ÇEVRE - 03 Haziran 2020 Çarşamba 14:30

Prof. Dr. Başkaya: "Kırsal alanlara doğru yerleşimler, insanlarla yılanların karşılaşma ihtimalini artırdı"

A
A
A
Prof. Dr. Başkaya: "Kırsal alanlara doğru yerleşimler, insanlarla yılanların karşılaşma ihtimalini artırdı"

Özellikle ilkbahar aylarında, hem yılanların, hem de insanların kırsal alanlardaki faaliyetlerinde ciddi bir artış yaşandığından insanların yılanlarla karşılaşma ihtimalinin son dönemde arttığı belirtildi.

Özellikle ilkbahar aylarında, hem yılanların, hem de insanların kırsal alanlardaki faaliyetlerinde ciddi bir artış yaşandığından insanların yılanlarla karşılaşma ihtimalinin son dönemde arttığı belirtildi.


Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya çoğunluğu öldürücü zehre sahip 14 adet engerek ve bir de kobra türü yılanların insanlar için tehlikeli türler olduğunu söyledi. Başkaya “Ekosistemde fare gibi zararlı türleri dengede tutan yılanların dünyada 3 bin 600 civarındaki türünden, yaklaşık 375 adedi, yani yaklaşık yüzde 10’u zehirli olarak bilinmektedir. Ülkemizde ise bilinen yılan türü sayısı 55 adettir. Bunlar içerisinde, çoğunluğu öldürücü zehre sahip 14 adet engerek ve bir adet kobra türü yılan ise insanlar için tehlikeli türlerdirler. Yarı zehirli diyebileceğimiz birkaç yılan türümüzü de hesaba katacak olursak, ülkemizde bu konuda dikkatli ve bilinçli olmamız gerektiği kolayca anlaşılacaktır. Zira unutulmamalıdır ki, alerjik rahatsızlığı bulunan insanları arı bile soksa öldürücü olabilmektedir” dedi.



İlkbaharda daha aktifler


Yılanların ilkbaharda daha aktif olduklarını kaydeden Başkaya, kırsal alanlara doğru yerleşimler insanlarla yılanların karşılaşma ihtimalini artırdığını ifade ederek “Yılanlar, kışın çok daha az aktiftirler. Esasen uyanıktırlar ancak çok uyuşukturlar. Tam bir kış uykusu olmayan bu uyuşukluk dönemlerini saklandıkları yerlerde geçirirler. İlkbaharda uyuşukluktan çıkan yılanlar beslenmek ve çiftleşmek için oldukça hareketli bir hal alırlar. Bu nedenle en çok dikkat edilmesi gereken zamanların başında ilkbahar ayları gelmektedir.Son günlerde, ülkemizin birçok bölgesinden yılanlarla ilgili haberlerde büyük bir artış yaşanmaktadır. Geçtiğimiz günlerde ise, Trabzon, Dernekpazarı ilçesinde yılan ısırması sonucu bir vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Özellikle ilkbahar aylarında, hem yılanların, hem de insanların kırsal alanlardaki faaliyetlerinde ciddi bir artış yaşanmaktadır. İlkbaharda artan tarımsal faaliyetler, ot biçme, hayvan otlatma, arıcılık ve ormancılık gibi faaliyetlerden dolayı yılanlarla yaşanan karşılaşmalar da artmaktadır. Ayrıca, 1927 yılında 13,6 milyon olan nüfusumuz, bugün 83 milyonu aşmıştır. Bununla birlikte, kırsal alanlara doğru yerleşimler de artmış ve bu kullanımlarının doğal bir sonucu olarak, insanlarla yılanların karşılaşma ihtimali de artmıştır” diye konuştu.


İnsanların genelde yılandan korktuğunu belirten Başkaya, son günlerde basında pek çok zehirsiz yılan türünün, insanlar tarafından öldürüldüğünü belirterek, “Son günlerde basında pek çok zehirsiz yılan türünün, insanlar tarafından öldürülmüş görüntülerine rastlamaktayız. Her ne kadar yılan ısırması sonucunda yaşanan ölüm, kangren ve felç durumları, diğer ölüm nedenleri arasında çok çok önemsiz gibi görünse de, insanların böyle bir ölüm ihtimalinden aşırı korkmaları doğaldır. Ülkemizde her yıl maalesef bu şekilde, ciddi birkaç olay yaşanmaktadır. Bunun sonucunda da maalesef bütün dünyada insanlar, yılanların hepsini aynı kefeye koymakta ve her gördüğü yılandan da korkmaktadırlar. Burada yapılması gereken en önemli faaliyetlerin başında bilinçlendirme gelmektedir. Diğer bütün yaban hayvanları gibi yılanlar hakkında da okullarımızda önemli bilgileri öğretmeliyiz” dedi.



Isırılmadan yapabileceklerimiz


Yılan ısırmadan alınacak tedbirlere değinen Başkaya, “Yılanlar genelde durduk yere ısırmazlar. Bu nedenle gördüğümüz bir yılanın üzerine gitmemeli, onu rahatsız etmemeli veya dürtmemeliyiz. Gürültüden ziyade, yere sert basmak veya yere sert vurmak, onları uyaracaktır. İnsanlar yılanlardan korunmak için boğazlı çizme, boğazlı bot ve tozluk gibi dizden aşağısını koruyucu malzemeler kullanabilirler. Kalın malzemeli pantolon veya etekler giyilebilir. Taş veya kütük gibi bir şeyi çevirirken veya yerinden oynatırken dikkatli olmalıdırlar. Ot biçerken, bahçe temizliği yaparken, elimizi veya ayağımızı attığımız yere dikkat etmeliyiz. Farkına varmadan üzerine veya yakınına basarsak, elimizle uzanırsak veya dokunursak ısırılma ihtimalimiz yüksektir” diye konuştu.



Isırılırsak yapmamız gerekenler


Yılan ısırmasına karşı hareket etmek, heyecan yapmak işi zora sokacağını ifade eden Başkaya, “Eğer ısırılmış isek, şişmeye karşı hemen yüzük, bilezik ve saat gibi malzemeleri çıkarmalıyız. Isırılan yeri kalbimizden aşağıda tutmalıyız. Yaranın üzeri kuru bez veya gazlı bezle sıkıca kapatılmalı, yaranın etrafı ayrıca sarılarak o bölge hareketsizleştirilmelidir. Mümkün olduğunca sakin olmaya çalışmalıyız. Yara kuru tutulmalı, buz koyulmamalı ve ıslatılmamalıdır. Sinema filmlerdeki gibi yara kesilmemeli, emilmemeli ve turnike uygulanmamalıdır. Alkol veya kafeinli içecek içilmemeli, bilmediğimiz ilaçlar içmemeliyiz. Hareket etmek, heyecan yapmak işi zora sokacaktır. Isırılan kişinin yardım alma imkânı varsa, kendisinin hareket etmemesi daha iyi olacaktır. En yakın hastaneye ulaşmaya çalışılmalı ve gerekiyorsa anti serum uygulanmalıdır” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Burası ne Colorado Kanyonu ne de Kapadokya Su ve rüzgar erozyonunun etkisiyle milyonlarca yıllık doğa harikası Narman Peri Bacaları ya da yöre halkının ifadesiyle Kırmızı Periler Diyarı, saklı güzellikleriyle keşfedilmeyi bekliyor. Görenlerin ilk bakışta Kapadokya sandığı ve doğal güzellikleriyle dikkat çeken Narman Peri Bacaları artık doğaseverlerin ve gezginlerin uğrak duraklarından birisi oldu. Narman Peri Bacaları, uzun zaman önce (2,5-3 milyon yıl) rüzgar ve erozyonun yumuşak volkanik kayaçları aşındırmasıyla oluştu ve şekillendi. Topraktaki demirin oksitlenmesi sonucu kırmızı rengi aldı. Bu jeolojik oluşumlar Doğu Anadolu Bölgesi’nde sadece bu yörede görülüyor. Erzurum’un ekoturizminin önemli destinasyonlarından biri olan kanyonda yaz aylarında; çadır kampları, doğa yürüyüşleri, bisiklet turları ve foto safari gibi çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Peri bacalarının hemen yanı başında bir sosyal tesis ve piknik alanı da bulunuyor. Peri bacaları Erzurum’un Narman ilçesinin güneyinde, Narman-Pasinler otoyolunun 7’nci kilometresinde yer alıyor. Toplam 62 kilometre uzunluğunda üç vadiden oluşan bölge, doğaseverler ve fotoğraf meraklılarının bölgedeki uğrak yerlerinden biri oldu. Colorado Kanyonu’na benziyor Kırmızı rengi ve ilginç yeryüzü şekilleriyle dikkat çeken Narman Peri Bacaları “Kırmızı Periler Diyarı” olarak anılmaya başlandı. Peri Bacaları’nın yer aldığı vadi, Amerika’da Colorado Grand Kanyon’a benzerliği ile de dikkat çekiyor. Narman Peribacaları’nı koruma altına alarak ülke turizmine kazandırmak için yaz aylarında çeşitli şenlikler düzenlenirken, yerli ve yabancı turistlerin bölgeye ilgisi her geçen dönem artış gösteriyor. Kapadokya’daki Peri bacaları ile Narman’daki Peribacaları, oluşumları bakımından birbirinden ayrılıyor. Kapadokya’daki Peri Bacaları volkanizma sonucu oluşurken, Narman’da bulunanlar ise günümüzden 2,5-3 milyon yıl önce, akarsuların bir çökelme havzasına taşıdığı malzemelerin zamanla aşınması sonucunda oluştu. Kırmızı peribacalarının bu rengi almasının nedeni ise tortullardaki kırmızı renk demirin Fe2O3 şeklinde oksitlenmesi olarak açıklanıyor. Bu doğa harikası bölgede, sadece etkileyici Peri Bacaları değil, aynı zamanda çevresindeki vadiler, yerel flora ve fauna gibi doğal zenginlikleriyle keşfedilmeyi bekliyor.
Kütahya Hobi olarak başladığı heykel pasta yapımı ile uluslararası yarışmada altın madalya aldı Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde yaşayan sağlık personeli Berna Çetintaş, Hırvatistan’daki Biser Mora adlı gastronomi festivalinde altın madalya ile ödüllendirildi. Tavşanlı’da Doç. Dr. Mustafa Kalemli Devlet Hastanesi sağlık personeli evli ve 2 çocuk annesi Berna Çetintaş, Hırvatistan’nın Braç adasında 19.’su düzenlenen Biser Mora adlı gastronomi festivalinde Pastry Art kategorisinde ’Cadı atölyesi’ adını verdiği yenilebilir heykel pasta ile altın madalya ile ödüllendirildi. "Ülkem adına güzel bir başarı elde ettiğimi düşünüyorum" diyen Berna Çetintaş, "Büyük oğlum doğduğunda ’acaba nasıl yapılır pastalar ?’ diye merak etmeye başlamıştım. Araştırdım ve pandemi döneminde online eğitimler almaya başladım. Bu eğitimler sonrasında farklı pastaların yapımına ilgimin olduğunu düşündüm ve bunun üzerine biraz daha çalışmalarımı arttırdım. En sonunda da böyle güzel bir başarı elde ettim. Eserimi, yaklaşık iki ay gibi süre zarfında oluşturdum. İki ay sonrasında da , İzmir’de Gastronomi Derneği adı altında bir dernek üyesiyim aynı zamanda. Dernekle birlikte Braç adasında yolculuk yaptık ve orada ödülümü aldım. Sağlık personeliyim, mesleğim bu değil ancak, ben bu işi bırakmayı düşünmüyorum. Kendime ne katabilirim ? Bunlarla ilgili çalışmalarıma devam edeceğim. Hobi olarak başladığım bu işi profesyonel olarak devam ettirmeyi düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Kütahya Hobi olarak başladığı heykel pasta yapımı ile uluslararası yarışmada altın madalya aldı Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinden katıldığı Hırvatistan’daki Biser Mora adlı gastronomi festivalinde altın madalya ile ödüllendirildi. Tavşanlı’da Doç. Dr. Mustafa Kalemli Devlet Hastanesi sağlık personeli evli ve 2 çocuk annesi Berna Çetintaş, Hırvatistan’nın Braç adasında 19.’su düzenlenen Biser mora adlı gastronomi festivalinde Pastry Art kategorisinde "Cadı atölyesi" adını verdiği yenilebilir heykel pasta ile altın madalya ile ödüllendirildi. "Ülkem adına güzel bir başarı elde ettiğimi düşünüyorum" diyen Berna Çetintaş, "Büyük oğlum doğduğunda ’acaba nasıl yapılır pastalar?’ diye merak etmeye başlamıştım. Araştırdım ve pandemi döneminde online eğitimler almaya başladım. Bu eğitimler sonrasında farklı pastaların yapımına ilgimin olduğunu düşündüm ve bunun üzerine biraz daha çalışmalarımı arttırdım. En sonunda da böyle güzel bir başarı elde ettim. Eserimi, yaklaşık iki ay gibi süre zarfında oluşturdum. İki ay sonrasında da, İzmir’de Gastronomi Derneği adı altında bir dernek üyesiyim aynı zamanda. Dernekle birlikte Braç adasında yolculuk yaptık ve orada ödülümü aldım. Sağlık personeliyim, mesleğim bu değil ancak, ben bu işi bırakmayı düşünmüyorum. Kendime ne katabilirim? Bunlarla ilgili çalışmalarıma devam edeceğim. Hobi olarak başladığım bu işi profesyonel olarak devam ettirmeyi düşünüyorum" ifadelerini kullandı.