GÜNDEM - 07 Haziran 2010 Pazartesi 17:01

"Gazze ablukasının kaldırılma zamanı geldi"

A
A
A
"Gazze ablukasının kaldırılma zamanı geldi"

Başbakan Erdoğan, İsrail'in yardım konvoyuna yaptığı saldırının ardından kurulması talep edilen bağımsız soruşturma komisyonunu reddetmesini eleştirdi.

ERHAN YILMAZ - ESRA ŞİMŞEK
İSTANBUL

Başbakan Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile Çırağan Sarayı'nda bir araya geldi. İki lider, görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Öncelikle söz alan Başbakan Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye insani yardım taşıyan Türk gemisine yönelik saldırısını bir kez daha tepki gösterdi. Erdoğan, Esad ile yaptıkları görüşmede İsrail'in saldırısı ve sonuçları üzerinde durduklarını belirterek, "Bölgesel ve ikili münasebetlerimizi değerlendirirken, barış ve istikrarın korunması bakımından son derece tahrikkar bir nitelik taşıyan, sadece Türkler hakkında değil, 32 ülke halkını da ilgilendiren bu konuyla alakalı olarak bütün dünya kamuoyunda büyün infial yaratan bu korkunç olayı, bir kez daha şiddetle lanetledik. Bu saldırının açık denizlerde, İsrail'den 72 mil uzaklıkta yapılmış olması ve silahsız barış gönüllülerini hedef alması, olayın vehametini daha da arttırmaktadır. İsrail'in kendi kara sularında dahi olmayan, masum sivillere karşı barbarca uyguladığı bu şiddet olayı, uluslararası hukukun ve her türlü insanlık değerinin ağır bir ihlalini teşkil etmektedir" dedi. 

Akdeniz'i kana bulayan menfur saldırıdan sonra zihinleri bulandırmak, gerçekleri çarpıtmak amaçlı çeşitli spekülasyonlar yapıldığına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, Mavi Marmara ve diğerin de bu yola sadece barış için, insanlık adına yola çıktıklarını söylediler. Başbakan Erdoğan, "Oradaki mazlum, mağdur ve her türlü insani yardıma muhtaç olan insanlara ulaşmak için bu gayretin içine girdiler. Birisi nefret seferi, diğeri barış seferi yapıyor. Fark buydu. İnsani adeta çıldırtan yaklaşım tarzında olanlar var. Akdeniz'de bir nefretten bahsedilecekse, o nefret İsrail hükümetinin nefretidir. Bir terörden bahsedilecekse, bu İsrail hükümetinin uyguladığı devlet terörüdür. 19 yaşındaki silahsız, masum yardım gönüllüsünü acımasızca katledenler, kimseyi saldırganlıkla, nefretle, terörle suçlamasınlar. Gitsinler aynaya baksınlar" diye konuştu.

"ASLINDA SUÇLULUĞUN TEŞALI İÇİNDELER"

Başbakan Erdoğan, sivillere karşı kuvvet kullanılmasının hiçbir şartta mazur görülemeyeceğini söyledi. İsrail tarafından dile getirilen bahanelerin, inandırıcılıktan kesinlikle yoksun, hiçbir şekilde kabul edilemez nitelikte olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Gemilerde 32 ülkeden gönüllüler vardı. İsrail'in bu yaptıkları, savaş zamanında dahi suç sayılacak niteliktedir. Şimdi gerçekleri örtbas etmeye çalışıyorlar ve aslında suçluluğun telaşı içindeler. İsrail'in izlediği umursamaz politikalar, insan haklarının yanı sıra Ortadoğu bölgesinde barış ve istikrarın tesisine de olumsuz etkide bulunmaktadır. Barış çabalarına şiddetle karşılık veren İsrail, onu bu şekilde şımartan imkanlara haiz, sınırsız imkanlara haiz. Bölgede orantısız güç imkanı kullanma şımarıklığına da alışık.
 
Bu noktada arkadan herhalde kendisini besleyen, destekler olduğunu da görüyor veya bunu varsayıyor. Bölgemizde barış zemininin her şeye rağmen güçlendirilmesi, hesap verilebilirlik ilkesinin yerleştirilmesi ve hukukun üstünlüğünün hakim kılınması için bölgesel ve küresel ölçekte atabileceğimiz ortak adımları gözden geçirdik. Bu bağlamda tüm uluslararası toplumun barış konvoyuna karşı gerçekleştirilen saldırıyı kınamakla yetinmeyerek, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Başkanlık açıklamasında da talep edilen bağımsız bir uluslar arası soruşturmanın bir an evvel icra edilmesini desteklemesini ve bunun takipçisi olmasını da talep ediyoruz. Birleşmiş Milletler tarafından görevlendirilecek bağımsız bir uluslar arası komisyonun, yaşanan vahim ve hukuk dışı olayı objektif, şeffaf ve kapsamlı olarak bir an önce ele almasını istiyoruz."

Erdoğan, uluslararası toplumun geniş bir kesimin bu olayın sorumlularının, yaptıklarının yanına kar kalmaması yönündeki güçlü beklentisinin karşılıksız bırakılmaması gerektiğini söyledi. Uluslararası hukuk çerçevesinde ve ilgili örgütler tarafından bu hukuksuz eyleme karşı kararlı tepkilerin verilmesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Başkanlık açıklaması önemli bir ilk adımdır. Atılan bu adımlar, ilave girişimlerle desteklenmelidir. Kararları sadece almakla değil, uygulamakla bir yere varabiliriz, uluslararası camianın İsrail'in hukuk dışı eylemlerine artık gerekli cevabı vermeli. Artık devir, uygulama devri. Dost ve kardeş Suriye'nin bu tutumumuzda bize tam destek vermesi, bizi son derece memnun etmiştir. Gazze'ye yönelik abluka ve ambargonun kaldırılmasının zamanı gelmiştir. 

Yapılacak olan insani yardımın sınırı olamaz. Burada insani yardımın yapılması noktasındaki destekler, ambargonun tamamıyla kaldırılması ve kapıların açılması. Biz dünyamızda açık hava hapishaneleri istemiyoruz. Suçsuz insanlar için açık hava hapishanesi olmaz. Böyle bir şeyi onaylamak bana göre bir insanlık suçudur. Bunun evrensel değerlerle bağdaşır hiçbir yanı yoktur. Şu anda Gazze, Filistin bir açık hava hapishanesidir. Bu insanlık dışı toplu cezalandırma yöntemini içimize sindirmemiz artık mümkün değil. Gazze'den kan ve gözyaşı akmaya devam ettikçe, susmamız mümkün olmayacaktır. Herkesin bölgesel barış ve istikrara yardımcı olmasını isterken, bu konuda da sessiz kalınmamasını
özellikle ifade etmek istiyorum. Herkesin görevini yapması, ertelenemez bir zorunluluktur" açıklamasında bulundu.

ESAD: "KİMİN ANORMAL OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI"

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin diplomatik ilişkilerine yönelik eleştirilere de tepki gösterdi. Herkesin görevini yapması gerektiğini belirten Erdoğan, "Monşerler bize ülkemizin içinde diplomatik ilişkiler öğretmesin. Onlar görevlerini yapsınlar. Emekli olana kadar ne yaptılar, şu anda ne yapıyorlar hepsi ortada. Biz diplomatik münasebetlerimizi nasıl gerekiyorsa o şekilde yaparız. Bu millete ne yakışıyorsa ona göre yapmaya da devam ederiz. Tarihten aldığımız bir diplomasi dersimiz var, gayet iyi biliriz. Bu millete ne yakışıyorsa biz onu yapacağız" dedi. 

Daha sonra söz alan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, İsrail'in Türk gemisine yönelik saldırısını bir cinayet olarak nitelendirdi. Esad, saldırıda 9 Türk vatandaşının ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirerek, "Türk kardeşlerimiz canice ve korkunç bir eylemde hayatlarını kaybettiler. Onlar şehitler. Meydana gelen, korkunç bir cinayettir. Bu olay, bütün dünyada böyle nitelendirilmektedir. Meydana gelen sadece bir cinayet değildir, aynı zamanda İsrail'in doğasını yansıtmaktadır. İsrail devleti Filistinlilerin kanları üzerinde kuruldu. Bu eylemler yüzyıldan beri devam etmektedir. Sadece askerlerin yaptığı bir yanlışlık değil, esasında bu olay İsrail devletinde var olan bir isteği yansıtmaktadır. İsrail hiçbir şekilde bu insanları suçlayamaz. Bu hususa ilişkin ne kadar çaba harcarsa harcasın, bu yolculuğu düzenleyenler bıçak taşınmasına bile izin vermediler. İsrail bunu bahane olarak ileri sürmesin diye bıçak bile götürmediler" diye konuştu. 

İsrail'in olayın ardından hiçbir şekilde dünyayı ikna edemediğini belirten Beşar Esad, "Onlar suçsuz Türk vatandaşlarını öldürdüler. Onlar sadece simgesel bir yardımı, abluka altındaki bir halka ulaştırmaya çalışıyorlardı. Tarih boyunca hiçbir Türk vatandaşın İsrailli vatandaşa saldırdığını duymadım. İsrail bu katliamı bilerek ve planlı bir şekilde gerçekleştirdi. Türkiye, Ortadoğu'da barışı gerçekleştirmek için çaba harcamaktadır. Türkiye bu yaraya parmak bastı. Türkiye'nin rolü ve girişimi çok önemli.

Suriye, Türkiye'nin girişimlerine destek veriyor. Kimin anormal olduğu ortaya çıktı. Davos'taki tutum, Türk halkına yönelik bir tutumdu. Biz, Türkiye'nin bu konudaki tüm kararlarının destekçisi olacağız. Türk kanı ve Arap kanı bir kandır. Bu yeni bir olay değil, tarihten geliyor. Bugün Türkiye Gazze'nin yanında yer almaktadır" açıklamasında bulundu. 

Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, Arap Birliği ve İslam Konferansı Örgütü'nün yoğun bir ikili ve uluslararası gayretin içine girmesi gerektiğini söyledi. Filistin barışının tesis edilmesinin önemli olduğunu belirten Erdoğan, El Fetih ve Hamas arasındaki sıkıntıların aşılmasının şart olduğunu ifade etti. Erdoğan, "Böyle bir dönemin içinde hala ayrılık olmamalı, olamaz. İnanıyorum ki, biz bu barışı sağlarız ama El Fetih ve Hamas'ın barış yanlısı olması şart. Hamas bu konuda bize gerekli yetkiyi veriyor. Aynı yaklaşımı bizim El Fetih'ten de görmemiz lazım. Bunun çözülmesi şart. Filistin halkının talepleri, burada her şeyin üzerindedir. Halkın taleplerini bir kenara bırakamayız ve burada El Fetih ve Hamas'ı farklı konuma kimsenin de uluslar arası camiada oturtma yetkisi yoktur. Kalkıp El Fetih'e bugün 'görüşme yapılabilen örgüttür', Hamas'ı 'bu terör örgütüdür' diye noktalamak ciddi bir yanlıştır. Bu yanlışı aslında Tony Blair geçen yılbaşında Davos'ta düzeltmişti.

Bunlar, bu doğruları görmezden geliyorlar. Demokratik yoldan seçim yapılmıştır ve bu seçimin neticesinde Filistin halkının münasebetiyle işbaşına gelmiştir ama iktidarda kalmalarına müsaade edilmemiştir. Dünyanın bu yaklaşım tarzını anlamak mümkün değil. Yaser Arafat'a terörist diyenler, daha sonra Arafat'ı Nobel Barış Ödülü ile ödüllendirmişlerdir. Bu gariplikler, bugünün gariplikleri değil. Bunlardan önce Filistin yöneticilerinin dersini alması lazım. Biz de her zaman onların yanında olacağız" ifadelerini kullandı.

"BİZİM ASKERİMİZ KUZEY KIBRIS'TA İŞGALCİ DEĞİLDİR"

İstanbul Konferansı Örgütü ve Arap Birliği'nin bölgedeki bu çalışmalar içinde kendi aralarındaki ilişkilerin de çok önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları söyledi:
"Bugün İsrail'in Suriye ile Lübnan ile sorunları var. Syleüreç başladı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin olağanüstü toplantısından sonra soruşturma komisyonu kurulması kararını verdiler. Biz, onların hazırlıklarına olumlu baktığımızı kendilerine ifade ettik. Bu şimdi işin bir adımı. Bir diğer adım Cenevre boyutu. Oranın da kesin takipçisi olacağız. Bunun dışında atmayı planladığımız buna yönelik de bir sürecimiz var. Atılabilecek hangi adım varsa atılacak. 

İsrail, orada akan kanların, o şehitlerimizin hesabını, bedelini kesinlikle ödemek durumundadır, ödeyecektir. Bunu biz hukuk çerçevesi içinde şu anda sürdürüyoruz. Bu işin hukuk boyutunda ne tür netice alacağımızı görmemiz lazım. İçinde bulunduğumuz süreçte İsrail'in tavırları birçok şeyi değiştirecektir. Biz sabırlıyız, sabırla birlikte bu süreci sürdürüyoruz."

Erdoğan, bir basın mensubunun İsrail'in Kıbrıs'a gemi göndereceği yönündeki sorusu üzerine, "Onlara karşı bizim tavrımız belli. Bizim askerimiz Kuzey Kıbrıs'ta işgalci değildir. Bizim askerimiz şu anda orada barışın korunmasına yönelik tedbirleri güden ve garantör ülke olarak orada. O garantinin gereklerini yerine getiren askerdir, bunun dışındaki yorumlar tamamen düzmece, bunları kabul etmemiz mümkün değil. Aynı şekilde Güney Kıbrıs'ta da askerler var. Türk askerinin Kuzey Kıbrıs'ta işgalci olması yaftalarına sıcak bakmamız mümkün değil. Askerimiz orada tamamıyla bir garantör olarak görevini yapmaktadır" dedi. 

Dünya liderlerinin saldırının ardından Türkiye'de tam destek verdiğini de belirten Erdoğan, İsrail'in bu saldırıyı aslında dünyaya karşı yaptığını söyledi. Başbakan Erdoğan, "Konuk liderlerimizin olaya yaklaşımları bizi memnun etti. Azerbaycan, Suriye, Katar, bir çok lider bu süreci bizimle paylaştı. Bu, bir hassasiyeti gösteriyor. Buna ne kadar önem verdiklerini gösteriyor. Olması gereken de bu. Burada İsrail, dünyaya karşı bunu yapmıştır. Sadece Türkiye'ye karşı olan bir şey değil. Eylem sadece Türkiye'ye karşı olsa, tavrımız daha da farklı olur. Burada Amerikalı vatandaşlar da var. Amerika aslında kendi vatandaşlarının da onurunu korumak durumundadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde oy birliği ile kararın çıkmış olması. Cenevre'de bu kararın alınmış olması, bunların hepsi olumlu gelişmeler. Temenni ederiz ki, arkası daha da farklı şekilde gelişsin. Bunu burada bırakmak kendimizi inkar, insana saygısızlık olur. Takipçisiyiz ve bu takibimizi de sürdüreceğiz" diye konuştu. 

İsrail'in, gemideki bazı Türklerin terör örgütü El Kaide ile bağlantılı oldukları yönündeki iddiasına da tepki gösteren Erdoğan, "Bir defa bu açıklamanın ne kadar temelsiz olduğunu, kendileri ortaya koymuş oluyorlar. Eğer böyle bir şey varsa, o zaman bunların İsrail'e girişlerinde pasaport kontrollerini yapar ve kontroller neticesinde yoksa gereğini yapar. Ya iade eder, ya da orada alıkoyar. Niçin bunları ülkelerine gönderdiler. Demek ki böyle bir şey yok. Ortada böyle bir terörist yok. Türklerden böyle bir terörist varsa, şu anda bizim İsrail'de kalan herhangi bir vatandaşımız yok. Nerede o teröristler, bunları biz de öinğrenelim. Bunlar sürekli olarak, adeta yalan üretme makinası gibi yalan üretiyorlar. Bunların şanındandır, hep bunu yaparlar. Şu anda yaptıkları da budur" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Ege Bölgesi’ndeki buluşçu öğrencilerin projeleri ilk kez Denizli’de Ege Bölgesinde İzmir’İn dışında ilk kez Denizli’nin ev sahipliğinde düzenlenen ve 100 projenin sergilendiği Ortaokul Öğrencileri Arası Proje Yarışması Bölge Finalinde görücüye çıkan fikirler büyük beğeni topladı. Ortaokul Öğrencileri Arası Proje Yarışması Bölge Finali ilk kez İzmir dışında bir kentin ev sahipliğinde Denizli EGS Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşiyor. Ege Bölgesi kentlerinden İzmir, Aydın, Muğla, Manisa, Uşak ve Denizli’den yarışmaya katılan okullardan toplam 100 proje yarı finale katıldı. Bu yıl 18.’si düzenlenen Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışmasında Ege Bölgesindeki okullarda hazırlanan 887 projeden 100 tanesi jüriler tarafından sergilenmeye değer görülerek, bölge finaline davet edildi. Bölge finalinde başarılı olan projeler ise Türkiye finalinde yarışmaya hak kazanacak. Birbirinden ilginç fikirlerin yer aldığı sergi, Denizli’de 3 gün boyunca yine ortaokul öğrencileri tarafından ziyaret edilebilecek. Muğla’dan başvurdukları 90 proje arasından 13’ü ile yarışmaya katılan Muğla Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Bekir Cevizci, “Ortaokul Öğrencileri Arası Proje yarışması bölge finali heyecanını yaşıyoruz. Öğrenciler yıl boyunca hazırladıkları projelerini sundular ve bunlar bir ön elemeden geçti. Davet edilen projeler ise burada 3 gün boyunca sergilenecek. Perşembe günü gerçekleşecek ödül töreninde dereceye giren öğrenciler Türkiye Finallerine gidecek. Biz bugün 13 proje ile buradayız. Şu an burada 100 proje var. Bunun 13’ü bize ait. Ege Bölgesi’ndeki projelerin yüzde 13’ü Muğla Bilim ve Sanat Merkezi’ne ait. Bilim ve teknoloji kuruluna bu yıl 90 proje ile başvuruda bulunduk. Türkiye bazında en çok proje başvurusu yapan ikinci okuluz. Ege Bölgesi’nde birinci sıradayız. Ege bölgesinde böyle bir başarı yok. Okullardan öğrenciler buraya gelerek geziyorlar. Buradaki projeler günlük hayat problemlerinde çıkardığımız tahlillerdir. Patent ve inovasyon değerine sahip projeler yaptılar” dedi. Yarışmaya katılan Muğla Bilim ve Sanat Merkezi öğrencilerinde Elif Su Demir ise “Benim projem, Bir Doğal Boyar Madde Kaynağı: Xanthoria Parietina. Xanthoria Parietina bir diken türü. Günümüzde sentetik boyar maddelerin özellikle insanlara ve çevreye pek çok etkisi olduğu bilinmektedir. Bu etkileri azaltmak için doğal boyar maddelere ihtiyaç vardır. Xanthoria Parietina’dan elde ettiğimiz doğal boyar maddenin ahşap üzerindeki etkinliğini ortaya koymak projemizin amacıydı ve amacımıza ulaştık. Elbette literatürde bu doğal boyar madde var. Ancak ahşap üzerindeki etkinliğinin olmaması bizim projemizi özgün kılmakta” ifadelerini kullandı.
Sivas Sivaslı kadınlar artık madımak toplamak yerine pazardan satın alıyor Sivas’ta baharın gelmesiyle birlikte dağlardan toplanan madımak otu pazar tezgahlarında satışa sunuldu. Pazar esnafı artık köylerde yeni neslin madımak toplamadığını belirterek, "Şimdiki nesil madımak toplamıyor. Birkaç seneye kadar da bu emekçi kadınlarımız ölürse madımak olayı biter" dedi. Türkiye’nin geleneksel yemek kültüründe önemli bir yere sahip olan ve türkülere dahi konu olan madımak, yıllar boyunca özellikle kırsal bölgelerde yaşayan genç kızlar tarafından doğada tek tek elle toplanırken, günümüzde halk pazarlarında veya marketlerden hazır olarak satın alınıyor. “Şimdiki nesil madımak toplamıyor, hamburger yemeye gidiyor” Pazarda madımak satan Ethem Yıldız, “10 senedir madımak işi ile uğraşıyorum. Madımak nisan ayında toplanmaya başlanır ve haziran ayına kadar devam eder. Bunu toplayan şu an köylü kadınlarımız, emekçi kadınlarımız var. Ne yazık ki o eski kadınlarımız da artık yaşlanıyor ve nesli tükeniyor. Şimdiki nesil madımak toplamıyor. Birkaç seneye kadar da bu emekçi kadınlarımız ölürse madımak olayı biter. Şimdi çocuklar pizza yemeye, hamburger yemeye gidiyorlar. Böylesi zararlı şeyleri yiyorlar ve madımak gibi yararlı bir şeyi yemiyorlar. Önceden kadınlarımız madımağı kendileri severek topluyordu. Şimdi ise nesil değiştiğinden dolayı kadınlarımız da tembelleşti ve madımak toplamıyorlar. Satın almaya geldiklerinde ise ’Bunun toplamasında ne var ki’ diyorlar. Madımağı toplaması kolay değildir. Madımağı topladıktan sonra 1 ay boyunca hasta yatabilirsiniz. Emekçi kadınlarımızın ellerine sağlık, çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. “Madımak da pazara düştü” Pazara alışveriş yapmaya gelen Ahmet Turan Yıldırım, “Kadınlar şimdi her şeyin hazırına koşuyorlar. Önceden bizim annelerimiz, nenelerimiz bunu toplarlar, güzelce bıçakla kıyarlardı ve bunun yemeğini yaparlardı kuşbaşı etle. Katı bir yemek olurdu, onu yufka ekmekle sokum ile yerdik. Bakar mısınız madımak da pazara düştü. Bundan köylerde çok var ama toplayan yok” şeklinde konuştu. “Genç kızlar daha madımağın ne olduğunu bile bilmiyorlar” Doğada elleriyle tek tek madımak toplayan Zeynep Gedikli, “Gençken biz topluyorduk, şimdiki cahiller ise daha madımağın ne olduğunu bilmiyorlar. Genç kızlar daha madımağın ne olduğunu bile bilmiyorlar” ifadelerini kullandı.