SAĞLIK - 16 Şubat 2021 Salı 13:40

Prof. Dr. Özlü Doğu Doğu Karadeniz’de Covid-19 vakalarındaki artışın nedenini açıkladı

A
A
A
Prof. Dr. Özlü Doğu Doğu Karadeniz’de Covid-19 vakalarındaki artışın nedenini açıkladı

Doğu Karadeniz Bölgesinde son bir haftada artan Covid-19 vakalarını değerlendiren Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof.

Doğu Karadeniz Bölgesinde son bir haftada artan Covid-19 vakalarını değerlendiren Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, hafta sonu sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle yöre insanının bir çoğunun Cuma günü akşamı itibariyle köylerine gittiğini ve orada komşu ve akrabaları ile bir araya geldiğini belirterek vaka artışlarında bu durumun etkili olduğunu söyledi.


Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın sosyal medyadan açıkladığı tabloya göre 8-14 Şubat tarihleri arasında Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki illerin haftalık vaka sayılarında Türkiye genelinde ilk sırayı almasını değerlendiren Özlü, açıklanan tablonun kendileri için bir sürpriz olmadığını belirtti.


Açıklanan tabloya göre, Doğu Karadeniz Bölgesinde haftalık vaka sayıları Trabzon’da 100 bin kişide 228,08, Rize’de 100 bin kişide 202,44, Ordu’da 100 bin kişide 194,42, Giresun’da 100 bin kişide 184,34 olarak gerçekleşti.


Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki bu illeri yine aynı bölgeden Gümüşhane’de 100 bin kişide 97,18, Artvin’de 87,42 ve Bayburt’ta 100 bin kişide 60,71 olarak izledi.


Bu rakamlar, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük illerin çok üzerinde olurken, İstanbul’da 100 bin kişide 60,19. Ankara’da 35,49. İzmir’de ise 44,39 olarak belirlendi. En az vaka sayıları ise Şırnak’ta 100 bin kişide 7,82. Hakkari’de ise 100 bin kişide 9,55 olarak gerçekleşti.



"Çok süpriz olmadı"


Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Tablo yayınlanır yayınlanmaz bizim ilk dikkatimizi çeken o oldu. Çok sürpriz olmadı. Bu bölgede çalışan bir hekim olarak son zamanlarda özellikle aile içi bulaşların çok fazla olduğunu görüyorduk. Vaka sayılarından hakikaten yükseklik var. Neden Karadeniz Bölgesinde böyle. Bunun tam net cevabını bilmiyorum ancak tahminim gözlemlerim bu bölgede daha çok aile içi bulaşların çok olduğu yönünde. Çünkü aynı aileden çok sayıda hastamız oluyor. Yani bir bakıyorsunuz bir ailede 7-8 kişi birden Covid olmuş, bazıları hastanede yatıyor bazıları evde tedavi oluyor yoğun bakımda yatanlar var. Maalesef kaybettiğimiz hastalarımız oluyor. Genel olarak baktığımızda Karadeniz insanı çok sıcak kanlı, bir arada olmayı seven, yakınlarıyla dostlarıyla olmayı seven sosyal bir yapısı var. Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle insanımızın çoğu Cuma günü akşamı itibariyle köylere gidiyor ve orada bir araya geliyorlar. Akraba, aile bütün kardeşler, eşler, çocuklar, torunlar, büyükanneler, büyükbabalar konu komşuda bazen bunlara katılıyor. Bayağı büyük, hafta sonu Cumartesi, Pazar kahvaltı sofraları kuruluyor bir arada yeniliyor içiliyor sohbet ediliyor. İki gün hafta sonu köyde birlikte vakit geçiriyorlar. Tabi bu arada bulaşlar oluyor. Benim gördüğüm kadarıyla bu bölgedeki vaka sayılarının bu kadar yüksek çıkmasının en önemli sebebi aile içi bir araya gelmeler. Çünkü şehirde evinde yalnız kapalı kalmak istemiyor köy yeri daha rahat, giriş çıkışlar kolay denetimler yok. Aile içi, komşular bir araya gelebiliyor. Burada sorun var. Bir de Karadeniz Bölgesi dışarıya çok açık bir bölgedir. Buradan göç etmiş çok sayıda Türkiye’nin her yerinde, dünyanın her yerinde Karadenizli var. Dolayısıyla hareketlilik fazla, girişler çıkışlar. Yurt dışından olsun Türkiye’nin değer merkezlerinden olsun. Buraya gelen giden ve o vesileyle bulaşan vakalarda oluyor. Ama hakikaten çok yüksek vaka sayılarımız, dikkat çekecek kadar yüksek” diye konuştu.



"Yüz yüze eğitimde durumu gözlemek lazım"


Köylerde hafta başından itibaren başlayan yüz yüze eğitimi de değerlendiren Özlü, ”Önümüzdeki günlerde her il kendi vakalarına göre okullardaki durumu kendisi kararlaştırabilir. Bu durumu gözlemek lazım. Sayın Bakan da söylemişti, Cumhurbaşkanımız da söylemişti durumun gözlem altında tutulacağını. Herhangi bir sorun olursa buradan da geri adım atılabileceğini söylemişti. Bu son dönem yapılan hazırlıklar, lokal bilgilere göre il bazlı kararların alınması yönünde. Önümüzdeki günlerde her il kendi vakalarına göre okullardaki durumu kendisi kararlaştırabilir. Yani eğer belli bölgelerde vaka sayıları çoksa orada okullar ara verilebilir veya iyiyse durum kontrol altında ise okullar açılabilir. Yani bu yasaklamalar, kısıtlamalarla, tedbirlerle ilgili kararlar artık bundan sonra sanıyorum il bazlı olarak verilecek. Her il kendi durumuna bakarak gevşemeler normalleşmelerle ilgili adımları atabilecek yada tersine sorun devam ediyorsa yasaklar, tedbirler getirilebilir" şeklinde konuştu.


"Ne zaman normale dönülebilir?" konusunda da değerlendirmelerde bulunan Özlü, “Keşke hep istiyoruz bakalım olacak mı ? Bu birazda önümüzdeki günlerde belli olacak ancak hızlı bir şekilde aşılanma yapılıyor Türkiye’de. Gerçekten pandemiyle ilgili en büyük etkiyi aşılamamakla yapabiliriz. Hızlı aşılamayı yaparsak tedbirleri de dikkatli şekilde takip ederek süreci uyumu sağlarsak inşallah yaza bir rahatlama olur diye umut ediyorum” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mardin Teknoloji çağında gün geçtikçe okuma oranı düşüyor Mardin’de öğrenciler, teknoloji çağında okuma oranının düştüğünü dile getirdiler. Mardin’de kütüphanelerde ders çalışan öğrenciler, okuma alışkanlıklarının her geçen gün düştüğünü söyledi. Okuma alışkanlığının ailede başlaması gerektiğine dikkat çeken Okan Hakan, "Kitap okumaya küçük yaşta başlanmalıdır. Ailenin vermesi gereken bir alışkanlık olması gerekiyor. Yaşa göre okunacak kitap değişir. Kitap okuma konuşma, diksiyon için çok yararlıdır. İlk başta aile, daha sonra okulda bununla ilgili bilgi verilmelidir. Teknolojiye göre kitap tercih edilmesi daha faydalı diye düşünüyorum" dedi. Okuma oranlarının düşmesini teknolojinin gelişmesine bağlayan Fahriye Kübra Teken ise, her türlü bilgiye internet yolu ile erişim sağladıklarını söyledi. Teken, "Her türlü bilgiye oradan ulaşmaya sahip olduk. İnsanlar teknolojiyi daha kolay bulduğu için oraya yöneliyor ama bence okumanın tadı daha farklı. Bu alışkanlığı pandemi döneminde edindim. O zamandan beri düzenli okumaya gayret ediyorum. Ayda üç kitap bitirmeye çalışıyorum. Okumadan önce olaylara daha düz bakıyordum. Kitap okuma alışkanlığı edindikten sonra insanlarla empati kurabildiğimi, hayata daha farklı baktığımı, duygusal ve manevi açıdan daha çok geliştiğimi fark ettim. Kitap okumak insanın bakış açısını genişletiyor. Kitap okumaya başlayan bir daha bırakamayacak. Çünkü kendi içinize çekiliyorsunuz ve bir nevi o karakterlerin hayatında yaşıyorsunuz. Sizin tanıdığınız insanlar gibi oluyorlar. Tanıştığınız her insan, giriştiğiniz her işte daha farklı bakmayı öğrendiğiniz için size bu tarz bir katkıda bulunuyor. Aynı zamanda Türkçemi geliştirmeme de katkısı oldu. Kitap okuyacak herkes bu şekilde faydalanabilir" diye konuştu.