KÜLTÜR SANAT - 14 Nisan 2019 Pazar 10:10

Trabzon’un antik kalbini kazdıkça tarih fışkırıyor

A
A
A
Trabzon’un antik kalbini kazdıkça tarih fışkırıyor

4 bin yıllık tarihi geçmişi olan Trabzon’un antik kalbi olarak anılan Mumhane’de yapılan kentsel dönüşüm çalışmaları sırasında 1300’lü yıllara ait kale surları ortaya çıktı.

4 bin yıllık tarihi geçmişi olan Trabzon’un antik kalbi olarak anılan Mumhane’de yapılan kentsel dönüşüm çalışmaları sırasında 1300’lü yıllara ait kale surları ortaya çıktı. Geçtiğimiz yıl aynı bölgede kentsel dönüşüm kapsamında yapılan çalışmalar sırasında yine 1300’lü yıllara ait olduğu düşünülen su kemeri ortaya çıkarken, son yıkım çalışmalarında ise yaklaşık 20 metre mesafede kale surunun temel kısmı ortaya çıktı.


Kentsel dönüşüm kapsamında bölgedeki binaların yıkılmasının ardından 700-2000 yılları arası tarihe sahip Pazarkapı-Mumhane arasındaki surun Liman kulesi arasındaki kısmında kazı yapılarak açığa çıkarılması, tarihi surun, Mumhane Kulesi ve Mumhane-Karabaş Camii’ye göre revize edilerek surların yok edilmeden korunması istendi.


Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Trabzon Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Doç. Dr. Coşkun Erüz, Trabzon’un her karesinde tarih yattığını belirterek 4 bin yıllık kentin tarihinin toprak altında bulunduğunu söyledi. Mumhane-Pazarkapı Kentsel Dönüşüm çalışmaları kapsamında ortaya çıkartılan tarihi surun 1300’lü yıllarda yapıldığını kaydeden Erüz, “Aslında Trabzon’un her karesinde tarih yatıyor. Dört bin yıllık Trabzon, gerçekten de o 4 bin yıllığı toprak üzerinde değilse toprak altında barındırıyor. Yani antik çağdan itibaren Trabzon’un denizle bağlantısının kurulduğu alan üzerinde bulunuyoruz. Bu kalıntı parçası yakın mesafede görülen Aşağıhisar kısmının doğudaki surun bir parçası ve şu anda açığa çıktı. Burası 1970’lere kadar ayakta olan bir yapıydı ancak daha sonra buradaki binalar bir şekilde tahrip edildi. Şu anda bulunduğumuz zeminin altında bu kale suru devam ediyor. Bu sur, tarih kitaplarına göre bu halini 1300’lerde almış, yani bu sur 1300’lerde yapılmış. Bizans’ın hemen devamındaki dönemde Osmanlı Dönemi’nde ise sur elden geçirilerek restore edilip yeniden yükseltilerek genişletilerek kullanılmış. 1300’lerden kalma yani yaklaşık 750 yıllık sur duvarının yanındayız. Geçmişte bulunduğumuz yerin devamında Mumhane Kulesi ve kulenin içerisinde bir adı Karabaş Camii diğer adı Mumhane Camii vardı. Devamında da Mumhane Kapısı vardı. Mumhane Kapısı’na geçit veren Mumhane Köprüsü olduğunu söylediğimiz bir kemerli yapı var. Bunu menfez diye tanımlıyorlar ancak tarihi kayıtlarda Mumhane Köprüsü diye geçiyor” dedi.


Bu tür yerlerde mutlaka arkeolog gözetiminden sonra kentsel dönüşümlerin yapılmasına vurgu yapan Erüz, “Şu anda bu yıkımlarla birlikte surun bir parçası açığa çıktı. Aslında bizim idarecilerimizden isteğimiz burada yapılacak olan her türlü yapıdan önce tarihi dokuyu kazıyarak açığa çıkartmak. Çıkarttıktan sonra tarihi dokunun yapısına göre burada planlama yapılması. Buranın altında yapılar var dehlizler, kanalizasyon ve benzeri amaçla yapılmış şehrin derelerini akarlarını atmak için eski kemer yapılar var. Bunlarda açığa çıkacak. Bunları kepçe darbesiyle ortadan kaldırmadan önce mutlaka araştırılıp incelenip bir arkeolog gözetiminde kazınması gerekiyor. Yazık oluyor, başka bir Trabzon yok. Burada yıkım işlemi durmuştu. Şu anda burada yeni yapılanma için veya başka binalar tasarlanıyor yeniden inşaat çalışmasına başlanıyor. Bu eserleri ortaya çıkartmadan eğer, burada Pazarkapı’daki gibi yıkım yapılırsa Trabzon’un bir parçasını daha tarihe gömecekler. Yazık, günah. Tarihi koruyarak da burada yapılanma yapılabilir. Turizm kenti Trabzon için bu tarihi doku çok çok önemli. Mutlaka korunması gerekiyor” diye konuştu.


Çevre sakinlerinden Taner Kalkanoğlu da hayatının yaklaşık 60 yılının bu bölgede geçtiğini belirterek “Yaşım 70’e yaklaştı. Yaklaşık 60 yılım burada geçti. Burası en son kentsel dönüşüm çalışmalarında yıkıldı. Burada kale duvarı aşağı kadar gidiyordu. Kale duvarı zaman içinde yıkıldı. Bunun altında gördüğümüz, bildiğimiz kadarıyla tüneller, kanallar vardı ancak hepsi kayboldu” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Küçükçekmece’de ehliyetsiz sürücü iki çocuğa çarptı: O anlar kamerada Küçükçekmece’de, ehliyetsiz sürücünün kullandığı hafif ticari araç kontrolden çıkınca önce park halindeki araca ardından iki çocuğa çarptı. Yaralanan iki çocuk hastaneye kaldırılırken kaza anı güvenlik kamerasına yansıdı. Olay, dün akşam saatlerinde Küçükçekmece Kanarya Mahallesinde yaşandı. İddiaya göre, ehliyeti olmayan sürücü 34 RGB 58 plakalı hafif ticari aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek önce park halindeki araca ardından sokaktaki iki çocuğa çarptı. Sürücü daha sonra bahçe duvarına vurdu. Kazada iki çocuk yaralandı, sürücü ise kazayı yara almadan atlattı. Haber verilmesi üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. İlk müdahalenin ardından biri kız iki çocuk hastaneye kaldırıldı. İddiaya göre ehliyeti olmayan sürücü ise olay yerinden kaçarak uzaklaştı. Olay yerine gelen polis ekipleri, sürücünün babasını ifade için karakola götürdü. Hastanede tedavileri devam eden iki çocuğunun hayati tehlikesinin olmadığı öğrenildi. Kaza yapan araç ise çekici yardımıyla kaldırılarak otoparka çekildi. Kaza anı güvenlik kamerasında Öte yandan kaza anı ise güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde kontrolden çıkan aracın iki çocuğa çarptıktan sonra duvara vurduğu görülürken, sokakta kadınların ise sürücüye tepki gösterdiği kaydedildi. Kaza ile ilgili soruşturma sürüyor. Kaza ile ilgili konuşan görgü tanığı Fadıl Abdullah, “Bir tane araba geldi, önce park halindeki arabaya çarptı. Sonra çocuklara vurdu, en son duvara çarptı. İki tane çocuğu ezdi, ayakları kırıldı. Sürücünün de ehliyeti yoktu” dedi.
Mersin Soydan: “Vakit geldi, Mersin’e çok güzel projeler kazandıracağız” Cumhur İttifakı Mersin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Serdar Soydan, kente çok güzel projeler kazandıracaklarını belirterek, “Tarihi ve kültürel mirasımızı öne çıkaracağız. Dünya harikası yerlerimiz var, buraları yeni baştan ele alacağız. Mersin’in acil ve öncelikli sorunları var, bunlara hızlıca eğileceğiz" dedi. Seçim çalışmalarına kentin her yerinde devam eden Soydan, belediyeciliğin, yaşadığı şehri sevme işi olduğunu dile getirerek, "Biz birliğin gücü ile elimizden gelenin fazlasını yaparak kentimizde mutluluğu daim kılacağız. Artık vakit geldi. Mersinli hemşerilerim pazar günü sandığa gidecek ve oyunu verecekler. Sadece oy vermeyip, Mersin’in değişimi içinde ilk ışık yakılmış olacak. Biz inanıyoruz. Birbirimize olan sevgi, saygı ve dayanışma duygusu ile Mersinimizi birlikte güzelleştireceğiz. İstikrarlı ve daha güçlü yarınlar için el ele verip, hedeflerimize doğru emin adımlarla ilerleyeceğiz" diye konuştu. “Az kaldı Mersin, biz geliyoruz” "Biz Mersin sevdalısıyız" diyen Soydan, şöyle devam etti: ”100 projemiz çok beğenilmiş, takdir toplamıştı. Sorunları ile büyüyen kentimize nefes aldırmamız lazım. Şimdi onları yapma zamanı. Kentimize artı değer sağlayacağız. Az kaldı Mersin, biz geliyoruz. Yüreğimizdeki Mersin aşkıyla, kentimize liyakati, yönetimde şeffaflığı, hizmette kaliteyi, projelerde vizyonu getiriyoruz.” “Sandığa gidelim, Mersin geleceğini değiştirelim” Mersinlileri sandığa giderek oy kullanmaya davet eden Soydan, "Pazar günü Mersin’in geleceğini oylayacağız. Bir 5 yıl daha kaybetmeyelim. 100 projemizle Mersin’i hakkettiği yere biz taşıyacağız. Onun için mutlaka sandığa gidelim ve oyunuzu, söylediklerini yapabilecek en iyi tercihiniz olan Serdar Soydan’dan yana kullanın" ifadelerini kullandı. Konuşmasını, ”Sizlerin heyecanı ve sevgisi bize ilham veriyor, dualarınız, destekleriniz bizi güçlü kılıyor. Hepinize minnettarız" diye sürdüren Soydan, "Bizim yolumuz kardeşlik, hak, hakikat yolu. Bizim yolumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur. Bizim yol arkadaşlarımız sizlersiniz. 1 Nisan sabahı yeni umutlarla güzel günlere merhaba diyeceğiz" şeklinde konuştu. “Bizim bu şehre sözümüz var” Soydan, Mersin’in sorunlarına da dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı; "Biz yola çıktığımızda kentin dört bir köşesine hizmet götüreceğimizi ifade ettik. Ayırmadan, ayrışmadan, canla başla geleceğimizi söyledik. Bizim bu şehre sözümüz var, yeminimiz var. Cumhur İttifakı olarak, birliğin gücü ile her yerde yılmadan çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Şehrimizin kalkınması adına her alanda var gücümüzle çalışacağız. Artık bu kent Cumhur İttifakı belediyeciliği ile tanışmalıdır. 31 Mart’ta bunu başaracağız ve hep birlikte kazanacağız.”
Erzincan Eczacı Odası Başkanı Sarıkaya; “Eşdeğer ilaç güvenli ilaçtır” 56. Bölge Erzincan Eczacı Odası Başkanı Eczacı Burak Sarıkaya, bir açıklama yaparak eşdeğer ilacın güvenli ilaç olduğunu belirtti. Erzincan’da bir ilaç mümessili ile eczacı arasında eşdeğer ilaç konusunda çıkan tartışma nedeniyle 56. Bölge Erzincan Eczacı Odası Başkanı Eczacı Burak Sarıkaya bir açıklama yaparak eşdeğer ilacın güvenli ilaç olduğunu ifade etti. Sarıkaya açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Eşdeğer ilaçlar, orijinal ilaçların aynı etken maddeyi içeren ve aynı farmasötik formülasyona sahip olan alternatifleridir. Dolayısıyla, kalite ve güvenlik konusunda endişe oluşturmazlar. Eşdeğer ilacın orijinal ilaçla aynı tedavi etkinliğine sahip olduğu, bilimsel çalışmalarla ortaya konulmaktadır. Eşdeğer ilaç; kaliteli, güvenilir ve etkin bir ilaçtır. İlacın uzmanı olan eczacılar, aynı etken maddeyi, aynı miktarda içeren ilaçlar arasında eşdeğerini verme yetkinliğindedir. 2009 yılında Sağlık Bakanlığının yayımladığı "Eşdeğer İlaç Kullanımı" konulu genelgede eşdeğer ilaç kullanımının yaygınlaştırılmasının altı çizilmiş, eczacının eşdeğer ilaç verme yetkisine sahip olduğu da önemle vurgulanmıştır. Eşdeğer ilaçlar, belirli ilaçların beklenmedik bir şekilde piyasadan çekilmesi veya arz sorunları nedeniyle tedavilerin aksamasını önlemede önemli rol üstlenirler. Toplum sağlığı için önemli avantajlar sunarlar. Eşdeğer ilaçların kullanımı ve tercihi sağlık harcamalarını azaltabilir. Çünkü bu ilaçlar genellikle orijinal ilaçlardan daha uygun fiyatlıdır. Bu durum, hem hastalar hem de sağlık sistemleri için ekonomik yükü hafifletir. Hatta yerli firmalara ait eşdeğer ilaçların kullanımı ise bir ülkenin sağlık sistemini güçlendirir ve yerel ekonomiye katkı sağlar. Bu ilaçların geliştirilmesi ve üretilmesi, yerli araştırma ve geliştirme faaliyetlerini teşvik eder ve ülkenin ilaç endüstrisini destekler. Ayrıca, eşdeğer ilaçlar ve milli ilaçlar, ilaç tedavisine erişimde eşitliği artırabilir. Daha uygun fiyatlı ve yerel olarak üretilen ilaçlar, daha fazla insanın tedaviye erişimini sağlayabilir. Yerli ilaç endüstrisini destekleyerek ülke ekonomisine katkı sağlarlar. Bu nedenle, bu tür ilaçların kullanımı ve desteklenmesi, sağlık politikalarının önemli bir parçası olmalıdır. Bir ülkenin kendi ilaç endüstrisine yatırım yapması ve yerel olarak ilaç üretmesi, dış bağımlılığı azaltabilir, istihdamı artırır ve yerel talebi karşılamak için daha fazla imkan sağlayabilir. Tekrar hatırlatmak istiyoruz. Eşdeğer ilaç, referans ilaçla aynı etkinlik, kalite ve güvenilirliktedir. Eşdeğer ilaç konusunda eczacınıza güvenin.”