POLİTİKA - 21 Ocak 2012 Cumartesi 15:33

TBMM BAŞKANI ÇİÇEK, SDE`NİN "YENİ ANAYASA" KONULU SEMPOZYUMU`NA KATILDI

A
A
A
TBMM BAŞKANI ÇİÇEK, SDE`NİN "YENİ ANAYASA" KONULU SEMPOZYUMU`NA KATILDI

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yeni bir anaysa yapılacaksa, herkesin önyargılardan uzak bir şekilde belli bir noktada buluşması gerektiğini belirterek, "Aksi takdirde, yarın istediği cümleyi orada görmeyenler, bu anayasayı yapanları ’vatan haini’ diye ilan ederler" dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) düzenlediği ’Yeni Anayasa’da temel Sorunlar ve Çözüm Önerileri Sempozyumu’na katıldı. Burada bir konuşma yapan Çiçek, anayasa yapım süreciyle ilgili çalışmalarına başladıkları günden beri toplumun değişik kesimlerinden görüş ve katkı istediklerini belirten Çiçek, gelen görüşlerin büyük kısmının genel söylemden ibaret olduğunu söyledi. Özgürlükçü ve demokratik bir anayasa istendiğini ifade eden Çiçek, bunların bugüne kadar söyledikleri bu
sorunun 1 bölü 1 milyon ölçeğindeki kaba başlıkları olduğunu söyledi.
Gelinen noktada biraz daha özele inmeye ihtiyaç olduğuna işaret eden Çiçek, bu sempozyumdan çıkan sonuçların da en kısa sürede anayasa Uzlaşma Komisyonu’na iletilmesi durumunda, bundan istifade edebileceklerini söyledi.
Türkiye’nin 30 yıldır bir anayasa sorunu bulunduğunu ifade eden Çiçek, "Bizim yaşadığımız her sorun anayasadan kaynaklanmıyor olabilir ama bizi uzun süre meşgul eden, Türkiye’de kutuplaşmalara, gerginliklere birçok siyasi sosyal sıkıntılara neden olan gelişmelerin büyük kısmı anayasadan kaynaklanıyor" diye konuştu.
Türkiye’nin son bir aylık sürede hep anayasadan kaynaklı sorunları tartıştığına işaret eden Çiçek, "Mesela neyi tartışıyoruz? Cumhurbaşkanlığı süresi 5 yıl mı 7 yıl mı? Yani bu kadar zamandır bu işi netleştiremedik. Anlaşılıyor ki daha bir süre tartışılacak. Devletin birliğini bütünlüğünü, milleti temsil eden en yüce makamla ilgili tartışma, toplumda çok değişik sıkıntılar meydana getirir. Belli ki 5 yıl 7 yıl İşte 7 yıl diye evvelki gün Meclis’ten geçti. Veto edilsin, edilmesin, eğer gidilecekse Anayasa
Mahkemesi süreci Ondan sonraki durumlar ve açıklamalara bakarsanız bu önemli bir tartışma konusu olarak önümüzde duruyor ve anayasanın yorumundan kaynaklı bir sorun" diye konuştu.
Yine eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un adliye mahkemelerinde mi yoksa Yüce Divan’da mı yargılanacağı konusunun da Anayasa’nın 145-148 maddelerinin yorumundan kaynaklı tartışmalar olduğunu belirten Çiçek, dokunulmazlıkların, bir milletvekilinin evi aranıp aranmamasının ve tutuklu vekillerin durumunun da anayasal sorunlar olduğunu anlattı.
Ortada ciddi bir anayasa sorunu olduğunu ve bunun da kaynağından çözülmesi gerektiğine vurgu yapan Çiçek, "Kısmi çözümlerle biz bunu rayına oturtamadık. 17 defa değişti, 100’den fazla maddesi değişti. Ama bu binanın, 82 anayasası ile kurulan bu sistemin, orasını burasını tamir ederek, restore ederek bu binada yaşamamıza imkan yok. Yepyeni bir binaya, yepyeni bir inşaata ihtiyaç var. Bunu yaparken de 30 yılın tecrübesinden iyi istifade etmek lazım. ’Bir iş iyi yapılmazsa, dengeleri doğru kurulmazsa bir
ülkede ne tip sorunlar çıkar’ın laboratuar olarak Türkiye böylesine bir armağanda da bulunmuş oluyor. 82 anayasasını iyi irdelersek toplumlar açısından, ne gibi sorunlarla karşılaşabiliriz Türkiye işte bu manada bir ülkedir" diye konuştu.
"ANAYASA’NIN ROT BALANSI BOZUK"
Bir anayasa 17 defa değiştiyse, o ülkede hukuk istikrarını temin etmenin kolay olmayacağını belirten Çiçek, siyaset adamlarının ise en çok vurgu yaptığı konunun güven ve istikrar olduğunu söyledi. İstikrar deyince daha çok bir partinin mecliste çoğunluğu elde etmesi ve tek başına iktidar olmasına vurgu yapmanın herkesin işine geldiğini belirten Çiçek, şunları kaydetti:
"Bunun doğru yanı var. Ama bu anayasa döneminde tek başına mecliste çoğunluğunuz da olsa, istikrarın temin edilmediğini gördük. Bu anayasa ile sayısal istikrar mümkün ama siyasal istikrar mümkün olmadı. İşte kapatma davası Kuvvetli bir çoğunluk var Türkiye’yi bir yıl arafta bıraktı. Hani derler ya soğanın acısını yiyen değil doğrayan bilir. Doğrayan tarafta olduğumuz için kapatma davasının nelere mal olduğunu biz biliyoruz. Bunun parasal olarak hesabını da kimse yapamaz, ki hayat sadece paradan da ibaret
değildir. Bu anayasa ile hukuk istikrarı da mümkün olmuyor zaman zaman, siyasi istikrar da mümkün olmuyor, hatta ve hatta yaptığınız iş ve işlem bu anayasa uygun olsa bile sorun çıkarmaya devam ediyor. Çünkü anayasanın kendi dengeleri bozuk, rot balansı bozuk."
Çiçek, TBMM’de dört siyasi partinin, ’bu yeni anayasanın bugün oluşmuş olan 24. dönem parlamentosu tarafından yapılması’, ’anayasanın Uzlaşma Komisyonu aracılığıyla yapılması’, ’komisyonun başkanlığını Meclis Başkanı’nın yapması’ ve ’görüş birliği ile oluşması’ konularında uzlaştığını kaydetti.
UZLAŞI ÇAĞRISI
Sadece siyasi partilerin değil, sivil toplum kuruluşlarının da yeni anayasa sürecine katılmaları gerektiğini vurgulayan Çiçek, şunları söyledi:
"Bir anaysa yapılacaksa, bu ’benim anayasam’ değil, ’bizim anayasamız’ olacaksa, herkesin belli bir noktada buluşması gerekiyor; sadece 4 partinin değil. Her kuruluş ’en doğrusu benimdir, diğerleri yanlıştır’ inatlaşması içinde olursa, böyle bir fikri sabitlik söz konusu olacaksa, o zaman binlerce anayasa metni ortaya çıkarmamız lazım. Onun için, benim değil bizim anayasamız diyebilmek noktasında uzlaşmacı bir tavrı, uzlaşılacak noktaları ortaya koymak ve toplumu bu yönde de motive etmek gerekir.
’Eğer Anayasa’da şu cümle yer alacaksa ya da yer almayacaksa bön böyle bir anayasayı istemem, mevcudu kalsın’; böyle bir inatlaşma içerisinde anayasa yapılamaz. Herkes kendi söylediğinin doğru olduğu kadar, söylediğinin eksik yanı olabileceğini de, başkalarının söylediğinin de doğru yanlarının olabileceğini peşinen kabul etmesi lazım. Demokratik olgunluk bunu gerektirir.
Eğer siz benim dediğim dediktir diyorsanız 82 anayasasının nesini tenkit ediyorsunuz o zaman. O da böyle bir mantıkla hazırlandı. Şimdi aynı felsefeyle, aynı mantıkla bir anayasa yapılamaz.
Önyargılarla bu tartışmalara başlarsak, o zaman bu tarihi fırsatı hep berber heba etmiş oluruz. Onun için siyasi partilerden evvel bölesi bir uzlaşı havasının topluma egemen olması noktasında sivil toplumun söyleyeceğinden çok daha önemlisi bu atmosferin oluşmasıdır. Aksi takdirde, yarın istediği cümleyi orada görmeyenler, bu anayasayı yapanları ’vatan haini’ diye ilan ederler."
Yeni anayasaya ilişkin şahsi görüşleri bulunduğunu ancak bu süreçte tarafsız olmak adına keskin görüşleri olduğunda bile görüş bildirmemeye gayret ettiğini de dile getirdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Tortum ekşi pestili artık coğrafi işaretli Ülkemizde coğrafi işaretli ürün çeşitliliğinde Gaziantep ve Konya’dan sonra en çok ürüne sahip olan Erzurum’da Tortum ekşi pestili de TÜRKPATENT tarafından tescillendi. Tortum Belediyesi tarafından 2022 yılında mahreç işareti almak için TÜRKPANET kurumuna başvurusu yapılan Tortum ekşi pestili, Erzurum’un 55’inci coğrafi işaretli ürünü oldu. Erzurum’un Tortum ilçesine ait kızılcıklar özenle seçilerek marmelat haline getiriliyor. Daha sonra bu marmelat pestil şeklinde serilerek kurutuluyor ve ekşi kızılcık pestili elde ediliyor. Geleneksel üretim şekli bozulmadan üretilen ve tamamen doğal yöntemlerle hazırlanıyor. Tortum ekşi pestilinde şeker ve renklendirici bulunmuyor. Sadece su ve kızılcık kullanılıyor Tortum ekşi pestili, doğal olarak yetişen kızılcık meyvesi ve içme suyu kullanılarak Tortum ilçesinde üretiliyor. Tadı ekşi, rengi parlak kırmızı olan Tortum ekşi pestili endüstriyel ve geleneksel olmak üzere iki şekilde üretiliyor. Tortum ekşi pestilinin üretiminde, genel pestil üretimlerinden farklı olarak, nişasta, un, şeker, fındık veya ceviz kullanılmıyor. Şeker ilavesi yapılmadığı için de kızılcık meyvesinin verdiği ekşi tada sahip olup coğrafi sınırda “ekşi pestili” olarak adlandırılıyor. Tortum ekşi pestilinin geçmişi eskiye dayanıyor. Tortum ilçesinin mutfak kültüründe önemli bir yere sahip ve ilave bileşen içermeyen, sadece kızılcık meyvesi kullanılarak üretilmesi coğrafi sınıra özgü olmasını sağlıyor.
İstanbul Başakşehir’de "Yemin Olsun" sergisi ziyarete açıldı Başakşehir Belediyesi’nin hayata geçirdiği Başakşehir Sanat Galerisi, sanatseverleri bir araya getirmeye devam ediyor. Şehrin yeni sanat merkezi dikkat çeken bir işe imza atarak Kur’an-ı Kerim’deki yemin ayetlerinden oluşan serginin kapılarını ziyaretçilerine açtı. Başakşehir Belediyesi’ne bağlı Başakşehir Sanat Galerisi, bugüne kadar gerçekleştirdiği etkileyici sergilerine bir yenisini daha ekledi. 16 farklı sanatçının Kur’an-ı Kerim’deki 19 surenin başındaki yeminlere yer verdiği eserlerle bir araya gelen “Yemin Olsun” Sergisi, düzenlenen programla kapılarını ziyaretçilerine açtı. Küratörlüğünü kaligrafi sanatçısı Emrah Yücel’in yaptığı ve Kur’an-ı Kerim’in derinliklerine yolculuk yapmak isteyenleri buluşturan sergi, Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de yemin ettiği kavramları ve varlıkları ele alıyor. Şehir Sanat’ta düzenlenen serginin açılış törenine Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu da katıldı. Başkan Kartoğlu, “Sergideki eserler, yaratılan her şeyin Rabbimizin ismini hatırlamak ve bulmak için bir vesile olduğunu vurguluyor” dedi. “Bu özel sergi yaratılışın ve varoluşun sırlarını anlamlandırıyor” Şehir Sanat’taki 8’inci sergilerini açtıklarını dile getiren Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, “ Bugün burada siz değerli sanatseverlerin de katılımıyla 8’inci sergimizi açıyoruz. İstanbul’un yeni sanat merkezi olan Şehir Sanatta ’Yemin Olsun’ adlı serginin açılışında sizlerle bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu özel sergi, Kur’an-ı Kerim’in yemin ayetlerini ele alıyor. Yaratılışın ve varoluşun sırlarını anlamlandırıyor ve farklı bir bakış açısı sunuyor. Arz, sema, yıldızlar, gece, gündüz, şafak, kuşluk vakti, ay, güneş, melek, rüzgar, zeytin ve incir gibi kavramlara edilen yeminler, kainatın derinliklerindeki hikmete ve derinliğe yolculuk etmemizi sağlıyor. Bu sergi, sadece sanatı değil, aynı zamanda düşünceyi ve bilinci de bir araya getirerek, manevi bir keşfe davet ediyor. Sergideki eserler, yaratılan her şeyin Rabbimizin ismini hatırlamak ve bulmak için bir vesile olduğunu vurguluyor “ diye konuştu. “Yemin birbirimizi inandırmak için kullandığımız önemli bir done” Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de yemin ettiği surelerdeki imgesel formların sergilenmeye değer olduğunu belirten Yemin Olsun Sergisi’nin Küratörü Emrah Yücel, “ Başakşehir Belediyesi Şehir Sanat Galeri’de Yemin Olsun isimli sergiyi açıyoruz. Yemin Olsun Kur’an-ı Kerim’deki yemin ayetlerinden ilham alınarak, çağdaş ve geleneksel sanatlarımızın farklı disiplinlerinden 16 sanatçı ve 19 eserden ortaya çıkan bir sergi. Yemin birbirimizi inandırmak için kullandığımız önemli bir done. ‘Allah-u Teala Kur’an-ı Kerim’de neyin üzerine yemin etmiştir?’, ’Acaba bunların imgesel formu nasıl olur?’ diye düşündüğümüzde, bunun sergilemeye değer unsurlar barındırdığını gördük. Sonucu da çok güzel oldu. Biz çok beğendik. Şehir Sanat Galerisi daha önce de çok güzel sergilere imza attı. Bu sergide buraya yakışır bir sergi oldu. Böyle güzel bir mekanı kültür sanat camiasına kazandırdıkları için Başakşehir Belediye Başkanımız Yasin Kartoğlu’na çok teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu. Sergi, 18 Nisan-28 Mayıs 2024 tarihleri arasında Başakşehir Sanat Galerisi’nde ziyaret edilebilecek.
Hatay Depremzede vatandaşlar TOKİ konutlarına taşındılar Depremin vurduğu Hatay’ın Payas ilçesinde yapımı tamamlanan TOKİ konutlarına taşınan afetzede Abik ailesi, yeni yuvalarında yaşamanın heyecanını hissediyorlar. Asrın felaketinde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş, on binlerce konut yerle bir olmuştu. Deprem sonrası bölgenin yeniden ayağa kalkması için çalışmalara kısa sürede başlanmıştı. TOKİ tarafından yapımına geçtiğimiz yıl depremin hemen ardından başlanan afet konutları, hak sahiplerine teslim edilmeye başlanmıştı. Payas ilçesinde çevre düzenlemeleri tamamlanan konutlarda vatandaşlar yaşamaya başladı. Afet konutlarının ilk sakinlerinden olan Abik ailesi, yeni evlerinin heyecanını yaşıyorlar. Depremzede Hatice Abik, "Yeni evime yerleşerek ilk gün kurban kestim ve ailemi ağırladım. Devletimizden, milletimizden Allah razı olsun" dedi. “Allah’a çok şükür hamdolsun yapanlardan emeği geçenlerden” 83 yaşındaki Mustafa Abik, yeni yuvasında emeği olanlara teşekkürlerini dile getirerek "Allah o günleri göstermesin gerçekten çok büyük bir, felaket oldu. Evlerimiz böyle gitti geldi. Merdivenin bütün şeyleri yere düştü. Kontrole gelip ağır hasarlı bu binanın yıkılması lazım sonra geldiler yıktılar. Allah’a çok şükür hamdolsun yapanlardan emeği geçenlerden. Devletimizden Allah razı olsun gerçekten. Büyük bir mükafat bu bizim için Allah razı olsun” dedi. “Yerleşince hemen gittim bayramın birinci günü, kurban aldım geldim kestirdim” Evine bayramın birinci günü yerleştiğini ve ardından kurban kestiğini dile getiren 70 yaşındaki Hatice Abik ,”Gece sahura kalktık oğlum işte yemeğimizi yedik, oturduk anca biz gürültüyle mübarek geldi. Kapıya zor kalkıp gittim, kapıdan tutundum. Kapıdan tutundum böyle elimi vura vura elim kırılmış başka yerde bitmiş, sabahtan kalktım elim böyle şişmiş. Takside kaldık 2-3 gece, takside kaldık sonra oğlan geldi bizi Ankara’dan aldı gitti. Ankara’ya götürdü, 1 ay orda kaldık. Hamdolsun Allah’a binlerce şükürler olsun yüce Mevla’ma. Devletimizden, milletimizden ya Rabbim yapanlardan Allah razı olsun. Yerleşince hemen gittim bayramın birinci günü, kurban aldım geldim kestirdim. Yemek yaptım çoluğu çocuk hepsini çağırdım, bayramın 1. günü hepsine burada yedirdim. Belki de 50 kişi erkek vardı, belki de 25 kişi kadın vardı. Memnun oldum Allah razı olsun oğlum, yapanlardan edenlerden, emeğe geçenlerden Allah razı olsun hepsinden de” ifadelerini kullandı. (OA-VK-
Tokat Tokat Belediye Başkanı Yazıcıoğlu, “Durum tespit çalışmaları devam ediyor” Tokat’ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen depremlerin ardından Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu depremin merkez üssüne gelerek incelemelerde bulundu. Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Yazıcıoğlu, “Durum tespit çalışmaları devam ediyor” dedi. Tokat’ın Sulusaray ilçesinde önceki gün başlayan ve ardı arkasını kesmeyen depremler, ilçeyi olumsuz etkiledi. 4.7, 4.1 ve 5.6 büyüklüğünde meydana gelen depremler sonrası vatandaşlar geceyi sokaklarda geçirdi. İlçede birçok noktaya mobil aşevi ve ikram araçları kuruldu. Depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesine gelen Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, incelemelerde bulundu. İncelemelerin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Başkan Yazıcıoğlu, bölgede durum tespit çalışmalarının sürdüğünü söyledi. "Spor tesislerimizi, vatandaşlarımıza açtık" İlk depremin ardından ilçeye geldiklerini ifade eden Başkan Yazıcıoğlu, “Akşam 18:11 sularında 5.6’lık deprem yaşadık. Malum daha önce de 4.7 ve deprem oldu Sulusaray bölgesinde. Biz hemen gece Sulusaray’a intikal ettik. Vatandaşlar panik yapmışlardı, sokaktalardı. Net bir bilgi de belki ilerleyen saatlerde gelecektir. Çevre köyler ve ilçeler dahil olmak üzere 171 evin ve iki minarenin hasar gördüğü yönünde bilgi var. Can kaybı ve yaralıların olmaması bizi en çok sevindiren taraf. Biz belediyemiz olarak burada aşevimizle, personelimizle Sulusaray ve köylerimize destek veriyoruz. Tokat merkezde de malum biraz hissedildi. Bazı evlerde çok hissedildi. Vatandaşlarımız biraz panik yaptılar, sokaklara indiler. Biz de yine sokakta olanlara her konuda destek olmak için ekiplerimizi seferber ettik. Tüm ekipler Tokat merkezde vatandaşlarımıza, çorba ikramında bulundular, yardım ettiler. Biz mahalle konaklarımızı ve Tokat merkezde spor tesislerimizi, vatandaşlarımıza açtık. Tedirgin olan vatandaşlarımız geceyi orada geçirdiler ama ilerleyen saatlerde evlerine döndükleri noktasında bilgi aldık. Durum tespit çalışmaları devam ediyor. Tokat Belediyesi olarak her yerde olduğumuzu bilmenizi isterim. Şimdi belediye başkanımla da istişarelerde bulundum. Bir durum tespit çalışması yapılsın. Daha iyi bilgileri size net bir şekilde aktaracağım” dedi.