ÇEVRE - 03 Temmuz 2020 Cuma 12:52

Vampir kelebek yeniden ortaya çıktı

A
A
A
Vampir kelebek yeniden ortaya çıktı

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ilk kez 2008 yılında görülen ve tarım arazilerini olumsuz etkileyen ‘Vampir’ kelebekler Temmuz sıcaklarının başlaması ile birlikte yeniden ortaya çıktı.

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ilk kez 2008 yılında görülen ve tarım arazilerini olumsuz etkileyen ‘Vampir’ kelebekler Temmuz sıcaklarının başlaması ile birlikte yeniden ortaya çıktı.


Doğu Karadeniz Bölgesi’nde son 10 yılda hızla artış gösteren ’Ricania simulans’ adlı kelebek türü böcek, tarım arazilerini olumsuz yönde etkiliyor. Halk arasında bitkilerin öz suyunu emdiği için ‘Vampir’ olarak adlandırılan kelebek türü havaların ısınmasıyla yeniden kendini gösterdi. İlk tespit edildiğinde sadece Trabzon’un Of ilçesinden Artvin’in Hopa ilçesine kadar tüm sahil şeridinde etkili olan ’Vampir’ kelebeğinin yavruları bitkileri şimdiden sardı. Gürcistan üzerinden bölgeye girdiği belirlenen ve son 10 yılda bölgedeki tarım arazilerinde hızlı bir artış gösteren kelebek, suyunu emdiği sebze ve yabancı otlardan beslenerek kurumalarına neden oluyor. Haziran ayından itibaren ergin dönemine ulaşarak bu dönemde beslenme aktivitelerini azaltıp, yumurtlama aktivitelerini arttıran Vampir kelebeği için üreticiler gerekli çalışmaların yapılmasını istiyor.



"Büyüdükçe daha çok zarar veriyorlar"


Trabzon’un Of ilçesindeki bahçelerde kendini göstermeye başlayan Vampir kelebek, özellikle çay filizlerinde ve fasülyelerde etkili oluyor. Trabzon’un Of ilçesindeki bahçesinde ’Ricania simulans’ adlı kelebek türü böcek ile mücadele etmeye çalışan Şemsettin Öztürk, "Bu kelebekler 10 yıl önceden Artvin’de başlamış. Oraya da Rusya’dan ve Gürcistan’dan geldiği iddia ediliyor. 10 yıldan beri Trabzon’un ilçelerini kaplamış durumda. Her yıl sahilden 3-5 kilometre içeriye doğru gidiyorlar. Bunlara bir çare bulunamadı. Ziraatçilere söylüyoruz ilgililerinin haberi var çalışma yapacağız diyorlar. Şuanda henüz bir çare bulunamadı. Temmuz ayının ilk günlerinde bunlar yuvalarından çıkıyorlar. Büyüdükçe daha çok zarar veriyorlar. Şuanda fasülyelerimizi sarmış durumda. Çay bahçeleri perişan etmiş durumda. Salatalık ve domatesler çıkmaya başladı bunları da saracaklar. Karadeniz bölgesindeki tarımın yüzde 60’ı kelebeklere hibe olmuş durumda" dedi.


Vampir kelebeğin yörede tarıma büyük zarar verdiğini kaydeden Öztürk, "Kelebek bitkinin taze suyunu emiyor ve kurutuyor. Çay filizlerini de sarıyor. Üreticiler bu çayda kazanç sağlaması için öz suyunun olması lazım. Bunu da kuruttuğu için 10 kilo yaş çaydan ancak 2 kilo almış oluyoruz. Tarıma büyük bir zarar vermiş oluyorlar. Bu kelebeğin başka yerlerden buraya getirildiği iddia ediliyor" ifadelerini kullandı.



İstilacı böcekler tarım arazilerini tehdit ediyor


Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlevan, son yıllarda Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yoğun bir şekilde görülmeye başlayan nüfusu ve nüfuzu hızlı bir şekilde artan Ricania simulans (Vampir kelebek), Anoplophora chinensis (Turunçgil Uzun Antenli Teke Böceği) ve Halymorpha Hallys ( Kahverengi Kokarca) böceklerinin hepsinin birbirinden daha zararlı olduğunu söyledi.


Önümüzdeki yıllarda ülkemizde tarımsal üretimde ve bu böceklerle mücadelede çok büyük ekonomik kayıplar yaşanacağına dikkat çeken Pehlevan “Sadece ekonomik kayıp değil, aynı zamanda ekolojik dengenin ve yaşam kalitemizin bozulacağını unutmayalım. Biz ise hala tehlikenin ya farkında değiliz ya da anlamak istemiyoruz. Yüzeysel bakıyoruz, bir şey olmaz ile geçiştiriyoruz” dedi.


Ricania Simulans’ın halk arasındaki tabiri ile ‘vampir kelebek’in, bir kelebek olarak adlandırılsa da, aslında Çin’de 1850’li yıllarda tesbiti yapılan bir çekirge türü olduğunu kaydeden Pehlevan “Gürcistan üzerinden 2007 yılında Karadeniz bölgesine ulaştığı ve ilk tespitinin yapıldığı yer ise Artvin ilinin Kemalpaşa ilçesi olmakla birlikte oradan Trabzon-Araklı ve sonrasında malum bütün Karadeniz bölgesinde yaygın bir şekilde zararlarına devam etmektedir. Aynı zamanda 2010 yılından sonrada Marmara bölgesine ulaşmış ve zararlarına başlamıştır. Ricania Simulans, 300’den fazla bitki türünde zarara sebep olmaktadır. Yılda bir döl verir. Dişi böcek iklimin durumuna göre ağustos ayı içinde yumurtalarını gruplar halinde konukçu bitki dokusuna yarıklar açarak 40 ile 60 arasında yumurta bırakır. Kışı yumurtada geçirir ve nisan-mayıs aylarında larva olmaktadır. Larvalar, gruplar halinde bitkinin öz suyunu emerek beslenmekte, daha sonra diğer bitkilere dağılmaktadır. Erginleri ise Temmuz sonu-Ağustos başından itibaren bitkiler üzerinde görülmektedir” diye konuştu.


Pehlevan, istilacı böceklerin hem doğal hem de tarımsal eko sistemler üzerinde çok sayıda olumsuz etkiye ve ekonomik kayıplara neden olduğunu belirterek şunları söyledi:


“Dünyada 500 istilacı böcek ve akar türü olduğu ve bunların çoğunun bitki zararlıları olarak tanındığını belirtilmektedir. Bu böceklerin yıllık ürün kayıpları 13 milyar doları bulmakta ve ayrıca mücadele kapsamında da miyarlarca dolar harcanmaktadır. Bu böcek, meyveye, sebzeye kısaca önüne ne çıkarsa, bütün bitkilere topluca saldırmaktadır. Hortum şeklinde ağız yapısı ile birlikte bitkilerin öz suyunu çekerek bitkilerin kurumalarına ya da verim veya kalite düşüklüğüne neden olmaktadır. Hızlı popülasyon artışı ile bölge halkı tarafından tedirginlikle izlenen zararlı bir böcek türü haline gelmiştir. Yavaş hareket eder fakat rahatsız edildiklerinde hızlı bir şekilde zıplayabilir veya uçabilirler. Nimf (larva) vücutları sarı veya açık gri renginde üzerlerinde kahverengi lekeler bulunmaktadır. Olgun nimfler tavus kuşu görünümündedir. Erkeklerin yapılara dişilere oranla daha ufaktır. Ülkemiz ekonomisi için ve bölgemiz çiftçisi için son derece önemli olan çay ve fındık da zararlının etkisi altındadır. Karadeniz’de tarımsal üretimde çok ciddi kayıplara neden olmaktadır olmaya da devam edecektir. Sadece bitkiyi kurutmakla kalmayıp önümüzdeki yıllarda kapı pencere açamaz hala geleceğiz. Evlerimizi yaşam alanlarımızı istila edecek, yaşam kalitemizi tehdit edecek. Fakat her ne hikmetse her şeyi olduğu gibi bu konuyu da basite alıyoruz; birşey olmaz ile geçiştiriyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep GİBTÜ’de “Teknoloji ve Toplumun Dönüşümü" paneli GİBTÜ Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir, son yıllarda toplumun yarası haline dönüşen sosyal medya bağımlığının madde bağımlığı kadar tehlikeli olduğuna vurgu yaptı. Rektör Demir, “Dijital dönüşüm, internet kullanımı, gençleri sosyal izolasyona sokabiliyor. Gençleri sosyal medya bağımlısı haline getirip, toplumdan soyutluyorlar. Bu sorunla mücadele etmek gerekiyor. Sosyal medya bağımlılığı, madde bağımlığı kadar tehlikeli” dedi. Türkiye’de İnternetin 31. Yıldönümü kapsamında Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde İnternet Haftası paneli düzenlendi. Panelin bu yıl konusu "Teknoloji ve Toplumun Dönüşümü" oldu. Panelde Hasan Kalyoncu Üniversitesi OSB Teknokent Genel Müdürü Ekrem Tekin “Yeni İnternet Devrimi” başlıklı sunum, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cemal Aktürk “Türkiye’ de İnternet Kullanımı ve Siber Zorbalık” temalı sunum, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Personeli Velişan Kılınç “Güvenli İnternet Kullanımı” temalı sunum, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Umut Salur “Web 3.0’da Yapay Zekanın İşlevi” konulu sunum Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Yasin Pak ise “Eğitimde İnternetin Rolü ve Geleceği” başlıklı sunum yaptı. “GİBTÜ yapay zeka alanında çalışıyor” Teknoloji ve Toplumun Dönüşümü Panelinin açılış konuşmasını yapan GİBTÜ Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir, yapay zeka ve sosyal medya kullanımı konusunu ele aldı. Rektör Demir, yapay zekanın son yıllarda bütün dünyayı peşinden sürükleyen bir alan olduğunu vurguladı. Demir, “Yapay zeka konusunda Türkiye’nin çok ciddi manda inisiyatif alması gerekiyor. Biz de Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi olarak bu konuda elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Yapay zeka yepyeni sorunları da beraberinde getiriyor. Bu sorunlarla da baş etmek gerekir. Etik sorunlar, sosyal sorunlar, ekonomik sorunlar, psikolojik sorunlar. Bunların hepsiyle yüzleşeceğiz. Yapay zeka konusunda bir ülke, bir üniversite, bir kurum ne kadar bütçe ayırıyorsa, ne kadar proje yapıyorsa o kadar çok ön plana çıkacaktır. Yapay zekadan uzak durmamak gerekiyor. Öğrencilerimiz gençlerimiz yapay zeka konusunda kendilerini çok iyi yetiştirmeleri gerekiyor. Yapay zekanın gelişmesiyle beraber belki de yazılım mühendisliği yok olacaktır. Yazılımı yapay zeka yapacak konuma geleceğiz. Geleceği görerek çok iyi hazırlık yapmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Sosyal medya bağımlılığı, madde bağımlığı kadar tehlikeli” Son yıllarda toplumun yarası haline dönüşen sosyal medya kullanımı konusuna da dikkat çeken Rektör Demir, “Dijital dönüşüm, internet kullanımı, gençleri sosyal izolasyona sokabiliyor. Bu çok önemlidir. Gençleri sosyal medya bağımlısı haline getirip, toplumdan soyutluyorlar. Bu sorunla da mücadele etmek gerekiyor. Sosyal medya bağımlılığı, madde bağımlığı kadar tehlikeli. Benim gözünde eş değerler. İnternet kullanımı sosyal bölünmeye de yol açıyor. Neden derseniz? Bir gurup insan internete dijital ortama çok hızlı erişebiliyorken, bazı guruplar ise bunun tamamen uzağında kalıyor. Böyle olunca toplumda bölünmüşlüğe gidiliyor. Artık bilgiye erişmek çok kolay ama bilgiyi dönüştürmek gerekir. Dijital dünyayı nasıl kullanmamız gerektiğini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Dijital medyayı kullanmak sadece sosyal medyayı kullanmak değil” diye konuştu. “Yapay zekayı öğrenenler gelecekte dünyayı yönetecek” Panelistlerden Hasan Kalyoncu Üniversitesi OSB Teknokent Genel Müdürü Ekrem Tekin “Yeni İnternet Devrimi” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Tekin, “90’larda interneti öğrenenler; bugün dünyayı yönetiyor. Bugün yapay zekâyı öğrenenler gelecekte dünyayı yönetecek” dedi. Tekin’den sonra Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cemal Aktürk “Türkiye’ de İnternet Kullanımı ve Siber Zorbalık” temalı sunumunu gerçekleştirdi. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Personeli Velişan Kılınç “Güvenli İnternet Kullanımı” temalı sunumuyla bilgilendirmede bulundu. Sunumların ardından GİBTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Bedir tarafından Konuşmacılara “Teşekkür Belgesi” verildi. GİBTÜ Rektörlük Konferans Salonu’nda gerçekleşen Panele; öğrenciler, akademisyenler ve idari kadro yoğun ilgi gösterdi.
Trabzon Lipton Türkiye, çay hasadı için kolları sıvadı Dünyadaki çay uzmanlığını Doğu Karadeniz’de yetişen Türk çayı ile buluşturan Lipton Türkiye, 2024 yaş çay sezonu için kollarını sıvadı. Türkiye’de de çayseverlerin en çok tercih ettiği markalardan biri olan Lipton, yüzde 100 sürdürülebilir çay tarımı ve yerel ekonomiyi kalkındırma odaklı yaklaşımıyla, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde başlayacak olan çay hasadı için gün sayıyor. Şirket, ayrıca Sakarya’daki fabrika projesiyle de Türkiye’deki yatırımlarına devam edeceğini belirtiyor. Lipton Türkiye ile yüzde 100 sürdürülebilir çay tarımı Yapılan açıklamaya göre, Türk çayının geleceğe ulaşmasını ve Karadeniz doğasının korunmasını amaçlayan Lipton Türkiye, Türkiye’de Yağmur Ormanları Birliği (Rainforest Alliance) Sürdürülebilirlik Sertifikası ile tarım yapan ilk çay markalarından biri. Şirket; insana, doğaya ve çevreye duyduğu saygıyla, ekolojik ömrünü tamamlamak üzere olan Türk çayının ve çay kültürünün temsil ettiği değerlerin gelecek kuşaklara aktarılması için çalışıyor. Bu yolculukta çiftçisiyle el ele yürürken, bölge insanının hayatına da değer katıyor. Doğayla ve toprakla olduğu kadar üreticiyle de sürdürülebilir ilişkiler kuran şirket, çiftçilerin sağlıklı, güvenli, etik koşullarda üretim yapması için projeler yürütüyor ve eğitimler veriyor. Yatırımlarla yerel kalkınmaya katkı Pazar ve Fındıklı’da bulunan fabrikalarına ek olarak şirket, Sakarya Arifiye’de de yaklaşık 650 milyon liralık bir yatırım gerçekleştiriyor. Temel atma töreni geçen yıl gerçekleştirilen çay paketleme fabrikasının bu yıl içinde üretime başlaması öngörülüyor. Fabrika projesinin, Sakarya ve çevresinde yaklaşık 300 kişiye istihdam sunması hedefleniyor. Konu hakkında değerlendirmede bulunan Lipton Türkiye Genel Müdürü Fatih Atay, “Şirket olarak Doğu Karadeniz Bölgesi’nin ekonomik, sosyal ve doğal hayatı için değer oluşturmak önceliğimiz. Çay uzmanı kimliğimizle bitkilerin iyiliğini sadece tüketicilerimize değil, çayın yolculuğu boyunca dokunduğu tüm paydaşlarımıza ulaştırmak istiyoruz. Üreticilerimiz de bu paydaşlarımızın başında geliyor. Onları dinlemeye, ihtiyaçları doğrultusunda adımlar atmaya ve Türk çayını ve temsil ettiği değerleri birlikte geleceğe taşımaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Manisa İl Müdürü Öztürk; “Gelişen teknolojinin tüm imkânları ile sahadayız” Manisa’da Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak teknolojinin imkanlarını kullanarak çiftçilere her konuda destek olduklarını söyleyen Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk “Üreticilerimiz sosyal medya ve SMS sisteminden gelen mesajlara dikkat etmeli, önerilen tavsiyelere uymaya özen göstermelidirler” dedi. Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk bitkisel üretim sezonun başlamasıyla birlikte üreticilerin dikkat etmesi gereken hususlara yönelik açıklamalarda bulundu. Tecrübeli teknik personel kadrosu ve gelişen teknolojinin tüm imkânları ile sahada olduklarını belirten İl Müdürü Öztürk; “İl ve İlçe Müdürlüklerimizde görev yapan teknik personellerimiz sahadaki hastalık ve zararlı takibine yönelik olarak düzenli olarak kontroller gerçekleştirmektedir. Teknik personellerimiz gerek fenolojik gözlemler gerekse monitör tuzak kontrolleri ile hastalık ve zararlı tespitini yapmakta sosyal medya, SMS sistemi ve sahadaki çiftçi görüşmeleri ile mücadelenin doğru zamanda doğru yöntemle gerçekleşmesini sağlamaktadırlar. Üreticilerimiz sosyal medya ve SMS sisteminden gelen mesajlara dikkat etmeli, önerilen tavsiyelere uymaya özen göstermelidirler. Henüz SMS sistemine kaydını yaptırmamış olan üreticilerimiz ilgili İlçe Müdürlüklerine başvurarak sisteme kayıtlarını yaptırmaları önem arz etmektedir” dedi. İl genelinde 50 adet Tahmin ve Erken Uyarı İstasyonu, 48 adet Dijital Kameralı Feromon Tuzak bulunduğuna vurgu yapan Metin Öztürk; “Tahmin ve Erken Uyarı İstasyonları ile bölgedeki hava sıcaklığı, ortam nemi, yağış miktarı, toprak sıcaklığı ve yaprak ıslaklığı gibi verilerin saatlik ortalamaları kaydedilmektedir. Dijital Kameralı Feromon Tuzaklar ile de tarım ürünlerindeki zararlı popülasyonun takibi gerçekleştirilmektedir. Elde edilen veriler ile mücadelenin en doğru zamanda tespiti sağlanmaktadır. Bu sayede gereksiz ilaçlamalardan kaçınılmakta, ürün kayıpları önlenerek maddi kayıpların da önüne geçilmektedir. Dün olduğu gibi bugün de üreticilerimizin yanında yer almaya, onlara teknik destek vermeye devam ediyoruz. Yeni sezonun tüm üreticilerimiz için hayırlı, bereketli ve bol kazançlı olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.