GENEL - 08 Şubat 2012 Çarşamba 11:13

TÜRKİYE`DEKİ AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI SORUNU

A
A
A
TÜRKİYE`DEKİ AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI SORUNU

Adana Diş Hekimleri Odası Başkanı Hasan Yaman, bugün serbest çalışan her bir diş hekimine günlük ortalama 14 hasta düşerken, kamuda çalışan bir diş hekimine 50-60 hasta düştüğünü söyledi. Türkiye’de yaşayanların yüzde 75’inin ağız ve diş sağlığı sorunu olduğunu belirten Yaman, kamunun ağız ve diş sağlığı alanında hizmet üretmesinin bir zorunluluk olduğunu vurguladı.
Seyhan Oteli’nde düzenlenen etkinlikte gazetecilerle bir araya gelen Yaman, diş hekimliği alanında yaşanan sorun ve sıkıntıları dile getirdi. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Esendemir’in de katıldığı gecede konuşan Yaman, her mesleğin bir zorluğu gibi olduğu gibi diş hekimlerinin de kolay yetişmediğini, diş hekimliği mesleğini tercih eden öğrencilerin derslerinde başarılı olup, fakülteyi kazanmalarının yeterli olmadığını ve mesleki yeteneğin de üst düzeyde olması
gerektiğinin altını çizdi. Üstün zeka olarak da nitelendirilen zeki insanların sırf mesleki yeteneği olmadığı için diş hekimliğini bir süre sonra bıraktığını anlatan Yaman, "Bu nedenle bu mesleği yapacak olan kişinin Allah yetisi bir yeteneğinin de olması lazım" dedi.
"KAMUDAKİ HER BİR DİŞ HEKİMİ GÜNDE 50-60 HASTAYA BAKIYOR"
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) toplum sağlığını ilgilendiren hemen hemen her konuda dışarıdan hizmet satın alırken, kurumun hizmet satın almadığı tek alanın ağız ve diş sağlığı hizmetleri olduğunu hatırlatan Yaman, diş hekimlerinin devlete hiç yük olmadan tamamen kendi çabalarıyla ayakta durmaya çalıştığını, aynı zamanda ekonomiye katma değer sunarken yeni istihdam alanları oluşturduğunu söyledi. Yaman, "Diş hekimlerinin muayenehanelerinde yaşaması demek; insanların kaliteli bir ağız ve diş sağlığı
hizmetine ulaşması demektir. İki kere iki dört. Bu kadar açık ve net" diye konuştu.
Serbest çalışan her bir diş hekiminin kendi muayenehanesinde günlük ortalama 14 hastaya, kamuda çalışan diş hekimlerinin ise 50-60 hastaya baktığını ifade eden Yaman, bu durumu ’korkunç’ olarak nitelendirdi.
"TÜRKİYE’DEKİ AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI PLANLAMASI YANLIŞ"
Avrupa’da olduğu gibi gelişmiş ülkelerde kamunun koruyucu ve önleyici tedavi hizmetlerini çok iyi bir şekilde planladığını, bu nedenle de üniversitelerde diş hekimliği fakültesine ihtiyaç duyulmadığını ifade eden Yaman, İskandinav ülkelerini örnek gösterdi. Bu ülkelerdeki üniversitelerin diş hekimliği fakültelerine artık öğrenci almadığını ve buna da ihtiyaç duyulmadığını söyleyen Yaman, söz konusu tablonun Türkiye’de tam tersi bir görüntü ortaya koyduğunu ve özellikle son yıllarda diş hekimliği
fakültesi sayısının arttığını ve bugün bu rakamın 41’e ulaştığını açıkladı. Yaman, "Bu planlamayla, bu yanlış planlamayla 41 değil, 141 fakülte de açsanız Türkiye’deki insanların yüzde 75’inin yine de ağız ve diş sağlığı sorunu devam eder. Ben 26 yıl önce bu mesleğe başladım. Meslekteki ilk yıllarımda da bu rakam yüzde 75 civarındaydı, bugün de yine aynı oranda. 20 yıl sonra da yine aynı seviyede olacak gibi görünüyor" diye konuştu.
"KAMUNUN KURACAĞI AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI MERKEZLERİNE KARŞI DEĞİLİZ"
Bu rakamın bir anda aşağıya çekilmesinin mümkün olmadığını söyleyen Yaman, koruyucu ve önleyici tedavi hizmetleri kamu tarafından sunulmadığı sürece tablonun yine aynı şekilde devam edeceği uyarısında bulundu. Bugün Adana genelinde 326 bin diş implantı ve muayeneye gidebilecek bir milyon insan olduğunun altını çizen Yaman, fiyatlarda her ne kadar indirime gidilse de bu kadar insanın muayenehanelere gelmesinin söz konusu olmayacağını, bu nedenle de kamunun mutlaka bu alanda sağlık hizmeti vermesinin bir
zorunluluk olduğunu vurguladı. Diş hekimleri olarak kamu tarafından açılarak hizmete sunulan ağız ve diş sağlığı merkezlerini desteklediklerini kaydeden Yaman, ancak söz konusu merkezlerin yoksul insanların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde kurulması gerektiğini söyledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildi Batman merkezli 8 ilde Jandarma tarafından düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildi. Operasyonlarda organize suç örgütünün yöneticilerinden Yonca Onat’ın da aralarında bulunduğu 34 şüpheli yakalandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Batman merkezli 8 ilde Jandarma tarafından düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildiğini belirterek Operasyonlarda organize suç örgütünün yöneticilerinden Yonca Onat’ın da aralarında bulunduğu 34 şüphelinin yakalandığını kaydetti. "Aziz Milletimizin Bilmesini İsterim ki; hangi büyüklükte olursa olsun organize suç örgütlerini çökertip, adalete teslim edeceğiz. Şafak sökerken de gün batarken de operasyonlarımız devam edecek" diyen Bakan Yerlikaya operasyonla ilgili şu detayları paylaştı: "Batman Cumhuriyet Başsavcılığı, Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının desteğiyle Batman İl Jandarma Komutanlığınca yapılan çalışmalar sonucu; Batman merkezli Adana, Aydın, Mersin, Hakkâri, Van, Mardin ve İzmir’de eş zamanlı olarak düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında “Bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık” suçunu örgütlü olarak işleyen organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; Sosyal medya üzerinden sahte kiralık Bungalov ev ilanı vererek dolandırıcılık yaptıkları, mağdurlardan elde ettikleri gelirleri önce yasal bahis platformlarındaki hesaplara, daha sonra bahisten kazanılmış gibi gösterip kendi banka hesaplarına aktararak paranın izini kaybettirmeye çalıştıkları ve toplam 18 bin 635 vatandaşımızı mağdur ettikleri tespit edildi. MASAK ile koordineli yapılan çalışmalar sonucu; suçtan elde edilen mal varlığı değerlerinin aklanması kapsamında; ilk belirlemelere göre 34 milyon 530 bin TL değerinde işlem hacmine sahip, şüphelilere ait 1.283 banka hesabına el konuldu. Operasyonlarda; ruhsatsız tabanca, çok sayıda cep telefonu, sim kart, banka ve kredi kartı ile çok sayıda dijital materyale el konuldu. Batman Cumhuriyet Başsavcılığımızı ve operasyonları gerçekleştiren Kahraman Jandarmamız ile MASAK çalışanlarını tebrik ediyorum. Allah ayaklarına taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle."
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.