GENEL - 18 Ocak 2019 Cuma 22:10

Yılın ilk Tarihi Kentler Birliği toplantısı Tekirdağ’da

A
A
A
Yılın ilk Tarihi Kentler Birliği toplantısı Tekirdağ’da

Tarihi Kentler Birliği’nin 2019 yılı ilk bölge toplantısı Tekirdağ ev sahipliğinde yapıldı.

Tarihi Kentler Birliği’nin 2019 yılı ilk bölge toplantısı Tekirdağ ev sahipliğinde yapıldı.


“Trakya ve Marmara Bölgesinde Ortak Yol Haritası ve Kentlerin Sorumlulukları” konusu ile Tekirdağ’ın merkez ilçesi Süleymanpaşa’da bir otelde gerçekleşen toplantıya Tekirdağ Valisi Aziz Yıldırım, Tarihi Kentler Birliği Başkanı ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat, Ergene Belediye Başkanı Rasim Yüksel, Çorlu Belediye Başkanı Ahmet Sarıkurt ve çok sayıda davetli katıldı.



“Tarih hepimizin sevdiği bir süreç”


Toplantıda konuşan Tekirdağ Valisi Aziz Yıldırım, “Tarih hepimizin sevdiği bir süreç. Gelecek ancak tarihe sahip çıkmakla şekillenecektir. Mutlaka bu topraklarda yaşayan bizden önce medeniyet kurmuş insanlar vardır ve o medeniyetlerin hisleri bu günlere kadar gelebilmişse bunu koruma sayesinde oldu. Bizden sonraki nesle bırakacağımız en güzel miras tarihimizde yer alan değerlerimizin koruyabilmektir. Bunların bir kısmı belki somut olarak ortada, bir kısmı ise somut olmayan daha soyut nitelikli olanlardır. Bir yerleşim yerine gittiğimizde ilginizi en çok modern binalardan daha fazla tarihi yapılar çekiyor Tarihi Kentler Birliği’nin Çekül Vakfı’nın yaptığı çalışmalar hem takdire şayan hem de hiçbir şekilde küçümsenemeyecek kıymetli” dedi.



““Kalkınma yerelden başlıyor”


Tarihi Kentler Birliği Başkanı ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi ise, “Tabii ki tarihi kentler birliği olarak bizler kadrolarımızla, uzman hocalarımızla Anadolumuz’da, Türkiye’mizde gittiğimiz her ilde bölge toplantılarını gerçekleştirdiğimiz her bölgelerde amacımız tecrübe paylaşımıdır. Yerel yönetimlerimizin yapmış olduğu, güzel çalışmalardan tüm belediye başkan arkadaşlarımızın esinlenmelerini sağlamaktır. Onlardan istifade etmelerini sağlamaktır. Bugün de Tekirdağ’dayız. Marmara’nın incisi Tekirdağ, güzel belediyemiz ve biraz önce de slaytlarla yapılan çekimlerle bu büyükşehir statüsü içerisinde çok önemli mesafe kaydettiğini ve önemli bir yerel proje çalışmalarının başlatıldığını ve bazılarının bitirildiğini görüyoruz. Kalkınma yerelden başlıyor. Bizlerde tarihi kentler birliği olarak, kalkınmayı geçmişimizde arıyoruz. Kültürümüzde arıyoruz. Ecdadın bize bırakmış olduğu eserleri onarmada arıyoruz. Gerçekten bir okuluz. Kendim de 10 yıldır belediye başkanıyım. Şimdi belediyemize başkanlık yapıyorum. Ama belediyemizin her toplantısında ayrı bir heyecanla geliyorum. Yeni yeni konular öğreniyorduk. Şehrimize döndüğümüzde, tarihin bize bırakmış olduğu bu mirasta sokakların ayrı anlam ifade ettiğini, konuklarımızın köprülerimizin, hanlarımızın bize bir değer bir nimet, şehrimize vermiş olduğun anladık. İmkanlar el birliği ile Tarihi Kentler Birliği’nde göstermiş olduğu vizyonla artık Anadolu’da şehirlerimiz ayağa kalktı. Şimdi çok çok ilerideyiz. Gittiğimiz tüm tarihi şehirlerde 460 üyemiz var. Hepsini geziyoruz. Çok başarılı çalışmalar var. Huzurlarınızda bu başarılı çalışmalara imza atan tüm belediye başkan arkadaşlarımı kutluyorum. Tebrik ediyorum. Yarın İnşallah Tekirdağ’ımızda da yapılmış olan tarihi varlıklar olsun. Kültürel varlıklar olsun. Onların ayağa kalkınması, fonksiyonlandırılması, müze haline getirilmesini hep birlikte göreceğiz. Uzman arkadaşlarımız yeni projelerle yeni bir bakış açısıyla tüm üyelerimize, Marmara Bölgesi’nin tüm üyelerine bu sunumları yaparak faydalı bir toplantı gerçekleştireceğiz” şeklinde konuştu.


Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ise “Tekirdağ ilimizin bir medeniyetler kenti olduğunun bilincin ile kadim zamanlardan günümüze ulaşan tarihsel mirasa sahip çıkıyoruz. Geçmiş ve gelecek, birlikte yürüyecek. Tekirdağ büyüyecek diyoruz. Bu slogan ile kültür varlıklarımızı bugünlere ve yarınlara kazandırmak için restorasyon projelerimizi başlattık. Yarınki toplantımız da yaptığımız restorasyonlar ile ilgili bilgileri sizinle paylaşacağız. Yurt genelinde pek çok değerli konuğumuzun katılımıyla Tekirdağ Büyükşehir Belediyemizin ev sahipliğinde gerçekleştirilen bu toplantının bilgi ve deneyim paylaşım bakımından çok faydalı olacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.



“Ev sahipliğimizde yapılması bizi ayrı bir onur ediyor”


Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat ise, “Belediye başkanlığım döneminde en fazla esinlendiğim, en fazla katkı aldığım, en fazla iletişim kurduğum yapılardan bir tanesi de Tarihi Kentler Birliği oldu. Tarihi Kentler Birliği yapısı itibarıyla ve Çekül Vakfı’nın çok değerli kadrosu katkılarıyla ve tarihi dokuyu korumaya niyetli Türkiye belediye başkanlarının parti gözetmeksizin birbirleri ile bilgi alışverişi yaptığı çok önemli bir organizasyon. İşte bu organizasyonun bizim şehrimizde bizim ev sahipliğimizde yapılması bizi ayrı bir onur ediyor” diye konuştu.


Toplantı yarın devam edecek ve toplantı kapsamında Tekirdağ’da kent inceleme gezisi düzenlenecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sıcaklıklar artıyor, astım hastaları dikkat Yurdun büyük bölümünde baharın gelişiyle birlikte hava sıcaklıkları da artış göstermeye başladı. Sıcaklık artışına bağlı olarak lodosun hakim olduğu bölgelerse astım hastalarını olumsuz etkilendiğini söyleyen Medicana Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu, astım hastaları için uyarılarda bulundu. Lodosun etkili olduğu dönemlerde havanın insan sağlığı üzerindeki etkisi de değişiyor. Hava sıcaklığının artmasının, nem oranının ise azalmasının astım hastalarını olumsuz etkilediğini belirten Medicana Çamlıca Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu, ataklar halinde ortaya çıkan bir hastalık olan astımın görülmesinde mevsimsel özelliklerin de etkili olduğunu söyledi. Astımın ilkbahar ayları içerisinde bulunduğumuz bu günlerde ani atak şikayetlerini artırdığını ve özellikle bu hastalarda durumun daha kritik sonuçlar doğurduğunu ifade eden Uzm. Dr. Hacer Ofluoğlu, hastaların yaşadığı sıkıntıları şu şekilde açıkladı: “Alınan havayı hava keseciklerine ileten soluk borusunun daralması sonucu ortaya çıkan astım, ataklar halinde kendini gösterir. Hastaların doktora başvurma nedeni genellikle nefes darlığı, kuru öksürük krizleri, nefes alıp verme sırasında ıslık sesine benzer bir ses duyulması ve göğüste sıkışma hissidir. Atak olmayan zamanlarda ise astımın herhangi bir belirtisi görülmez. Özellikle alerjik reaksiyonlara bağlı astımın teşhisi için akciğer grafisi ve solunum fonksiyon testi sonuçlarından yararlanılmaktadır. Bununla birlikte eğer doktorunuz gerekli görüyorsa teşhis için alerji testlerine de başvurabilmektedir.” Sabah saatlerinde pencereler açık tutulmamalı Genetik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörlerin de hastalığın ortaya çıkmasında etkili olması mevsimsel geçiş dönemlerindeki şikayetleri artırdığını belirten Dr. Hacer Ofluoğlu, “Özellikle polen alerjisi olanların böyle havalarda kendilerini daha iyi korumaları gerekmektedir. Polenlerin yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkmamalı ve açık havada spor yapılmamalıdır. Dışarıdan gelindiğinde burun ve gözler suyla yıkanarak yapışan polenler uzaklaştırılabilir. Saçlardan dökülecek olan polenleri solumamak için mümkünse her gece saçlar yıkanmalıdır. Sabah saatlerinde pencereler açılmamalı, ev öğleden sonra havalandırılmalıdır. Polen mevsiminde çamaşırların evin içinde kurutulmasını tavsiye ediyoruz. Otomobil ile seyahat ederken camlar kapalı tutulmalı ve aracın polen filtresi her ilkbaharda değiştirilmelidir” dedi. Düzenli tedavilerle astım kontrol altına alınabilir Astımın günümüzde tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalık olduğunu belirten Uzm. Dr. Hacer Ofluoğlu, düzenli ilaç kullanımı ve hekim kontrolünün tedavide önemli bir faktör olduğunu söylüyor. Astımın temelde bir hava yolu hastalığı olması nedeniyle kullanılan ilaçların birçoğunun inhalasyon ile verildiğini ifade eden Dr. Ofluoğlu, tedavi sürecini şu şekilde açıkladı: “İlaç doğrudan hasta olan bölgeye yani hava yollarına gönderilir. Böylece çok düşük dozlarda bile yarar elde edilirken yan etkiler en aza indirilmiş olur. Astımda ilaç tedavisinin mantığına göre hastaların şikayetlerini tamamen giderebilecek en az ilaç dozu ayarlanmaya çalışılır. Tipik olarak hastalar ilk tedavi başladıktan sonra 1-3 ay içerisinde ve daha sonra her 6 ayda bir değerlendirilmeli, hastanın genel durumuna göre gerekirse bu değerlendirmeler daha sık yapılmalıdır.” Ülkedeki toz bulutu etkisinden korunun Türkiye’de birçok şehirde toz taşınımı nedeniyle hava kalitesinde yaşanan düşüşler de kişilerin sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle astım hastalarının sağlığını negatif yönde etkileyecek çöl tozu etkisinin bu hafta sonuna kadar sürdürmesi beklenirken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu; atmosferin hava kalitesini etkileyen kum ve toz fırtınasından etkilenmemek için astım hastalarının mümkünse bu günlerde dışarı çıkmamaları, evlerde pencereleri uzun süre açık bırakmamaları, dışarıda bulunulması gereken hallerde ise maske kullanmaları uyarısında bulundu.
Erzincan Büyükbaş hayvanlar kenelere karşı ilaçlanıyor Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğüne bağlı Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü ekipleri ahırlarda büyükbaş hayvanlarda kenelere karşı ilaçlama çalışmalarını sürdürüyor. Erzincan İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına sebep olan kenelerle mücadele çerçevesinde il ve ilçelerde büyükbaş hayvanları ilaçlama çalışmalarını sürdürüyor. Kenelerden insanlara bulaşan KKKA hastalığına karşı devam eden ilaçlama çalışmaları ile hayvanlar üzerinde bulunan keneler etkisiz hale getirilerek hastalığı insanlara bulaştırmasının önlenmesi isteniyor. KKKA hastalığının, keneler tarafından taşınan bir virüsle oluşan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi semptomlar ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) karakterli bir enfeksiyon hastalığı olması nedeniyle bölgede büyük öneme sahip. Türkiye’de 2002 yılından itibaren görülmeye başlayan ve önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına neden olan kenelere karşı il genelinde tüm büyükbaş hayvanların tamamına yakını ilaçlandı. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde görevli veteriner hekimler, teknikerler ve teknisyenler tarafından uygulanan ilaçlama vatandaşı memnun ederken geri kalan hayvanların ilaçlanma çalışmalarının ise Kurban Bayramı öncesinde bitmesi hedefleniyor. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Hayvan Sağlığı Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürü Veteriner Hekim Yunus Koç ilaçlama çalışmalarında sona gelindiğini belirterek, “Bahar aylarının gelmesiyle birlikte, yetiştiricilerimiz hayvanlarını otlağa çıkarmaya başladı. Otlağa çıkan hayvanlarda kene yapışması görülmekte. Bu kenelere karşı ilaçlamak için Tarım ve Orman İl Müdürlüğü olarak ilimizde ki büyükbaş hayvanların tamamına yakınına ilaçlama çalışması yapmış bulunmaktayız. Kalan kısmını ise Kurban Bayramı öncesi tamamlamayı planlamaktayız. Ayrıca, yetiştiricilerimize kenelere karşı bilgilendirme çalışması yaparak kişisel tedbirlerin alınması konusunda uyarılarda bulunmaktayız” dedi. Akyazı Mahallesinde hayvan yetiştiriciliği ile uğraşan Ahmet Kılıç, her sene Tarım ve Orman Bakanlığından gelen ilaçları kullandıklarını söyleyerek ekiplere teşekkür etti. Bir başka büyükbaş hayvan yetiştiricisi Şahin Kılıç ise, “Yaz mevsiminin yaklaşmasından dolayı özellikle meralara hayvanlarımızı çıkarıyoruz. Meralarda da kene oldukça fazla bulunmaktadır. Özellikle Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekiplerinin getirdikleri kene ilaçlarını kullanarak bunlara önlem almaya çalışıyoruz. Özellikle hayvanların meme kısımlarında çok oluyor. Bizler de kendimiz kenelerden korunmak için çizme giyiniyoruz, açık renk elbise giyiniyoruz” ifadelerini kullandı.
Adana Ermeni katliamı izleri 104 yıldır duruyor Adana’da Ermeniler tarafından 1920 yılında Camili köyü basılarak 500 Türk’ün katledilmesinin izleri bir çiftlikte hala dün gibi duruyor. Ermeni Diasporası 24 Nisan’ı "sözde Ermeni soykırımı" diye ilan etse de Adana’nın bir çok yerinde Ermenilerin yaptığı katliamların izleri görünüyor. Bunlardan biri de Yüreğir ilçesine bağlı Camili Mahallesinde 1920 yılında meydana geldi. Kayseri’den Adana’ya doğru inen sayıları yaklaşık bin Ermeni silahlı komitacılar, 15 Haziran 1920 yılında Adana’nın Camili köyüne saldırdı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden herkesi kurşuna dizen silahlı Ermeniler, son kale olan Camili çiftliğinde katliam yaptı. Kapıları, duvarları ve çiftliğin ortasında yer alan tulumbayı kurşun yağmuruna tutan silahlı Ermenilerin kurşun izleri hala çiftliğin kapı ve duvarlarında yer alıyor. 19. yüzyılda yapılan ve hala ayakta olan bu tarihi çiftlik Ermeni mezaliminin izlerini taşımaya devam ediyor. “Kadın, çocuk ve hayvanları yukarıda ki mağaralara saklamışlar” Tarihi Camili Çiftliğinde yaşayan Abdullah Özdemir, o dönem de köyün yaşadığı olayları anlatırken şu ifadelere yer verdi; “Ermeniler 1920 yılında Kilikya bölgesi, yani bu bölgede topladıkları insanları buraya, Camili çiftliğine yığmışlar. Kaçan kadın, çocuk ve hayvanlar yukarıda ki mağaralara saklanırken erkekler çiftliğin içerisinde kalmışlar. Bazı bilgilere göre katledilen Türk sayısının 500’ü aşkın olduğu söyleniyor. Silahlı Ermenilerin bıraktığı mermi izleri hala kapı ve içeride yer alan Osmanlı armasında kendini gösteriyor. Türkler gelen Ermeniler tahılları yağmalamasın diye çiftliğin içerisinde kuyularda tahıllarını saklamışlar. Geçmişte burada çok büyük bir katliam yapılmış”. “1920 yılında Ermeni çeteleri katliam yapmıştır” Ermeni çetelerin Kayseri’den aşağıya inerek ne var ne yok her yerde katliam yaptıklarını ifade eden Özdemir, 1920 yılında çor çocuk demeden silahlı Ermeni çeteleri Kayseri’den bu tarafa doğru ne var ne yok toplayıp, buldukları yerde katliam yaparak buralara kadar gelmişlerdir” dedi