Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkan Gürkan Avcı, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in mecburi eğitimin 4+4+4 şeklinde kesintili ve kademeli olarak 12 yıla çıkarılmasına yönelik çalışmalarını desteklediklerini belirterek, "Eğitimde 4+4+4 uygulaması pedagojik ve bilimsel bir karardır" dedi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Avcı, 14 yıldır ısrarla sürdürülen 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulamasının mesleki eğitimi yok olma noktasına getirdiğini belirtti.18. Milli Eğitim Şurası’nda 8 yıllık kesintisiz temel eğitimin "kesintili ve kademeli" hale getirilmesine ilişkin sendika başkanı olarak öneri sunduğunu ve önerisinin kabul edilerek Milli Eğitim Şura kararı haline geldiğini söyleyen Avcı, "Mevcut sistemde mesleki eğitime 14-15 yaşında başlanılabiliyor. Bu yaşlarda meslek öğrenmek
zordur. Oysa mesleki eğitimde erken yaş esastır. Gençlerimizin meslek öğrenmede daha başarılı olması için, seçimlerini özgürce yapabilmeleri için, meslek liselerinin gelişmesi için ve ekonomik açıdan işletmelerin nitelikli eleman bulmasını kolaylaştırmak için mecburi eğitimde kesintili ve kademeli sisteme bir an önce geçilmelidir. Öte yandan milli eğitim politikalarını belirleme konusunda en yetkili danışma kurulu olan Milli Eğitim Şura kararlarının hayata geçiriliyor olması da ayrıca memnuniyet verici bir
durumdur" dedi.
8 yıllık kesintisiz eğitimin öğrencilerin sosyal, duygusal, psikolojik gelişimlerine zarar verdiği gibi yetenek ve kişilik gelişimlerinin yanı sıra akademik ve mesleki eğitimlerini de olumsuz etkilediğini kaydeden Avcı, "Bedensel olarak gelişmiş 15 yaşındaki çocuklar, 6-7 yaşındaki çocuklara koridorlarda, bahçede, kantinde şiddet uygulayabiliyor. Desteğimizdeki gerekçelerden birisi de aralarında büyük bedensel ve bilişsel farklılıklar bulunan bu çocukları birbirinden ayırmaktır" ifadelerini kullandı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 4+4+4 sistemiyle eğitimde önemli bir adım atmış olacağını, ilkokulda 4 yıl okuyacak olan öğrencinin arzu ettiğinde orta okulda mesleki eğitime yönelebileceğini ve böylece Türkiye’nin meslekte ara elaman ihtiyacı da karşılanacağı gibi liseler arası geçişlerin kolaylaşacağını belirten Avcı, "Mevcut sistem öğrencilerimizi başarısız, velilerimizi mutsuz etmiştir. Eğitimde tek tip öğrenci yetiştirme sistemsizliğini güçlendirmiştir. Yeni sistem, eğitime verimliliği getirecek,
akademik eğitimde uzmanlaşmanın önünü açacaktır. Mecburi eğitimin 4+4+4 şeklinde kesintili ve kademeli hale gelmesi durumunda eğitim sistemimizin temel sorunlarından birisi haline gelen dershane zorunluluğunun, özel derslerin ve kursların azalacağını düşünüyorum" dedi.
Avcı, 12 yıllık zorunlu eğitime bir anda geçilmemesi gerektiğini, pilot uygulamalar yapılarak kademeli şekilde geçilmesi gerektiğini, böylece geçiş sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerleyeceğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünya ülkeleri eğitimle kalkınıyor. Eğitimin artık okul sıralarıyla sınırlı kalmadığı bir dünyada 12 yıllık zorunlu eğitime karşı çıkmak tam bir basiretsizliktir. Bu itibarla Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer’in eğitim sisteminde yaptığı zaruri reformlara ve çağdaş yeniliklere ısrarla devam etmesini istiyor ve kendisini destekliyoruz. Öte yandan birikimli, donanımlı ve kendini sürekli yenileyen öğretmenler sayesinde 12 yıllık kesintisiz eğitimde başarı yakalanabileceğini ve eğitim sistemine artı bir
değer katabileceğini hatırlatmak isteriz. Bu da ekonomik, mesleki ve demokratik sorunları çözülmüş öğretmenlerle gerçekleşebilir."
110 BİN CİVARINDA YENİ ÖĞRETMENE İHTİYAÇ DUYULACAK
Küresel güç ve bölgesel aktör haline gelen Türkiye’nin yaşamakta olduğu birçok sorunun altında yatan nedenin eğitimsizlik olduğunu, bu sorunları çözmek için önce eğitim sorununu çözmek gerektiğini kaydeden Gürkan Avcı, "Dünya ortalamasına baktığımızda zorunlu eğitim süresinin 10 ila 11 yıl arasında olduğunu görüyoruz. Çocuk ve gençlerimizin eğitimiyle ilgili bugün ne yaparsak, gelecekte de onun meyvesini alırız. Bugün Türkiye nüfusunun ortalama eğitim süresi 6 yıldır. Ortaöğrenimde okullaşma oranımız ise
yüzde 69’dur. Gelecekte ne görmek istiyorsak bugünden tespit etmeliyiz, bu ancak eğitime destek vermekle gerçekleşir. Japonya’daki depremlerde okullar çocukların başına yıkılmıyor. Bunlar mucizeyle değil, eğitime verilen önem ve destekle oluyor. Japonya’nın en önemli gayrimenkulü eğitimdir. Zorunlu eğitimin kaliteli ve verimli hale getirilerek 12 yıla çıkarılmasını istiyoruz. Hükümet bilimsel, nitelikli ve eşitlikçi 12 yıllık kesintisiz eğitim hedefi için genel bütçeden eğitime ayırdığı payı artırarak,
fiziki altyapı gereksinimini ve ihtiyaç duyacağı 110 bin civarındaki öğretmenin planlamasını da hatırlamaya başlamalıdır" dedi.
Maddi imkansızlıklar nedeniyle zorunlu eğitime katılamayacak dar gelirli ailelerin çocuklarının ders kitapları dışında bazı eğitim harcamalarının da devletçe karşılanması gerektiğini ve başarılı olanlarının ise ücreti devlet tarafından ödenmek suretiyle özel okullara gönderilmesini istediklerini söyleyen Avcı, Türkiye’nin özgür, bilimsel ve özgün bir eğitim sistemi inşa etmesi gerektiğinin altını çizerek, 12 yıllık zorunlu eğitim için gerekli altyapı hazırlık çalışmalarının hızlandırılması ve
stratejisinin oluşturulması gerektiğini belirtti. Avcı, zorunlu eğitimin 4+4+4 şeklinde kesintili ve kademeli hale gelmesi durumunda çocukların kabiliyetine uygun dersleri seçebileceği bir müfredatın oluşturulması ihtiyacı doğacağını da söyledi.
Avcı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra bürokrasisinde ve okul idareciliklerinde performans sistemi uygulaması başlatıyor olmasını desteklediklerini ve performansa dayalı demokratik eğitim yönetimine geçilmekte geç kalındığını belirterek, "Öğretmenlerimiz mevcut yönetici atama ve terfi sisteminde önünü görememekle birlikte çalışarak, üreterek, kendini geliştirerek görevde yükselmeyi bir hayal olarak düşünmekteydi. Eğitim yöneticilerinin, siyasilerin ve nüfuzlu kişilerin referansıyla yahut yazılı
sınavla tespit etmenin sağlıklı olmadığını biliyoruz. Bilgisayar dahi kullanmasını bilmeyen gençlerin psikolojik gelişim evrelerinden, iç dünyalarından, pedagojiden bihaber, statükocu yönetici fotoğrafının çağdaş eğitim sisteminde yeri yoktur. Bakan Ömer Dinçer, çalışan, başarılı, yeniliğe açık, kendini geliştiren, vizyon sahibi, eğitim lideri yöneticilerinin iş başına getirilmesi konusunda seri adımlar atmalıdır" diyerek sözlerine son verdi.