KÜLTÜR SANAT - 05 Nisan 2021 Pazartesi 11:05

Pandemi sonrası turizmde en fazla ilgili görecek merkezlerin başında yer alıyor

A
A
A
Pandemi sonrası turizmde en fazla ilgili görecek merkezlerin başında yer alıyor

İçinde bulundurduğu 3 büyük tarihi manastırı, eşsiz doğası ve yaylaları ile Doğu Karadeniz Bölgesi ve Türkiye’nin en önemli doğa ve inanç turizm merkezlerinden biri olan Trabzon’un Maçka ilçesi pandemi sonrası turizmde en fazla ilgi görecek merkezlerin başında yer alıyor.

İçinde bulundurduğu 3 büyük tarihi manastırı, eşsiz doğası ve yaylaları ile Doğu Karadeniz Bölgesi ve Türkiye’nin en önemli doğa ve inanç turizm merkezlerinden biri olan Trabzon’un Maçka ilçesi pandemi sonrası turizmde en fazla ilgi görecek merkezlerin başında yer alıyor.


Barındırdığı turizm potansiyeline rağmen Maçka’nın inanç ve doğa turizminden hak ettiği payı alamadığını ifade eden TÜRSAB Doğu Karadeniz Bölge Temsil Kurulu Başkanı Volkan Kantarcı, pandemi sonrası için Maçka’nın turizmin parlayan yıldızı olmaya aday olduğunu söyledi.


Maçka’nın Trabzon-Gümüşhane karayolu üzerinde 29. Km’de konumlanmış, doğal güzellikleri ve tarihi değerleriyle Doğu Karadeniz bölgesinin ve Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olduğunu belirten Kantarcı "Coğrafi konumu nedeniyle Maçka, antik çağdan itibaren tarihi İpek Yolu üzerinde önemli bir uğrak noktası olmuş ve adeta Trabzon’un güney kapısı vazifesi görmüştür. Sümela Manastırı, Vazelon Manastırı ve Kuştul Manastırı’nın yanı sıra bir çok tarihi kiliseyi bünyesinde barındıran ilçe doğal güzellikleri, yaylaları, şelaleleri ve Hamsiköy’ü ile de görenleri büyülüyor" dedi.


Maçka ve çevresinin manastırlar ve killiseler bakımından oldukça yoğun tarihi eserlere sahip olduğuna dikkat çeken Kantarcı "Geriye dönüp değerlendirdiğimizde maalesef sadece Sümela Manastırı’na yönelik restorasyon çalışmaları yapıldı. 70’li yıllarda başladı ve son 4-5 yılda yoğun bir şekilde hem güvenlikle ilgili hem restorasyonla ilgili çalışmalar devam ediyor. Hem Kuştul hem Vazelon Manastırı hemen Maçka’nın Güney tarafında Zigana Dağını aşınca Gümüşhane sınırları içerisinde kalan İmara Bölgesi, bu bölgedeki manastır ve kiliseler, Santa Harabeleri Ortodoks mezhebine mensup Hristiyanlar için çok önemli bir yer. Mübadele öncesi ciddi anlamda yaşamış oldukları ve yapılaşmanın olduğu bölge. Diğer tarih yerlerde Sümela Manastırı gibi restorasyonla beraber ön plana çıkarabilmiş olsaydık şu anki konumumuz daha yukarılarda olacaktı. Sümela Manastırı ile ilgili olarak yapılan çalışmalar son aşamada önümüzdeki yaz sezonu içerisinde tamamlanmış olacak. Onun sonrasında Kuştul ve Vazelon’da restorasyonla beraber turizme kazandırılması gerekiyor. Çünkü genel olaraK değerlendirdiğimizde bölge bir inanç turizm merkezi, gelir anlamında bölge ve ülke turizmine ciddi anlamda katkı sağlayabilecek bir potansiyelimiz var. Bu potansiyeli gerçeğe dönüştürebilmemiz gerekiyor" diye konuştu.



Bölge aynı zamanda doğal güzellikleriyle de ön plana çıkıyor


Bu bölgede turizm anlamında bekledikleri paya ulaşamadıklarını belirten Kantarcı, "Bölge aynı zamanda doğal güzellikleriyle de ön plana çıkıyor. Doğal güzellik Avrupa’daki bir çok ülkede de var ama doğal güzelliğin yanında dünyaca ünlü tarihi değerleri de kattığımız zaman vazgeçilmez bir bütünlük bir araya geliyor. Coğrafi ürünler olarakta bölgemiz zengin. Bu bölgede Hamsiköy sütlacı var. Zigana dağında kuzeye bakan yeşil alanların yağışlı iklim oluşu ve denizin iklime etkisiyle beraber yılın uzun süresi boyunca yeşil alanların otlak için ideal olması ve orada ineklerden gelen sütten yapılan sütlaç ekonomiye ciddi anlamda katkı sağlıyor" ifadelerini kullandı.


Trabzon’un Maçka ilçesinin tarih ve doğal olarak zengin bir konuma sahip olduğunu belirten Volkan Kantarcı, "3 tane manastır ve onlarca kilise bulunuyor. Bir çoğu tahrip olmuş durumda ama bunlardan halen daha restore edilerek gün yüzüne çıkartılabilecek olanlar var. Bölgenin neresini kazısak altından tarihi bir yapı çıkıyor. Maçka özelinde değerlendirdiğimiz zamanda son yıllarda 15 Ağustos tarihlerinde hükümetimizin vermiş olduğu izinle beraber Ortodoks cemaatinin Sümela Manastırı’nda 1 güne özel ayin yapılıyor. Bu ayinle birlikte tanınmışlık ve reklam anlamında ciddi artıları gelişiyor. Bunları devletimizin gerekli izinleri vermesiyle birlikte kontrollü olarak gerekli çalışmalara yapabilirsek, özellikle manastırları ve kiliseleri bir an önce turizm katabilirsek pandemi sonrası ciddi yansımalarını göreceğimizi düşünüyorum. Bunları yaparken doğayı koruyarak yapmalıyız. Dünyada doğal alanları bozmamış yerler özellikle eko turizm ve doğa turizm yönelik ciddi bir potansiyel var ve bu her geçen gün artıyor" şeklinde konuştu.



Sümela Manastırı


Tarihi yapısının yanı sıra muhteşem doğal güzellikleriyle de öne çıkan Sümela Manastırı, Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine vadiden yaklaşık 300 metre yukarıda kurulu. Rivayete göre Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375-395) Atina’dan gelen Barnabas ve Sophranios isimli iki rahip tarafından kurulmuş olan manastır, 6. yüzyılda İmparator Justinianus’un manastırın onarılarak genişletilmesini istemesi üzerine Generallerinden Belisarios tarafından tamir edildi. Sümela Manastırı’nın şimdiki durumuyla varlığını 13’üncü yüzyıldan itibaren sürdürdüğü biliniyor.


Özellikle inanç turizmi bakımından Sümela Manastırı dünyanın farklı ülkelerinden gelen turistlerin ilgi odağı olurken, manastır, 22 Eylül 2015 tarihinde restorasyon çalışmaları nedeniyle ziyarete kapatılmıştı. Yaklaşık 5 yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından 29 Temmuz 2020’de ziyarete açılan Manastır daha sonra taş düşmelerini önleme çalışmaları kapsamında geçtiğimiz yılın Kasım ayının ilk günlerinden itibaren ziyarete tekrar kapatılmıştı. Sümela’da halen süren çalışmalar nedeniyle ziyaretçi yasağı sürerken manastırdaki çalışmaların bu yıl sonlarına doğru tamamlanarak sürekli ziyarete açılması bekleniyor. Sümela Manastırı’nı geçen yıl pandemi ve belirli aralıklarla ziyarete kapatılmasına rağmen yaklaşık 150 bin kişi ziyaret etmişti.



Sümela’dan daha önce inşa edildi ama onun kadar bilinmiyor


Trabzon’un Maçka ilçesine bağlı Altındere Vadisi sınırları içerisinde yer alan Vazelon Manastırı Sümela Manastırı’ndan çok daha önce inşa edilmesine rağmen onun kadar tanınmıyor. Bölgenin in önemli tarihi yapılarından Vazelon Manastırı’da Sümela gibi dünyanın farklı yerlerinden gelen turistleri ağırlamayı sürdürüyor. Türkiye’de inanç turizminde önemli eserlerin bulunduğu Anadolu’nun ilk manastırları arasında gösterilen Vazelon Manastırı yaklaşık 100 yıldır kaderine terk edilirken manastırın bugünkü görünümünde sadece yapı kalıntılarına rastlanıyor. Yol güzergâhının iyileştirilmesi ve çevre düzenlemesi için çalışma yapılacağı belirtilirken manastırın bazı araştırmacılara göre MS 270 ve 317 tarihleri arasında kurulduğu belirtiliyor. Manastır yolunun bozuk olmasına rağmen yine de özellikle yabancı turistlerin uğrak yeri olurken, burasının yapılacak restorasyon çalışmasıyla eski görüntüsüne kavuşması bekleniyor.



Kullanılmaz durumda olmasına rağmen yine de uğrak yeri


Kuştul Manastırı da bölgede turizm açısından önem taşıyan yapılardan biri olurken manastır, 752 tarihinde yapılmış olup 1203’te yağmalanarak bir süre terk edildikten sonra 1393’te tekrar faaliyete başlamış. 1904’teki yangında tamamen yanınca üçüncü kez yapılırken, manastır bugün kullanılmaz durumda olmasına rağmen yine de özellikle yabancı turistlerin uğrak yeri oluyor. Maçka’ya yaklaşık 32 kilometre mesafedeki Şimşirli Mahallesi sınırları içinde kalan Kuştul Manastırı, Maçka Belediye Başkanlığı’nın Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğüne müracaatı üzerine anıt eser olarak tescillenmişti.



Hamsiköy sütlacı tercih edilen tatlar arasında


İlçe doğal güzelliklerin yanı sıra yaylaları ile öne çıkarken Hamsiköy Sütlacı bölgenin en önemli tatları arasında yerini koruyor. Tarihi İpek yolu güzergahındaki Zigana Dağı eteklerinde, bozulmamış doğasıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağında bulunan Hamsiköy il merkezine 50, ilçe merkezine 20 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Hamsiköy, doğası ve şelaleleri kadar yöreye has sütlacı ile de son yıllarda özellikle yabancı turistlerin ilgisini çekerken Hamsiköy sütlacı 2017 yılında coğrafi işaret alarak tescil edilmişti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Dinler: “Özel Uğurlu Hastanesinde tek sorun ruhsat değil” Atlas Yapı Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Dinler, uzun yıllar açılamayan ve atıl vaziyette kalan Özel Uğurlu Royal Hospital Hastanesindeki sorunun sadece ruhsat olmadığını, farklı hukuki sorunların da olduğunu kaydetti. Atlas Yapı Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Dinler, Özel Kastamonu Uğurlu Hastanesi’nin hastane binası ve ruhsat satışına yönelik açıklamalarda bulundu. Uzun yıllardır atıl vaziyette kalan ve hastane binası ile ruhsatında yaşanan hukuki sorunlar sebebiyle açılamayana Özel Kastamonu Anadolu Hastanesi hakkında bilgilendirmede bulunan Atlas Yapı Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Dinler, “Kastamonu İcra Müdürlüğü nün 2018-1 iflas dosyası ile ihaleye çıkardığı Uğurlu Royal Hospital Hastanesi binası, arsası ve bu hastaneye ait ruhsat satışı ile alakalı ihale öncesi ve sonrası, ‘bu iş size yakışır, bu milli servetin faaliyete geçip Kastamonu halkına hizmet vermesine en yakın kişiler sizlersiniz, ihaleye girmemeniz sektörünüzü inkar etmek olur’ diyen başta dönemin Kastamonu Valisi Avni Çakır ve tüm devlet yetkililerine, tüm siyasi parti yetkililerine, tüm iş adamlarına, sivil toplum örgütlerinin yetkililerine, duyarlı tüm halkımıza, yine ihale öncesi ‘ihaleye girin ki katılım artsın ve rekabet olsun masadaki alacaklılara bedelleri ödensin’ diye tarafımıza moral veren, her zaman size desteğe hazırım diyen Sayın Uzman Dr. Atıf Uğurlu Bey ve alacakla alakalı olan tüm taraflara desteklerinden ötürü teşekkür ederim” dedi. Tek sorunun ruhsat olmadığını vurgulayan Dinler, “İhale bedelini yatırdığımızdan itibaren tapumuzu 1 yıla yakın süre alamadığımızı, ihale sonucunu hazmedemeyenlerin bizlere her türlü destek olmaları gerekirken düşmanlık içerisinde olduklarını, terör örgütü sempatizanları ve birçok haini de başımıza musallat ettiklerini Kastamonu halkının bilmesini isterim. Tek derdi illegal işlerle uğraşmak olan bu kişiler kendi beyanları ile burayı hizmete açsınlar da görelim diye kamuoyunun duyacağı, göreceği şekilde beyanlarda bulunmuşlardır. Kastamonu Belediyesi’ne ait şirketin elinde bulunan ruhsatın Uğurlu binasının ayrılmaz parçası olduğu doğrudur. Bizim için de Kastamonu için de bu ruhsat önemlidir, fakat tek sorun bu değildir. Bizimle uğraşan kişilerin ihaleye itiraz etmesinden dolayı aradan geçen sürede tapumuzu alamamamızdan dolayı finansa ulaşımın zorlaşması, teşviklerin kalkması, enflasyona bağlı inşaat maliyetleri, döviz kurundan kaynaklı oluşan cihaz temini işimizi zorlaştırmıştır. Tüm Türkiye’de 1 milyon nüfusun altındaki illerde özel hastaneler ve diyaliz merkezleri iflasın eşiğine gelmiştir. Tüm zorluklara rağmen en hızlı şekilde binamızı faaliyete geçirmek için elimizden geleni yapacağımızı bildirir tüm Kastamonu halkına teşekkür ederiz” şeklinde konuştu.
Gaziantep GATHİB 2023 yılı olağan genel kurulu gerçekleştirildi Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (GATHİB) 2023 yılı Olağan Genel Kurulu’nu GAİB hizmet binasında gerçekleştirdi. Toplantı TİM Tekstil ve Hammaddeleri Sektör Kurulu Başkanı ve GATHİB Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Fikret Kileci, GAHİB Başkanı Zeynal Abidin Kaplan ile GATHİB Yönetim Kurulu Üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda 2023 yılı Birlik mali durumu ve Birlik faaliyetleri ibra edildi. Genel Kurulda açıklamalarda bulunan GATHİB Başkanı Fikret Kileci, “Pandeminin ve Rusya-Ukrayna savaşının ardından dünya genelinde tekstil sektöründe daralma görülmeye başlamasına rağmen üyelerimiz dirençli bir duruş sergiledi. 2023 yılının hemen başında gerçekleşen 6 Şubat depremlerinin yıkıcı etkisi de olumsuz tabloya eklendiğinde oldukça zor günler geçirdik. Tüm olumsuz şartlara rağmen Birliğimiz üyesi ihracatçılarımız istikrarlı bir performans sergilediler, buradan tüm üyelerimize üstün çabaları sebebiyle teşekkürler ediyorum. 2023 yılında gerek benim için Tekstil Sektör Kurulu Başkanı olarak gerek GATHİB Başkanı olarak oldukça yoğun bir takvimle geçti. Aynı şekilde Birliğimiz de yoğun bir takvimi geride bıraktı. 2024 yılında da tüm gücümüzle sahada olacağız, bizi 2023’ten daha yoğun bir takvimin beklediğini biliyoruz. Şimdiden tüm çalışma arkadaşlarıma ve üyelerimize başarılar diliyor, 2024’ün sektörümüz ve tüm ülkemiz için verimli bir ihracat yılı olarak kayda geçmesini temenni ediyorum” dedi. GATHİB’in ihracatı 2023 yılında 2022 yılına göre yüzde 13,1 azalışla 3 milyar 67 milyon ABD doları olarak gerçekleşti. Tekstil sektöründe yaşanan bu düşüşte uluslararası ölçekte tekstil sektöründe yaşanan talep daralmasının ve bölgemizde yaşanan 6 Şubat depremlerinin etkisi olduğu değerlendiriliyor. 2023 yılında bölgemiz tekstil sektörü ihracatı alt mal grupları bazında değerlendirilecek olur ise en fazla ihracat yapılan mal grupları; 837 milyon dolar ile iplik ihracatı, 818 milyon dolar ile kumaş ihracatı ve 176 milyon dolar ile elyaf ihracatı olmuştur. En fazla ihracat gerçekleştirilen ülkeler ise Irak, Birleşik Krallık, İtalya, ABD ve Suriye olarak sıralandı. TİM Tekstil ve Hammaddeleri Sektör Kurulu Sekreteryasını üstlenen GATHİB, Fikret Kileci Başkanlığında 2023 yılında yoğun bir takvim geçirdi. Yeşil Dönüşüm, Sürdürülebilir Üretim, Döngüsel Ekonomi alanlarıyla ilgili World Circular Economy Forum, Circular Textile Days, Uluslararası Ekoteks Sempozyumu, İyi Pamuk ve Tarla Paneli, Horasis gibi onlarca panel, forum, fuar ve sempozyuma katılan GATHİB yönetimi 2024 yılı için de yoğun bir takvime sahip. Ayrıca sektöre nitelikli iş gücü ve tasarımları kazandırmayı amaçlayan ve Doku Kumaş Tasarım Yarışması’nın dördüncüsü de GATHİB tarafından 2024 yılında gerçekleştirilecek.
İzmir İzmirliler gönül rahatlığıyla teleferik keyfi sürecek İzmir Büyükşehir Belediyesinin Avrupa Birliği standartlarında hizmet verdiği Balçova’daki teleferik tesislerinde, 5 Şubat’tan itibaren titiz şekilde yürütülen bakım çalışmaları tamamlandı. Günde yaklaşık 2 bin 500 kişinin ziyaret ettiği tesislerde İzmirlilerin teleferiğe gönül rahatlığıyla binebileceği bildirildi. Antalya’da meydana gelen ve 1 kişinin hayatını kaybettiği, 10 kişinin de yaralandığı teleferik kazası tedirginliğe yol açtı. Kaza sonrası, günde yaklaşık 2 bin 500 kişinin ziyaret ettiği İzmir Balçova’daki teleferik tesislerine ilgi azaldı. 5 Şubat’ta başlatılan bakım çalışmaları tamam İzmir Büyükşehir Belediyesi, gönül rahatlığıyla vatandaşların teleferiği kullanabileceğini açıkladı. Avrupa Birliği (AB) standartlarında hizmet sunulan Balçova’daki teleferik tesislerinde, 5 Şubat 2024’te başlatılan bakım çalışmalarının ise tamamlandığı bildirildi. 2015 yılında yenilenerek hizmete alınan tesiste titiz bir süreç yürütüldüğü aktarılırken, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile TMMOB Makine Mühendisleri Odası Bursa Şubesine tesisin yıllık periyodik kontrollerinin yapılması ve raporlanması için davet gönderildiği ifade edildi. Neler yapılıyor Tesiste; üretici firmanın tavsiye, kullanım, bakım ve onarım kılavuzları rehberliğinde aksatılmadan yıllık, aylık ve haftalık bakımlar yapılıyor. Yılda bir kez yapılması zorunlu olan yıllık periyodik bakım çalışması kapsamında sistemdeki tüm hareketli parçalar elden geçiriliyor. Talimatlar ve kullanım ömürleri gibi ölçü toleransları kapsamında değiştirilmesi gereken parçalar yenileniyor, otomasyon ve elektrik sistemlerinde iyileştirme ve bakım çalışması yürütülüyor. Bakımlar; alanında eğitilmiş ve İZULAŞ AŞ bünyesindeki tekniker ve teknisyenler tarafından kontrol ve kayıtlar güncel tutularak yapılıyor. Tesisin EN 12927-8 standardı gereği halat manyetik kontrol testi (MRT) yıl içerisinde 6 aylık periyodlar ile tamamlanıyor. Tesisin kesintisiz çalışmasını sağlayan elektrik jeneratörleri ile tesisin elektrik trafolarının bakımları da düzenli olarak takip ediliyor. Tesis çalıştırılmadan önce ve gün içerisinde günlük çalışma kontrolleri tamamlanıp kayıt altına alınıyor. Çalışmalar iş güvenliği uzmanları tarafından da denetleniyor. İzmir’in simgelerinden İzmir’de 1974’te kurulan, yenilenerek 2015 yılında yeniden hizmete alınan tesiste; seyir terasları, dürbünleri ve mesire alanları yer alıyor. Tesiste toplam 20 kabin bulunuyor. Rengarenk kabinler İzmir’in canlandırıcı ruhunu yansıtırken, her kabin en fazla 8 yolcu taşıyabiliyor. Teleferik ile yolculuk yaklaşık 3 dakika sürüyor. 810 metrelik hat boyunca 60 dakikada ortalama bin 200 yolcu taşınıyor.