SAĞLIK - 16 Eylül 2021 Perşembe 07:30

Doğu Karadeniz’de mantar zehirlenmelerinde dikkat çeken artış

A
A
A
Doğu Karadeniz’de mantar zehirlenmelerinde dikkat çeken artış

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde son günlerde mantar zehirlenmeleri dikkat çekiyor.

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde son günlerde mantar zehirlenmeleri dikkat çekiyor. Son o günde Trabzon, Ordu ve Gümüşhane illerinden 15’e yakın kişi yedikleri mantarlardan zehirlenirken, uzmanlar zehirli mantarlara karşı yöre halkının duyarlı olması uyarısında bulunuyor.


Trabzon’un Araklı ilçesinde yaylada topladıkları mantarları akşam yemeğinde tüketen Bakırtaş ailesinin 3 ferdi fenalaşarak önce Araklı Bayram Halil Devlet Hastanesi’ne ardından da Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi’ne kaldırıldı. Yapılan müdahaleler sonrası Bakırtaş ailesinin 3 ferdi sağlığına kavuştu.


57 yaşındaki Tahsin Bakırtaş yediği mantar sonrası halüsinasyonlar görmeye başladığını söyledi. Bakırtaş “Önce eşim rahatsızlandı, ambulansla Araklı Bayram Halil Hastanesi’ne kaldırıldık. Orada yapılan ilk müdahalenin ardından durumumuzun ciddiyeti üzerine KTÜ Farabi Hastanesi Toksikoloji Bölümü’ne sevk edildik. Halüsinasyonlar gördüğümü hatırlıyorum. Sonrasında kendimi kaybetmişim gözlerimi açtığımda etrafımdaki sağlık çalışanlarının hummalı çalışmasından ne kadar ciddi bir süreç atlattığımı fark ettim” dedi. Bakırtaş, hastane çalışanlarına minnettar olduğunu belirterek toplama mantar tüketilmemesini istedi.


KTÜ Farabi Hastanesi Acil Tıp AD Öğretim Üyesi ve Tıbbı Toksikolog Dr. Öğr. Üyesi Aynur Şahin ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Geldiklerinde ağır halüsinejik zehirlenme durumunda olan hastalarımız hızlı ve etkili müdahalemiz sonrasında 12 saat içerisinde tedavi edilerek taburcu edildi” dedi.



Sinek mantarı ile köy göçüren mantarı zehirlenmelerde ilk sırayı alıyor


Dr. Aynur Şahin, son 10 günde yaklaşık 15 hastanın Trabzon, Ordu, Gümüşhane’den danışıldığı bu vakaların 10 tanesinin KTU Farabi Hastanesi Toksikoloji ünitesinde tedavi olduğunu, geri kalanının ise bulundukları hastanede tele tıp yöntemiyle konsültasyon hizmeti verildiği söyledi. Hasta yakınlarından alınan mantar örnekleri ve hastalardan alınan serum ve idrar örneklerinden yapılan analizlerden bu çok sayıda zehirlenme vakasına sebep olan mantarın Amanita Muscaria (sinek mantarı) ve Amanita pantherina olduğu öğrenildi. Amanita Muscaria zehirlenmesi nedeniyle bugüne kadar başvuran en ciddi vakanın 70 yaşlarında erkek hasta olduğu derin koma nedeniyle solunum cihazına bağlandığı ve yaklaşık 2 hafta boyunca KTÜ Farabi Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi’nde takip edildikten sonra taburcu edildiği ifade edildi. Dr. Şahin, aynı zamanda doğadan toplanan yabani mantarların daha da ölümcül olan halk dilinde ’evcik kıran, köy göçüren’ mantar olarak da bilinen ve ciddi karaciğer yetmezliği ve karaciğer nakli ihtiyacına neden olan ’Amanita Phalloides’ zehirlenmesine sebep olabileceğinin altını çizdi.



"Tek bir zehirli mantar yetişkin bir insanı öldürebilir"


“Mantarlar gerek lezzetli olmaları gerek protein oranlarının yüksek olması gerekse doğada ulaşılabilirliğinin kolay olması ile birlikte oldukça insanları cezbetmektedir" diyen Şahin "En önemli sorun doğadan toplanan mantarların aynı zamanda öldürücü derecede zehirli olma ihtimali ve her yıl dünyada çok sayıda ölüme sebep olmasıdır. Mantarlar ılıman ve nemli iklimleri sevdiklerinden dolayı Karadeniz Bölgesi yabani mantarların yetişmesi açısından en uygun iklime sahip olan bölgedir ve zehirlenmelerin önemli bir oranı yağışların daha fazla olduğu bahar ve sonbahar aylarında görülmektedir. Zehirli mantarların toksinleri; ısıya, pişirmeye, dondurulmaya ve kurutulmaya dayanıklıdır. Tek bir zehirli mantarın bile yetişkin bir insanı öldürebilecek toksine sahip olma potansiyeli bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gümüşhane Gümüşhane’de son 10 günde kene vakalarında artış yaşanıyor Gümüşhane’de ilkbaharın gelmesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı vakalarında artış başladı. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Furkan Kurt, Gümüşhane’nin de içinde bulunduğu Kelkit Vadisinin en riskli bölge olduğunu belirterek son 10 günde vaka artışları yaşandığını söyledi. Türkiye’de ilkbahar mevsiminin etkisini göstermesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı vakaları görülmeye başladı. Yılın ilk vakasının görüldüğü Gümüşhane’de ise vakalar artmaya devam ediyor. Son olarak kentte A.S. ve H.S. isimli karı koca da KKKA hastalığı teşhisiyle tedavi altına alındı. Son günlerdeki vaka artışları ile ilgili açıklamalarda bulunan Gümüşhane Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Furkan Kurt, Gümüşhane’nin de içinde yer aldığı Kelkit Vadisinin en riskli bölge olduğunu belirterek bu bölgede yaşayan insanların daha dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulundu. “Şu anda 3 hastaya kesin tanı koyduk” İlkbaharın gelmesiyle birlikte son 10 günde vakalarda büyük artış olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Kurt, “Hastanemize çok fazla kene sonrası başvuru olmakta ama şu ana kadar tanısını koyduğumuz 3 tane vakamız oldu. 1 tane hastamız tedavisini olup taburcu edildi, 1 hastamız hala yatıyor, 1 hastamızı da Trabzon’a sevk ettik ve durumunun iyi olduğunu öğrendik. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı keneler yoluyla bulaşmakta ve bu keneler daha çok Kelkit vadisi yani Kelkit Çayı’nın aktığı 256 kilometrelik bir hat üzerinde yoğun. Bu hat üzerinde Tokat, Sivas, Erzincan, Giresun ve Gümüşhane bulunuyor. Kenelerin aktifleştiği dönemler ilkbahar ve yaz ayları olduğu için son 10 gündür vakalarda resmen patlama var. Çok fazla başvuru oluyor hastanemize ama şu an 3 tane hastaya kesin tanı koyduk. Hastalar genellikle ateş, baş, kas ve eklem ağrısı şikâyetleri yani sanki bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibi bulantı, kusma ve ishal şikâyetleriyle başvuruyorlar. Hastalar daha geç başvurursa bu şikâyetler kanamalarla seyredip, hastalar kaybedilebiliyor” dedi. “Gümüşhane en riskli noktalardan birisi, vatandaşlar daha çok dikkat etmeli” KKKA hastalığının kanıtlanmış bir tedavisi olmadığının altını çizen Dr. Kurt, “Bu hastalığın kanıtlanmış bir tedavisi yok. Biz destek tedavileri yapıyoruz. En önemli yol ise korunma yöntemleri. Bölgemiz de bu noktada yoğun olduğu için vatandaşların bilinçli olması gerekiyor. Riskli bölgelerde vatandaşlarımızın pantolon paçalarını çoraplarının içine koymalılar, açık renkli giyişiler giymeleri gerekiyor keneyi fark edebilmek için. Bu riskli yerlerden ayrılma durumunda hem kendilerini hem de çocuklarını kene var mı diye kontrol etmeleri gerekiyor. Kene ile karşılaşma durumunda ise eğer sağlık kuruluşuna başvurma zaman alacaksa bunun çıkarılması lazım. Çıplak elle dokunmamak kaydıyla, bir bez, bir eldiven, naylon bir poşetle kenenin vücuda tutunduğu en yakın yerden tutulup çıkarılması lazım. Kene çıkarıldıktan sonra da 10 gün boyunca hastalık belirtilerini takip ederek bunun gerçekleşmesi durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerekiyor. Kenenin üzerinde sigara söndürmek, kolonya dökmek, deterjan dökmek, yakmak kenenin kusup taşıdığı mikrobu daha fazla boşaltmasını sağlayacağından yapılmaması gereken şeyler. Keneyi hafife almadan tedbirli olmamız gerekiyor. Gümüşhane bu hastalık için en riskli bölgelerden birisi olduğu için burada yaşayan vatandaşların ilkbahar ve yaz mevsimlerinde çok dikkatli olması gerekiyor” diye konuştu.
Niğde ’Yılın Doktoru’ Mustafa Doğan Niğde’de Başhekim Oldu Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Dr. Öğretim Üyesi Yakup Çetinkaya’nın görevden ayrılması ile başhekimlik görevine Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Doğan getirildi. Niğde’de ’yılın hekimi’ olarak seçilen Dr. Mustafa Doğan, 11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında Osmaniye merkez, Kırıkhan, İskenderun ve Hatay merkezde fedakârca yürüttüğü çalışmalardan dolayı yılın doktoru seçilmişti. Doğan, yine deprem döneminde Hatay Adli Tıp Grup Başkanlığı ve önceki dönemde 5 yıl süre ile Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekim yardımcılığı görevlerini üstlenmişti. 3 yıldır Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği görevini yapan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Yakup Çetinkaya veda açıklaması yayınladı. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Yakup Çetinkaya yaptığı veda açıklamasında, "Yer ve görev fark etmeksizin, devletime ve milletime hizmetin en iyisini sunmak için aralıksız çalışmaya devam edeceğim" dedi. Çetinkaya; "Yaklaşık 3 yıldır büyük bir onur ve gurur ile sürdürmüş olduğum Niğde Eğitim ve Araştırma Hastanesi başhekimlik görevimden görev süremin bitmesi nedeniyle ayrılmış bulunmaktayım. Bu süreçte herkes için en iyi hizmeti sunmak ve Niğde’mize on yıllarca hizmet edecek olan yeni hastanemizin inşasına katkı sunmak için tüm gücümüz ile çalıştık. Sağlık Bakanlığımız, birlikte çalışmaktan büyük onur ve gurur duyduğum Valilerimiz Cahit Çelik ve Mustafa Koç, milletvekillerimize, Belediye Başkanımız Emrah Özdemir, İl Sağlık Müdürümüz Dr. Koray Okur, mesai gözetmeksizin çalışan tüm hastane personelimize, başhekim yardımcılarıma, başarılı çalışma ekibime ve tüm Niğde halkına teşekkür eder, saygılarımı sunarım. Bana hep destek olan büyüklerime, dostlarıma ve birlikte çalıştığım tüm mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim. Yer ve görev fark etmeksizin, Devletime ve milletime hizmetin en iyisini sunmak için azim, heyecan ve gayretle aralıksız çalışmaya devam edeceğim. Dualarınızı beklerim" ifadelerini kullandı.
Trabzon Hava değişimleri nedeniyle grip vakaları arttı, servisler doldu Trabzon’da havaların son günlerde bir sıcak bir serin seyretmesi ile birlikte gribal enfeksiyonların artış gösterdiği ve geçtiğimiz yıl Eylül ayından beri aktif olan grip salgının sürdüğü belirtildi. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, “Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte” dedi. Bugünlerde havaların değişkenlik göstermesi ile enfeksiyonların da arttırdığını kaydeden Yılmaz, “Hava değişimleri zamanı enfeksiyonların en yoğun olduğu zamanlardır. Şu anda hava değişimi zamanı olduğu için enfeksiyon hastalıkları servisinde yer bulamıyoruz. Bu değişim ile birlikte her türlü enfeksiyon karşımıza çıkıyor. Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte. Yazın inşallah olmayacağını düşünüyoruz. Koronavirüs kışın da vardı ancak Influenza’nın altında kaldı. Influenza daha ön planda karşımıza çıktı. Koronavirüs’ü yine göreceğiz ancak daha az karşılaşacağız diye düşünüyorum. Hijyen kurallarına uyulması gerekiyor, hasta olan kişi ile temasta bulunmamak gerekiyor, hasta olan kişinin maske kullanması gerekiyor. Artık dünya çok küçüldü seyahatlerin kolaylaşması ile birlikte. Hemen her yerde insan olabiliyor. Türkiye’den Çin’e giden de var, Çin’den Türkiye’ye gelenler de. Virüs çok kolaylıkla yayılabiliyor. Dünya genelinde değişik virüsler ile karşı karşıya kalınabiliyor ama toplum içinde belli bir bağışıklık oluştuğu için önceki kadar yayılmıyor, yayılanlar da o seviyede azalıyor ve kayboluyor” diye konuştu.