POLİTİKA - 25 Mart 2019 Pazartesi 16:32

Abdulahat Arvas: “Kürtler İslam’la yeniden var olmuştur

A
A
A
Abdulahat Arvas: “Kürtler İslam’la yeniden var olmuştur

VAN (İHA) – AK Parti Van Milletvekili Abdulahat Arvas, Kürtlerin İslam’la yeniden var olduklarını belirterek, “İslam’a sancaktarlık etmiş, İslam dünyasının liderliğini yapmış şerefli bir milleti, Marksist/Komünist yetiştirilmiş bir avuç ateistin söylemleri ile kutsal değerlerine yabancılaştırmak beyhude bir çabadır” dedi.

VAN (İHA) – AK Parti Van Milletvekili Abdulahat Arvas, Kürtlerin İslam’la yeniden var olduklarını belirterek, “İslam’a sancaktarlık etmiş, İslam dünyasının liderliğini yapmış şerefli bir milleti, Marksist/Komünist yetiştirilmiş bir avuç ateistin söylemleri ile kutsal değerlerine yabancılaştırmak beyhude bir çabadır” dedi.


Açıklamalarda bulunan Abdulahat Arvas, kamuoyunun da takdiri olduğu üzere 31 Mart 2019 seçimlerinin ülkemiz, bölgemiz ve ilimiz için oldukça önemli olduğunu söyledi. Bu süreçte kendilerinin halkla buluşmaya ve onlarla hakikatler üzerinde muhabbet etme gayreti içerisinde olduklarını dile getiren Arvas, “Fakat, farklı zamanlarda yaptığım konuşmalardan bazı bölümleri cımbızlayarak, manasından uzak anlamlar yükleyerek servis eden zihniyet ve tarafgirler, kendi menfaati uğruna toplumsal barışı zedeleme gayreti içerisine girmektedir. Yıllardır İslam’ı layıkıyla yaşayan Kürtleri; farklı ideolojilere, taraflara çekmeye çalışan yapılar kasti olarak toplumu deforme etmeye devam etmektedir. Bilinmesi gerekiyor ki, Kürtler daha fazla bu oyuna gelmeyecektir. Nedeni ise oldukça açıktır” dedi.



“Kürtler, İslam dünyasının liderliğini yapmış şerefli bir millettir”


Kürtlerin tarihte var olduğu en güçlü dönemin Büyük Sultan Selahaddin Eyyubi dönemi olduğunu hatırlatan Arvas, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“1350 yıl önce Müslüman olmuş ve İslam’ın bayraktarlığını üstlenerek Kudüs’ü ikinci defa fethetmiştir. Kürtler, İslam ile birlikte tarih sahnesinde şerefli yerlerini almış ve en izzetli dönemlerini yaşamışlardır. İslamiyet ile birlikte medreselerde verilen eğitimle birlikte Arap alfabesinden esinlenerek ilk Kürt alfabesi oluşturulmuş ve yazılı edebiyat dönemi başlamıştır. Bu dönemde yazılan eserler, Müslüman Kürtlerin hafızası ve mührüdür. Melayê Ceziri, Eli Heriri, Baba Tahir, Feqiyê Teyran, Ehmedê Xani gibi ulema isimlerin her biri Müslüman Kürt kimliği, kalıcı eserler yazmışlardır. İslam’a sancaktarlık etmiş, İslam dünyasının liderliğini yapmış şerefli bir milleti, Marksist/Komünist yetiştirilmiş bir avuç ateistin söylemleri ile kutsal değerlerine yabancılaştırmak beyhude bir çabadır. Müslüman toplumların dini taleplerini anlayamayan ve onlara karşılık veremeyen hiçbir siyasi hareketin başarılı olma şansı yoktur. HDP Eş Başkanı Sezai Temelli ve sosyalist milletvekilleri Müslüman Kürt toplumunu anlamaya çalışmaz, çünkü onların derdi başkadır. HDP, daha önce seçim bildirgesinde ‘Diyanet İşleri Başkanlığını kapatacağız, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersini kaldıracağız’ demişti. İslam dinini kendi lehine yorumlasınlar diye fahri imamlardan ‘Kürdistan İmamlar Birliği’ kurarak vatandaşları dine ve devlete karşı kışkırtılar. Yetmedi camii cemaati arasına nifak sokarak, alternatif Cuma namazları tertiplediler. Daha ileriye giderek Van’da, Hakkâri’de çeşitli bahanelerle tahammülsüzlüklerini ortaya koyarak, birçok camii ve Kur’an kurslarını yaktılar.”



“Terör, Kürt toplumunun kutsallarına dokundu, kadim sosyal dokuyu bozdu”


Bir toplumun karakteristik özelliğini ve toplumsal şahsiyetini oluşturan çeşitli sosyal etmenlerin bulunduğunu dile getiren Arvas, “Bunlar geçmişten günümüze aktarılan gelenek-görenek, din, dil, kültür ve düşünce gibi temel yapı taşlarıdır. Kürt toplumunun da kendine has bir özgünlüğü vardır. Sahip olduğu geleneksel, kültürel ve dini değerleri ile kadim bir yapı oluşturmuştur. Birbirilerine düşkün olan Kürtlerin güçlü aile bağları, derin akrabalıkları ve gıpta edilecek mahalli bağları vardı. Şimdilerde herkes bunları arar oldu. PKK’nın varlığı ile birlikte aileler, akrabalar ve aşiretler birbirine düşürüldü. Dolayısıyla Kürtlerde toplumsal ağlar zarar gördü. İletişim ağları zayıfladı. Terör nedeniyle yerinden yurdundan göç etmek zorunda kalanlar, kendi ritüellerinden uzaklaştı. Gelenek göreneklerine yabancılaştı. Maalesef kendi toplumsal değerlerini unuttu. Terör baskısı nedeniyle konuşulamayan bu gibi konular artık tartışılmaya başlandı. Kürt toplumu yıllardır baskıdan, şiddetten, gerilimden yılmış durumda. Terör örgütü ve uzantılarının Kürt toplumunu yeniden dizayn girişimleri kısmen başarılı oldu. Özellikle gençler bu tuzağa düşerek aldatıldı. Terör nedeniyle herkes çok ağır bedeller ödedi. Hemen hemen her ailede telafisi mümkün olmayan acılar bıraktı. Terör, Kürt toplumunun kutsallarına dokundu, kadim sosyal dokuyu bozdu. Toplumda ırkçılık hortladı. Kültürel değerler deforme edildi. Manevi bağlar zayıfladı” ifadelerini kullandı.



“Terörden kaynaklı bölge ekonomisi çöktü”


Yaşadığımız coğrafyada Kürt toplumunun geleneksel üretim şekli olan tarım ve hayvancılığın yapılamaz hale geldiğini de söyleyen Arvas, “Üretici bir toplum iken tüketen bir topluma dönüştük. Özellikle kırsalda geçimini hayvancılık yaparak sağlayan köylü vatandaşlarımız, yerinden yurdundan edilerek büyükşehirlerin fakir kuşağına dâhil edildi. Yerinde yöresinde hanedan olan birçok aile, şehirlerde çaresiz kaldı, kuru ekmeğe muhtaç oldu. Göç etmek zorunda bırakılan vatandaşların mağduriyetine sebep olanlar, gittikleri yerlerde de rahat bırakmadılar. Güç devşirmek için kimlik siyaseti ile onları konsolide etmeye çalıştılar ve kısmen başardılar. Ret, inkâr ve asimilasyon politikasına son veren Adalet ve Kalkınma Partisi, hizmet odaklı bir siyaset anlayışı ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya pozitif ayrımcılık yaparak bölgeler arası gelişmişlik farkını kapatmaya çalıştı. Ancak terör örgütü her fırsatta buna engel olmaya çalıştı. Yol kesti, şantiye bastı, çalışanları kaçırdı. Esnafa kepenk kapattırdı. Hendekler kazdı, iş yeri ve tüccarları haraca bağlayarak yatırım ortamını zehirledi. Kürtlerin yaşadığı beldeler emin sıfatını kaybetti. Zaman içinde telafisi mümkün olmayan beyin göçü ve sermaye göçüne sebep oldu” diye konuştu.



“HDP içinde sol-sosyalist hâkimiyeti var”


Demokrasi kelimesini ağzından düşürmeyen HDP’de tavandan tabana bir zorlama olduğunu kaydeden Arvas, şöyle dedi:


“Bu yönüyle HDP/PKK’nın başındaki yöneticilerin mantalitesi, dayatmayı benimsemiş bir yapıdır. Temelde Marksist bir zihniyet olma gerekliliği HDP’nin Türkiye’deki diğer radikal Türk solu gruplarla birleşmesini zorunlu kılıyor. Bunu da muhtemelen bir üst akıl emrediyor. Aksi takdirde hiçbir ortak paydası bulunmayan muhafazakâr Kürt seçmenlerin oyu ile bunlar TBMM’ye nasıl taşıttırılıyor. Sezai Temelli, Ahmet Şık veya Figen Yüksekdağ gibiler, Kürtleri anlayabilecek veya onları temsil edebilecek ferasete sahip değiller. Bunların HDP’de bulunmalarını ve şirin gözükme çabaları çokta samimi görmüyorum. Yakın zamanda kazan kazan politikası iflas eder, bunlarında foyası oraya çıkar diye düşünüyorum. On yıllardır kaos ve anarşiden beslenen radikal sol, kominizim tahayyülünden vazgeçmemiş, bugünde mecra ve mekan değiştirerek PKK şemsiyesi altında Kürt toplumunun belli bir kesiminden beslenmektedir. Muhafazakâr Kürtlerin artık buna izin vermemesini umuyorum.”



“Millet ittifakı zorlama bir birlikteliktir”


HDP’nin de içinde bulunduğu ‘millet ittifakı’nda uyumsuz kimyasallar bulunduğunu kaydeden Arvas, “Yakın zamanda bu deney tüpü patlar. Laboratuvar duman altında kalır. Siyasette tabandan gelen bir talep yoksa, siz bunu üst akılla pişirip servis edemezsiniz. Hangi partiden olursa olsun seçmen bunu satın almıyor. CHP, İP, SP ve gayri resmi olarak da HDP’nin koalisyon ortağı olduğu ‘millet ittifakı’nın amacı, memleketin menfaati değil, Recep Tayyip Erdoğan’ı alt etmektir. Bunu da ayrı ayrı veya koalisyon kurarak bugüne kadar başaramadılar. Milletimiz 31 Mart seçimlerinde bunların hepsine yine hak ettiği cevabı verecektir” şeklinde konuştu.



“Biz Van ve ilçelerde sadece belediye başkanı önermiyoruz, herkesi kucaklayacak, bütün kesimlerin yüzünü güldürecek şehr-ül eminler öneriyoruz” diyen Arvas, şöyle devam etti:


“31 Mart ile ilgili kaçırılmaması gereken bir diğer detay da, bu seçimin bir hizmet etme ve hizmet etmek için temsiliyet verme seçimi olduğudur. Bu seçimde gücünü merkezden alan yerel yönetimleri desteklemek, memlekete kazandıracak ve herkesi ortak paydada buluşturacak bir husustur. Bizlerin de gayesi Van’ı yeniden hak ettiği hizmetlerle buluşturmak, gençlere iş-aş imkanı sağlamak, toplumsal refahı artırmak, sosyal alanlar inşa ederek hayatı kolaylaştıracak yatırımlar yapmaktır. Bu anlamda başta Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Necdet Takva olmak üzere 13 ilçe adayımız, projeleri ile bu anlamdaki duruşunu net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu isimlerin hepsinin başarılı bir siyaset ve hizmet adamı olduğundan hiç şüphe yoktur. Van yeni süreçte hem kendisine hizmet edecek hem de şehr-ül emin sıfatıyla onların beldesine sahip çıkacak isimlere yetkiyi verecektir inşallah.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.