GENEL - 07 Ocak 2012 Cumartesi 14:39

DES GENEL BAŞKANI AVCI: "4+4+4 PEDAGOJİK VE BİLİMSEL BİR KARARDIR"

A
A
A
DES GENEL BAŞKANI AVCI: "4+4+4 PEDAGOJİK VE BİLİMSEL BİR KARARDIR"

Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkan Gürkan Avcı, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in mecburi eğitimin 4+4+4 şeklinde kesintili ve kademeli olarak 12 yıla çıkarılmasına yönelik çalışmalarını desteklediklerini belirterek, "Eğitimde 4+4+4 uygulaması pedagojik ve bilimsel bir karardır" dedi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Avcı, 14 yıldır ısrarla sürdürülen 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulamasının mesleki eğitimi yok olma noktasına getirdiğini belirtti.18. Milli Eğitim Şurası’nda 8 yıllık kesintisiz temel eğitimin "kesintili ve kademeli" hale getirilmesine ilişkin sendika başkanı olarak öneri sunduğunu ve önerisinin kabul edilerek Milli Eğitim Şura kararı haline geldiğini söyleyen Avcı, "Mevcut sistemde mesleki eğitime 14-15 yaşında başlanılabiliyor. Bu yaşlarda meslek öğrenmek
zordur. Oysa mesleki eğitimde erken yaş esastır. Gençlerimizin meslek öğrenmede daha başarılı olması için, seçimlerini özgürce yapabilmeleri için, meslek liselerinin gelişmesi için ve ekonomik açıdan işletmelerin nitelikli eleman bulmasını kolaylaştırmak için mecburi eğitimde kesintili ve kademeli sisteme bir an önce geçilmelidir. Öte yandan milli eğitim politikalarını belirleme konusunda en yetkili danışma kurulu olan Milli Eğitim Şura kararlarının hayata geçiriliyor olması da ayrıca memnuniyet verici bir
durumdur" dedi.
8 yıllık kesintisiz eğitimin öğrencilerin sosyal, duygusal, psikolojik gelişimlerine zarar verdiği gibi yetenek ve kişilik gelişimlerinin yanı sıra akademik ve mesleki eğitimlerini de olumsuz etkilediğini kaydeden Avcı, "Bedensel olarak gelişmiş 15 yaşındaki çocuklar, 6-7 yaşındaki çocuklara koridorlarda, bahçede, kantinde şiddet uygulayabiliyor. Desteğimizdeki gerekçelerden birisi de aralarında büyük bedensel ve bilişsel farklılıklar bulunan bu çocukları birbirinden ayırmaktır" ifadelerini kullandı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 4+4+4 sistemiyle eğitimde önemli bir adım atmış olacağını, ilkokulda 4 yıl okuyacak olan öğrencinin arzu ettiğinde orta okulda mesleki eğitime yönelebileceğini ve böylece Türkiye’nin meslekte ara elaman ihtiyacı da karşılanacağı gibi liseler arası geçişlerin kolaylaşacağını belirten Avcı, "Mevcut sistem öğrencilerimizi başarısız, velilerimizi mutsuz etmiştir. Eğitimde tek tip öğrenci yetiştirme sistemsizliğini güçlendirmiştir. Yeni sistem, eğitime verimliliği getirecek,
akademik eğitimde uzmanlaşmanın önünü açacaktır. Mecburi eğitimin 4+4+4 şeklinde kesintili ve kademeli hale gelmesi durumunda eğitim sistemimizin temel sorunlarından birisi haline gelen dershane zorunluluğunun, özel derslerin ve kursların azalacağını düşünüyorum" dedi.
Avcı, 12 yıllık zorunlu eğitime bir anda geçilmemesi gerektiğini, pilot uygulamalar yapılarak kademeli şekilde geçilmesi gerektiğini, böylece geçiş sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerleyeceğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünya ülkeleri eğitimle kalkınıyor. Eğitimin artık okul sıralarıyla sınırlı kalmadığı bir dünyada 12 yıllık zorunlu eğitime karşı çıkmak tam bir basiretsizliktir. Bu itibarla Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer’in eğitim sisteminde yaptığı zaruri reformlara ve çağdaş yeniliklere ısrarla devam etmesini istiyor ve kendisini destekliyoruz. Öte yandan birikimli, donanımlı ve kendini sürekli yenileyen öğretmenler sayesinde 12 yıllık kesintisiz eğitimde başarı yakalanabileceğini ve eğitim sistemine artı bir
değer katabileceğini hatırlatmak isteriz. Bu da ekonomik, mesleki ve demokratik sorunları çözülmüş öğretmenlerle gerçekleşebilir."
110 BİN CİVARINDA YENİ ÖĞRETMENE İHTİYAÇ DUYULACAK
Küresel güç ve bölgesel aktör haline gelen Türkiye’nin yaşamakta olduğu birçok sorunun altında yatan nedenin eğitimsizlik olduğunu, bu sorunları çözmek için önce eğitim sorununu çözmek gerektiğini kaydeden Gürkan Avcı, "Dünya ortalamasına baktığımızda zorunlu eğitim süresinin 10 ila 11 yıl arasında olduğunu görüyoruz. Çocuk ve gençlerimizin eğitimiyle ilgili bugün ne yaparsak, gelecekte de onun meyvesini alırız. Bugün Türkiye nüfusunun ortalama eğitim süresi 6 yıldır. Ortaöğrenimde okullaşma oranımız ise
yüzde 69’dur. Gelecekte ne görmek istiyorsak bugünden tespit etmeliyiz, bu ancak eğitime destek vermekle gerçekleşir. Japonya’daki depremlerde okullar çocukların başına yıkılmıyor. Bunlar mucizeyle değil, eğitime verilen önem ve destekle oluyor. Japonya’nın en önemli gayrimenkulü eğitimdir. Zorunlu eğitimin kaliteli ve verimli hale getirilerek 12 yıla çıkarılmasını istiyoruz. Hükümet bilimsel, nitelikli ve eşitlikçi 12 yıllık kesintisiz eğitim hedefi için genel bütçeden eğitime ayırdığı payı artırarak,
fiziki altyapı gereksinimini ve ihtiyaç duyacağı 110 bin civarındaki öğretmenin planlamasını da hatırlamaya başlamalıdır" dedi.
Maddi imkansızlıklar nedeniyle zorunlu eğitime katılamayacak dar gelirli ailelerin çocuklarının ders kitapları dışında bazı eğitim harcamalarının da devletçe karşılanması gerektiğini ve başarılı olanlarının ise ücreti devlet tarafından ödenmek suretiyle özel okullara gönderilmesini istediklerini söyleyen Avcı, Türkiye’nin özgür, bilimsel ve özgün bir eğitim sistemi inşa etmesi gerektiğinin altını çizerek, 12 yıllık zorunlu eğitim için gerekli altyapı hazırlık çalışmalarının hızlandırılması ve
stratejisinin oluşturulması gerektiğini belirtti. Avcı, zorunlu eğitimin 4+4+4 şeklinde kesintili ve kademeli hale gelmesi durumunda çocukların kabiliyetine uygun dersleri seçebileceği bir müfredatın oluşturulması ihtiyacı doğacağını da söyledi.
Avcı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra bürokrasisinde ve okul idareciliklerinde performans sistemi uygulaması başlatıyor olmasını desteklediklerini ve performansa dayalı demokratik eğitim yönetimine geçilmekte geç kalındığını belirterek, "Öğretmenlerimiz mevcut yönetici atama ve terfi sisteminde önünü görememekle birlikte çalışarak, üreterek, kendini geliştirerek görevde yükselmeyi bir hayal olarak düşünmekteydi. Eğitim yöneticilerinin, siyasilerin ve nüfuzlu kişilerin referansıyla yahut yazılı
sınavla tespit etmenin sağlıklı olmadığını biliyoruz. Bilgisayar dahi kullanmasını bilmeyen gençlerin psikolojik gelişim evrelerinden, iç dünyalarından, pedagojiden bihaber, statükocu yönetici fotoğrafının çağdaş eğitim sisteminde yeri yoktur. Bakan Ömer Dinçer, çalışan, başarılı, yeniliğe açık, kendini geliştiren, vizyon sahibi, eğitim lideri yöneticilerinin iş başına getirilmesi konusunda seri adımlar atmalıdır" diyerek sözlerine son verdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.