EKONOMİ - 20 Ocak 2020 Pazartesi 16:07

Prof. Dr. Göçer "Lisans üstü eğitim 2023 hedefi için çok önemli"

A
A
A
Prof. Dr. Göçer "Lisans üstü eğitim 2023 hedefi için çok önemli"

Avrasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof.

Avrasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mahmut Göçer lisansüstü eğitimin önemine vurgu yaparak Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında yer alan araştırmacı sayısı konusunda geldiği konumu değerlendirdi.


Lisansüstü eğitimin iki açıdan öneminin büyük olduğunu belirten Göçer, ‘’Lisansüstü eğitimin iki açıdan önemi büyüktür. Birincisi ilgili kişi açısından, kendini geliştirmek, üzerine bir şeyler koyabilmek, sahip olduğu meslek alanında yetkinleştirmek ve uzmanlık kazanmak amacıyla büyük önemi vardır. İkincisi ise ülkeye katkısıdır. Lisansüstü eğitimde yapılan bilimsel bir çalışmadan ise beklenen iki tür fayda vardır. Bunlardan bir tanesi bilimsel fayda yani o ilgili bilim belli bilgileri, bulguları analiz ederek alanına sunacağı katkılardır. İkincisi daha da önemli olan faydası ise, topluma oluşturduğu artı değerdir. Yani bilimsel çalışmanın toplumsal, sosyal bir faydaya dönüşebilmesidir. Bulunduğu bölgeye, ülkeye ve genel olarak da dünyaya nasıl bir katkı sunabilmiştir, bu katkı ne ölçüde bir sosyal faydaya dönüşmüştür, bu çok önemlidir" dedi.



"Avrupa ve ABD’nin çok gerisindeyiz"


Ülkemizde araştırmacı sayısı bir milyonda bin 700 olduğunu belirten Göçer, "Lisansüstü eğitimde, aynı lisans eğitiminde olduğu gibi Avrupa’nın ve ABD gibi bu alanda hedeflerini yakalayabilmiş ülkelerden maalesef çok gerisindeyiz. Bunu bazı rakamlarla ortaya koyabiliriz. Ülkemizde 1990’lardan sonra özellikle yükseköğretimde başlayan hem öğrenci sayısı, hem üniversite sayısındaki artış bugün gelişmiş ülkeler dediğimiz Avrupa ve ABD’nin yine de oran olarak çok gerisindedir. Lisansüstü eğitimde de aynı tabloyla karşı karşıyayız. En anlamlı kriterlerden bir tanesi Lisansüstü eğitimde okuyan öğrencilerin Lisans öğrencilerine o ülkedeki oranıdır. Buna baktığımız zaman ülkemizdeki oran yüzde 10-12,4 aralığındadır. Oysa Avrupa Birliği’ne baktığımızda bu rakam yüzde 36 olarak görünmektedir. Amerika’da ise yüzde 41-42 oranlarına çıkmaktadır. Şöyle anlamlı bir rakam daha verelim. Milyon nüfus bakımından araştırmacı sayısı önemli bir veridir. Avrupa Birliği ülkelerinde milyon nüfus başına yaklaşık 6 bin, bizde ise milyon nüfus başına henüz bin 700 civarındadır. Bir anlamlı kriter daha vermek gerekirse 10 bin çalışana düşen araştırmacı sayısı Avrupa’da 87, OECD ülkelerinde 70, bizde 34 civarındadır. Henüz bu konuda çok anlamlı bir noktaya geldiğimiz söylenemez" diye konuştu.



"Araştırmacı sayımız 150 bin civarında"


Bugün itibariyle ülkemizdeki araştırmacı sayısının henüz 150 bin civarında olduğunu belirten Göçer, 2023 hedeflerinin önemli olduğunu ifade ederek, "Lisansüstü eğitim ve araştırmacı sayısının artırılması bakımında 2023 hedefleri önemlidir. Ne kadar hedefin uzağında olsak da hedeflenen 300 bin araştırmacı sayısıdır. Bugün itibariyle ülkemizdeki araştırmacı sayısı henüz 150 bin civarındadır. Dolayısıyla bu hedefin tutturulabilmesi için de özellikle araştırmacı sayısı içinde doktoralı mezun sayısı çok daha fazla göz önüne alındığı için yılda yaklaşık 20-25 bin doktoralı mezun vermek durumundayız. Oysa ki şu anda ülkemizdeki gerçek, yıllık 5 bin doktoralı mezundur. ABD ile kıyasladığımız zaman yılda 40-45 bin doktoralı mezun olduğunu görüyoruz. Avrupa Birliği ülkelerinde de hemen hemen 30-35 bin aralığında olduğunu görüyoruz. Japonya, Güney Kore gibi ülkelerle de kıyasladığımız zaman hedeflere ulaşma bakımından çok iyi bir yerde olmadığımızı söylemek gerekir" şeklinde konuştu.



"Yerli üretimin anahtarı araştırmacı"


Yerli üretimin anahtarı da araştırmacıda olouğunu kaydeden Göçer, "Yerli üretim çok önemli, özellikle ekonominin dışa bağımlılıktan kurtulması veya milli savunma sanayinin dışa bağımlılıktan kurtulması açısından önemli. Fakat bu işin anahtarı da mümkün olduğu kadar araştırmacı sayısını arttırtmaktır. Çünkü araştırmacı sayısı arttırılarak ancak bu alanlarda ilerleme sağlayabiliriz. Ekonomik koşulları yerine getirmiş olsanız da bu alanda nitelikli araştırmacı yetiştirememişseniz bu alanlarda yapılan atılımlar çok fazla bir anlam ifade etmeyecektir. Ülkemizdeki son yıllardaki gelişmeler bu bakımdan önemlidir. Lisansüstü eğitimle birlikte nitelikli araştırmacı yetiştirilmesi özellikle yerli üretim bakımından, ülke ekonomisi, dışa bağımlılıktan kurtulma açısından çok önemlidir" ifadelerini kullandı.



"Avrasya Üniversitesi bölge için büyük şans"


Yüksek lisans eğitiminde Avrasya Üniversitesinin bölge için büyük şans olduğunu ifade eden Göçer, "Özellikle Karadeniz bölgesinin tek vakıf üniversitesi olan Avrasya Üniversitesi Trabzon başta olmak üzere, bölgede bulunan bütün iller için büyük bir nimettir. Lisans mezunu vatandaşlarımız burada bulunan Sosyal Bilimler, Fen Bilimleri ve Sağlık Bilimleri Enstitülerinde yer alan programlarda yüksek lisans yapma hatta devamında doktora yapma şansına sahiplerdir. Şu an enstitülerimizde yüksek lisans ve doktora kayıtları devam etmektedir. Üniversitemiz yönetimi başvuruda bulunan öğrencilerimize yüzde 20 oranında indirim desteği vermektedir. Hatta bizden mezun olan öğrencilerimize bu destek yüzde 25 oranındadır. Kendini geliştirmek isteyen, araştırmacı niteliğini ön plana çıkarmak isteyen arkadaşlarımızı bekliyoruz. Gerek Yüksek Lisans Programlarımızda, gerekse doktora programlarımızda son derece nitelikli kaliteli bir eğitim verilmektedir" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Teknoloji ve Yetkinlik Buluşmaları’nın ikincisi gerçekleştirildi Savunma Sanayii Akademi koordinasyonunda ve ASELSAN’ın destekleriyle gerçekleşen Teknoloji ve Yetkinlik Buluşmaları’nın ikincisi, savunma sanayiinde çevik dönüşüm teması ile gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) koordinasyonunda kurulan Savunma Sanayii Akademi tarafından düzenlenen etkinlik, Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, Savunma Sanayii Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Hakan Karataş, Prof. Dr. İhsan Kaya, Mustafa Murat Şeker, Hüseyin Avşar, SSB Daire Başkanları ve sektör temsilcilerinin katılımları ile Bilkent Otel’de gerçekleştirildi. SSB Başkanı Görgün, etkinlik kapsamında gerçekleştirdiği konuşmasında şunları kaydetti: “Savunma sanayiimizdeki insan kaynaklarının sürdürülebilirliği açısından başlattığımız olduğumuz ‘Millî Yetkinlik Hamlesi’ ile sektörümüzün yeni dönemdeki gelişiminde salt rekabetten ziyade ekosistemimizdeki tüm paydaşlarımızın yetenek, yetkinlik, performans, potansiyel ve kapasite olarak birbirlerini tamamlamalarını hedefliyoruz." Bu yeni yaklaşımla; verimsizlik, mükerrerlik, yanlış önceliklendirme, yetenek birikmesi, odak kayması, uzmanlık açığı gibi temel problemleri de en aza indirmeyi hedeflediklerini belirten Görgün, "Bu yetkinlik hamlesi ile birlikte; savunma sanayii ekosistemindeki çalışanların, aday çalışanların ve üniversite öğrencilerinin yetenek mimarisi, yetkinlik inşası, uzmanlaşma, kritik deneyim ve beceri transferi konularında geliştirilmesini önemsiyoruz" ifadesini kullandı. ‘Milli Yetkinlik Hamlesi’ kapsamında tüm firmalarımızın; stratejik planında beslenen, teknoloji yol haritası ile hizalanan, yetenek yönetimini inşa eden, performans yönetimini kurgulayan, yetkinlik geliştiren ve değişimi yöneten insan kıymetleri fonksiyonlarının oluşturulmasını amaçladıklarını aktaran Görgün, "Bugün tüm yönleriyle ele alacağımız çevik proje yönetim yaklaşımı ve insan kaynakları süreçlerinde çevik yaklaşımlar, bu alanda etkin bir network (iletişim ağı) oluşumunu tetikleyecektir" diye konuştu. Görgün çalıştay sonrası ortaya konacak olan fikirleri ve saptamaları yakından takip edeceklerini de ifade etti.
Antalya Çöl tozu 30 Nisan’a kadar temizlenecek Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, Antalya, Burdur ve Isparta’da etkisini gösteren Çöl tozu taşınımı konusunda uyarıda bulundu. Çöl tozu taşınımının bölgede olan yoğunluğuna dikkat çekilen açıklamada, “Çöl tozunun solunum yolu, kalp ve akciğer hastalıkları olan bireyler başta olmak üzere hassas ve alerjik tepki veren vatandaşlarımızda olumsuz etkiler gösterebilir. Ayrıca, görüş mesafesinde düşmeye sebep olabilir. 25 Nisan 2024 tarihinden itibaren çöl tozu etkisinin azalması beklenirken, yere çöken tozun tekrar havalanarak olumsuz etki oluşturması muhtemeldir” denildi. Bugün, Antalya, Isparta ve Burdur çevrelerinde yoğun bir şekilde gözlenen çöl tozu taşınımı ile ilgili Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, yazılı bir açıklama yayınlayarak uyarıda bulundu. Çöl tozu taşınımının çeşitli sağlık, çevre ve ekonomik etkilere neden olabileceğine dikkat çekilen açıklamada, oda olarak kamuoyunu bilgilendirme ve önlemlerin alınması gerekliliği konusunda uyarı yaptıkları belirtildi. Çöl tozunun solunum yolu, kalp ve akciğer hastalıkları olan bireyler başta olmak üzere hassas ve alerjik tepki veren vatandaşlarda olumsuz etkiler gösterebileceği aktarılan açıklamanın devamında, “Ayrıca, görüş mesafesinde düşmeye sebep olabilir. 25 Nisan 2024 tarihinden itibaren çöl tozu etkisinin azalması beklenirken, yere çöken tozun tekrar havalanarak olumsuz etki oluşturması muhtemeldir. Genellikle çöl tozu geçtikten en geç 2 gün içerisinde yağış ile birlikte atmosferden temizlenirken, bu sefer 30 Nisan 2024’e kadar bölgemizde yağış beklenmemektedir” denildi. Bu süreçte çöl tozu taşınımının etkilerini en aza indirmek için vatandaşlara önlem olarak önerilerin de belirtildiği açıklamanın sonunda, şu ifadelere yer verildi: "Çocuklar ve kronik sağlık sorunları olan bireyler dış ortamda uzun süre vakit geçirmemelidir. Göz yanması gibi rahatsızlıkların yanı sıra mevcut hastalıkların tetiklenme riski bulunmaktadır. Görüş mesafesinin aniden azalabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Karayolunda seyahat ederken çöken toz sebebiyle takip mesafeleri uzatılmalıdır. Vatandaşlarımızın T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından işletilen hava kalitesi izleme istasyonları verilerini takip ederek gerekli önlemleri almalarını rica ederiz (https://sim.csb.gov.tr/Services/AirQuality). Çevre Mühendisleri Odası olarak, çöl tozu taşınımının etkilerini azaltmak ve halkın sağlığını korumak için tüm ilgili kurum ve kuruluşların işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğini vurgulamaktayız.”