Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ortadoğu’da hiçbir ülkenin diğer ülkelere sırtını dönme, o ülkelerdeki gelişmelere kayıtsız kalma lüksü olmadığını belirterek, "Biz bölge ülkelerindeki iktidar mücadelelerinin, siyasi çekişmelerin tarafı elbette değiliz ve olamayız. Ancak bölge halklarını hak ve hukukunu, bölgesel istikrarın tarafıyız ve insaniyet namına sorumluklarımızı da üzerimizden atamayız" dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki son gelişmelere değindi. Erdoğan, bölgede yaşanan gelişmelerde Türkiye olarak derece ilkeli bir tutum sergilediklerini, sadece hakkın, hukukun ve halkların arzu ve taleplerinin arkasında durduklarını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ne bir gizli ajanda ile hareket ediyoruz ne de çıkar odaklı bir yaklaşım içindeyiz. Sünni, Şii, Nuseyri, Alevi, Arap, Kürt, Ortodoks, Katolik Etnik köken, din, mezhep ayrımı yapmıyor, politikalarımızı bu zahiri unsurlara göre asla şekillendirmiyoruz. Ben en başından itibaren şunu söylüyoruz: bölgede, bir ülkede yaşanan belirsizlik, bir ülkedeki huzursuzluk, istikrarsızlık kendi sınırlarını aşıyor ve tüm bölgeye sirayete diyor.
Filistin bu tezimizin bir asırlık örneğidir. Lübnan aynı şekilde, Irak, Suriye, Afganistan aynı şekilde. Bu bölgede hiçbir sorun lokal kalmıyor. Çeşitli nedenlerle tüm bölgenin refahını, istikrarını, huzurunu yakından ilgilendiriyor. Şu çok net görülmüştür ki; Filistin meselesi çözülmeden bu bölgenin kalıcı barışa ulaşma imkanı yoktur. Irak istikrara kavuşmadan, Suriye’de akan kan durmadan, Afganistan’ın, Yemen’in, Lübnan’ın, Somali’nin sorunları çözüm yoluna girmeden bu bölgenin topyekün huzura kavuşma
imkanı yoktur. Bu bölgede hiçbir ülkenin diğer ülkelere sırtını dönme, o ülkelerdeki gelişmelere kayıtsız kalma lüksü de yoktur."
Irak’taki, özellikle de Kuzey Irak’taki otorite boşluğu nedeniyle Türkiye’nin 30 boyunca, oradan yönelen terör karşısında çok ağır bedeller ödediğini belirten Erdoğan, "Kuzey Irak’ta yerleşerek Türkiye’yi tehdit eden terör örgütünün Irak’ın içişi olduğu söylenebilir mi? Tüm bölgede mezhep çatışmasını tetikleme ihtimali olan Sünni-Şii geriliminin Irak’ın iç meselesi olduğu düşünülebilir mi? Türkmen kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntıların bizim tarafımızdan dikkate alınmaması mümkün olabilir mi?" diye
sordu.
Suriye’de son aylarda yaşanan olaylar nedeniyle Türkiye’nin ağır fatura ödediğini ve ödemeye devam ettiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, "Filistin-İsrail meselesinde aynı şekilde Türkiye olarak ödediğimiz bedeller var. Bu faturayı bölgede sadece biz ödemiyoruz. Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Bahreyn, İran, diğer ülkeleri de az ya da çok bu meselelerin ceremesini çekiyorlar. İşte bizim Türkiye olarak bütün gayretimiz, bu sorunların tüm bölgenin gayretiyle çözüme kavuşturulmasıdır. Biz bölge ülkelerindeki
iktidar mücadelelerinin, siyasi çekişmelerin tarafı elbette değiliz ve olamayız. Ancak bölge halklarını hak ve hukukunu, bölgesel istikrarın tarafıyız ve insaniyet namına sorumluklarımızı da üzerimizden atamayız" diye konuştu.
"BİZİM İŞİMİZ BİZE YETER"
Başbakan Erdoğan, ölümlerin ve katliamların artık son bulmasını istediklerini belirterek, "Türkiye hiçbir mezhebin karşısında da değildir, arkasında da değildir. Türkiye mezhep ayrışması, çatışması üzerinden güç devşirmenin, böyle ucuz hesapların içine de hiç girmedi. Tam tersine Türkiye, on yıllardır, yüz yıllardır devam eden bölge halklarına büyük acılar yaşatan meselelerin artık aklı selimle, sağduyuyla ele alınmasını, bir diyalog, istişare ortamının oluşturulmasını en güçlü savunan ülkedir. Hiç
kimsenin içişlerinde gözümüz yok, bizim işimiz bize yeter. Biz hiçbir ülkenin içişlerine karışmak, müdahale etme niyetinde değiliz ve olmadık" diye konuştu.
"ORTADOĞU’NUN TARİHİ, KANLA DEĞİL MÜREKKEPLE YAZILMIŞTIR"
Erdoğan, bazı meselelerin içişleri olarak kalmadığını, bu ülkelerin yöneticileri ve sorumluluk sahibi olan önderlerinin görmek zorunda olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bizim iyi niyetli tavsiyelerimizi içişlerine müdahale olarak algılayanlar önce çıkıp kendi özeleştirilerini yapsınlar. Ortadoğu’nun tarihi birilerinin iddia ettiği gibi kanla yazılmamıştır, Ortadoğu’nun tarihi mürekkeple yazılmıştır, ilimle, hikmetle, sanatla, medeniyetle yazılmıştır. Bağdat, Şam, Mekke, Medine İsfahan, Beyrut, Kahire, Diyarbakır, Bursa, İstanbul tarihi boyunca siyasi çekişmelerle değil, ortaya koydukları muhteşem eserlerle konuşulmuşlardır.
Biz, kalemin kılıcı kestiğine inanan bir medeniyetin sahipleriyiz. Bunu bir avuntu, bir nostalji olarak ifade etmiyorum. Dün bu böyleydi, Allah’ın izniyle bütün bu coğrafyanın gayretleriyle yarın da bu böyle olacaktır. Herkes, bölgedeki her ülke Türkiye’den emin olsun. Türkiye bölgenin meseleleri için samimiyetle gayret sarf eden, bölgenin selametini de her türü çıkarın üzerinde gören bir ülkedir."
"AVRUPA’NIN TUTUMUNU NOT EDİYORUZ"
Türkiye’yi Batı için, Avrupa ve Avrupa Birliği için değerli yapanın da işte bu samimiyeti ve diyalog gücü olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye doğusunda ve güneyinde bir iktidar, bir güç mücadelesi içinde olmadığı gibi, Avrupa’da da bir güç mücadelesi, bir öne çıkma mücadelesi içinde değildir. Türkiye,yüzü Avrupa’ya bakan, ama sırtını Doğu’ya dönmemiş bir ülke olarak hem Doğu hem de Batı için bir imkandır, bir fırsattır. Biz 9 yıldır gerek Doğu’da, gerek Batı’da muhataplarımıza bunu çok net ifade ettik. ’Türkiye’nin Avrupa’ya yük olmaya değil, yük almaya aday olduğunu’ her fırsatta tekrarlıyoruz.
AB’ne adaylık konusunda, AB müktesebatına uyum konusunda muhatabımızın gösterdiği gayretten kat kat fazlasını göster, düzenlemelerimizi tek tek yapıyoruz. Türkiye’nin imkanlarına, fırsatlarına rağmen, bizim tüm iyi niyetimize rağmen Avrupa’da bize karşı sergilenen tutumu da bir kenara not ediyoruz. Ben bugün burada Fransa konusuna girecek değilim; o konuya bugün Fransızım."
MUHALEFETE TEŞEKKÜR
Başbakan Erdoğan, Fransa ile yaşanan süreçle ilgili olarak, CHP’ye, MHP’ye, meclis dışındaki partilere, sivil toplum kuruluşlarına, bilim adamlarına ve medyaya bu konuda gösterdikleri duyarlılık ve dayanışma ifadelerinden dolayı şahsı ve millet adına teşekkür etti. Erdoğan, "Aziz milletimize, 75 milyon vatandaşımıza, yani tam açık söyleyeyim, 74 milyon 724 bin 269, bu nüfusumuza vakur duruşlarından dolayı aşrıca şükranlarımı sunuyorum" dedi.