TEKNOLOJİ
Diyarbakır’da teknoloji semineri düzenlendi 19 Nisan 2024 Cuma - 13:46:15 Diyarbakır’da birçok paydaşın bir araya gelmesiyle “Netex’le Gelenekten Geleceğe Semineri” düzenlendi. Med haberleşme yazılım, Diyarbakır Bilişim Derneği, İndex group, TOBB TYM İş Gücü Komite Üyesi ve Endüstriyel Girişim Platformu Başkanı Zülal Koç, Dicle Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı, Sinema Araştırmacıları Kültür ve Sanat Derneği Başkanı ile Endüstriyel Girişim Platformu Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Zuhal Akmeşe Demir’in başkanlık yaptığı ve birçok paydaşın katılımıyla dün, bir otelde düzenlenen “Netex’le Gelenekten Geleceğe Semineri” düzenlendi. İki oturumda gerçekleşen etkinliğin ilk oturumu bölgede teknoloji alanında faaliyet gösteren bayilerle birlikte kapalı oturum şeklinde gerçekleştirildi. Kayıt ve öğle yemeğinin ardından son kullanıcılarla gerçekleştirilen oturumda sunumlar yapıldı. Doç. Dr. Zuhal Akmeşe Demir, etkinliğin gerçekleşme sürecinin mimarı Zülal Koç ve Diyarbakır Bilişim Derneği Başkanı Halim Akın’a teşekkür ederek, “Üç derneğinde iletişim ve teknoloji konusunda çok güzel projeler için çalışmalarını sürdürüyor. Önümüzdeki dönemde dijital kampüs kapsamında bu ve benzer etkinlikler yapacağız. Özellikle teknoloji ve iletişim konularında ciddi çalışmaları oluyor. Bu güzel organizasyon için tüm firma ve katılımcılara teşekkür ederim” dedi. Zülal Koç ise veri korumanın geleceğin güvencesi olduğunu belirterek kuruluşunda ve yönetiminde aktif olarak yer aldığı üç dernekle birlikte birçok güzel işe imza atacaklarını, tüm katılımcılara teşekkür ettiğini kaydetti.
18 Nisan 2024 Perşembe - 18:13 Geleceğin teknoloji liderleri TEKNO-SEL’de ödüllerini aldı Konya’nın merkez Selçuklu İlçe Belediyesi ve Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü paydaşlığında düzenlenen teknoloji ve robot yarışması TEKNO-SEL ödül töreni ile sona erdi. 96 okuldan 775 öğrencinin 394 robot ve projesiyle yarıştığı organizasyonda dereceye girenlere ödülleri törenle verildi. Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye’nin teknolojik bağımsızlık hedeflerine bir adım daha yaklaşılması için Selçuklu Belediyesi ve Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde 3 gün boyunca gerçekleştirilen TEKNO-SEL robot yarışması ödül töreniyle tamamlandı. Selçuklu Kongre Merkezi’nde düzenlenen organizasyonda 96 okuldan 775 öğrenci ve 197 danışman, robot teknolojisi alanında geliştirdikleri 394 robot projesiyle kıyasıya yarıştı. Serbest kategoride ise 61 proje yer aldı. Biri ulusal olmak üzere; mini sumo, yumurta toplayan, hızlı çizgi izleyen, labirent çözen, temel seviye çizgi izleyen robot ile ortaokul ve lise düzeyinde serbest proje olmak üzere toplam 7 ayrı kategoride düzenlenen yarışmada rakiplerini eleyen öğrencilere ödülleri verildi. “Bizim gözümüzde yarışan tüm gençlerimiz ödüle layık” Selçuklu Kongre Merkezi’nde üç gündür adeta teknoloji rüzgarı estiğini ifade eden Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, “Dün burada gençlerle birlikteydim. Onların hem serbest kategoride ürettikleri projeleri inceleme, hem de buradaki yarışmalarda onlarla birlikte olma imkanına kavuştum. Dünkü ziyaretimde öylesine gururlandım ki hakikaten bizim gençlerimizin yapamayacağı hiçbir şey yok. Öncelikle tüm gençlerimizi tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. Bütün hocalarımızı, danışman hocalarımızı ayrı ayrı tebrik ediyorum. Burada gençlerimiz yarıştılar, mücadele ettiler. Tabii burada bir ödül programı yapıyoruz ama aslında bizim gözümüzde tüm yarışan gençlerimizin hepsi ödüle layık. Hepsi burada en güzel şekilde robotlarını hazırladılar, getirdiler ama mutlaka her yarışta olduğu gibi birinci, ikinci, üçüncüyü de belirlememiz gerekiyor. Burada ödül alan arkadaşlarımızla birlikte tüm yarışmaya katılan ekiplerimizi de ayrı ayrı tebrik ediyorum. Tabii burada yarışmalar yapıldı ama bir de fuaye alanımızda serbest kategoride projelerimiz vardı. 61 proje fuaye alanında sergilendi. Hepsi birbirinden değerli, hepsi birbirinden kıymetli ve tamamen özgün, gençlerimizin, çocuklarımızın inovatif fikirleriyle, düşünceleriyle ortaya çıkmış. Önce fikri üretmişler, sonra projeyi gerçekleştirmişler ve uygulamışlar. Bütün serbest kategoride proje üreten kardeşlerimizin hepsini de ayrı ayrı tebrik ediyorum. Çünkü hepsi birinciliğe layık. İnşallah onlara şöyle bir söz verdim. Bütün projelerin gösterimleriyle, fotoğraflarıyla projelerin amaçları, hedefleri ve gerçekleştirilme şekilleri nasıl oluyorsa bunları öğrencilerimizin anlatımlarıyla birlikte kayıt altına alıyoruz. Bunları kitaplaştırıyoruz, bir yayına dönüştürüyoruz ve inşallah bu projelerden ben inanıyorum ki çok farklı, inovatif yeni ürünler ortaya çıkacak, uygulamalar ortaya çıkacak. Sadece ürün anlamında değil, bizlerin de istifade edeceği farklı uygulamaları yaşanan bu projelerden elde edeceğiz. Tekrar bütün bu projelerde katılım sağlayan öğrencilerimize, çok kıymetli hocalarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. “Gelecek yıllarda da bu çalışmaları güçlü bir şekilde devam ettireceğiz” TEKNO-SEL organizasyonunda büyük bir emeğin olduğunu vurgulayan Başkan Pekyatırmacı, “Bu 3 gün içerisinde burada bir TEKNO-SEL programında yarışma gerçekleştirdik ve dolu dolu bir 3 günü geçirdik. Ama bu 3 günün bir geri planı var. Ben o arka plan için de özellikle Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürümüze teşekkür ediyorum. Selçuklu Belediyesi olarak Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüzle çok güçlü bir işbirliği yapıyoruz. Bugüne kadar SEDEP başta olmak üzere, ondan sonrasında da SETAP programlarımızla, okul dışı öğrenme ortamlarıyla, ilkokuldan ortaokula liseye varıncaya kadar bütün öğrencilerimize dokunacağımız, bütün öğrencilerimize katkı sağlayacağımız, onların kendilerini keşfetmeleri, bilgilerini, kabiliyetlerini, yeteneklerini keşfedip ondan sonra bu yöntemi kendilerini geliştirebilmeleri anlamında çok önemli fırsatları onlara sağlıyoruz. Burada tabii ki biz Selçuklu Belediyesi olarak bu okul dışı öğrenme ortamlarını hazırlıyoruz. Sille Tabiat Okulu, Ahmet Keleşoğlu Sanat Tasarım Atölyesi, yine Eğitim ve Gelişim Teknoloji Akademisi ve Selçuklu Sanat Akademisi ile bu ortamları sağlıyoruz. Ama Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüzün çok büyük çabaları ve gayretleri neticesinde burada sürdürülebilir bir projeyi gerçekleştiriyoruz. Binlerce öğrencimiz bizim bu atölyelerimizde teknolojiyle, sanatla, tarihle, kültürle ve farklı sanatlarla buluşuyor ve kendilerini ifade etme imkanına da sahip oluyor" şeklinde konuştu. Emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür eden Başkan Pekyatırmacı, TEKNO-SEL’in ilkini gerçekleştirdiklerini, önümüzdeki yıllarda bu çalışmaları üniversite, sanayi ve diğer gruplarla da iş birliği halinde çok daha güçlü bir şekilde devam ettireceklerini kaydetti. Ödül törenine, AK Parti Konya Milletvekili Mustafa Hakan Özer, Meram Kaymakamı Bayram Yılmaz, Konya Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Nuri Çelik, Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, Konya İl Milli Eğitim Müdürü Murat Yiğit, Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürü Turan Kayacılar, Meram İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Koca, Karatay İlçe Milli Eğitim Müdürü Sami Sağdıç, belediye meclis üyeleri, okul idarecileri, öğrenci ve öğretmenler katıldı.
18 Nisan 2024 Perşembe - 17:18 Gök vatanın gücüne güç katan hava platformlarının sayısı artacak İnsanlı Hava Platformları İmza Töreni çerçevesinde Yeni Nesil Temel Eğitim Uçağı HÜRKUŞ-B, Millî Muharip Uçak KAAN, Jet Eğitim Uçağı HÜRJET ve Hafif Genel Maksat Helikopteri GÖKBEY hava platformlarına dair yeni sözleşmeler imzalandı. Sözleşme kapsamında Gök vatanın gücüne güç katan hava platformlarının sayısı artacak. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve İçişleri Bakanlığı’nın ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla gerçekleşen İnsanlı Hava Platformları imza töreni; İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Millî Savunma Başkanı Yaşar Güler, Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Ahmet Kendir, Türk Silahlı Kuvvetleri ve sektör temsilcilerinin katılımları ile Savunma Sanayii Başkanlığı’nın Nuri Demirağ Salonunda gerçekleşti. İmzalanan anlaşma çerçevesinde yerli ve milli imkanlarla üretilen Yeni Nesil Temel Eğitim Uçağı HÜRKUŞ-B, Millî Muharip Uçak KAAN, Jet Eğitim Uçağı HÜRJET ve Hafif Genel Maksat Helikopteri GÖKBEY hava platformlarına dair yeni sözleşmeler imzalandı. “Tam bağımsız bir savunma sanayiye sahip olmamız vazgeçilmezdir” İnsanlı Hava Platformları İmza Töreni’nden konuşan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, “Etrafı adeta ateşten bir çemberle örülmüş olan ülkemiz, bu coğrafyada var olmak için kendi harp silah ve sistemlerini üretmeye, yerli ve millî savunma sanayii ürünleriyle donatılmış etkin ve güçlü ordu ve güvenlik kuvvetlerine sahip olmaya mecburdur. Bu nitelikleri bir ordu için de kendi kendine yeten, tam bağımsız bir savunma sanayiye sahip olmamız vazgeçilmez bir husustur” ifadelerini kullandı. “Stratejik ortaklarımızın dahi önümüze çıkardığı engeller, acı bir tecrübe olarak devlet hafızamıza kazındı” Savunma sanayii alanında güçlü ve bağımsız olamayan ülkelerin uluslararası alanda etkin roller üstlenebilmeleri ve geleceklerine güvenle bakabilmelerinin mümkün olmadığını dile getiren Bakan Güler, “Sadece yakın tarihimize baktığımızda, savunma sanayinde dışa bağımlılığın sıkıntılarını, maalesef birçok defa yaşamak zorunda kaldık. Yıllarca birçok önemli savunma sanayii ürününü, kendi imkânlarımızla üretemediğimiz için hep dışarıdan bekledik. En ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda müttefik, hatta stratejik ortaklarımızın dahi önümüze çıkardığı engeller, acı bir tecrübe olarak devlet hafızamıza kazındı” diye konuştu. Bakan Güler konuşmasına şöyle devam etti: “Şüphesiz ki bunlar, asla bizi yıldırmadı, aksine daha çok motive etti. Cumhurbaşkanımızın liderliği ve teşvikleriyle başlatılan yerli ve millî teknoloji hamlesi ile ülkemiz, son 20 yılda savunma sanayii alanında birbirinden değerli projeleri hayata geçirdi. Bu kapsamda her geçen gün geliştirdiğimiz yerli, millî ve modern teknolojiyi haiz savunma sanayii ürünleri ile ordumuzun imkân ve kabiliyetleri, geçmiş yıllara kıyasla muazzam seviyede gelişim kaydetti, kaydetmeye devam ediyor. Ordumuzun ve ülkemizin gücüne güç katan bu silah sistemlerimiz, aynı zamanda çok sayıda kardeş, dost ve müttefik ülkeye de ihraç edildi ediliyor.” Türk savunma sanayii tarafından üretilen milli ürünlere dikkati çeken Bakan Güler, “Şu ana kadar üretilen ve büyük bir başarıyla hizmet veren silahlı/silahsız insansız hava araçlarımız ve mühimmatlarımızın yanı sıra yeni nesil gelişmiş temel eğitim ve hafif taarruz uçağımız ‘HÜRKUŞ’, geniş görev yelpazesini üstün bir performansla yerine getirebilen jet eğitim uçağımız ‘HÜRJET’, en zorlu şartlarda, çok yönlü vazifeleri icra etme yeteneğine sahip olan genel maksat helikopterimiz ‘GÖKBEY’ ile, savunma sanayimizin ulaştığı üstün seviyeyi ortaya koyan 5’inci nesil, ilk yerli-millî savaş uçağımız KAAN, ülkemizin hava platformlarındaki büyük atılımlarının en somut nişaneleridir. Tüm bunlarla birlikte Türkiye, artık kendi savaş uçağını, eğitim ve jet uçaklarını, helikopterlerini üretebilen dünyanın sayılı ülkelerinden biri oldu” açıklamasında bulundu. “Bugün ise yüzde 80’ni aşan yerli ve mili savunma sanayimiz var” Programda konuşan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise “Atılan bu kararlı ve cesur adımlarla artık kara, deniz ve hava araçlarımızın kahır ekseriyetini kendimiz karşılıyoruz. 22 yıl önce savunma sanayimiz yüzde 80 oranında dışarıya bağlıydı. Bugün ise yüzde 80’ni aşan yerli ve mili savunma sanayimiz var. Geliştirilen milli projeler, ülkemizin dışa bağımlığını her geçen gün azaltırken, teknoloji ihraç eden ülkeler sınıfına giriyoruz” şeklinde konuştu. Bakan Yerlikaya konuşmasına şöyle devam etti: “80 binden fazla çalışanıyla savunma sanayimiz, yoluna devam ediyor, daha güçlü bir şekilde de devam edecek. 2023 yılında terörle mücadelede İnsansız Hava Araçlarımız, Silahlı İnsansız Hava Araçlarımız ve İnsanlı Keşif Uçaklarımız 51 bin 876 saat uçuş gerçekleştirdi. 2016 yılında ülkemiz genelinde 2 bin 322 terör olayı yaşanmışken, hava unsurlarımızın desteği sayesinde 2023’te bu sayı 88’e düşmüştür. Aklımıza gelen bir fikirle ilgili artık ‘Bunun için gerekenleri nereden temin ederiz’ sorusunu düşünmüyoruz. Onun yerine ‘Savunma sanayimiz ile konuştuk, yapabiliriz, hiç merak etmeyin’ sözü yer alıyor. Bu güç bizi her alanda, her noktada kendi kendine yetkin, dostuna güven, düşmanına da tasa ve endişe verecek bir hale getirdi.” Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ise savunma sanayiinin sahip olduğu birikime dikkati çekerek, “Savunma sanayiimiz sahip olduğu yetenek ve birikim ile günümüzde; muharip ve eğitim uçağı tasarım, üretim, kalifikasyon ve sertifikasyonunu, sistem ve alt sistem tasarım, geliştirme ve üretim faaliyetlerini, millî mühimmat ve pod geliştirme ve üretimini, yapısal parça tasarım ve üretim faaliyetlerini ve farklı sınıflarda helikopter üretim, tasarım ve testlerini başarıyla yürütmektedir” ifadelerini kullandı. “40 adet Hürkuş-B tedariki için sözleşmemizi imzalıyoruz” Görgün konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın gelişen ihtiyaçları doğrultusunda uçuş eğitim faaliyetlerini etkin bir şekilde yürütülebilmesi için 40 adet daha Hürkuş-B tedariki için sözleşmemizi imzalıyoruz. Bu sözleşme ile toplamda 55 adet Hürkuş-B uçağının envantere katılması imza altına alınmış olacak. 55’inci uçağın Haziran 2027’de Hava Kuvvetlerimize teslim edileceğini planladığımızı ifade etmek isterim.” Milli Muharip Uçak KAAN’ın projesine dair açıklamalarda bulunan Görgün, “İmzası bugün gerçekleşecek bir diğer önemli projemiz olan Millî Muharip Uçak KAAN kapsamında; Başkanlığımız ve TUSAŞ arasında 2016 yılında imzalanan Millî Muharip Uçak Geliştirilmesi Projesi Dönem-I, Aşama-I Sözleşmesi’ni, Aşama-II faaliyetlerini başlatmak üzere genişletiyoruz” şeklinde konuştu. Görgün konuşmasına şöyle devam etti: “İmzasını gerçekleştireceğimiz HÜRJET Projesi, 4 adet Blok-0 uçağa ilave olarak, 12 adet Blok-1 uçağı kapsama dahil ediyoruz. İmzasını gerçekleştireceğimiz Hafif Genel Maksat Helikopter Tedariki (GÖKBEY) kapsamında, ilk etapta 20 adet GÖKBEY helikopterinin tedariğini gerçekleştireceğiz.” Program hatıra fotoğrafı çekimi ve maket takdimi ile son buldu.
Bakan Uraloğlu: “330 binin üzerinde zararlı bağlantı engellendi”
13 Nisan 2024 Cumartesi - 11:15 Bakan Uraloğlu: “330 binin üzerinde zararlı bağlantı engellendi” Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, oltalama, bankacılık oltalama, zararlı yazılım ve siber saldırı başlıkları altında 330 binin üzerinde zararlı bağlantı tespit edilerek kontrollerinin yapıldığını ve altyapı seviyesinde erişim engeli getirildiğini açıkladı. Uraloğlu, Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) Siber Güvenlik İstatistiklerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bünyesinde faaliyet gösteren USOM’un ülke genelinde siber güvenlik anlayışını geliştirmek, siber tehditleri önlem amacıyla faaliyetler yürüttüğünü belirten Uraloğlu, siber olaylara müdahalede ulusal güvenlik ve koordinasyonun sağlanması amacıyla önemli bir görevi yerine getirdiğini ifade etti. “7 bin 750 siber güvenlik uzmanı ülkemizin siber sahasını koruyor” Uraloğlu, kritik sektörlerde, SOME ile kurumlar bünyesinde Kurumsal SOME’ler kurularak teknik seviyede ulusal siber güvenliğe yönelik organizasyonun şekillenmesinin sağlandığını işaret ederek, “2024 yılı Mart ayı sonu itibarıyla, USOM koordinasyonunda görev yapan 14 adet sektörel SOME ve 2 bin 268 adet Kurumsal SOME ile buralarda görev yapan 7 bin 750 siber güvenlik uzmanı ülkemizin siber sahasının korunmasına yönelik çalışmaları gerçekleştirmektedir” dedi. “Oltalama saldırısı ile kullanıcı bilgilerine erişmeye çalışıyorlar” Bakan Uraloğlu, internetin gündelik hayatın bir vazgeçilmezi olduğunu, mobil cihazlar sayesinde her an her yerde internete ulaşımın insan hayatına büyük kolaylıklar getirdiğini söyledi. Uraloğlu, internet ile birlikte gelen siber saldırılar ile normal yollarla elde edilemeyecek bilgilerin ele geçirilmeye çalışıldığını, internetin ilk yıllarından bu yana günümüze kadar varlığını devam ettiren Oltalama saldırılarının internet kullanıcılarına ciddi zararlar verme potansiyelinin olduğunun altını çizdi. Oltalama saldırılarının kullanıcılara yanıltıcı elektronik mesaj veya web siteleri aracılığıyla farklı şekillerde gerçekleştiğini belirten Uraloğlu, “Ülkemizin maruz kaldığı ortalama saldırıları elektronik mesaj ile internet tarayıcılarındaki aramalar ile sosyal medyada paylaşımları ile kısa mesaj ile telefon aramaları ile yapılmaktadır” diye konuştu. “2023 yılında 105 bin zararlı bağlantı engellendi” Sürdürülen çalışmalar ile Türkiye’deki kritik kurum ve kuruluşların tehditler ve zaafiyetlere karşı uyarılarak ilgililerce gerekli önlemlerin alınmasının amaçlandığını kaydeden Bakan Uraloğlu, USOM çalışmaları kapsamında, oltalama, bankacılık oltalama, zararlı yazılım ve siber saldırı başlıkları altında 330 binin üzerinde zararlı bağlantı tespit edilerek kontrollerinin yapıldığını ve altyapı seviyesinde erişim engeli getirildiğinin altını çizdi. Her geçen yıl artarak devam eden bu saldırılar karşısında önlemlerin hızlı bir şekilde alındığını dile getiren Uraloğlu, "Her geçen yıl giderek artan oltalama saldırıları sayısı 2022 yılında 72 bin 209 iken 2023 yılında 105 binin üzerine çıktı. USOM tarafından 2024 yılı ilk 3 ayında ise 37 bin 600’e yakın saldırı tespit edilip erişim engeli getirildi. Ancak siber güvenlik açısından burası yeter, burası tamam deme lüksümüz yok" ifadelerini kullandı. -“İlgili kurumlara 5 bin 107 adet resmi bildirim yapıldı” Oltalama saldırılarında kullanılan zararlı adreslerin yurt içi kaynaklı olduğunun tespit edilmesi halinde ise elde edilen tüm bilgi ve belgelerin vakit kaybetmeksizin Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığına ilettiklerini söyleyen Bakan Uraloğlu, USOM tarafından ayrıca siber güvenlik bildirimleri ilgili kurum ve kuruluşa bildirilerek gerekli önemlerin alınmasının sağlandığını kaydetti. 2015 yılında başlatılan çalışmalarda toplamda 67 bin 710 adet resmi bildirim yapıldığını vurgulayan Uraloğlu, 2024 Mart ayı sonu itibariyle 5 bin 107 adet resmi bildirim yapıldığını söyledi. “Oltalama saldırıları birçok farklı şekilde gerçekleşiyor” Oltalama saldırı yöntemleri ile internet tarayıcıları ve çeşitli sosyal medya paylaşım platformlarında reklamlar ile daha büyük kitlelere yayılmasının sağlandığını söyleyen Bakan Uraloğlu, “Oltalama saldırıları elektronik mesaj yolu ile mail ekine zararlı dosya eklenerek veya mail metni içerisine zararlı link eklenerek kullanıcılar saldırıya maruz kalmaktadırlar” dedi. Oltalama saldırılarının birçok farklı konu başlığında ortaya çıktığını belirten Uraloğlu, “USOM’a gelen oltalama ihbarlarında sıklıkla karşılaşılan oltalama adresleri; sahte banka siteleri, sahte kripto para siteleri, sahte PTT adresleri, sahte HGS yükleme adresleri, sahte pandemi destek adresleri, sahte çevrimiçi fatura ödeme adresleri, kamu kurumlarına ait sahte web siteleri, sahte internet servis sağlayıcı adresleri, sahte e-Devlet adresleri, sahte sosyal medya adresleri, sahte sosyal medya takipçi arttırma siteleri, sahte blog adresleri, sahte bulut depolama adresleri, sahte çekiliş ve indirim kuponu adresleri, sahte turizm acente siteleri, sahte sigorta acentesi siteleri, sahte araç ve ev kiralama siteleri, sahte e-ticaret siteleri, sahte bağış siteleri, sahte kripto para uygulaması adresleri şeklindedir” ifadelerini kullandı. "Siber güvenlikte bu yeter deme şansımız yok Bakan Uraloğlu, siber olaylara müdahale mücadelesinde Türkiye’nin çok iyi bir konumda olduğunu belirterek, "Yarın çok daha iyi, çok daha güçlü olmak zorundayız. Siber güvenlik açısından burası yeter, burası tamam deme lüksümüz yoktur. Çünkü sektör gelişiyor, sektör geliştikçe siber saldırılarla ilgili geliştirilen yöntemlerde aynı oranda gelişiyor. Dolayısıyla çalışmanın hep devam etmesi, kesintisiz bir şekilde bu alanda da hep gücümüzün üstüne güç koymamız gerektiği de bir gerçek. İşte biz de bu nedenle gelişmeye, geliştirmeye devam ediyoruz" dedi “Yeni yöntemleri yakından takip ediyoruz" USOM’un operasyonel faaliyetler kapsamında tehdit istihbaratı, yapay zeka algoritmaları ile çalışan AZAD sistemi ile bankacılık oltalama alan adları, hedef odaklı APT kategorisinde yer alan oltalama saldırı adresleri, çeşitli yeraltı hacker forumları, ICQ ve Telegram kanallarının da USOM tarafından yakından takip edildiğini, saldırganların kullandıkları yeni yöntem ve saldırılar hakkında bilgi toplandığının altını çizen Bakan Uraloğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Oltalama amaçlı kullanılan zararlı adresler ile ilgili olarak USOM’a gönderilen ihbarlar ile ilgili olarak yapılan işlemlerde ihbar ekinde ekine zararlı dosya eklenmesi halinde ilgili zararlı dosya incelenerek zararlı yazılımın iletişim kurduğu komuta kontrol merkezleri tespit edilmektedir. İhbar içerisinde zararlı link eklenmesi durumunda ilgili adresler incelenmektedir. Bu işlemlerin tamamlanmasının ardından USOM zararlı bağlantı listesine altyapı seviyesinde erişimleri engellemektedir. Erişim engellemesi yapılan zararlı adreslere iletişim isteğinde bulunmaya çalışan kritik kurum ve kuruluşlar USOM Sinkhole’undan ayrıca takip edilmekte olup yapılan iletişim istekleri analiz edilmekte, ilgili kuruluş veya işletmecilere bildirilerek oltalama adreslerin yayılmasının engellenmesi sağlanmaktadır.”
70 yıllık televizyon ve radyo müşterilerin ilgisi çekiyor
12 Nisan 2024 Cuma - 13:23 70 yıllık televizyon ve radyo müşterilerin ilgisi çekiyor Eskişehir’de, Tarihi Odunpazarı Bölgesi’nde bulunan bir işletmenin sahibi, 70 yıllık televizyon ve radyosunun müşterilerin ilgisini çektiğini belirtti. Caner Şahin, antikalara olan ilgisini ve işletmesini çoğunlukla bu tür eşyalarla süslediğini ifade etti. Şahin, geleneksel esnaf kültürünü yaşatarak nostaljik eşyalara olan tutkusunu dile getirdi. İşletme sahibi Caner Şahin, yıllardır esnaflık yaptığını ve nostaljiye olan tutkusunu her zaman koruduğunu vurguladı. Antika eşyaların sağlamlığı ve güvenilirliği nedeniyle onlara değer verdiğini belirten Şahin, işletmesinde bulunan 70 yıllık televizyon ve radyonun halen çalışır durumda olduğunu ve müşterilerin bu özellikleriyle ilgisini çektiğini dile getirdi. Mezatlara katılmadığını ancak nostaljik eşyaların tarih ve geçmişle bağlantısını korumayı sevdiğini söyleyen Şahin, dede ve babalarımızla izlenen ve dinlenen radyo ve televizyonları orijinal halleriyle saklamayı amaçladığını ifade etti. İşletme sahibi Caner Şahin, “Ben yıllardır burada esnaflık yapmaktayım. Nostaljiye ilgim her zaman vardı. Eski eşyaların daha sağlam daha güvenli olduğu için onları daha ilerilere taşıyabilmek için elimden geleni yapıyorum. Şu an eskiden olduğu gibi televizyonumuz gittiği zaman bir tokatla işini hallediyorum. Radyoyu da bazen böyle kanalını değiştirirken vurarak yine çalışabiliyor. Bir ses gidiyor, bir çalışıyor işte. İkisi de aynı. Mezatlara falan katılmıyorum ama bu tür nostaljik olan tarihe, geçmişe yönelik dedelerimizle, babalarımızla izlediğimiz, dinlediğimiz radyo ve televizyonları tabii elde tutmayı seviyorum. Bunları elimden geldiğince, orijinal olanlarına denk geldikçe tabii alıp bir yerde barındırmayı istiyorum. Genelde işletmeme gelen yerli olsun yabancı olsun tüm müşteriler mutlaka dönüp bakıyor. Özellikle radyo ve televizyon ’hala çalışıyor mu’ diye soruyorlar” dedi.
Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi bayramda da ziyaretçilerini ağırlıyor
12 Nisan 2024 Cuma - 11:43 Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi bayramda da ziyaretçilerini ağırlıyor Mersin Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı bünyesinde hizmet verdiği Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi, Ramazan Bayramında da ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Bayram tatilinde çocuklarıyla birlikte vakit geçirmek isteyen aileler, iklim ve çevre bilim merkezinin yolunu tuttu. Gözlemevi seansları ve deney düzenekleri ile çocuklara iklim ve çevre bilincinin aşılanmasını sağlayan merkez, hem şehir içinden hem şehir dışından gelen ziyaretçilerinin beğenisini topladı. Türkiye’nin en büyük perde çapına sahip planetaryumu ile Türkiye’de ilk ve tek olma özelliği taşıyan merkezde aileler, Kozmik Macera adlı kısa filmi izledi. Çocuklar da galaksi ve uyduları, güneş sistemini planetaryum aracılığıyla yeniden keşfetmenin tadını çıkardı. 29 Ekim 2023’te hizmet vermeye başlayan merkezi şimdiye kadar 66 bin kişi ziyaret etti. "Üniversite öğrencileri de merkezimize rağbet gösteriyor" Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi’nde çalışan Özge Karaer, Ramazan Bayramının 2. gününden itibaren merkezin ziyaretçilere açık olduğunu belirtti. Merkeze hem şehir içinden hem şehir dışından ziyaretçi geldiğini belirten Karaer, “Bayram dolayısıyla diğer illerden gelen misafirimizin sayısı oldukça fazla. Burada çocuklar hem tatillerini yapıyorlar hem dinlenip eğleniyorlar. Bir yandan da okullarında gördükleri bilgileri de düzenekler sayesinde yeniden deneyimliyorlar. Bu sayede çocuklar zihinlerindeki bilgileri taze tutuyorlar” dedi. Gün içinde randevulu sistemle çalıştıklarını ifade eden Karaer, merkezin açıldığı günden itibaren 66 bin kişi tarafından ziyaret edildiğini kaydetti. Öğrencilerin, okullarda teorik olarak öğrendiği bilgileri merkezde inceleyip anlayarak veya izleyerek kafalarında pekiştirdiklerini dile getiren Karaer, "Burada iklim ve çevre temalı düzeneklerimiz var. Bu da öğrencilerin ilgisini çekiyor. Üniversite öğrencileri de merkezimize rağbet gösteriyor" diye konuştu. Uzay ve gök bilimlerine ilginin oldukça yoğun olduğunu ve planetaryum aracılığıyla vatandaşların bunların yeniden keşfettiğini sözlerine ekleyen Karaer, bayram boyunca ziyaretçileri ağırlamaya devam edeceklerini vurguladı. Demir: “Okuldaki derslerime çok yardımcı oldu" Çocuğuyla bayram tatilini değerlendirmek için merkezi ziyaret eden velilerden Hakan Doğan “Kreşe giden 4 yaşındaki oğlumun dünyayla ilgili merak ettiği sorular vardı. Dünya küresini gördüğü gibi yer çekirdeğini bildi. Çocuklarımız burada direkt bilgi sahibi olabiliyor” dedi. Şehir dışından merkezi ziyaret eden 2. sınıf öğrencisi Miray Su Demir “Burası çok güzel. İçeriye girince çok heyecanlandım. Okuldaki derslerime çok yardımcı oldu. Kumdan dünya oluşturdum ve oyun oynadım” diye konuştu. Gülnar’da yaşayan öğretmen Çiğdem Tay Yıldız ise merkezin özellikle çocukların Fen Bilgisi dersini pekiştirmek için oldukça faydalı olduğunu kaydetti.
Savaşta da barışta da ana aktör yapay zeka olacak
12 Nisan 2024 Cuma - 10:47 Savaşta da barışta da ana aktör yapay zeka olacak Her geçen gün gelişen yapa zeka teknolojileri, savunma sanayisine de büyük ivme kazandırdı. Bahçeşehir Üniversitesi Ar-Ge şirketi BAUMİND Başkanı Nil Girgin Kalıp, yapay zekanın savaş dinamiklerini etkileyeceği için barışın tesisinde de rolü olacağını söyledi. Son yıllara damgasını vuran yapay zeka teknolojisinin dünyanın geleceğini nasıl etkileyeceğinin konuşulacağı Bahçeşehir Üniversitesi’nin (BAU) ev sahipliğinde 16-17 Nisan’da İstanbul’da yapılacak Uluslararası Yapay Zeka Zirvesi’nde en önemli konu başlıklarında biri savunma sanayi olacak. Türkiye’nin oşinografik araştırmalar ve askeri platformlarda deniz suyunun fiziksel özelliklerine ilişkin veri toplamak amacıyla kullanılan sualtı optik spektrum cihazının (CTD Prob) sistemini Türkiye’de ilk kez yerli ve milli imkanlarla geliştirmeyi başaran BAU İnovasyon ve Danışmanlık AŞ’nin (BAUMIND) Başkanı Nil Girgin Kalıp, yapay zekanın savunma sanayisinde devrim oluşturacak bir potansiyele sahip olduğunu belirtti. Savunma sanayisinde kullanılan sistemleri göz önünde bulundurulduğunda yapay zekanın hizmet edeceği veri çeşitliliğin çok olduğunu belirten Kalıp, şunları söyledi: “Yapay zekanın savunma sanayisinde güvenlik açıklarını azaltmak, operasyonel önlemler almak ve hatta planlamak için potansiyeli de çok yüksek. Başta kendi kendine hareket ve intikal edebilen, buna ilişkin kararları alabilecek insansız araçlar olan otomasyon, geleneksel savunma sanayi operasyonlarını derinlemesine değiştirecek. Bunun yanı sıra, veri analizi, siber güvenlik, simülasyon ve eğitim alanlarında gelecekte yapay zekanın rolü zaten ivme kazanmış durumda. Örneğin, büyük veri analiziyle lojistik, keşif, savaşçı destek ve hatta operasyonlarda karar alma süreçlerinde önemli bir rol oynayacak.” Yapay zekanın gelecekteki savaşların dinamiklerini değiştireceğini belirten Nil Girgin Kalıp, yapay zekanın olumlu ve olumsuz etkilerini şöyle anlattı: “İşin etik boyutundan ziyade teknolojik katkısına ilişkin yorum yapmak isterim. Örneğin; mevcut insan ve diğer savunma sistem araçlarına ilişkin kaynaklarımızı optimize edecek ve daha kesin ve verimli operasyonlar sağlayacak. Savaş dinamiklerini önemli ölçüde etkileyeceği için barışın tesisi yönünde caydırıcılığı daha değerli olacak. Askeri kuvvetler, yapay zeka destekli sistemlerle hızla değişen ortamlara uyum sağlayabilir ve düşman eylemlerini daha doğru bir şekilde tahmin edebilir. Tehditleri önceden belirleme, muhasım (düşman) taktiklerini tahmin etme gibi, stratejik karar alma süreçlerinde destek sağlamak gibi kritik bir konuyu da üstlenecektir.” Otonom cihazlar daha baskın olacak Kendi kendine hareket ve intikal edebilen, amacına yönelik kararları alabilecek insansız araçlar olan “otonom” araçların gelecekte çok yaygın olacağını belirten Nil Girgin Kalın, “Otonom araçları günümüzde dron sürülerinin yaptığı ışıklı gösterilerde daha çok görüyoruz. Drone kargo gibi uygulamalar ticarileşmeye başladı. Hiç kuşkusuz dronlar, insansız hava araçları (İHA) ve insansız kara araçları (UGV) dahil olmak üzere otonom araçlar, savunma sanayiinde giderek daha baskın hale gelmeye hazırlanıyor. Bu araçlar ile insan operatörlerine yönelik risklerin azaltılması, genişletilmiş operasyonel menzil ve gelişmiş görev yetenekleri gibi avantajlar sunacaklar. Yakın bir gelecekte ülkelerin askeri güçlerinin kıyaslanarak sıralanmasında, bir başka deyişle, yapay zekalı araçlar barışın tesisinde caydırıcı ve esas belirleyici unsur olma yolunda ilerliyorlar” dedi. Nitelikli personel açığı var Yapay zekalı otonom cihazların sıfır hatayla çalışması gerektiğini, bunun çok zor bir işlem olduğunu belirten Nil Girgin Kalıp, sektörde yetişmiş insan kaynağı sorununa dikkat çekerek “Sadece yapay zeka mühendisliği değil, veri analistleri, siber güvenlik uzmanları ve geliştiriciler gibi geniş alan uzmanlıklarına sahip bir insan kaynağından bahsediyorum. Bu yetkinlikteki kişiler sivil sektörlerde de olduğu gibi savunma sektöründe kilit personel niteliğindedir. Özellikle sayısal çip tasarımı yani işlemci çipleri programlayan kişiler tüm dünyada özellikle savunma sanayiinde kritik bir insan kaynağı havuzudur. Bahçeşehir Üniversitesi yüksek lisans seviyesinde çip tasarıma yönelik eğitim girişimlerinin yanı sıra Avrupa Birliği tarafından fonlanan RIBL projesi ile bu alandaki ulusal açığın kapanmasına katkı sunacaktır” açıklamasında bulundu.
Liselilerden suların güvenilirliğinde önemli buluş
11 Nisan 2024 Perşembe - 13:15 Liselilerden suların güvenilirliğinde önemli buluş Zonguldak Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı Bilim ve Sanat Merkezi öğrencilerinin bulduğu test kiti, içme sularında insan sağlığı için tehdit olan cıva olup olmadığını tespit edebilecek. Öğrencilerin beş yüz lira harcayarak ortaya koyduğu test kitinin seri üretime geçmesi halinde 75 liradan satışa sunulması planlanıyor. Zonguldak Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı Bilim ve Sanat Merkezi öğrencileri Bera Dilek, Deniz Berra Doğanay ve Ekin Eren, insan sağlığı için tehlikeli bir kimyasal olan civanın içilen sularda olup olmadığını tespit etmek amacıyla test kiti üretti. Zargana balığının kılçığından elde ettikleri jel ile sulardaki cıva iyonlarını tespit edebilen öğrenciler, Tübitak 2204-A Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması’nda Kimya alanında Ankara bölge birincisi olarak Mayıs ayında yapılacak Türkiye finallerine katılmaya hak kazandı. Suda cıva olup olmadığını tespit etmek için yapılan testlerin pahalı ve uygulaması zor olan testler olduğunu ifade eden öğrenciler, test kitinin yapımında bilim dünyasının gözde çalışma konularından olan yeşil sentez yöntemleri kullanarak kuantum noktalar elde ettiklerini aktardı. Öğrenciler kitin patent başvurusunu da yaptıklarını ifade etti. Sudaki cıva kolaylıkla tespit edilebilecek Günlük hayatta sulardaki civanın test edilebilmesinin test kiti yardımıyla herkes tarafından kolaylıkla tespit edilebileceğini belirten öğrenciler; önümüzdeki süreçte projelerini geliştirerek cıva miktarını ölçen bir sensör haline getirmeyi planladıklarını ifade ettiler. Beş yüz liraya mal oldu, seri üretimle 75 liraya satılabilecek Patentini almayı planladıkları ürünü beş yüz liraya mal eden öğrenciler, seri üretimi için de çalışmalar yaptıklarını ifade etti. Öğrenciler; kitin seri üretime geçmesi durumunda 75 TL’den satışa sunulabileceğini belirtti. Öğrencilerden Deniz Berra Doğanay, "İnsanlar rahatlıkla ve kolaylıkla kendi imkanları çerçevesinde bu ürünü kullanabilirler. Suların içinde cıva olup olmadığını rahatlıkla bulabilirler" dedi. Bera Dilek ise, "Takım arkadaşlarımla beraber aslında kuantum nokta üzerine çalışmalar istiyorduk. Bunu öğretmenimizle paylaştığımız zaman bunu biyokütle kullanılarak balıklardan yapabileceğimizi söyledi. Sonrasında birkaç balık denedik, zargana balığından gayet olumlu sonuç aldık. Bu şekilde projeyi geliştirdik. Birçok biyokütleden kuantum noktalar elde edilebiliyor. Ama zargana balığından kuantum nokta üretilmesi tek onu da biz yaptık. Eylül ayından beri bu proje üzerinde çalışıyoruz. Projemiz bize toplamda 500 liraya mal oldu. Zargana balığı kılçıklarını saf su içerisinde kaynattık. Elde ettiğimiz özütü de süzdük. Bu sıvıyı mikrodalgada yaktık. Elde ettiğimiz maddeyi saf su içerisinde beklettik. O yanmış yerlerde oluşan kuantum noktalar saf su içerisine geçmiş oldu. Sonrasında sıvımızı jelleştirerek kitleri elde ettik. Test kitlerimizi cıva yoğunluğu içerisinde bir süre beklettikten sonra parıldamalarının belli şekilde azaldığını gözlemledik. Cıva yoğunluğunu tespit eden test kiti yaptık" dedi. "İnsanlar balık kılçıklarını kullanmamızı şaşırtıcı buldu" Test kitini yarışmaya sunduktan sonra insanların ilgisine dikkat çeken Ekin Eren, "İnsanlar aslında balık kılçıklarını kullanmamızı şaşırtıcı buldular. Ayrıca cıvanın tespitinin gerçekten de önemli olduğunu söylediler. Bu projede aslında sulardaki ağır metal iyonlarından birisi olan cıvayı test etmeyi amaçladık. Biz dünyada bir ilk olan zargana balığı kılçığını kullandık. Öğretmenimiz Burcu Atabey Özdemir’den yardım aldık. Aslında cıvaların nehirlerde, göllerde tespit edilmesinde insan ve balıkların sağlığında tespit edilmesinde kullanılması için önemli" dedi.
Yapay zeka, yasasını bekliyor
10 Nisan 2024 Çarşamba - 10:53 Yapay zeka, yasasını bekliyor Avrupa Parlamentosu’nun, dünyada yapay zeka kullanımına ilişkin kurallar getiren ilk yasal düzenleme olan Avrupa Yapay Zeka Yasasını Mart ayında onaylamasının ardından gözler Türkiye’ye çevrildi. BAU Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Ahmet Yayla “Ülkemizde yapay zekayla ilgili yasal düzenleme bir an önce yapılmalı” dedi. Son yıllarda yapay zeka teknolojisi finanstan sanata, eğitimden güvenliğe kadar birçok alana damgasını vurdu. Dünyayı değiştiren bu teknolojiyle ilgili hukuki düzenlemelerin ilkini Avrupa Birliği Mart ayında onayladı. Türkiye’de ise henüz bir düzenleme yok. Gelecekte yapay zekanın hukuk alanında çok etkin olacağını, davalarda kullanılacağını ancak son sözü yine insanın söyleyeceğine dikkat çeken Bahçeşehir (BAU) Üniversitesi İdari Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yayla, ülkemizde yapay zeka düzenlemesinin bir an önce yapılması gerektiğini vurguladı. Yayla, konunun 16-17 Nisan’da yapılacak Future AI Summit 24’te de ele alınacağını ifade etti. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi başta olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşları ile üniversitelerin yapay zekanın hukuki statüsü hakkında çalışmalar yaptığını belirten Prof. Dr. Ahmet Yayla, ülkemizde düzenleme konusunda henüz yeterli ve somut adımın atılmadığını belirtti. Her geçen gün gelişen yapay zeka teknolojisiyle ilgili yasanın, mutlaka bir an önce hazırlanması gerektiğini vurgulayan Yayla, şunları söyledi: “Yapay zeka sistemleri büyük miktarda veriye dayanarak birtakım kurallar koyabiliyor. Bu kurallara dayanarak da hukuki sonuç doğuran kararlar alabiliyor. Bu kararlar temel hak ve hürriyetleri ilgilendirebilir. Örneğin güvenlik açısından sakıncalı olabilecek kişileri tespit etmek için kullanılacak bir yapay zeka sistemi, kişi hürriyeti ve güvenliğini ilgilendirecektir. İşe alımlarda başvuran kişiler arasından en uygun olanı seçmek için kullanılacak bir yapay zeka sistemi, çalışma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilir. Temel hak ve hürriyetleri sınırlandırabilmesi Anayasamıza göre ancak kanunla mümkün olabilir. Şu halde, bir yapay zeka yasasına ihtiyaç vardır.” AB yapay zeka ile manipülasyonu yasakladı Avrupa Birliği’nin (AB) uzun bir çalışma sonrasında yasal düzenleme yaptığını belirten Prof. Dr. Ahmet Yayla, bilinçaltı mesajlar vererek kişileri manipüle edecek yapay zeka sistemlerinin tamamen yasaklandığını söyledi. Diğer yapay zeka sistemleri arasında da konularına göre yüksek riskli sistemler ve bu nitelikte olmayanlar bakımından ayırım yapıldığını vurgulayan Yayla, ülkemizde yapılacak düzenleme için bu çalışmanın kılavuz olabileceğini söyledi. Yapay zeka ile ilgili hazırlanacak kanunda mutlaka yapay zekanın öğrenme aşamasına ilişkin etkin bir denetimi sağlayacak hükümlerin de bulunması gerektiğine dikkat çeken Yayla, “Öğrenme aşamasında kullanılan verilerin sıhhati, sistemin işleyişinde hukuka aykırı hareket etme ihtimalini asgari seviyeye indirebilmek bakımından zorunludur. Örneğin; bir yapay zeka sistemine geçmişe ilişkin verileri olduğu gibi denetimsiz biçimde aktardığımızda cinsiyetçi ya da ırkçı kararlar veren bir sistem elde etmemiz kaçınılmaz. Çünkü, bugüne kadar insanlığın biriktirdiği verilerde ayırımcılık var.” dedi. Yapay zeka sistemleri araç olarak kullanılabilir “Basit uyuşmazlıklar haricinde gerçek kişi olan yargıç ve diğer hukukçuların içinde olmadığı bir yargılama faaliyeti düşünülemez” diyen Yayla, yargılamada araç olarak yapay zeka sistemlerinin kullanılabileceğini belirtti. Yayla, Amerika Birleşik Devletleri’nde, son karar yargıca ait olmak kaydıyla, hükümlülerin tekrar suç işleme ihtimaline ilişkin değerlendirmede yapay zeka sisteminden yararlanıldığını söyledi. Son söz insanın olacak Yapay zekanın kısa, orta ve uzun vadede yargıda daha yaygın kullanılacağını ifade eden Yayla, tüm aşamalarda son sözü söyleyecek olanın insan olacağına vurgu yaptı. Yayla, yapay zekanın kısa vadede özellikle uyuşmazlıkla ilgili emsal yargı kararlarının araştırılması, öğretinin görüşlerinin tespit edilmesi, yargılamaya ilişkin bazı belgelerin oluşturulması gibi işlerde rol oynayacağını belirtti. Orta vadede bazı uyuşmazlıkların çözümünün tek başına yapay zeka sistemlerine bırakılacağını, uyuşmazlık hakkında mahkemelerin ne yönde karar vereceğini öngörmenin mümkün olacağını da söyleyen Yayla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hakimlerinin kararlardaki görüş yazılarından hareketle önceden belirli bir uyuşmazlıkta nasıl bir karar verileceğini tespit eden bir yapay zeka sisteminin geçmişte denendiğini söyledi. Prof. Dr. Ahmet Yayla uzun vadede yaşanacak olanlarla ilgili ise şu öngörüde bulundu: “Uzun vadede yargılamaya ilişkin işlemlerin büyük bölümünün yapay zeka sistemlerine bırakılması söz konusu olabilir. Ancak yargılamanın tümüyle yapay zekaya devredildiği bir gelecek öngörmüyoruz. Yargılamada son söz mutlaka gerçek hukuk süjelerine bırakılmalıdır. Yani insan her zaman devrede olmalıdır. Buna öğretide ‘Human in the loop’ (döngüde bir insanın olması şartı) diyorlar. İnsan onuru, ‘insan dışı yapay bir varlığın’ alacağı kararlara tabi olmamayı, onun tahakkümü altına girmemeyi gerektirir.” Dava süreleri kısalacak Yapay zekanın davaların hızlı sonuçlanmasında olumlu bir katkısı olacağını ifade eden Prof. Dr. Ahmet Yayla, “Bir davanın hazırlanması aşamasında mevzuat ve içtihad taraması, dilekçelerin bazı bölümlerinin ve diğer gerekli metinlerin hazırlanması, bazı delillerin tespiti gibi zaman alan ve uyuşmazlığın esasına ilişkin nitelikli hukuki muhakeme gerektirmeyen işlerin yapılması gerekmektedir. Yapay zeka sistemleri bu işlerin hızlı biçimde yapılmasını sağlayarak davaları hızlandıracaktır” dedi. Yapay zeka zirvesinde de konuşulacak Yapay zeka ve hukuk konusu Bahçeşehir Üniversitesi’nin ev sahipliğini yapacağı Future AI Summit’24’te de konuşulacak. Yapay zeka alanında çalışma yapan yerli ve yabancı uzmanları bir araya getirecek zirvede, hukuk dışında, tarım, eğitim, sağlık, finans, pazarlama, mühendislik, yazılım, tarım, savunma sanayi, yenilikçi endüstriler, üretim ve lojistik alanlarında yapay zekanın kullanılması ve gelecekte öngörülen tablo konuşulacak. Microsoft, İntel, Microsoft, Huawei, Arçelik gibi 50’den fazla firmasının stant açacağı zirvede tarım alanında faaliyet gösteren bazı markalar da yer alacak.
Uzay araştırmacısı 500’den fazla bilim insanı Türkiye’ye geliyor
08 Nisan 2024 Pazartesi - 12:29 Uzay araştırmacısı 500’den fazla bilim insanı Türkiye’ye geliyor 64 ülkeden 500’den fazla bilim insanı Türkiye’ye geliyor. 3 gün sürecek toplantı, gözlemsel astronomlardan deneysel kimyacılara, hesaplamalı fizikçilerden matematikçilere kadar çok geniş bir yelpazede çalışan bilim insanını bir araya getiriyor. Uzaydaki fullerenler konusundaki araştırmaların dünyadaki öncüleri arasında yer alan Türk Profesör Doğan Erbahar da NanoSpace adlı buluşmada yer alıyor. 64 ülkeden 500’den fazla bilim insanını bir araya getiren NanoSpace isimli COST aksiyonunun ikinci yıllık toplantısı Türkiye’de gerçekleştiriliyor. 16 - 18 Nisan 2024 tarihleri arasında düzenlenecek olan toplantılar, gözlemsel astronomlardan deneysel kimyacılara, hesaplamalı fizikçilerden matematikçilere kadar çok geniş bir yelpazede çalışan bilim insanını bir araya getiriyor. “Araştırmaların dünyadaki öncüsü” Prof. Dr. Doğan Erbahar’ın önericileri arasında bulunduğu “Carbon Molecular Nanostructures in Space” (Uzaydaki Karbon Moleküler Nanoyapıları) isimli Avrupa Birliği COST (Cooperation in Science and Technology) aksiyonu kapsamında karbon nanoyapıların uzaydaki miktarı, oluşum mekanizmaları, astrokimya ve astrobiyolojideki rolleri araştırılıyor. Nanoyapılar üzerine uzmanlığa sahip, uzaydaki fullerenler konusundaki araştırmaların dünyadaki öncüleri arasında yer alan Doğuş Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Doğan Erbahar NanoSpace adlı buluşmanın 1. çalışma grubunun liderliğini yürütüyor. COST aksiyonu ve toplantı ile ilgili konuşan Prof. Erbahar şu ifadeleri kullandı: “2022 yılının başında yörüngeye fırlatılan James Webb Uzay Teleskobu (JWST) kızılötesi bölgeden veri aldığı için uzaydaki moleküler türlerin araştırılması sahasına büyük bir ivme kazandırmıştır. Bu artan araştırma ivmesinin getirdiği solukla 27 Ekim 2022 yılında ‘Uzaydaki karbon moleküler nanoyapılar’ isimli ve NanoSpace kısaltmalı bir COST aksiyonu başlamıştır. Önericileri arasında bulunduğumuz bu aksiyon gözlemsel astronomiden deneysel kimyacılara, matematikçilerden hesaplamalı fizikçilere kadar 500’den fazla bilim insanını bir araya getirmiş ve büyük bir bilimsel iş birliği inisiyatifi oluşturmuştur. Aksiyon 4 çalışma grubundan oluşmakta ve ‘uzaydaki karbon nanoyapıların envanteri’ isimli 1. çalışma grubunun liderliği tarafımızdan yürütülmektedir. Bu çalışma grubunun ana amaçlarından bir tanesi JWST’den gelen yeni veriler doğrultusunda uzaydaki karbon temelli moleküllerin kapsamlı bir veri tabanını oluşturmaktır. Oluşturulacak veri tabanı teorik, deneysel, gözlemsel ve hesaplamalı özellikler olarak sınıflandırılarak spektroskopiden yapısal özelliklere kadar geniş bir yelpazede bilimsel camianın kullanımına sunulacaktır. Bunun haricinde uzayda bol miktardaki varlığı 2015 yılında kesinleşen fulleren molekülleri üzerine yapılan araştırmalar aksiyonda önemli bir yer tutmaktadır. Avrupalı meslektaşlarımızla iş birliği içerisinde olduğumuz iki proje bu moleküllerin canlılık için önem arz eden bazı ilkel kimyasal reaksiyonlar üzerinde katalitik etkisi üzerinedir. 4 yıl sürmesi planlanan NanoSpace’in İstanbul’da düzenlediğimiz ikinci yıllık toplantısı ülkemiz genç araştırmacılarının da bu önemli konuya entegre olmasına büyük katkıda bulunacağını düşünüyoruz.”
Güneydoğu’da çiftçilerin elektrik borcu 27 milyara ulaştı
08 Nisan 2024 Pazartesi - 11:47 Güneydoğu’da çiftçilerin elektrik borcu 27 milyara ulaştı Dicle Elektrik; Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Batman, Şırnak ve Siirt’teki tarımsal sulama abonelerin elektrik borcunun 27 milyar liraya ulaştığını, 18 bin aboneye yeni sezon öncesi elektrik kesintisi uyarısında bulundu. Dicle Elektrik, dağıtım bölgesinde yıllık 23 milyar kWh olan toplam tüketimin yaklaşık 3’te birini kullanan ve ödenmemiş borçları 27 milyar TL’ye yaklaşan tarımsal sulama abonelerini, sulama sezonu başlamadan son kez uyardı. Dicle Elektrik’ten yapılan açıklamada, “İyi niyetle sunulan tüm imkânlara rağmen bu güne kadar borcunu ödememekte direnen tarımsal sulama abonelerimize, borcunu zamanında ödeyen abonelerimizin haklarını korumak adına, bu yıl kesinlikle elektrik verilmeyecektir” ifadelerine yer verildi. Dağıtım şirketi, geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamayı yineleyerek enerji arz güvenliğini sağlamak ve borcunu ödeyen abonelerin haklarını korumak üzere gerekli tedbirlerin alınacağını hatırlattı. Şanlıurfa ve Mardin’deki 25 milyar TL borcu olan toplam 18 bin çiftçiye elektrik verilmeyecek Dicle Elektriğin, bölgedeki tarımsal sulamadan kaynaklı elektrik borçlarına ilişkin açıklamada, “Özelleşmenin gerçekleştiği 2013 yılından bu yana devam eden tarımsal sulama alanındaki tahsilat sorunu her geçen gün artarak büyüyor. Başta Şanlıurfa ve Mardinli çiftçilerimizden kaynaklı olmak üzere ödeme yapmayan tüm çiftçilerimizin elektrik borçları toplamda 27 miyar TL’ye ulaştı. Bu rakamın 25 milyar TL’si bu iki ilimizdeki tarımsal sulama abonelerimizin ödemediği borçlarından kaynaklanıyor. Şanlıurfa’daki 13 bin abonenin 15.5 milyar TL, Mardin’deki 5 bin abonenin ise 9.5 milyar TL tarımsal sulama kaynaklı borcu bulunuyor. Bölge illerinden Diyarbakır, Batman, Şırnak ve Siirt’teki tarımsal sulama abonelerinin elektrik borcu ise 2 milyar TL’ye yaklaşmış durumda” denildi. Güneydoğu, Türkiye toplamının yarısını kullanıyor Bölgedeki toplam elektrik tüketiminin 3’te birini kullanan tarımsal sulama abonelerinin yaklaşık 20 bin abonenin borçlu olduğunu hatırlatan yetkililer, kullanılan aşırı elektrik tüketiminin enerji arz güvenliğini ve kaliteli enerji dağıtımını tehlikeye düşürdüğünü yineledi. Aşırı elektrik tüketimin Türkiye toplamının yarısını oluşturduğuna yer verilen açıklamada, “Dağıtım bölgemizde kayıtlı 140 bin çiftçinin 65 bin kadarı sulu tarım yapıyor. Bölgedeki 9.8 milyon dönüm sulu tarım alanı bulunurken toplam sulamanın yüzde 79’u aşırı enerji tüketen motopomplarla gerçekleştiriliyor. Söz konusu tüketim ise Türkiye genelinde tarımsal alanda kullanılan elektriğin toplam tüketimin yarısına denk geliyor" ifadelerine yer verildi. Borçların ödenmesinde bugüne kadar sağlanan destekleri hatırlatan yetkililer, “Tarımsal faaliyet gösteren çiftçilerimizden borcu bulunan çok sayıda vatandaşımıza yönelik devletimizin sunduğu imkânlar ve şirketimizin destekleri karşılık bulmadı. Aralarında faizsiz ve 5 yıl geri ödemesiz kredi desteği, hasat bitiminde ödeme kolaylığı, borçtan gecikme bedeli alınmaması, borcun kişiye özgü yapılandırılması, üç zamanlı tarife geçiş kolaylığı gibi çok sayıda imkan oluşturulmasına rağmen, tarımsal faaliyetlerini sürdüren çiftçilerin çok büyük çoğunluğu ne yazık ki borcunu ödemedi” dedi. Dicle Elektrik dağıtım bölgesindeki borçlu tarımsal sulama aboneleri için Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından uygulanan ve 6 yıl devam eden destek 2023 yılı sonunda bitti. Yine Dicle Elektrik tarafından abonelere sunulan imkânlardan yararlanarak borçlarını ödemeleri için verdiği süre olan 31 Aralık 2023 geride kaldı. 2024’te borcunu ödemeyen aboneleri zor bir yılın beklediğini hatırlatan yetkililer bu yıl borçlu sulama abonelerine enerji verilmeyecek” şeklinde net açıklamada bulundu. Şirket ilaveten, başta Devlet Su İşlerine bağlı (DSİ) sulama birlikleri olmak üzere güvence bedeli yetersiz olan abonelere elektrik verilmeyeceğini de duyurdu. Borcunu ödeyene çiftçiler için ilk aşamada bin adet jeneratör tedarik edildi Şehir merkezlerinde Türkiye standardının üzerinde kaliteli enerji ortalamasını tutturan şirket, kırsal ve tarımsal sulama abonelerine yönelik önemli yatırımlara da imza atıyor. Bu yıl 10 milyar TL’yi aşkın bir yatırımı hayata geçirecek olan şirket, diğer yandan toplum odaklı çalışmalar gerçekleştiriyor. Borcunu zamanında ödeyen abonelere karşı tedbirlerini alan Dicle Elektrik, 25 ila 825 kVA gücünde ilk aşamada bin adet jeneratör tedarik etti. Üstelik nakliye ve yakıt da Dicle Elektrik şirketi tarafından karşılanacak.
Yapay zekayla herkes tarım yapabilecek
08 Nisan 2024 Pazartesi - 11:15 Yapay zekayla herkes tarım yapabilecek Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Müge Kesici, “Gelecekte yaşanabilecek gıda krizine karşı çözüm, kişilerin çiftçilik tecrübesi olmasa bile yapay zeka uygulamalarıyla daha küçük topraklarda tarım yapabilmesi” dedi. Birleşmiş Milletler (BM) 2050 yılında, dünya nüfusunun 9.7 milyar olmasını beklerken uzmanlar, artacak nüfusun gıda krizine sebep olmaması için adeta teyakkuza geçmiş durumda. İnsanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan tarım, yerleşik hayata geçişi sağlarken gıdaya ulaşımı kolaylaştırarak insan nüfusunun artışını da sağladı. Önümüzdeki yıllarda uzmanlar, yaklaşık 2 milyarlık nüfus artışının, gıda, enerji ve su ihtiyacını yüzde 60 artırabileceğini öngörürken yaşanabilecek gıda krizine karşı umut olarak görülen çözümlerin başında yapay zeka geliyor. Tarım canlılığını yitiriyor Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi ve BAU SÜGAM (Sürdürülebilir Gıda Sistemleri Merkezi) Direktör Yardımcısı Dr. Müge Kesici, yapay zeka sayesinde deneyimsiz kişilerin de tarım yapabileceğine vurgu yaptı. Yaşanabilecek sorunun çözümünde ve krizin aşılmasında yapay zekanın umut olabileceğini ifade eden Kesici, “Tarım, insanın toprağı işleme sürecinin binlerce yıl içerisinde, saban gibi farklı aletler ve hayvan gücünün kullanımıyla gelişti, nüfusun artmasında da etkili oldu. Makine ve bilimin devreye girmesiyle tarım çok farklı bir noktaya geldi. Ancak günümüzde özellikle iklim krizinin de etkisiyle bazı zorluklar baş gösterdi. Şimdilerde dünya topraklarındaki organik madde miktarı yüzde birlere düşmüş durumda. Yanlış uygulamaların da etkisiyle topraklarımız canlılığını yitiriyor. Topraklarımız verimliliğini kaybederken nüfus da her geçen gün artıyor. 2050 için öngörülen nüfus profiline de bakınca ciddi önlemler alınması gereken bir sürece girildiği görülüyor. Bu durumun sorunun çözümünde yapay zeka etkili olabilir” dedi. “Sektörel tarıma ailevî uygulamalar eklenmeli” Tarım uygulamalarında, tohum seçiminden, toprağın mineral ve organik madde yapısına, bitkileri zarar veren böcek ve hastalıklardan, iklime birçok konuda veri girdisinin bulunduğu söyleyen Kesici, bunca verinin işlenmesinde yapay zekanın önemine vurgu yaptı. “Eğer toprak analizleri yapılarak bu veriler; tohum türleri ve bitkilerin gelişim süreçleri, iklim, hava durumu gibi bilgiler yapay zeka uygulamalarına aktarılırsa, tarımda çok daha önemli verim elde edilebiliyor. Benzer uygulamalar bazı bölgelerde kullanılıyor” diyen Dr. Müge Kesici, yapay zekanın daha çok geniş alan tarım faaliyeti gösteren firmalarca kullanıldığını belirtti. Yapay zeka tecrübe ihtiyacını azaltacak Kesici, özellikle daha parçalı arazilerde ve dar alanlarda yapılabilecek ailevî tarım uygulamaları için yapay zekanın büyük kolaylık sağlayacağını vurgularken, şu ifadelere yer verdi: “Şöyle düşünün, tarımla ilgili çok bilginiz yok. Ancak yapay zeka uygulamalarına sahipsiniz, toprak analiziniz yapılmış, iklim verileriniz girilmiş. Yapay zeka bulunduğunuz konumda hangi ürün daha iyi yetişebileceğini söylüyor. Bununla da sınırlı değil; hangi tohum cinsini kullanmalısınız, ne zaman ekmelisiniz, ne şekilde bakım yapmalısınız, hepsi yapay zeka tarafından söyleniyor yada yapılıyor. Belli sistemlerle toprağın nemi takip edilirken, hava durumu ile sekronize edilmiş yapay zeka size sulama ihtiyaçlarını tam miktarda da bildirebiliyor. Bu durumlar da işleri büyük ölçüde kolaylaştırıyor. Hatta kamera ve sensörlerle yapılan takiplerle, bitkilerdeki sararmalar dahi yapay zeka ile takip edilerek, oluşan hastalıklar ya da zararlılar için zirai mücadele önerileri de yapılıyor. Bu aslında şu an birçok yerde kullanılıyor. Yapay zekanın küçük alanlarla da kullanılabilmesi, tecrübe ihtiyacını azaltarak ailevî tarım uygulamalarının artmasını sağlayacaktır” Yapay zeka tarımın arka bahçesi olacak Ülke olarak gelecekte gıda sorunları yaşamamak için sektörel tarımın yanına ailevî tarımın eklenmesi gerektiğini söyleyen Kesici, bu alanda yapay zeka ile tarım konusunda bir proje yürüttüklerini de belirtti. Yapay zekanın üretimdeki girdilerin de düşmesine sebep olacağını söyleyen Kesici, “Yapay zeka ve entegre sistemler, sulama, enerji, ilaç gibi girdileri azaltacaktır. Bu maliyetlerini, kimyasal madde kaynaklı toprak ve su kirliliklerini de önleyecek. Yani yapay zeka tarımın arka bahçesi olacak” diye konuştu. Yapay zekanın tarıma etkisi uluslararası zirvede konuşulacak Tarım ve teknolojinin birlikteliğine dikkat çeken Kesici, konunun yapay zeka otoritelerini bir araya getirecek, Bahçeşehir Üniversitesi ev sahipliğinde, 16-17 Nisan’da, Kemerburgaz’daki BAU Future Campus’te düzenlenecek Future AI Summit 24’te de konuşulacağını söyledi. Yerli ve yabancı birçok uzmanı bir araya getirecek zirvede, tarım, eğitim, sağlık, finans, pazarlama, mühendislik, yazılım, savunma sanayi, yenilikci endüstriler, üretim ve lojistik alanlarında yapay zekanın kullanılması ve gelecekte öngörülen tablo konuşulacak. 50’den fazla firmasının stant açacağı zirvede tarım alanında faaliyet gösteren birçok markada yer alacak.