GENEL - 21 Ocak 2012 Cumartesi 18:37

YENİ YARGI PAKETİNİN AYRINTILARI (2)

A
A
A
YENİ YARGI PAKETİNİN AYRINTILARI (2)

Yeni yargı paketine göre tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda; kuvvetli suç şüphesini, tutuklama nedenlerinin varlığını, tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilecek.
Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarla Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı, önümüzdeki hafta Meclis’e sevk ediliyor. Adalet Bakanlığı’nca hazırlanan tasarının ayrıntıları da ortaya çıktı. 87 maddelik tasarıya sıvı veya gaz halindeki enerji hakkında işlenen hırsızlık suçları için öngörülen ceza, beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezası olarak belirleniyor ve bu suçun örgütlü olarak işlenmesi
halinde ise cezanın yarı oranında artırılması öngörülüyor. Tasarıyla Türk Ceza Kanunu’nun 152. maddesine yeni fıkra ekleniyor. Sıvı veya gaz halindeki enerji hatlarında işlenen hırsızlık suçları bu hatlara zarar vermek suretiyle işlendiğinden aynı zamanda mala zarar verme suçu da gerçekleşmiş sayılıyor. Hem hırsızlık hem de diğer amaçlarla bu hatlara zarar verilmesi halinde oluşan tehlikenin ve zararın ağırlığı dikkate alındığında, öngörülen cezaların yetersiz kaldığı düşünülerek yapılan değişiklikle, sıvı
veya gaz halindeki enerjinin nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesisler hakkında işlenmesi halinde, bu eylemlerin, mala zarar verme suçunun nitelikli halini oluşturacağı hüküm altına alınarak, daha ağır yaptırım uygulanması amaçlanıyor.
Tasarı, Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesinde değişiklik yapılmasını öngörüyor. Buna göre örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılacak. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarı oranında indirilecek. Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılacak. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte ikiye kadar
indirilecek.
Zimmet suçundan dolayı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 248. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "soruşturma başlamadan önce" ibaresinden neyin anlaşılması gerektiği hususunda uygulamada bir tereddüt oluştuğu göz önüne alınarak tasarıyla söz konusu tereddüdün giderilebilmesi için, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi bakımından "soruşturma başlamadan önce" ibaresi yerine, "durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce" ibaresi ikame ediliyor.
Böylece zimmet olgusunun ilgili idare yetkilileri tarafından öğrenilmesi halinde henüz ceza soruşturması başlatılmamış olsa bile, kişi bu fıkra hükmündeki etkin pişmanlık hükmünden değil, maddenin ikinci fıkrasındaki etkin pişmanlık hükmünden yararlanabilecek.
Tasarıya göre rüşvet alan kamu görevlisi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. Rüşvet veren kişi de kamu görevlisi gibi cezalandırılacak. Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunacak. Kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul edilmemesi halinde, kamu görevlisi hakkında teşebbüs hükümlerine göre cezaya hükmolunacak. Keza kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması
ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi halinde de hakkında teşebbüs hükümlerine göre cezaya hükmolunacak. Ancak bu durumlarda verilecek ceza iki yıldan az olamayacak. Rüşvet teklif veya talebinin karşı tarafa iletilmesi, rüşvet anlaşmasının sağlanması, rüşvetin temini hususlarında aracılık eden kişi, müşterek fail olarak cezalandırılacak. Rüşvet alan veya bu konuda anlaşmaya varan kişinin, yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması halinde verilecek ceza
üçte birden yarısına kadar artırılacak. Kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde, bu kişi bakımından fiil suç oluşturmayacak. Bu durumda kamu görevlisi hakkında icbar suretiyle irtikap suçuna ilişkin hükümlere göre cezaya hükmolunacak. Bu madde hükümleri Kamu Kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler, kamu Kurumu veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler, Kooperatifler, halka açık anonim şirketler ile hukuki ilişki tesisinde veya tesis edilmiş hukuki ilişkinin devamı sürecinde, bu tüzel kişiler adına hareket eden kişilere, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın, görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin
yapılması veya yapılmaması için menfaat temin edilmesi halinde de uygulanacak. Bu madde hükümleri yabancı kamu görevlilerine, uluslararası mahkemelerde görev yapan hakimlere ve diğer kamu görevlilerine, uluslararası parlamento üyelerine, bir hukuki uyuşmazlığın çözümü amacıyla başvurulan tahkim usulü çerçevesinde görevlendirilen hakemlere, görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması için menfaat temin edilmesi halinde, bu kişiler ile bunlara menfaat sağlayan kişiler hakkında da
uygulanacak.
Rüşvet verme fiilinin Türkiye’de işlenmesi, yurtdışında vatandaş tarafından işlenmesi, yurtdışında yabancı tarafından; Türkiye’nin, Türkiye’deki bir kamu kurumunun, Türk kanunlarına göre kurulmuş bir özel hukuk tüzel kişisinin, Türk vatandaşının, tarafı olduğu bir uyuşmazlık ya da bu kurum veya kişilerle ilgili bir işlemin yapılması ve yapeşturma başlamadan önce" iılmaması için işlenmesi hallerinde, rüşvet veren ve alan kişiler hakkında Türkiye’de re’sen soruşturma yapılacak.
Rüşvet alan kişinin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce, rüşvet konusu şeyi soruşturmaya yetkili makamlara aynen teslim etmesi halinde, hakkında rüşvet suçundan dolayı cezaya hükmolunmayacak. Rüşvet alma konusunda başkasıyla anlaşan kamu görevlisinin durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce durumu yetkili makamlara haber vermesi halinde de hakkında bu suçtan dolayı cezaya hükmolunmayacak. Rüşvet veren veya bu konuda kamu görevlisiyle anlaşmaya varan kişinin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce,
pişmanlık duyarak durumdan yetkili makamları haberdar etmesi halinde, hakkında rüşvet suçundan dolayı cezaya hükmolunmayacak. Rüşvet suçuna iştirak eden diğer kişilerin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce, pişmanlık duyarak durumdan yetkili makamları haberdar etmesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı cezaya hükmolunmayacak.
Tasarıya göre kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olan kişinin, bir işin yaptırılması amacıyla girişimde bulunması için, kendisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmesi halinde, hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunacak. Kişinin kamu görevlisi olması halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılacak. İşinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlayan kişi ise, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılacak. Menfaat temini konusunda anlaşmaya varılması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunacak. İşin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunmanın müstakil bir suç oluşturduğu hallerde, kişiler ayrıca bu suç nedeniyle cezalandırılacak.
Tasarıyla TCK’nın 277. maddesinin başlığı ’Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs’ şeklinde değiştiriliyor. Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya bir haksızlık oluşturmak amacıyla, davanın taraflarından birinin, şüpheli veya sanığın, katılanın veya mağdurun lehine veya aleyhine sonuç doğuracak bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı
hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. Birinci fıkradaki suçu oluşturan fiilin başka bir suçu da oluşturması halinde, fikri içtima hükümlerine göre verilecek ceza yarısına kadar artırılacak.
İŞLENMEKTE OLAN SUÇU BİLDİRMEYENLERE 1 YILA KADAR HAPİS
İşlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. İşlenmiş olmakla birlikte, sebebiyet verdiği neticelerin sınırlandırılması halen mümkün bulunan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılacak. Mağdurun on beş yaşını bitirmemiş bir çocuk, bedensel veya ruhsal bakımdan özürlü olan ya da hamileliği nedeniyle kendisini savunamayacak durumda bulunan kimse olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre
verilecek ceza, yarı oranında artırılacak. Suçun, üstsoy, altsoy, eş veya kardeş tarafından işlenmesi halinde, eşturma başlamadan önce" icezaya hükmolunmayacak. Ancak, suçu önleme yükümlülüğünün varlığı dolayısıyla ceza sorumluluğuna ilişkin hükümler saklı olacak.
SORUŞTURMANIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL EDEN KİŞİYE 3 YILDAN 5 YILA KADAR HAPİS CEZASI
Tasarıya göre soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılacak. Bu suçun oluşabilmesi için; soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğinin açıklanması suretiyle, masumiyet karinesinden yararlanma hakkının veya haberleşmenin gizliliğinin ya da özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi, soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğine ilişkin olarak yapılan açıklamanın maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemeye elverişli olması
gerekecek. Soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılacak. Kanuna göre kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini alenen ihlal eden kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılacak. Ancak, bu suçun oluşması için, tanığın korunmasına
ilişkin olarak alınan gizlilik kararına aykırılık açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmayacak. Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunacak. Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin haber verme sınırları aşılmaksızın haber konusu yapılması suç oluşturmayacak.
Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, elli günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılacak.
Tasarıyla Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda değişiklik yapılarak ’Cumhuriyet savcısı’ ibaresi, ’mülki amir’ şeklinde değiştiriliyor. Değişiklikle idari nitelikteki yaptırımların idare tarafından verilmesi öngörülüyor. Bu noktadan hareketle yapılan değişiklikle söz konusu idari yaptırım kararlarının mülki amirler tarafından verilmesi düzenleniyor.
UZUN TUTUKLULUK SÜRELERİNE ÖNLEM
Düzenlemeyle tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda; kuvvetli suç şüphesini, tutuklama nedenlerinin varlığını, tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilecek. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilecek, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilecek ve bu husus kararda belirtilecek.
Tasarıyla Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109. maddesinde değişiklik yapılarak adli kontrol tedbirinin uygulanabilmesi bakımından öngörülen 3 yıllık üst sınır 5 yıla çıkarılıyor. Böylece beş yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmeşturma başlamadan önce" iada, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilecek. Kanunda yapılan değişiklikle savunma hakkını da kısıtlamaksızın Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasının zorunlu
müdafiin de hazır bulunduğu duruşmada açıklanmış olması veya bu mütalaanın zorunlu müdafie yazılı olarak tebliğ edilmiş olması durumlarında, kabul edilebilir bir mazereti olmayan zorunlu müdafiin yokluğunda da karar verilebileceği düzenleniyor. Bununla birlikte, çocuklar hakkında görevlendirilmiş olan zorunlu müdafiiler hariç tutularak çocukların yargılandığı davalar yönünden genel kuralın geçerli olduğu vurgulanıyor.
Tasarıya göre, Yargıtay’daki davalarda itiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen ceza dairesine gönderilecek. Daire, itirazı yerinde görürse kararını düzeltecek; yerinde görmezse dosyayı Ceza Genel Kuruluna gönderecek. Ceza Genel Kurulu, kesin hukuka aykırılık halleri hariç olmak üzere, incelemesini itiraz nedenleriyle sınırlı bir şekilde yaparak karar verecek. Yapılan değişiklikle, ilgili daire tarafından düzeltilebilecek kararların, Ceza Genel Kurulu önüne getirilmesi ve gereksiz yere Ceza Genel
Kurulunu meşgul etmesi önlenmiş olacak.
Düzenlemeye göre bankalara, finansal kuruluşlara veya paranın sayım ve incelemesini yaparak bankalara destek hizmeti veren kuruluşlar ile mevzuat çerçevesinde dövize ilişkin işlemler yapmasına izin verilen şirketlere, her ne amaçla olursa olsun ibraz edilen paranın sahte olduğunun anlaşılması halinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 278. maddesinde düzenlenen bildirim yükümlülüğü yerine getirilmediği takdirde, bu maddede sayılan tüzel kişilere cumhuriyet savcısı tarafından beş bin Türk Lirasından yirmi
beş bin Türk Lirası’na kadar idari para cezası verilecek.
Tasarıda yer verilen geçici madde ile 31 Aralık 2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup temel şekli itibarıyla adli para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; soruşturma evresinde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 171. maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, kesinleşmiş olan mahkumiyet hükümlerinin infazının
ertelenmesine karar verilecek. Hakkında kamu davasının açılması veya kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilen kişinin, erteleme kararının verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlememesi halinde, kovuşturmaya yer olmadığı veya düşme kararı verilecek. Bu süre zarfında birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlenmesi halinde, bu suçtan dolayı kesinleşmiş hükümle cezaya mahkum olunduğu takdirde, ertelenen soruşturma veya kovuşturmaya devam olunacak. Cezasının
infazı ertelenen kişinin erteleme kararının verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlememesi halinde mahkumiyet bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacak. Bu süre zarfında birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlenmesi halinde, bu suçtan dolayı kesinleşmiş hükümle cezaya mahkum olunduğu takdirde, ertelenen cezanın infazına kaldığı yerden devam edilecek. Bu madde hükümlerine göre cezanın infazının ertelenmesi halinde erteleme süreseşturma başlamadan önce" iince
ceza zamanaşımı duracak. Kamu davasının açılmasının veya kovuşturmanın ertelenmesi halinde, erteleme süresince dava zamanaşımı ve dava süreleri duracak.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Serdar Topraktepe: “Arkadaşlık, mücadele ve takım birlikteliğini net sahaya yansıttık” Beşiktaş Teknik Sorumlusu Serdar Topraktepe, MKE Ankaragücü karşısında iyi bir oyun oynadıklarını söyleyerek, “Arkadaşlık, mücadele ve takım birlikteliğini net sahaya yansıttık. Umarım bundan sonra da devam ederiz” dedi. Trednyol Süper Lig’in 33. haftasında Beşiktaş, sahasında MKE Ankaragücü’nü 2-0 mağlup etti. Müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Beşiktaş Teknik Sorumlusu Serdar Topraktepe, geçtiğimiz hafta yolların ayrıldığı Teknik Direktör Fernando Santos ve ekibine teşekkür ederek sözlerine başladı. “Doğru geçiş oyunları oynadık” MKE Ankaragücü’nün iyi bir futbol oynadığını dile getiren Topraktepe, “Geri çekilmedi. O yüzden mücadele iyi geçti. Ankaragücü sahasında en çok pas yapan takımlarından biri. Biz de önde oynayıp, baskı yapıp, ön tarafta pas yapmalarına izin vermezsek daha iyi olacağını düşündük. Baskımız yer yer iyi oldu, yer yer olmadı. Neticesinde golü bulduk. Doğru geçiş oyunları oynadık. Arkadaşlık, mücadele ve takım birlikteliğini net sahaya yansıttık. Umarım bundan sonra da devam ederiz. Kupa maçı da zor olacak. İyi bir şekilde hazırlanıp oraya gitmek istiyoruz” ifadelerini kullandı. “Bu formayı giyiyorlarsa, hak ettikleri için giyiyorlar” Serdar Topraktepe, ligde 5 maç sonra galip gelmelerinin önemine değinerek, “Bütün futbolcu arkadaşlarımızla beraber bir karar aldık. En çok üzülen taraf onlar. 5 maç sonunda hem taraftarın hem camianın buna ihtiyacı vardı. Hepsi iyi mücadele etti. Ben onlara sadece Beşiktaş formasının çok büyük olduğunu söyledim. Bu formayı giyiyorlarsa, hak ettikleri için giyiyorlar. Onlar da bunun hakkını verdi. Birlik ve mücadele istedik” şeklinde konuştu. “Beşiktaş’a hizmet için buradayız” Uzun süre hangi mevkide olursa olsun Beşiktaş’a hizmet etmek istediğinden bahseden Topraktepe, “18-19 yaşında Beşiktaş formasını giydiğim ilk maçı unutmam. Tüylerim diken dikendi. Bugün de önceki 3 maçta da öyleydi. Görev nerede verilirse çalıştırırız. Beşiktaş’a hizmet için buradayız. İnşallah uzun süre Beşiktaş’a hizmet edeceğiz” cümlelerine yer verdi. Başarılı çalıştırıcı, MKE Ankaragücü ile 23 Nisan Salı günü Ziraat Türkiye Kupası yarı final ilk müsabakasıyla ilgili ise, “Kupa maçına camiamız odaklandı. O maçın buradan daha zor olacağını söyledim. Maçtan sonra analizlerimiz yapıp en iyi şekilde o maça çıkacağız” diyerek sözlerini noktaladı.
İzmir Aliağa’da CHP Grup Sözcüsünden şok eden gaf Aliağa Belediyesi CHP’li Grup Sözcüsü İbrahim Doğangül, meclis toplantısında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın ismine “Cemil Bayık” dedi. Doğangül, binlerce kişinin istihdam edildiği Gemi Söküm sektörüne “uyuşturucu trafiğinin durağı” iddiasında bulundu. 31 Mart’ta yapılan seçimlerde Aliağa’da MHP’li Serkan Acar’ın üçüncü kez Belediye Başkanı seçilmesinin ardından Belediye Meclisinin 2. oturumu yapıldı. Hararetli geçen Belediye Meclis toplantısına CHP Meclis Grup Sözcüsü İbrahim Doğangül’ün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’dan bölücü terör örgütünün elebaşlarından “Cemil Bayık” olarak söz etmesi damgasını vurdu. Cemil Tugay’dan “Cemil Bayık” olarak bahsetti, herkes şok oldu CHP Grup Sözcüsü İbrahim Doğangül, belediyenin faaliyet raporunun görüşüldüğü oturumun sonunda dilek ve temennileri olduğunu belirterek söz istedi. Doğangül sözlerine, “Dün veya evvelsi gün Büyükşehir Belediye Başkanımız Cemil Bayık’ın” diyerek söze bölücü terör örgütünün eli kanlı elebaşlarından birinin adıyla başladı. CHP’li meclis üyesinin bölücü örgütün eli kanlı isimlerinden birinden bahsetmesi bir anda salonda şaşkınlığa sebep oldu. O sırada büyük bir gafa imza atan CHP’li meclis üyesine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının adının Cemil Tugay olduğunu hatırlatan isim ise MHP Grup sözcüsü Avukat Hilal Sadıkoğlu Akar oldu. MHP Grup sözcüsü Avukat Hilal Sadıkoğlu Akar “Tugay, soy ismi” dedi. Bunun üzerine büyük bir şaşkınlık yaşayan CHP’li üye, sözlerini düzeltti ancak sözlerinin devamında bir gafa daha imza atarak hem belediye meclis üyelerinin hem de salondaki vatandaşların tepkisini çekti. CHP Grup Sözcüsü Doğangül’den Gemi Söküm sektörüne uyuşturucu iddiası Aliağa Belediye Meclisi toplantısında birbiri ardına gaflarına devam eden CHP Grup Sözcüsü İbrahim Doğangül, bu kez binlerce işçinin çalıştığı gemi söküm sektörüne uyuşturucu iddiasında bulundu. Aliağa’da binlerce ailenin istihdam edilerek geçimini sağladığı gemi sökümden “uyuşturucu trafiğinin duraklarından” olarak söz eden Doğangül’ün iddiaları tepki çekti. Meclis toplantısını izleyen bir vatandaş, CHP’li meclis üyesine yüksek sesle, "Öyle bir iddia size yakışmıyor. Uyuşturucu trafiği yok" diyerek sert tepki gösterdi.