EKONOMİ - 08 Ağustos 2019 Perşembe 18:00

Örnek bahçede ekonomik fındık hasadı töreni yapıldı

A
A
A
Örnek bahçede ekonomik fındık hasadı töreni yapıldı

TRABZON (İHA) – Trabzon’da “Fındıkta Verim ve Kaliteyi Arttırma” projesi kapsamında oluşturulan örnek bahçede “Ekonomik Fındık” hasadı töreni yapıldı.

TRABZON (İHA) – Trabzon’da “Fındıkta Verim ve Kaliteyi Arttırma” projesi kapsamında oluşturulan örnek bahçede “Ekonomik Fındık” hasadı töreni yapıldı.


Trabzon Ticaret Borsası tarafından sektörle ilgili kuruluşların katkı ve destekleri ile uygulanan “Fındıkta Verim ve Kaliteyi Arttırma” projesi kapsamında oluşturulan 63 örnek fındık bahçesinden Trabzon’un Yomra ilçesine bağlı İkisu Mahallesi’nde “Ekonomik Fındık” hasadı töreni yapıldı. Törene Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Atilla Ataman, Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) Yönetim Kurulu Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu, TTSO Meclis Başkanı Şadan Eren, Trabzon Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Eyyüp Ergan, Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Sebahattin Arslantürk ve vatandaşlar katıldı.


Törende bir konuşma yapan Trabzon Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Eyyüp Ergan, “Bugün önce fındıkta yakın bir gelecekte üreticisinden ihracatçısına kadar herkese kazandıracak , ülkemize ise 4-5 milyar dolar döviz girmesine neden olacak bir projenin ürünlerini topladık. Bu vesile ile fındıkta verim ve kaliteyi arttırma projesine destek veren herkese, özelliklede Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’mizin Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’na bir kere daha teşekkür ediyoruz. Bu vesile ile Türkiye’nin T’si olan Trabzon’a değer kattıkları için biraz sonra ödül alacak olan takdire değer kişi, kurum ve kuruluşlara da ayrıca minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Biz Borsa olarak kalkınma hareketini bir bütün olarak kabul ediyor, her işin başına üretimi koyuyoruz. Sonra da, ülkemizin kalkınması için, ‘Çok çalışıp, çok üretip, çok satıp, çok kazanacağız’ sloganımızla sözlerimi tamamlıyorum” dedi.



“Türkiye sahip olduğu 720 bin hektarlık alanda 2 milyon tonun üzerinde fındık üretebilecektir”


Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Sebahattin Arslantürk ise, “Bugün burada 2003 yılında yola çıktığımız bir çalışmanın ne denli doğru olduğunu görüyoruz. Çünkü, biz Trabzon Ticaret Borsası olarak 2003 de kaliteli fındık projesi diyerek yola çıkmıştık. Bizim yola çıktığımız 2003’de yani bundan 16 yıl öncesi ise, devlet üretimin artmaması için fındık alanların sınırlandırılması amacıyla yasa çıkarmış, dahası fındığını sökecek olana da teşvik parası vermeyi bile taahhüt etmişti. Oysa biz o günden bu güne dünya fındık piyasasının geleceği noktayı ön görmüştük. Bugün gelinen nokta da, ne kadar fındık üretirsek üretelim bunu satabileceğimiz gerçeğidir. Az sonra hasadını yapacağımız bahçede büyüyen fidanlar 6 yaşına gelmeden daha şimdiden dekarda 200 kiloya ulaşmıştır. Fidanlar 87 yıllık olduğunda bu rakam asgari 300 kiloya ulaşacaktır. Bu da demek oluyor ki Türkiye sahip olduğu 720 bin hektarlık alanda 2 milyon tonun üzerinde fındık üretebilecektir. Biz bu projeleri hayata geçirerek, tek dal, ikili ve sıralı gibi değişik sistemlerle dikim yapılabileceğini, üreticilere göstermeye çalıştık. Bilinçli budamanın asgari yüzde 30 dan başlamak üzere verim ve kalite artışı sağlayacağını anlattık. Daldan değil, yerden toplayın dedik. Bugün sektörün tüm kesimlere örnek, model, yeni bahçeler yapıyorlar” şeklinde konuştu.


Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Fuat Fikret Aktaş ise yaptığı konuşmada, çay ve fındığın Türkiye için önemli bir ürün olduğunu belirterek, “Eğer biz ülke olarak bu cennet vatanda bu birlikteliğimizi sağlayıp, sürdürebilirsek 10 milyar dolarlara bunu çıkartabiliriz” ifadelerini kullandı.



“110 ülkeye fındık ihraç ediyoruz”


TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, fındığın Karadeniz için, ülke için, son derece önemli bir nimet olduğunu dile getirerek, “Türkiye’nin en stratejik tarım ürünlerinin başında geliyor. Hiçbir ithal girdisi yok, tamamen yerli ve milli. İhracat gelirinin tümü, ülkemizde kaldığından ayrıca çok değerli. Tek başına tarımsal ihracatının yüzde 10’nu gerçekleştiriyor. 600 bin aileye ekmek oluyor. Toprağı koruyor, güzelleştiriyor. O yüzden fındık hakikaten Karadeniz’e bereket getiren bir ürün. Allah’ın bizlere bahşettiği bu nimetin değerini bilmeli, korumalı ve geliştirmeliyiz. Şu an yaklaşık 110 ülkeye fındık ihraç ediyoruz. Ama ihracatın ancak yüzde 40’ı işlenmiş fındık şeklinde. Bunu artırdığımız takdirde, inşallah çok daha büyük bereketini hep beraber göreceğiz. Bunun için önce fındığın kalitesini artırmak lazım. İşte Trabzon Ticaret Borsamız, bunu yapıyor” diye konuştu.



“Dönümde 60-70 kilo ürün alınırken, şimdi 200 kiloya ulaşmak mümkün oluyor”


TOBB olarak desteklediklerini projeyle, yaşlı bahçeleri yeniliyor, sıralı sistemle ağaçları diktiklerini kaydeden Hisarcıklıoğlu, “Böylece önceden dönümde 60-70 kilo ürün alınırken, şimdi 200 kiloya ulaşmak mümkün oluyor. İşte bu şekilde verimliliği artırmamız lazım. Bunu tüm Türkiye uygularsa, ihracat gelirini 2 milyar dolardan, 5-6 milyar dolara çıkarabiliriz. İşte bu nedenle Trabzon Ticaret Borsamızın, Eyyüp ve Sebahattin Başkanlarımız liderliğinde hayata geçirdiği, bu projeyi fevkalade önemli görüyorum. İşte vizyon sahibi başkan böyle olur. Yine bu vesileyle, ‘İşin Temel’i fındık olsun. Ekmeğin içinde Dursun’ sloganıyla, Fındıkta inovasyona imza atan, Fındık ile ekmeği buluşturan, merhum Şükrü Güngör Köleoğlu’nu da rahmetle anıyorum. Tüm Türkiye’ye örnek olması gereken bu işe imza atan Borsamızı ve emek veren kardeşlerimi tekrar kutluyorum. TOBB olarak biz de fındığa değer katmak üzere, ülkemizde lisanslı depoların artması için çalışıyoruz. Öte yandan, Türkiye Ürün İhtisas Borsası’nın da kuruluşunu tamamlayarak, hayata geçirdik. İnşallah hasat dönemiyle birlikte, fındık da burada alınıp satılmaya başlayacak. Böylelikle hem üretici, hem tüccar, hem de sanayici kazanacak. Fındık fiyatı Hamburg borsasında belirleniyor şeklindeki, şehir efsanesini de bitirmiş olacağız” dedi.



“Fındık fiyatını düşük tutarak, ne ihracat gelirini, ne de Karadeniz’in refahını artırabiliriz”


“Cumhurbaşkanımız, hasattan önce fındık için taban fiyatı 17 lira açıklayarak, TMO’yu da devreye sokarak, üreticimize büyük bir müjde vermiş oldu” diyen Hisarcıklıoğlu, “İklim koşulları, bu yıl dünyada fındık üreten ülkeleri olumsuz etkiledi. Dolayısıyla, hem bu yüksek fiyat, hem de yüksek rekolte sayesinde, inşallah bereketli bir sene geçireceğiz. Bundan sonra da her sene, istikrarlı şekilde, alım fiyatının artmasını bekliyoruz. Zira fındık fiyatını düşük tutarak, ne ihracat gelirini, ne de Karadeniz’in refahını artırabiliriz. Öte yandan sizler, fındıktan para kazanmanın, sadece fiyata bağlı olmadığını gösterdiniz. Daha çok ve daha kaliteli üretim yapmanın yolunu açtınız. Sonra yine güzel bir işe imza attınız. Sanat ve spor camiasından çok sayıda ünlü ismin de, buranın tanıtımında yer almasını sağladınız” şeklinde konuştu.



“Bu yıl hepimiz gerçekten mutluyuz”


Fındık fiyatının 17 lira olmasının üreticiyi mutlu ettiğini vurgulayan Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, “Fındığın bölgemizin geçim kaynağı açısından önemli bir yeri var. Üretim ve rekolte olarak bunun kalitesinin arttırılmasıyla birlikte zaten dünya piyasasının yüzde 75’ini elinde bulundurduğumuz bu ürünün verim ve kalitesini arttırdığımız zaman bu ürünün çok daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Bu yıl hepimiz gerçekten mutluyuz. Geçen memleketime gittim herkesin yüzü gülüyor. 17 TL’nin olması ziyadesiyle milletimiz memnun etti. Cumhurbaşkanımıza şükranlarımızı arz ediyorum” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Başkentli minikler trafik denetimine katıldı Ankara Büyükşehir Belediyesi Çocuk Meclisi 28. dönem üyeleri, Ankara Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şubesi Müdürlüğü ekiplerinin iş birliği ile gerçekleştirilen "Çocuk Polisler Trafiği Denetliyor" uygulamasına katıldı. Ankara Büyükşehir Belediyesi Çocuk Meclisi 28. dönem üyeleri, 15 Temmuz Kızılay Milli İrade Meydanı’nda "Çocuk Polisler Trafiği Denetliyor" uygulamasına katıldı. Denetimler, Ankara Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekiplerinin eşliğinde gerçekleşti. Her yıl trafik kurallarına dikkat çekmek için gerçekleştirilen denetimde trafik polisleriyle buluşan çocuk polisler, görev paylaşımı sonrası gruplara ayrılarak trafik denetimine çıktı. Üniforma ve şapkalarıyla Kızılay’da uygulamalı denetim yapan küçük polisler, "Trafik kültürü, kanunlarla değil saygıyla gelişir", "Emniyet kemeri hayatla olan bağımızdır", "Hırsız malımızı, hız canımızı alır" ve "Yaşama hakkımı lastiklerinle çiğneyemezsin" gibi sloganlarla vatandaşlara önemli mesajlar verdiler. "Trafik kurallarına herkesin uyması gerekiyor" Trafik denetimi yapan Miray Eroğlu adlı çocuk, trafik kurallarının insanlar için çok önemli olduğuna dikkati çekerek, "Trafik kuralları olmasaydı kazalar olabilirdi. O yüzden trafik kurallarına herkesin uyması gerekiyor" dedi. Denetime çıkan çocuklardan Can Saykal ise, yayaların trafik kurallarına uyması ile ilgili bir çalışma gerçekleştirdiklerini ifade ederek, "Şu anda da araç sürücüleriyle ilgili bir çalışma yapıyoruz. Bu sayede biz trafik işaretlerini ve kurallarını daha iyi öğrenirken, büyüklerimize de bunu hatırlatıyoruz" diye konuştu.
Samsun Enfeksiyon hastalıkları uzmanı uyardı: "Sepsis tedavisindeki gecikmenin ölümcül sonuçları olabilir" Kana mikrop karışmasına tıp dilinde sepsis denildiğini söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sünbül, “Pek çok değişik tür mikrop çeşitli yollarla kana karışabilir ve hastalığa neden olur. Kanda enfeksiyon oluşması çok ciddi ve hayati bir sorundur. Erken tanı ve etkili antibiyotik tedavisi hayat kurtarıcıdır. Bu tedavinin mutlaka hastanede ve damar yolu ile yapılması gerekir. Tedavide gecikme olan veya bağışıklığı baskılanmış hastalarda maalesef ölüm oranı yüksektir” dedi. Liv Hospital Samsun Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sünbül, kanda görülen enfeksiyon hastalıkları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Kandaki enfeksiyonun ne olduğundan bahseden Prof. Dr. Sünbül, “Kan sağlıklı insanlarda mikropsuzdur. Kana mikrop karışmasına tıp dilinde ‘sepsis’ denir. Pek çok değişik tür mikrop çeşitli yollarla kana karışabilir ve hastalığa neden olur. Enfeksiyon hastalıkları pratiğinin en acil tedavi gerektiren hastalıklarından biridir. Zamanında ve etkin tedavi yapılamaz ise organlarda hasar yaparak ölümle sonlanır. Sepsis dediğimiz bu hastalıkla dünyada sıkça karşılaşılmaktadır. Birçok ülkede hastalığın oranı bilinmemektedir. Yapılan araştırmalara göre ABD’de yılda yaklaşık bir milyona yakın kişi bu hastalığa yakalanmaktadır. Hastalık hastane dışında çeşitli nedenlerle oluşabileceği gibi hastanede yatan kişilerde de gelişebilmektedir. Özellikle yoğun bakım hastalarında kanda enfeksiyon oluşma riski çok daha yüksektir” diye konuştu. "Kana mikrop karışması" Kana mikrobun nasıl karıştığını anlatan Prof. Dr. Sünbül, "Kana mikrop, kısa süreli ve miktar olarak az sayıda veya uzun süreli daha fazla miktarda karışabilir. Diş fırçalama veya sakız çiğneme gibi basit işlemler sırasında bile kana geçici süre ve az sayıda mikrop karışabilir ancak bağışıklık sistemi bu mikropları yok eder ve hastalık oluşmaz. Ancak uzun süreli ve fazla miktarda mikrop kana karışırsa kanda enfeksiyon gelişir. İdrar yolları iltihabı, kalp kapaklarında veya kalp duvarında gelişen iltihap, kemik iltihabı, bağırsak iltihabı, cilt iltihabı, iç organlarda olan apseler başta olmak üzere birçok organ veya sistemimizde gelişen iltihap sepsis gelişimine neden olabilir. Ayrıca şeker hastaları, kanser tedavisi verilen kişiler, organ nakli yapılanlar ve yaşlılarda bağışıklık sistemi baskılanmış olduğundan veya yenidoğan dönemindeki bebeklerde ise bağışıklık sistemleri henüz gelişmediğinden bu tür hastalıklara karşı eğilim fazladır" şeklinde konuştu. "Erken tanı ve etkili antibiyotik tedavisi hayat kurtarıcıdır" Kanda enfeksiyon oluşumunun göz ardı edilmemesi gerektiği vurgulayan Prof. Dr. Sünbül, “Günümüzde tıbbi teknolojideki gelişmeler sağlık hizmetlerinde kaliteyi artırırken diğer yandan tanı ve tedavi amaçlı hastaya uygulanan bir takım işlemler kanda enfeksiyon riski oluşturmaktadır. Uzun süreli idrar sondası kullanımı, diyaliz katateri, kanser tedavisi yapmak için konulan kalıcı kataterler bunlara örnektir. Kanda enfeksiyon oluşması çok ciddi ve hayati bir sorundur. Erken tanı ve etkili antibiyotik tedavisi hayat kurtarıcıdır. Bu tedavinin mutlaka hastanede ve damar yolu ile yapılması gerekir. Tedavide gecikme olan veya bağışıklığı baskılanmış hastalarda maalesef ölüm oranı yüksektir” ifadelerini kullandı. "Tanı ayrıntılı fizik muayene ve laboratuvar tetkikleriyle konur" Kanda enfeksiyon tespit edilmesi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Sünbül, “Vücutta iltihap olduğunda başta ateş yüksekliği, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi pek çok klinik bulgunun dışında kanda bazı değerler de yükselir. Kana mikrop karıştığından şüphelenilirse, hasta derhal hastaneye yatırılır ve incelenir. Klinik şüphe ile birlikte ayrıntılı fizik muayene ve laboratuvar tetkikleri ile tanı konur. Hastadan alınan kanın kültürü yapılır ve kan kültüründe mikrop üretildiğinde tanı kesindir. Bu işlem birkaç gün alabilir, kanda enfeksiyon düşünülen hastalarda derhal tedaviye başlanır” açıklamasında bulundu. "CRP değerinin yüksek olması, kanda enfeksiyon tanısı için yeterli değildir" Kanda mikrop olduğunda pek çok laboratuvar değerlerinin de artabileceğini ve bu durumun tanı koymaya da yardımcı olabileceğini dile getiren Prof. Dr. Sünbül şunları söyledi: "Bunlardan birisi de C reaktif protein (CRP) olup kanda mikrop olduğunda artabildiği gibi başka birçok iltihap seyrinde de yükselir. Ancak herhangi klinik bir bulgu olmadan bazen tek başına CRP yüksekliğinde hastalara ‘kanınızda mikrop var’ diye ifade edilmektedir. Bu yorum hastalarda paniğe ve endişeye neden olmaktadır. Tek başına kanda CRP değerinin yüksek olması, kanda enfeksiyon tanısı için yeterli değildir. Hatta bazen yakın zamanda geçirilen pek çok enfeksiyondan sonra CRP yüksek bulunabilir. Bir diğer neden ise mikropsuz iltihap diye tanımlanabilecek romatizmal hastalıklar (otoimmun hastalıklar) seyrinde de bu değerin yüksek olmasıdır. Bunun ayrımı için detaylı bir muayene ve laboratuvar testlerinin doğru yorumlanması önemlidir."