GENEL - 02 Şubat 2012 Perşembe 14:40

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ HEDEF BÜYÜTTÜ

A
A
A
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ HEDEF BÜYÜTTÜ

AÜ Hastanesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, dünyada bu kadar çeşitli nakil yapan başka bir merkez olmadığını hatırlatarak, organ naklinin günümüzde son çare olduğunu söyledi. AÜ organ naklinde yeni hedefini ise akciğer, ince bağırsak ve gırtlak nakli olarak belirledi.
Dünya’nın kadavradan ilk rahim nakli, Türkiye’nin ilk çift kol nakli, Türkiye’nin ilk tam yüz nakli gibi sayısız başarıya imza atarak tıp tarihine geçen Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü’nün kuruluşundan bugüne kadar geçirdiği aşamalar, elde ettiği başarılar ve 2011 yılı değerlendirmesi düzenlenen bir toplantıyla anlatıldı.
Rektörlük Senato Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya, Akdeniz Üniversitesi(AÜ) Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe, AÜ Rektör Danışmanı Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu, Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Ayhan Dinçkan, Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ömer Beyazıd, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Ramazanoğlu ve Prof. Dr.
Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü Koordinatörü Nilgün Keçecioğlu’nun katıldı.
30 YILLIK EMEĞİN KARŞILIĞI
AÜ Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe, AÜ’nün 1982 yılında başladığı yolculukta önemli mesafeler kaydetti. Rektör Kurtcephe, "30 yıllık emeğin karşılığında başarılar geldi. Dünya bizi konuşuyor. Çevremizden önemli gelişmeler oluyor. Türkiye’nin her yerinde bir duygu seli yaşanıyor. Yurt dışında yaşayan Türklerin duyguları adeta sel olmuş. Yabancı ülkelerde yaşayan vatandaşlarımız o ülkenin vatandaşları tarafından övülmesi onları gururlandırıyor. Bütün bunlara bizim başarılarımızın neden olduğunu
biliyoruz. Bu başarının altında müthiş bir ekip ruhu ve güçlü bir kadro var. 30 yıllık alt yapı ve bilimsel birikimle bu başarılara imza atıyoruz. Bu insanlara her türlü desteği siyasiler ve bizler vermeliyiz" dedi.
AÜ Rektör Danışmanı ve organ nakli merkezinin kurucusu Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu, organ nakliyle 1976 yılında tanıştığını hatırlattı. Prof.Dr. Karpuzoğlu, "Bir cerrahi tedavi adil tedavi değildir. İstemesek de hastanın kolunu bacağını kesiyoruz. Çünkü başka çare yok. Mecburuz başka tedavisi yok. Üniversite hastaneleri referans hastaneleridir. Türkiye’nin tüm hastanelerine hepsine referanstır. Orada çalışan tüm sağlık personelini biz veririz, biz eğitiriz, biz onlara bilimsel statü veririz. Çok iyi
yoğun bakım servisiniz yoksa ileri gidemezsiniz.İddialı olacaksınız. AÜ. bu konuda iddialıdır" şeklinde konuştu.
Prof.Dr. Karpuzoğlu, adını son dönemdeki başarılı nakillerle tüm dünyaya duyuran AÜ’nün önümüzdeki süreçte, akciğer, ince bağırsak ve gırtlak naklini yapmayı plandığını duyurdu.
Prof.Dr. Atilla Ramazanoğlu da, akademik yaşamında 3 hocasının önemli etkisi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu’nun da hayatında önemli bir yeri olduğunu anımsatan Ramazanoğlu, "AÜ’de 1993 yılında yoğun bakımı kurmakla görevlendirildim. O günden bu yana yoğun bakım servisinin başkanlığının sürdürüyorum" dedi. Organ naklinin vazgeçilmez öğelerinden birisinin anestezi ve yoğun bakım olduğunun altını çizen Prof.Dr. Ramazanoğlu, "Anestezi ve yoğun bakım üniteleri iyi olmayan bir yerden iyi bir
nakilden söz etmek zor olur. Yoğun bakımın hem nakil öncesi hem de sonrasında çok önemli işlevleri var. Yoğun bakımlarda tedavi sırasında beyin ölümü gelişebilir. Bu nedenle bu hastaların erkenden tanınması ve bunların tedavilerinin, bakımlarının iyi şekilde yapılması organ naklinin olmazsa olmaz koşuludur. Hiçbir yoğun bakımcının amacı; beyin ölümü hastaları çıkartmak değildir. Biz hastaları tedavi etmek istiyoruz. Ama yoğun bakım tüm tedaviye rağmen beyin ölümü gerçekleşebilir. Transplantasyon ameliyatı
sonrası hastanın yoğun bakım süreci çok ağır seyredebilir. Bu dönemde yoğun bakım desteği kaçınılmazdır ve çok önemlidir. Yoğun bakım organ naklinin olmazsa olmaz bir parçasıdır" dedi.
İLK NAKİL 1982’DE YAPILDI
Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Ayhan Dinçkan da, bugün merkezlerinden her çeşit iç organ naklinin yanında kompozit doku nakillerinde yapıldığını aktardı. Doç.Dr.Dinçkan, 2010 yılında ilk defa organ nakli alanında organ nakli enstitüsü kurulduğunu ifade ederek, "AÜ’de ilk organ nakli 14 Nisan 1982 yılında böbrek nakli ile gerçekleştirildi. O yıldan beri AÜ’de 2 bin 750 böbrek nakli gerçekleştirildi. Bu nakillerin yüzde 21’i kadavradan oldu. Bu nakillerden 300 tanesini
çocuk hastalara naklettik. AÜ. Organ Nakli bekleme listesine kayıtlı bin 500 böbrek nakli bekleyen hasta var. Ülke genelinde bu sayı 17 bin 000 civarında ülke genelinde. 2011 yılı içinde 204 böbrek nakli, bunların yaklaşık yüzde 27’ si kadavradan nakildi. 24 çocuğa böbrek nakli gerçekleştirdik. Tüm nakillere baktığımızda herhangi bir ilinden bize müracaat eden hasta değil bütün ülkeye hizmet verdik" diye konuştu.
Doç. Dr. Dinçkan, nakilde rakam kaygılarının olmadığını ifade ederek,"Bizim rakam kaygımız yok. Üniversitenin kapısından giren her hastaya her şey uygunsa her hastayı bekletmeden nakil yapıyoruz. Geçen yıl başvuran hastalardan 124 çifti tıbbı gerekçelerle organ nakli ameliyatını gerçekleştirmedik. Sayı kaygısı gütmüyoruz. Kitaplarda bilimsel çerçevede ne varsa onu yapıyoruz. Son bir yılda yaptığımız nakillerde yüzde yüz başarı var" şeklinde konuştu.
Doç.Dr. Dinçkan, gerçekleştirilen nakiller ile ilgili şu bilgileri aktardı:
"İlk karaciğer nakli 1997 yılında çocuk hastaya yapılan nakille başladı. O günden beri 202 karaciğer nakli gerçekleştirdik. Geçen sene 22 karaciğer nakli gerçekleştirdik bunun 9’ u canlı vericiydi. Pankreas, ilk pankreas nakli 2003 yılında gerçekleştirildi. O günden bu yana 66 nakil yapmışız. Geçen yıl 8 adet nakil yapmışız. Ülke genelinde 24 tane yapılmış. Şu anda Türkiye genelinde pankreas nakli bekleyen 205 hastanın 55 adeti bizde kayıtlı. Bugün AÜ her türlü organ ve doku naklinin hepsini kombine ve
tek tek, yaş farkı gözetmeksizin başarı ile yapılıyor. Yüzde yüz SGK güvencesi altında tüm vatandaşlarımız ücretsiz tedavi hizmetleri almaktadır. İç organ nakli ince bağırsak nakli ruhsatını aldık. Organ nakillerinin kombine yapılması gündemimize gelebilir" diye konuştu.
Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Beyazıd ise ülke genelinde 800 bin kalp yetmezliği çeken kişi olduğunu kaydederek, bu hastalardan 4 bin tanesinin son dönem kalp yetmezliğinde olduğunu açıkladı. Prof.Dr. Beyazıd, "Bunlar bir yıl içinde hayatlarını kaybeder. Bu hastaların kap naklinden başka alternatifleri yoktur. 1991 yılında 49 hastaya kalp nakli yaptık. Bekleme listemizde 53 hasta var. Durumu bozulan organ bekleyemecek hastalara biz tedavi alternatifi olarak suni kalp
takıyoruz. Bir yıl içinde hastaların yüzde 95’ inin hayatta kalmasını sağlıyor. Bizim AÜ’deki ilk kalp nakli ameliyatı 1998 yılında yapıldı. Bu aslında aynı tek bir kadavradan alınan beş ayrı organın beş ayrı hastaya nakledildiği ilk ve tek ameliyat olmuştur. O günden beri 14 yıl geçti. İlk kalp nakli yaptığımız hasta gayet iyi durumda. Yaşamına devam ediyor. Bayan bir hastadır. Aktif olarak çalışıyor. 2003 yılında böbrek ve kalp yetmezliği olan hastaya hem kalp hem böbrek naklini gerçekleştirdik. Bu
hastanın iki yıl sonra erkek çocuğu dünyaya geldi. Bu hasta, organları bağışlanan donörünün ismini çocuğuna verdi. Buda nakil için oldukça bu iyi bir örnek" ifadelerini kullandı.
AÜ. Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Koordinatörü Nilgün Keçecioğlu’da yaptıkları nakillerin yanında bu işin topluma aktarılmasında medyanın önemli bir yeri olduğunu söyledi. Keçecioğlu, "Türkiye’de 500’e yakın koordinatörün donör temini yapabilecek hastanede çalışıyor. Türkiye’de bir milyon nüfus başına 4.5 organ bağışı düşerken gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 20’lere çıkıyor. Antalya’da 2011 yılı verilerine göre bir milyon nüfus başına organ bağış oranı yüzde 17.5’ tur" diye konuştu.
AÜ’NÜN DÜNYADA EŞİ YOK
Akdeniz Üniversitesi Plastik Rekonsrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan da konuşmasında, "AÜ’ye 2002 yılında geldim. AÜ artık bir marka. Bizim binlerce kişiye nakil yapmamız gerekiyor. Ama yaptığımız nakillerinden kaliteli ve başarılı olması gerekiyor. Organ nakli yapılmadan başka türlü o kaliteyi sağlıyorsanız organ nakli asla yapmamanız gereken bir durumdur. Günümüzde organ nakli son çare başka çaremiz yok. O nedenle önem veriyoruz. Son çare kök hücre gibi. Dünyada bu kadar
çeşitli nakil yapan başka bir merkez yok. Bu bir reklam değil. AÜ’yü herkes tanıyor. Ruhsatın alınmasıyla birlikte kompozit doku naklini yapmaya başladık. Dünyada bu kadar geniş bir mevzuatı olan başka bir yer yoktur" diye konuştu.
Prof.Dr. Özkan, 1.5 yıl önce kompozit doku naklini yaptıklarını hatırlatarak,"İlk yapmanın yanında başarılı yapmak önemliydi. Eğer biz nakli yapmadan önce yapıp yapmayacağımızı tartışsaydık bu nakil beş sene gecikirdi. Halen dünyada bizden bahsediliyor. Biz bu nakilleri bu alt yapı ve destek ile yapıyoruz. AÜ. bir marka bunu yaymak istiyoruz. Kompozit doku kadavradan oldu. Canlı donörden başarılıyız. Bizim ana hedefimiz son çare tedavinin vefat etmiu ş bir hastadan bir organını kullanmak üzere
kullanmalıyız. Bunlar büyük ameliyat. AÜ’de bağış yapılan organ sayısında sayıda artış olduysa bu bizi çok mutlu eder. Türkiye’de organ bağışı sayısını sıcak tutmalıyız. Bizde her şey çabuk unutulur. Herkesin başına gelebilecek şeylerden bahsediyoruz. İnsanlar kendine ihtiyacı olmadığı sürece bunu üzerlerine almıyorlar. Çarşıda, pazarda gördüğüm insanlar kimlik taşır gibi organ bağış kartı taşıyor. Bu beni çok mutlu ediyor" dedi.
BAŞBAKANDAN ÖZKAN’A TAM DESTEK
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la dün gerçekleştirdiği ziyaret ile ilgili bilgilerde veren Prof.Dr. Özkan, şunları söyledi:"Başbakan ameliyat sonrasında aramıştı. Teşekkür ziyareti gibi oldu. Çok büyük destek veriyorlar. Bizim de taleplerimiz oldu. Çok özel bir şey yok ama. Taleplerimizi çok iyi karşıladı. Gelecekte de yakından takip ettiği yüz nakli olan Uğur Acar’ı ziyaret etmek istediğini söyledi. Önemli olan bize değer vermesi ve ağırlamasıydı. Başbakanın her konuda destek vereceğini söylemesi beni
çok mutlu etti" dedi.
Yüz nakli yapılan 19 yaşındaki Uğur Acar’ın durumu ile ilgili olarak da Prof.Dr. Özkan, "Cerrahi olarak çok iyiyiz. Temkinliyiz. Bizde yanına girerken önemli tedbirlerle giriyoruz. Bir ay çok önemli. Önümüzdeki hafta başı görüştüreceğiz. Yüz naklini beşinci gün derken, ikinci günde yoğun bakımdan çıkardık. Her şey yolunda gidiyor" diye konuştu. Çift kol nakli yapılan 34 yaşındaki Atilla Kavdır durumu içinse Prof.Dr.Özkan, "Kritik süreci atlattık. Gidişatın iyi olması bizi sevindiriyor. Bacağı erken
zamanda almamızın faydasını görüyoruz. İnşallah yakın zamanda onu da hayatına sağlıklı şekilde döndürürüz" bilgisini verdi.
Prof.Dr. Özkan, bir gazetecinin AK Parti’den teklif aldınız mı sorusuna, "Böyle bir şey yok. Biz sadece işimizi yapıyoruz. Hastalarımıza nasıl faydalı olabilirizi düşünüyorum. Bu işin magazin boyutu gerçeği yansıtmıyor" diye cevap verdi.
Prof.Dr. Ramazanoğlu da Atilla Kavdır’ın yoğun bakım süreci ile alakalı şu bilgileri aktardı:"Yoğun bakımda kalış süresi önemli değildir. Bazen bizim yıla varan süre içinde takip ettiğimiz hastalar oluyor. Atilla, başlangıçtan aldığımız döneme göre çok ciddi iyileşmeler gösterdi. Ama henüz iyi değil. Suni solunumda, böbrekleri destekliyoruz diyalizle. Karaciğer fonksiyonlarında bozulma vardı. Ama şimdi daha iyiye gidiyor. İyi bir şekilde hastayı yoğun bakımdan taburcu edebileceğiz."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Para vermeyen annesini benzin dökerek yakan şahıs tutuklandı Sakarya’nın Akyazı ilçesinde para istediği annesinden ret cevabı aldıktan sonra benzin dökerek kendisini ve annesini ateşe veren şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi. Elleri sargıda adliyeye sevk edilen şahsın, kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” ifadeleri de dikkatlerden kaçmadı. Korkunç olay, 18 Nisan Perşembe günü Akyazı ilçesi Erdoğdu Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, geçtiğimiz hafta annesi M.Y.’den (64) geçtiğimiz hafta bir miktar para alan ve tekrar isteyince ret cevabı ile karşılaşan Ö.Y. (42) öfkelendi. Ö.Y., maddi ve ailevi sorunları iddiası ile benzin dökerek annesi ve kendisini yaktı. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan talihsiz kadın, ilk olarak Akyazı İlçe Devlet Hastanesi’ne buradan da Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Vücudunda 2 ve 3’üncü derece yanıklar oluşan ve hayati tehlikesi bulunan M.Y., buradaki müdahalelerinin ardından Kocaeli Şehir Hastanesi Yanık Ünitesi’ne sevk edildi. Elleri sargılı şekilde adliyeye sevk edilen şahıs tutuklandı Her iki elinde de yanıklar oluşan şüpheli Ö.Y. ise olaydan kısa bir süre sonra yakalanarak ilçe jandarma komutanlığına götürüldü. Şahıs, burada tamamlanan işlemlerinin ardından elleri sargılı bir şekilde adliyeye sevk edildi. Ö.Y.’nin kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” cevabını vermesi ve ‘Pişman mısınız?’ sorusunu ise yanıtsız bırakması dikkatlerden kaçmadı. Adliyeye sevk edilen Ö.Y., tutuklanarak cezaevine gönderilirken, hastanede tedavi gören M.Y.’nin hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.
İstanbul Frenleri tutmayan otomobil, 14 aracı biçti Ümraniye’de frenlerinin tutmaması sonucu kontrolden çıkan otomobil park halindeki 14 araca çarptı. Olay saat 21.45 sıralarında Ümraniye Armağanevler Mahallesi 23 Nisan Caddesi’nde meydana geldi. Frenleri tutmayan 34 DGK 750 plakalı Fiat marka ticari araç, seyir halindeyken Range Rover marka araca çarptı. Çarpışma sonucu lastiği fırlayan 34 DGK 750 plakalı hızını alamayıp 14 araca çarparak durabildi. Kazada şans eseri ölen yada yaralanan olmazken otomobillerde maddi hasar meydan geldi. Kazayı yapan sürücünün araçtan indikten sonra şok halinde olduğunu gören vatandaşların araması sonucu olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Maddi hasar meydana gelen bazı araçlar çekici yardımıyla götürülürken, kaza sonrası cadde polis kontrolünde trafiğe açıldı. Öte yandan kaza sonrası sürücü ifade için karakola götürüldü. Kazayı gören Zafer Karagül, "Bu yol tehlikeli. Yukarıdan gelen araba geldiği zaman bu aşağıdan yukarı araba çıkamıyor. Bu yolu tek yola çevirdikleri zaman veyahut yan yolla açtıkları zaman sıkıntı biraz azalabilir. Birkaç defa çöp kamyonu viraj alamadığı için oraya yuvarlandı. Gene bu dört yol ağzında 3-4 kere kazalar oldu. ’Ne oldu?’ freni tutmayan araba vura vura aşağı indi. Allah’tan büyük bir kazaya engel oldu" dedi. Başka görgü tanığı Serdar Burak Eker, "Doblo sürücüsü var bizim yaşlarımızda 2 tane çocuk, çok hızlı geliyorlar. Yerler de ıslak olduğu için hakimiyetini kaybetmiş. Önde bir panelvan vardı, ona sürttü. Sonra otomobile çarptı. Sonra jeep kurtulayım derken ona ön sağ kafasından çarptı. Sonra park halindeki araçlara çarparak tır dorsesinin orada durdu. Zaten Doblo’nun tekeri orada kaldı, kıvılcımlar falan çıkıyordu. Çocuk büyük ihtimalle şoktan dolayı sarhoş zannedildi, linç ettiler çocuğu. Polis geldi kaldırdı, ifade vermeye götürdüler. Kaldırıma çıkan araçlar oldu baya büyük maddi hasarlı kaza ama can kaybı yok. Ben 20 yaşındayım çocuk da benim yaşlarımda bir şey ama şoktan dolayı konuşamıyordu. Öyle üzüldüm kendisine" ifadelerini kullandı.