YEREL HABERLER - 16 Ocak 2012 Pazartesi 13:28

TATVANLI MUHTARLARIN AFET SIKINTISI

A
A
A
TATVANLI MUHTARLARIN AFET SIKINTISI

Bitlis’in Tatvan ilçesinde bulunan mahalle muhtarları, 1994 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla afet kapsamına alınan 6 mahalle için çifte standart uygulandığını iddia ettiler.
Sahil, Saray, İşletme, Kale, Bahçelievler ve Şirinevler Mahallesi’nin 1994 yılında Van Gölü’ndeki su seviyesinin yükselmesi neticesinde afet bölgesi ilan edildiğini ve bu mahallelerde ikamet eden vatandaşların adeta cezalandırıldıklarını belirten Sahil Mahallesi Muhtarı Kadri Ayaz, afet kararının kaldırılması gerektiğini söyledi.
Afet kapsamında bulunan 6 mahalle için çifte standart uygulandığını da iddia eden Muhtar Ayaz, afet kapsamında olmasına karşın geçen yıl işletme mahallesinde Hüseyin Çelik ilköğretim okulunun inşaatının tamamlanarak bu yıl hizmete açıldığını dile getirdi.
Ayrıca yine vatandaşlar için afet’in gereklerinin uygulandığını ancak afet kapsamında bulunan işletme mahallesinde 2008 yılında Selahattin Eyyübi İlköğretim Okulu inşaatının tamamlanarak hizmete açıldığını hatırlatan Ayaz, Saray Mahallesinde bulunan ve afet kapsamında olan Ordu Evi için de ek hizmet binasının yapımına izin verilerek çifte standart uygulandığını söyledi.
Yaklaşık 16 yıl önce yapılan ölçümlere göre varsayımlar gerekçe gösterilerek mahallelerin afet kapsamında mahkum bırakıldığını anlatan Ayaz, ilçedeki afet sorunun çözümünün ancak yeni yapılacak olan ölçümlerle giderileceğini söyledi. Afetten dolayı kendi arsasını herhangi bir şekilde değerlendiremeyen vatandaşın mağdur olduğunu anlatan Ayaz, alınan kararın keyfi bir şekilde yürürlüğe konulduğunu. bu keyfiyetin Tatvan’ın geleceğini ipotek altına aldığını ifade etti.
Arazisi afet bölgesinde olan vatandaşları mecburen kaçak yapılaşmaya sürüklediğini belirten Ayaz, alınan afet kararının yumuşatılmaması ya da en azından kaldırılmaması halinde gelecekte Tatvan’ın çehresinin katlanılmaz bir hal alacağını sözlerine ekledi.
Toplanan yaklaşık 10 bin imzaya acele bir şekilde cevap beklediklerini ifade eden Ayaz, "Yaşanan mağduriyetleri gidermek amacıyla afet ve imar izni konusuyla ilgili bu güne kadar yapmış olduğumuz bütün girişimlerimiz, varsayımlar öne sürülerek sonuçsuz kalmıştır. Bu hususta duyarsız ve ilgisiz Milletvekillerimiz şahsında Ankara’ya sesleniyoruz. Varsayımlarla bütün canlı varlıkların yaşam haklarının ellerinden alınamayacağı gibi sonumuzun ölüm olduğu, hastalanınca doktora gitmenin ne gereği var, karnımız
acıkınca zaten bir daha aç olacağımız tekrar yemek yemenin gereksiz olduğu mantığı ilçemiz insanlarını 16 yıllık uzun bir yıkım sürecine götürmüştür. Tatvan’ın afet kapsamından çıkarılması için göreve davet ediyoruz. 1994 yılından bu yana Tatvan’da yıkılan ev sayısı 119, boşaltılan ev sayısı 98 ve boşaltılması gereken ev sayısı da binin üzerindedir" şeklinde konuştu.
AFET EVLERİ İÇİN HANE BAŞINA 21 BİN TL BORÇ ÇIKTI
Evleri Afet kapsamına giren vatandaşlar için kendi istekleri dışında ve istemedikleri bir bölgede afet evleri yapıldığını ve yapılan evleri için kendilerinin banklara borçlandırıldığını kaydeden Muhtar Ayaz, afet evi alan 232 haneye geçen yıl itibariyle 21 Bin 800 TL borç çıktığını ve çıkan bu borçları ödeyemediklerini ifade etti.
Afet evlerinin vatandaşlara hibe olarak verilmesini istediklerini de dile getiren Ayaz, "Sahildeki 2 dönümlük arazimiz ve evimiz için sadece 80 metre karelik bir ev verildi ve bununda ücreti yine bizden istedi" diye konuştu.
Afet konusunda siyasetçilerin üzerine düşeni yapmadığını savunan İşletme Mahalle Muhtarı Raif Turgut da, seçimlerden önce Tatvan halkına afet’in kaldırılması konusunda kendilerinin ve siyasetçilerin ellerinden geleni yapacakları yönünde söz verdiklerini ancak Milletvekillerinin seçimlerden sonra çözmek için söz verdikleri sorunlar için bir daha kendilerini arayıp sormadıklarını belirtti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.