SAĞLIK - 10 Ocak 2020 Cuma 14:08

Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe: “Yoğun bakımlar akılcı kullanılmıyor"

A
A
A
Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe: “Yoğun bakımlar akılcı kullanılmıyor"

Sağlık Bakan Yardımcısı Prof.

Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, Türkiye’nin Avrupa’da kişi başına düşen en çok yoğun bakım yatak sayısına sahip ülke olmasına rağmen zaman zaman yoğun bakım yatağı bulmakta zorlanan hastalar olduğunu belirterek bunun da en önemli sebeplerinden birisinin yoğun bakımların akılcı kullanılamamasından kaynaklandığını söyledi


Uluslararası 5. Yoğun Bakım Enfeksiyonları Sempozyumu Trabzon’da başladı. Sempozyuma, yurt içi ve yurt dışından olmak üzere yaklaşık 250 kadar hekim katılırken sempozyumda özellikle yoğun bakım ünitelerinde tedavi gören hastaların durumu ele alındı. 9 Ocak günü başlayan sempozyum 12 Ocak’ta sona ereceği belirtilirken burada bir konuşma yapan Sağlık bakan yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe’de Türkiye’de yoğun bakım ünitelerinde yaşanan yoğunluğa dikkat çekti.


Oturum başkanlığını Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal’ın yaptığı sempozyumda söz alan Köksal, yoğun bakım enfeksiyonları hastane enfeksiyonları içerisinde en önemli yeri tuttuğunu söyledi. Köksal, “Yoğun bakım enfeksiyonları hastane enfeksiyonları içersinde en önemli yeri tutmakta ve giderek daha da önemli bir sorun haline gelmektedir. Multidisipliner anlayışın ve güncelliğin ön planda tutulduğu Yoğun Bakım Enfeksiyonları Sempozyumunun bu yılki ana başlıkları arasında yoğun bakım hastasında akılcı ilaç kullanımı, antimikrobiyal tedavi yönetimi ve antimikrobiyal direnç sorunu, sorunlu hastalar, kateter enfeksiyonları, mekanik ventilasyon ilişkili enfeksiyonlar, riskli hastalar, yoğun bakımda hasta güvenliği ve yoğun bakım ünitelerinde enfeksiyon kontrol önlemleri tartışılacak konu başlıklarından bazılarıdır. Sempozyum süresince yoğun bakım hemşirelerine yönelik bir de kurs yapılacaktır” dedi.



"Enfeksiyon arttıkça hastaların yatış süreleri uzuyor"


Sağlık bakan yardımcısı Emine Alp Meşe’de, enfeksiyon arttıkça hastaların yatış sürelerinin uzadığına dikkat çekerek,“Türkiye, Avrupa’da kişi başına düşen en çok yoğun bakım yatak sayısına sahip ülke olmasına rağmen hala zaman zaman yoğun bakım yatağı bulmakta hastalar zorlanmaktadır. Bunun da en önemli sebeplerinden birisi de yoğun bakımların akılcı maalesef kullanılamamasıdır. Yatakların akılcı kullanılamaması hastaların çok uzun süre bazen hayat beklentisi olmayan hastaların dahi destekle çok uzun süre yaşaması. Bu hastalar olduğu sürece hastanede kalış süreleri uzadığı sürece maalesef yoğun bakım enfeksiyonlarını kontrol etmek mümkün olmuyor. Bir hafta on günden sonra hastalarda enfeksiyon kontrolü çok zorlaşıyor. Bunun çok fazla boyutu var. Hukuksal boyutu var, etik boyutları var, bizim inancımız, kültürümüz bunların pek çoğu etkiliyor. Biz bazı hastalarda bazı Kuzey Avrupa ülkeleri gibi davranamıyoruz. Bunların hepsi bir kısır döngüye giriyor. Hastaların yatış süreleri uzadıkça enfeksiyonlar artıyor. Enfeksiyon arttıkça hastaların yatış süreleri uzuyor. Böyle bir kısır döngüde bir süre sonra bu kadar çok yoğun bakım yatağına sahip bir ülke olarak yoğun bakım yatağı da bulmakta zaman zaman zorlanıyoruz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.