DÜNYA - 26 Ocak 2012 Perşembe 16:46

ALİ KOÇ: "TFF GÜVENİLİRLİĞİNİ YİTİRMİŞTİR"

A
A
A
ALİ KOÇ: "TFF GÜVENİLİRLİĞİNİ YİTİRMİŞTİR"

Fenerbahçe Asbaşkanı Ali Koç, Fenerbahçe Spor Kulübü olarak söz konusu önergeyi kabul etmediklerini ve yaratılmak istenen bu kurgunun bir parçası olmak istemediklerini söyledi. Ali Koç, TFF’ye duyulan güvenin sarsıldığını ve yeni bir yönetime ihtiyaç duyulduğunu sözlerine ekledi.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun Ankara Sheraton Otel’de düzenlediği Olağanüstü Genel Kurulu’nda söz konusu önerge hakkında söz alan ve bir konuşma yapan Ali Koç, TFF’nin çağrısı üzerine Türk futbolunun içinde bulunduğu kaosu daha da derinleştirmek için toplandıklarını belirterek, "TFF’nin çağrısı üzerine Türk Futboluna yön vermek ya da içinde bulunduğu kaosu derinleştirmek adına burada toplanmış bulunmaktayız. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak bir kez daha ifade etmek isteriz ki; söz konusu önergeyi kabul
etmiyoruz. Yaratılmak istenen bu kurgunun parçası olmak istemiyoruz. Ayrıca özel muamele talebimiz de yok. Verilecek her türlü karara her türlü alternatife saygılıyız. Sözünü ettiğimiz yargılama neticesinde, yapılması gereken yasal süreçte, suçlu çıkacak kişilere yaptırım neyse uygulanmalıdır. Bunun neticesi küme düşmekse bu da uygulanmalıdır" dedi.
Başkanı Aziz Yıldırım ve Sarı-lacivertli kulübün diğer mensuplarının masum olduklarına ve bunu ispatlayacaklarına inandıklarını dile getiren Koç, "Suçsuzluklarını ispatlamaları, savunmalarını yapmaları için olanak vermeden TFF kurulunu toplamak, karar almaya çalışmak yanlıştır ve hukukçulara göre de hak ihlalidir. Kulüp olarak talebimiz basit ve nettir. Bizler tüm içeriğin gözler önüne serilmesini istiyoruz. Ek ifadeler, deliller işleme konulsun ve süreç yasal mecrasında yürüsün. Savunma hakkına saygı
gösterilmesini ve buna sağlıklı olanak verilmesini istiyoruz. Futbol ailesinden talebimiz bu şekildedir" diye konuştu.
İçinde bulundukları psikolojiyi Genel Kurul Üyeleri’nin anlamaları için biraz geriye gitmek istediğini söyleyen Koç, şöyle konuştu:
"Öncelikle; gizlilik esasına uyması gereken ve bunu uygulaması gereken birimler eşine rastlamamış bir şekilde sürecin başlama tarihinden 3 gün sonra resmi internet sitelerinden açıklama yaptılar. Açıklamada ’Örgütlü bir şekilde Süper Lig ve Bank Asya’da 19 maçta şike ve teşvik olduğu tespit edilmiştir ve delilenmiştir’ denmişti. Adı geçen kulüpler suçlu ilan edilmiştir. Mahkeme gizlilik kararına rağmen, dosyayla ilgili her evrak basına sızdı, sızan deliller çarpıtıldı ve ne olduğuna bakılmaksızın suçlu
ilan edildik.
Bu durumdan doğan toplumsal ve sosyal etkiler göz ardı edildi; sürecin en başından beri uygulanması gereken yayın yasağı iş işten geçince geldi. Bu durum öyle ileri boyutlara ulaştı ki; Türk Sporuna büyük emekleri geçen Başkanımızın gözaltı sırasında çekilen sabıka kayıt fotoğrafı basına sızdı ve ulusal bir gazeteye basıldı ve dolayısıyla internette yayınlandı. O zaman futbol ailesinin değerli üyelerinden tepki beklerdik ancak bir tepki gelmedi. Kamuoyu baskısında TFF de tesir altında kaldı. Söylemleri
ve eylemleri çelişir bir hal aldı. Masumiyet karinesi ve savunma, adil yargılanma hakkından bahsedilmeden, Türk sporuna yapılan büyük zarar göz önüne alınmadan, hiçbir girişimde bulunulmadan, gözlemci hakem raporlarına değinilmeden suçluluğumuza inandılar. Hiçbir suç tespiti yapılmadan verilecek cezalar kurgulanmaya çalışıldı ve halen çalışılmaktadır. UEFA’yı da iş içlerimize katarak federasyonun 15 Ağustos’ta duyurduğu kararın tam aksine; 9 gün sonra 24 Ağustos’ta Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’nden men
edildi. TFF böylece kendisini inkar etmiş oldu.
TFF Başkanının, ’Masumlarsa TFF kurumlarında yargılanmaktan neden çekiniyorlar, puan silinmesini neden istemiyorlar’ diye bir sorusu olmuştu. Bize göre bu sorudan önce sanırım Federasyon şunu sormamız gerekiyor ’Siz TFF olarak, Fenerbahçe’nin suçlu olup olmadığını bilmeden veya bilmiyorsanız; neden bizi Şampiyonlar Ligi’nden men ettiniz?’
Üzülerek ifade ediyorum ki bu yaşanılan karmaşık bir durumdur ama bizlere göre bu süreçte TFF güvenilirliğini yitirmiştir. Bu bağlamda yargı sürecinden korkumuz yoktur, kendimize güvenimiz tamdır. Sonucunda suçlu da çıkarsak onurumuzla suçumuzu çekmeye razıyız. Bu zamana kadar maruz kaldığımız muamele bizde kurumlara ciddi güven sorunu doğurmuştur.
Tüm bu yaşanan ve yaşatılanlara rağmen Fenerbahçe Spor Kulübü Futbol Takımı ve diğer tüm branşlarda mücadele eden takımları, ya zirvede ya da zirveye ortaktır. Bu durum gerçekten takdire şayandır. 3 Temmuz sonrası beklenenin aksine Kulübümüzü dimdik ayakta tutan, yaşanan bunca olayda yanımızda bulunan taraftarımıza ve camiamıza yönetim kurulumuz adına teşekkür etmek istiyorum.
Futbolda Takımımız zirveye oynuyorsa, bu futbolcularımızın geçtiğimiz yıl kazanılan şampiyonlukta ne kadar büyük emeklerinin olduğunu bilmelerinden ve alınlarının teriyle şampiyonluğu kazanmalarındandır. Futbolcularımız bu sene sahaya, yaşanan tüm bu olaylara rağmen alın terleriyle kazandıklarını bildiklerinden çıkıyorlar. Bu durum Takımımızı bu sene ateşleyen en önemli etken olmuştur. Bunu, konuya objektif yaklaşan herkesin bildiğinden eminiz.
Geçen sezonki görevli hakemlerin, gözlemcilerin raporlarında sportif açıdan sorun görülmemişken, sonrakilerde ne gibi bulgulara rastlanmıştır ki kulübün içine çekildiği süreç yaşanmaktadır. Sportif anlamda bir sorun varsa bu durumu onaylayan takıma şampiyonluk kupasını veren TFF yetkilileri ve Federasyon da bunun parçası sayılmaz mı?
Nasıl bir tezattır ki bunca yaşanan olayda şike olduğu iddia edilen maçlarla ilgili olarak olayın saha boyutu ve yazılan raporlara her hangi bir şekilde kimse tarafından değinilmemiştir. Geçen sezonu hep beraber değerlendirelim. Hatta maçlarımıza, 2 hafta sonra bizim oynadığımız rakiplerle oynayan rakibimizin de maçlarına da bakalım.
Bu süreçte destek olmaya çalışanlara ve tarafsızlığını koruyanlara teşekkür ederiz. Yetersiz hukuki geçerliliği olmayan bir etik raporuna dayanarak, evrensel normlarda adil bir hukuk beklemek olanaksızdır. Fenerbahçe’nin en ağır cezayı almasını bekleyenlerin isimleri de tarihe altın harflerle yazılmayacaktır.
Karar vermeye mecbur hissederseniz, kendinizi bizim yerine koymanızı rica ederim. Adil yargılanmaya saygı olmalıdır. Genel kurulda yöntem ve disiplin sürecinin tamamlanması sağlamandı. Takvim çerçevesinde ilgili kurumlara savunma sunulması imkânsızdır. Bu iyi niyetli bir yaklaşım değildir. UEFA’ya net bir şekilde mevzu bahis soruşturmanın iç meselemiz olduğu, aksi takdirde hukuki sorunlar yaratacağı izah edilmelidir. TFF açısından beklenen yargı sonucunun beklenmesi ve sportif yargının yapılmasıdır.
Dirayetli olunduğu takdirde bu yol haritasının uygulanmamasına hiçbir şey engel değildir.
Mevcut durumda; ön yargı ile yaklaşan, hukuk yerine lobilere teslim olan bir yönetim anlayışını benimseyen bir kurumun yargılaması zordur. Bu durumun içinden çıkabilmek adına TFF yönetimi kendilerine duyulan güvensizlik nedeniyle güven tazelemelidir ya da yeni bir yönetimin yolu açılmalıdır. Yeni bir yönetime ihtiyaç duyulduğu aşikardır."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Polisin alkollü sürücü ile imtihanı: Üfleme eğitimi verilen kadın 44. seferde başardı Aksaray-Konya Karayolunda jandarmanın "dur" ihtarına uymayarak kaçan kadın sürücü, jandarma ve emniyeti alarma geçirdi. 53 kilometre kaçan kadın sürücü E-90 Karayolunda kovalamaca sonucu yakalandı. Alkolmetreye üflermiş gibi yapıp üflemeyen ve 3 alkolmetre değiştirerek kadına üfleme eğitimi veren polis, üfletme imtihanına girdiği kadın sürücünün 44. üflemesinde promilini alabildi. 0.97 promil alkollü çıkan kadın sürücüye ceza kesilerek ehliyetine el konuldu. Olay Aksaray - Konya Karayolu Eşmekaya Kavşağı’nda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Aksaray Konya Karayolunda yol kontrolü yapan İl Jandarma Komutanlığı ekipleri durumundan şüphelendikleri kadın sürücünün kullandığı 68 AAN 849 plakalı otomobile ‘dur’ ihtarında bulundu. İhtara uymayan kadın sürücü hızla denetim noktasından kaçtı. Aksaray istikametine kaçan kadın sürücünün plakası jandarma ekipleri tarafından hem jandarma hem de emniyet haber merkezine bildirildi. Bunun üzerine jandarma ve polis ekipleri karayolu ve aracın geldiği istikamete yönelik adeta bölgeyi abluka altına aldı. Jandarma ekipleriyle kısa süre kovalamacaya giren kadın sürücü 53 kilometre kaçtıktan sonra şehir merkezi girişinde polis ekiplerinin de "dur" ihtarına uymadı. Ekiplerin kaza riskine karşı kontrollü bir şekilde takip ettiği kadın sürücü çok gidemeden Tacin Mahallesi E-90 Karayolu üzerinde yakalandı. 44. üflemesinde pes eden kadın sürücü 0.97 promil alkollü çıktı Durdurulduktan sonra araçtan indirilen ve isminin Gülten Nas Y. (49) olduğu belirlenen kadın sürücü rahat tavır ve hareketleriyle dikkat çekti. Ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirilen kadın sürücüye alkol kontrolü yapmak isteyen polis memurlarının üfleme eğitimi ile imtihanı burada başladı. Alkol kontrolünden geçirilmek istenen kadına polis memurlarınca alkolmetre üfletilmek istendi. Alkolmetreyi üflemeye çalışan kadın üflermiş gibi yapıp üflemekten çekinirken, polis memurları kadına adeta üfleme eğitimi verdi. Bir polis memuru ağzıyla kadına üflemeyi gösterirken, bir değir polis memuru da elindeki üfleme çubuğunun poşetiyle üflemeyi anlattı. Eğitimin ardından polis memurlarının üfletme imtihanı başladı. Kadına defalarca alkolmetreyi üfletmeye çalışan polis memurları kadının üflemeyip üflüyormuş gibi göstermesiyle büyük bir sınav verdi. Alkolmetreye de güvenmeyen kadın sürücüye 3 farklı alkolmetre üfletildi. Zaman zaman su içen ve dinlenmeye geçen kadın sürücü 1 saat boyunca polis memurlarına ecel teri döktürdü. 43 kez alkolmetreyi üflemeyerek kandırmaya çalışan kadın sürücü 44. üflemesinde pes ederek normal bir şekilde üfledi. Üflemenin ardından kadının 0.97 promil alkollü olduğu belirlendi. Polis ve kadın arasındaki yaşanan ilginç diyaloglar ise anbean kameralara yansıdı. Alkollü araç kullanmaktan 6 bin 439 TL para cezası kesilen kadın sürücünün ehliyetine de 6 ay süreyle el konuldu. Araç ise olay yerine çağırılan bir yakınına teslim edildi.