GENEL - 01 Şubat 2012 Çarşamba 13:30

GRİP BU YIL YÜZÜNÜ `PAÇAVRA HASTALIĞI` OLARAK GÖSTERDİ

A
A
A
GRİP BU YIL YÜZÜNÜ `PAÇAVRA HASTALIĞI` OLARAK GÖSTERDİ

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hürrem Bodur, "Biliyorsunuz, bundan 2 yıl önce domuz gribiyle ilgili bir salgın oldu. H1N1 salgınıydı bu. Bu sene daha çok gördüğümüz H3N2 tipi, normal dolaşan suçlu bir grip virüsü. H3N2’ye bağlı grip enfeksiyonunu bu dönemlerde görmeye başladık. Halk dilinde paçavra hastalığı deniliyor" dedi.
Bodur, İHA’ya yaptığı açıklamada, grip sezonunun genellikle Aralık ayında görüldüğünü belirterek, bunun Ocak, Şubat ve Mart’a kadar uzayabileceğine dikkati çekti. Bodur, gribi yapanın grip virüsü olduğunu kaydederek,"Bunun toplumda salgın yapan çeşitli türleri vardır. Normalde her kış sezonda endemik olarak grip hastalığı görülebilir. Biliyorsunuz, bundan 2 yıl önce domuz gribiyle ilgili bir salgın oldu. H1N1 salgınıydı bu, bu sene daha çok gördüğümüz H3N2 tipiyle olan normal dolaşan suçlu bir grip
virüsü. H3N2’ye bağlı grip enfeksiyonunu bu dönemlerde görmeye başladık. Halk dilinde paçavra hastalığı deniliyor. Aslında bunu solunum semptomlarıyla seyreden diğer hastalıklardan ayırt etmek lazım, nezle daha hafif semptomlu hapşırık, göz akıntısı, burun akıntısı gibi şikayetler daha ön planda ateş olmaz. Gripte ise tam aksine ateş tablosu vardır, yaygın vucüd ağrısı, kas ağrısı ve eklem ağrısı vardır. Tamamen birbirinden farklı ama bulaşma şekilleri bunların aynı, yani solunum yoluyla damlacık
enfeksiyonu şeklinde hasta olan birisinin öksürmek, aksırmakla bunu ortalığa salmasıyla insanlara bulaşır" dedi.
"GRİP OLMUŞ BİR KİŞİ MÜMKÜNSE KALABALIK ORTAMLARDA BULUNMAMALI"
Bodur, grip olan bir kişinin tedavide izleyeceği yöntemle ilgili olarak, "Bir defa bu mevsim itibariyle solunum yoluyla bulaşan hastalıklar çok görülür. Hepimizin işyerinde evinde vardır, sokakta da görürüz. Hapşıran insanları çok fazla görürüz. Önemli olan yüksek ateş oluyor mu buna dikkat etmemiz lazım. Yüksek ateş varsa, yatağa yatıracak kadar ağır bir tabloysa bu, eklem ağrıları ve öksürüğü varsa bu ağır bir tablodur. Bu mutlaka istirahatla geçmeyecek şikayetlere mahal veriyorsa hekime başvurması
gerekir" diye konuştu. Bodur, bu durumdaki hastaların dikkat etmesi gereken şeylerin, bir başkasına bulaştırmamak için mümkünse kalabalık ortamlarda bulunmaması gerektiğini belirtti. Bodur, "Evde de mümkünse tek kişilik odalarda başka kişiler bulunmasın ve cerrahi maske dediğimiz maskeleri takarlarsa öksürüp aksırınca ortalığa bu mikrobu saçmaz ve başkasına da bulaştırmazlar. Bir önemli şey daha vardır, el yıkama. Elimiz genelde eğer bir solunum yolu hastalığımız varsa o mikropla bulaşıktır, bunu bir
başkasıyla tokalaştığımızda veya bir yüzeye sürdüğümüzde bir başkasının o yüzeyden o mikrobu almasına neden olabiliriz" şeklinde konuştu.
"GRİPKEN ANTİBİYOTİK ALINMAMALI"
Tedavi yöntemlerinde halkın doğru bildiği yanlışlar olduğunu anlatan Bodur, konuşmasında şunları kaydetti: "En önemli yanlışlardan bir tanesi şu, antibiyotik kullanımı. Hem gripte olsun hem nezle de olsun antibiyotik kullanılması en önemli yanlışlardan bir tanesi bu. İşte boğazım ağrıyor, nezle grip oldum bir de gidip eczaneden komşu tavsiyesiyle antibiyotik alıyorlar, en önemli yanlışlardan bir tanesi bu. Antibiyotik almayacaklar, gripseler hekime başvursunlar. Uygun semptomatik tedavi uygun görürlerse
antiviral tedavi uygun görürler bu durumda. Bazen grip çok uzadığında bazı komplikasyonları olabiliyor bunun. Virüsün yayılmasına bağlı komplikasyonlar gerekse üzerine bazı bakteriyel enfeksiyon oturuyor ona bağlı olarak komplikasyonlar, sinüzit ve zatürree gibi. Bu durumda da yine bir hekime gitmeleri lazım yani 5 günden daha fazla şikayetleri devam ediyorsa, ateş devam ediyor semptomları devam ediyorsa giderek daha kötüye gidiyorsa, koyu renkli balgam çıkarmaya başlıyorsa veya solunum sıkıntısı başlıyorsa
hekime başvurması lazım."
"BETA MİKROBU İLE GRİP TAMAMEN FARKLI BİR OLAYDIR"
Bodur, beta mikrobunun gripten tamamen farklı bir olay olduğunu vurgulayarak, bunun bir bakteri olduğunu ve bunun insandan insana bulaştığını söyledi. Bodur, "Bunda tablo tamamen farklıdır, hastanın ateşi çok yüksektir. Yaygın vucüd ağrısı vardır, ateşi çok yüksektir bu durumda mutlaka hekime gitmeleri gerekir. Gribe mi ait yoksa betaya mı ait, klinik bunun ayrımını yapabilir. Betaya bağlıysa bu tablo antibiyotik vermek gerekir, ikisi de aynı yerde enfeksiyon yapıyor bu çok önemli. Boğazda, toksinleri
tutuyor ve üst solunum yolunda enfeksiyon yapıyor. Bir tanesi bakteriyel enfeksiyon tedavisinde antibiyotik kullanmak gerekir bir tanesi viral enfeksiyon antibiyotik kullanılmaz kendi kendine geçer" şeklinde konuştu.
"GRİBİ ÖNLEMEDE, DENGELİ BESLENMEK ÇOK ÖNEMLİ"
Dengeli beslenmenin çok önemli olduğunu kaydeden Bodur, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu yiyecekleri yerseniz, şunları yaparsanız grip olmazsanız diye bir şey yok. Sadece önerilen bol miktarda sıvı almak, mevsim itibariyle insanların canı sıcak sulu şeyleri çok fazla canı ister. Limonlu, portakallı içecekler içerseniz. Mevsim itibariyle hangi sebze ve meyveler bol miktarda varsa bunları tüketmek lazım. Sağlıklı ve dengeli beslenmek lazım, karbonhidrattan fazla alıp kilo almamak lazım. Hareketli olmak,
sıvıları bol almak lazım. C vitaminiyle zengin, portakal ve mandalina suları sıkılmalı. En önemlisi sigara içmemek lazım. Solunum yollarındaki doğal savunma mekanizmalarını bozar, her türlü viral enfeksiyon bunun üzerine oturur. Sigara içmeyelim, kapalı ortamlarda bulunmayalım. Bu ortamlarda birisi gripse bunu etrafındaki insanlara yayma ihtimali vardır."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Hipnoz ile sigara bırakmam mümkün Tokat Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Erdem hipnozla ilgili açıklamalarda bulundu. Hipnoz’un korkulacak bir tedavi yöntemi olmadığını ifade eden Erdem, “Hipnoz, sigarayı bıraktırma, duygusal yemek yeme, kekemelik, cinsel terapi gibi birçok konuda kullanılabiliyor” dedi. Hipnozlu tedaviyle ilgili İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulunan Tokat Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Erdem, “Hipnoz aslında beynimizin, bizim için oluşturduğu yeni bir gerçeklik durumudur. Aslında biz gün içerisinde hepimiz defalarca hipnoz anını, hipnoz durumu yaşarız. Genelde hipnozun girilen bir yer olarak ya da işte uyuma gibi tarif ederiz ama tam olarak öyle değildir. Çünkü girilen çıkılan ya da uyumayla alakası olan bir şey değildir. Çünkü hipnozun Latince’den gelen anlamı belki uyku olsa da tam olarak uyku hali değildir. Tam tersine aslında bilinçli halidir. Hatta bilincin bir yere daha üst düzeyde yüzde işte bin civarında bir yere odaklanmasıdır. Dolayısıyla hipnoz bilincin tamamen açıldığı bir bilinç durumudur” dedi. “Hipnoz ile sigara bırakmak mümkün” Kekemelik ve sigara bırakma gibi birçok hastalığın tedavisinde hipnozun büyük bir etkisi olduğunu vurgulayan Erdem, “Psikiyatristler ve klinik doktorları belli sorunların tedavisinde hipnozu kullanıyorlar. Diş hekimleri diş çekiminde korku yaşayanlarda, mide bulantısı yaşayanlarda ve ağrıyla ilgili sorun yaşayanlarda, iğne olamayanlarda, iğne yaptıramayanlarda kullanılıyor ve bu hipnoz etkisiyle ağrı yaşamadan ya da mideleri bulanmadan ya da herhangi bir doktor korkusu olmadan dişlerinin tedavisini yaptırabiliyorlar. Klinik psikologları da yine kendi uzmanlık alanlarındaki konularda çalışıyorlar. Hipnoz, örneğin sigarayı bıraktırma konusunda, duygusal yemek yeme konusunda, kekemelik ve benzeri tüm sorunlarda cinsel terapilerde kullanılabiliyor” diye konuştu. “Hipnozun, filmlerdeki gibi insanın istemediği bir şeyi yaptırma gücü yoktur” Hipnozun korkulacak bir şey olmadığının altını çizen Erden, “ Zaten defalarca gün içerisinde girdiğimiz bir şeyse korkacak bir şey yok. Buradaki ana mantık şu, filmler, diziler ve benzeri yerlerde insanlara şöyle sunuyorlar ya işte hipnoza giriyor ve çıkamıyor. Ya da işte hipnoza giriyor, uyku durumunda, işte bir şeyleri çalınıyor falan filan ya da istemedikleri bir şeyler yaptırıyorlar. Hipnozun herhangi bir şekilde bir insanın istemediği bir şeyi yaptırma gücü yoktur. Yani hipnozu aldım hadi bakalım git şunu öldür, ya da git şunu soy, ya da git şuna zarar ver gibi bir durum söz konusu değildir. Çünkü öyle bir telkinde bireyin bilinci açılır ve kesinlikle o istenmeyen, yani suç teşkil eden ya da kişiye ya da bir başkasına zarar verecek bir davranışı kişi asla gerçekleştirmez. Hipnozu böyle bir etkisi yoktur” dedi. “Hipnozla dikkat dağınıklığım azaldı” Dikkat dağınıklığı problemi için hipnoz tedavisine başvurduğunu söyleyen Aslı Bozdağlı ise “Benim aslında dikkat dağınıklığım vardı. Ahmet Hoca’yla da zaten tanışıyoruz. Aynı zamanda onun öğrencisiyim. Hipnozla ilgilendiğini yani hipnoz üzerinde çalıştığını öğrendikten sonra yani çok merak ettim aslında. Hani bunun üzerinde bir etkisi var mı? Ya da nasıl işliyor? İki seans geldim. Etkileri aslında gayet istediğim dereceye ulaştım. Yani dikkat dağınıklığım azaldı ve normale göre birazcık daha böyle rahat ve böyle relaks bir şekilde hayatıma devam edebiliyorum. Seanslarda işte önce hipnoza girme kısmı oluyor. Ondan sonra zaten Ahmet Hoca’nın elinde daha çok. Yani daha rahatlamaya yönelik, işte dikkat dağınıklığını önlemeye yönelik çalışmalar yapıyoruz” dedi.
İzmir MBA’lı öğrenciler Medicana İzmir’de Medicana Eğitim Grubu’na ait Akhisar MBA Fen ve Anadolu Lisesi öğrencileri Medicana İzmir Hastanesi’ni ziyaret etti. Öğrenciler, üniversite sınavı öncesinde meslek tercihlerine yardımcı olmak için Hastane’de görev yapan farklı alanlardaki yöneticilerinden meslekleriyle ilgili bilgi aldı. Medicana International İzmir Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Dilek Aslanca, “Günümüzde sağlık alanında doktor, hemşire gibi meslekler dışında çok farklı meslekler için de kariyer fırsatı mevcut. Örneğin robotik cerrahi için mühendisler, yapay zeka destekli tedavi için yazılım uzmanları istihdam ediliyor” dedi. İzmir’deki eğitim ve kariyer imkanlarını yerinde görmek amacıyla Akhisar MBA Akhisar Anadolu ve Fen Lisesi öğrencileri yaptıkları gezi kapsamında Medicana İzmir Hastanesini ziyaret etti. Hastane’de farklı alanlarda çalışan yöneticiler, mesleklerini tanıtarak öğrencilerin merak ettikleri soruları yanıtladı. İlk ve orta öğretim alanında MBA Okulları, lisans düzeyinde de Fenerbahçe Üniversitesi’ni bünyesinde barındıran Medicana Eğitim Grubu’nun kardeş kurum olduğunu belirten Başhekim Aslanca, öğrencilere tıp alanında sağlanan kariyer imkanlarından bahsetti. Aslanca, teknolojideki gelişmelerle birlikte, hastanelerde çok farklı mesleklere kariyer imkanı sunulduğunu ifade ederek, “Kariyerinizi sadece akademik bilgilerle değil, hobileriniz, sosyal hayatınız, yardım kuruluşları ile çalışmalarınızla inşa ederseniz vizyonunuz ve seçenekleriniz daha geniş olur” dedi. “İşini tutkuyla yapanlar daha başarılı” Öğrencilere özel sağlık sektöründe tanıtım alanında neler yapıldığını anlatan Medicana International İzmir Hastanesi Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü Yağmur Akçe, bu alanda kariyer planlayanların yenilikçi olmaları kadar işlerini tutkuyla sevmelerinin önemine değindi. Hastanelerde sağlanan istihdam şartlarını anlatan Medicana İzmir İnsan Kaynakları Müdürü Duygu Eser ise gençlere “Mutlu olmak için sevdiğiniz, hayal ettiğiniz bir mesleği seçin, kendi güçlü yönlerinizi belirleyin ve bu yönde bir kariyer planlaması yapın” dedi. MBA Akhisar Lise Müdürü Tuğba Tur da Medicana International İzmir Hastanesi’nde verilen bilgilerin öğrenciler için çok faydalı olduğunun altını çizerek, tüm yöneticilere teşekkür etti.