Ankara Barosu Uluslararası Hukuk Kurultay’ı sona erdi. Kurultay sonrası hazırlanan sonuç bildirgesinde ise, "Herkesin hukukun üstünlüğüne saygılı olması’ beklenirken, ülkemizde adeta bir ’üstünlerin hukuku’nun oluşturulmak istendiğine ilişkin haklı kuruluşlar ve endişeler ön plana çıkmıştır" denildi.
Temel Hak ve Özgürlükler, Yargı Bağımsızlığı, Hak Arama Özgürlüğü ve Sosyal Devletin Gerçekleşmesinde Adalete Erişim gibi konuların tartışıldığı kurultay, ’Yürürlükteki Kurallar ve Güncel Uygulamalar Işığı Altında Hukuk Devleti ve Demokrasi İçin Basın Özgürlüğü’ konulu açık oturum ile sona erdi.
Kurultay’da, ’Hukukun Üstünlüğü’ çerçevesinde demokratik hukuk devletinde üstünlüğün anayasa ve yasalarda olması gerektiği açıkça belirtilirken, bu bağlamda Türkiye’de tüm kurum ve kurallarılya geçerli bir hukuk devletinin mevcudiyetinden bahsetmenin giderek imkansızlaştığı vurgulandı. Kurultay’la ilgili olarak açıklanan kararlarda, " ’Herkesin hukukun üstünlüğüne saygılı olması’ beklenirken, ülkemizde adeta bir ’üstünlerin hukuku’nun oluşturulmak istendiğine ilişkin haklı kuruluşlar ve endişeler ön
plana çıkmıştır" denildi.
" ’Genel bir demokrasi sorunumuzun olduğu’ tespiti yapılarak, geleceğe yönelik tehditlerin yanında, ’Türkiye Cumhuriyeti’ni cebir ve şiddet ile yıkmaya teşebbüs etmek, cebren devirme ve anayasal düzene karşı eyleme girişmek’ gibi vahim suçlamaların sıradanlaşmalarından duyulan kaygılar dile getirilmiştir" denilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Anayasamızın 12. maddesinde yer alan, ’Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir’ hükmü ile temel hak ve hürriyetlerin niteliği belirlenerek, devletin üstün otoritesi karşısında kişilerin korunmasının amaçlandığı varsayılmış; ancak bu hedeften her geçen gün daha da uzaklaşıldığının altı çizilmiştir.
Anayasamızın 10. maddesinde ise, ’Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’ denilmesine ve devletin bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü kılınmış olmasına rağmen, bu günün Türkiye’sinde devletin, sözü edilen görevi, tarafsızlıkla yerine getirdiği hususunda derin kaygılar dile getirilmiştir."