sağlanmaya çalışılsa da hala bitmiş olmadığını unutmamalıyız. Bilim insanlarının çalışmalarını, umut verici haberleri de takip etmeli, çocuklara da bu süreçte birlikte olduğumuz hissettirmeliyiz. Her şeyden önemlisi önce kendimiz iyilik halimizi korumalı, gerektiğinde profesyonel yardım almaktan çekinmemeliyiz’’ şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tunceli Doğu ve Güneydoğuyu Karadeniz’e bağlayan yolda kaya düşmesi ve heyelan tehlikesi Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesini Karadeniz’e bağlayan Tunceli-Pülümür-Erzincan karayolu, kaya düşmesi ve heyelan tehlikesi nedeniyle ciddi risk oluşturuyor. Vatandaşlar, muhtemel bir depremde karayolunun kapanabileceğini belirterek bir an önce önlem alınması çağrısında bulundu. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesini Karadeniz Bölgesine bağlayan en kısa karayolu olan Tunceli-Pülümür-Erzincan karayolu, yılda on binleri aşan sürücü tarafından kullanılıyor. Karayolunun bazı bölgelerinde bariyer olmaması, kaya düşme ve heyelan tehlikesi nedeniyle sürücüler endişeli yolculuk yapmak zorunda kalıyor. Karayolları ekipleri tarafından tehlike oluşturan kayalar zaman zaman alınırken vatandaşlar güzergah boyunca ciddi bir çalışma yapılması gerektiğini belirtti. Karayolunu sık sık kullandığını aktaran Ahmet Yıldız, kayaların yol yapım çalışmalarından dolayı sarsıntıya uğrayıp tehlike oluşturduğunu kaydederek, ’’Kayalar birbirinden ayrılmış, emaneten duruyorlar. Bölgemizdeki yol şu anda çok hareketli. Doğu Anadolu’yu Karadeniz’e bağlayan en kısa güzergah. Ovacık karayolunda kaya düşmesi sonucu bir vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Doğu Anadolu’dan Karadeniz’e geçen bütün araçlar bu yolu kullanmaktadır. Bu yol üzerinde bulunan kayaların hepsini ivedi şekilde müdahale edilmesi gerekmektedir” dedi. Bölgede deprem beklendiğini hatırlatan Yıldız, “Depremde bu yolların kapanacağı aşikardır. Kesinlikle kayalar düşebilir, tehlike arz edebilir. Bir an önce önlem alınmalı. Zamanında bazı noktalara bariyerler çekilmişti, genişletme çalışmaları yapılmıştı. Şu an bu yolda kayalarla ilgili bir çalıma yapılması gerekmektedir. Asrın felaketi dediğimiz depremde, deprem illerine Erzincan, Erzurum, Sivas’tan ulaşmak için bu yol kullanılmıştı. Bu yol, bölgemiz için çok önemlidir. Deprem anında bu yol kapalı olsaydı araçlar ve kurtarma ekipleri deprem bölgesine ulaşamayacaktı” diye konuştu.
Samsun Hastane otoparkına GES kuruldu Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin açık otoparkına ve çatısına kurulan güneş enerji santrali (GES) ile hastanenin enerji giderlerinden aylık 7,3 milyon, yıllık ise 88 milyon TL tasarruf edilecek. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen Kamu Binalarında Enerji Verimliliği Projesi (KABEV) kapsamında Sağlık Bakanlığı Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesine GES kuruldu. Konuyla ilgili bilgi veren İl Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Uras, "Ülkemizin enerji ihtiyacı, gelişen ekonomiye bağlı olarak şehirleşme ve nüfus artışının da etkisi ile her geçen gün artmaktadır. Artan ihtiyacın paydaşlarına bakıldığında ülkemizde binalar enerji tüketiminde sanayiden sonra ikinci sırada gelmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın KABEV Projesi’nin genel hedefi de; kamunun sektöre öncülük ederek enerji tüketiminin azaltılmasını sağlamak, enerji verimliliği çalışmaları kapsamında karbon salınımını azaltarak çevre dostu enerji sistemlerinin aktif edilmesini sağlayarak, farklı sektörlere örnek olmaktır. Bu çalışmalar çerçevesinde ilimizde de Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanemiz projeye dahil edilmiş ve 7 aydır süren altyapı çalışmaları tamamlanarak, hastanemizde ‘Akıllı Enerji Tasarruf Sistemi’ uygulamaya girmiştir. Uygulama çerçevesinde hastane açık otoparkımızın üstü ve bina çatı üstünde uygun noktalar ‘güneş enerjisi santralleri’ ile donatılmış, otopark ve bu açık alanlar bir enerji santraline çevrilmiş; bina içi aydınlatma sistemleri elden geçirilmiş, kullanılan materyaller enerji tasarrufuna uygun olanlarla değiştirilmiş, ısıtma ve soğutma sistemlerimizde iyileştirmeler yapılmıştır. Enerji kullanımını artıran tüm bağlantı ekipmanları yenilenmiş ve bina enerji sistemi otomasyon üzerinden takip edilerek anlık verimlilik takibinin yapılması sağlanmıştır" dedi. "Enerji giderleri aylık 20 milyondan 7,3 milyon düşecek" Hastanenin tasarruf edeceğini ifade eden Müdür Uras, "Sistem sayesinde elektrik, ısıtma, soğutma gibi enerji giderlerine aylık olarak yaklaşık 20 milyon TL harcayan hastanemiz, uygulamaya giren sistem sayesinde yüzde 36,8 tasarruf sağlayacak, bu da aylık 7,3 milyon, yıllık ise 88 milyon TL tasarruf elde edilmesini sağlayacak. Enerjide dışa bağımlığın önlenmesine katkı sağlanmasını da hedefleyen bu çalışma sonucunda hastanemize ait binalarda yıllık ortalama enerji tüketiminden 8 milyon 536 bin 422,28 kilovatsaat tasarruf edilecek ve CO2 emisyonunda yıllık 3 bin 47,09 ton azaltma sağlanarak hastanemiz ‘çevre dostu hastane’ haline gelecek. Bu örnek uygulamasının başarıyla sonuçlanmasından dolayı hem proje kapsamında bize destek olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımıza hem de süreci yakından takip ederek hızla tamamlanmasını sağlayan hastane yönetimimize teşekkür ediyorum. Örnek enerji tasarrufu uygulamalarımız diğer sağlık tesislerimizde de 2024 yılında adım adım devam edecektir" diye konuştu.