YEREL HABERLER - 27 Ocak 2012 Cuma 09:31

SP İL BAŞKANI FAİK ÇALIK:

A
A
A
SP İL BAŞKANI FAİK ÇALIK:

Saadet Partisi Erzurum İl Başkanı Faik Çalık, Fransız Senatosu’nun almış olduğu, sözde Ermeni Soykırımı’nı inkâr etmenin suç olduğunu kabul eden karara karşı, Hükümetin alacağı karşı adımları, çok sıkı bir şekilde takip edeceklerini söyledi.
Fransa’nın kararını Hiçbir insaf ölçülerine sığmayan, fikir hürriyetini yok sayan bu kararın alınmış olmasının, insanlık tarihine düşülmüş, kara bir leke olduğuna inandıklarını dile getiren Çalık, “Kapısında kul köle olduğumuz AB gibi bir kurumun, en önemli figürlerinden birisi olan Fransa’nın aldığı bu kararın milletimizin ve devletimizin uyanmasına vesile olmasını ümit ediyoruz. Fransa Bu çalışmaları yaparken Hükümeti biran önce AB üyelik çalışmalarından vazgeçmelerini ve 54. Hükümet zamanında Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN’ın Tohumlarını attığı D-8 ler faaliyete geçirilmeli ve İslam Ülkeleri bir araya toparlanmalıdır” dedi.
BÜTÜN FAİLİ MEÇHULLERİN BİR AN ÖNCE AYDINLATILMASININ VE SUÇLULARIN ADALETE TESLİM EDİLMELERİNİN GEREĞİNE İNANIYORUZ
Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın menfur bir saldırı sonucu 2001 yılında şehit edilişinin 11. Yıldönümü olduğunu dile getiren Çalık, “Gaffar Okkan’ın ailesine, emniyet camiamıza ve tüm milletimize bugün vesilesi ile bir kere daha başsağlığı diliyor, kendilerine Allah’tan rahmet temenni ediyoruz. Öncelikle Uğur Mumcu suikastının gerçekleştiği 1993 yılı, bugün bulunduğumuz noktadan bakıldığında, çok ilginç bir şekilde, planlanan büyük bir oyunun sahneye konulması izlenimini vermektedir. Mesela; 17 Ocak 1993’te Jandarma Genel komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in uçağının düşürülerek hayatını kaybetmesi, 24 Ocak 1993’te Uğur Mumcu’nun aracına bomba yerleştirilmesi sonucu öldürülmesi, 5 Şubat 1993’te Adnan Kahveci’nin daha nasıl gerçekleştiği bugün bile tam olarak aydınlatılamayan bir şekilde trafik kazasına kurban gitmesi, 24 Mayıs 1993’te Bingöl- Elazığ karayolunda 33 askerimizin şehit edilmesi, 2 Temmuz 1993’te büyük bir provokasyon sonucu Madımak Oteli’nde 33 vatandaşımızın ve 2 otel görevlisinin yanarak ve dumandan zehirlenerek hayatını kaybetmesi ve tam üç gün sonra 5 Temmuz 1993’te Başbağlar köyünün silahlı bir grup tarafından basılarak 33 insanımızın kurşuna dizilerek katledilmesi.
Bütün bu olaylar ne kadar büyük bir oyun oynandığının bir delili değil midir? 2001 yılında devletin gülen yüzünü temsil eden, bölge halkıyla yakın iletişim kurmayı başarabilmiş bir emniyet mensubunun, bir devlet görevlisinin şehit edilerek susturulması kimlerin ekmeğine yağ sürmüştür?
Şimdi aradan bunca yıl geçtikten sonra geriye dönüp bakalım. Bu olayların birbirinden bağımsız olduğunu iddia etmek mümkün müdür? Bunca yıl geçmiş olmasına rağmen bu cinayetlerin hala tam anlamıyla aydınlatılamamış olması bir tesadüf müdür? 90’lı yılların ilk yarısında, dönemin siyasi atmosferinde, yükselen, güçlü bir muhalefet ve bu toplumun sağduyusunun simgesi olan, Milli Görüş hareketinin o zamanki temsilcisi Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ın, bu planlı ve sinsi olaylar sebebiyle günah keçisi yapılmaya çalışılması, bunca yıl aradan sonra milletimizin maddi ve manevi kayıplarının ne kadar büyük olduğunu göstermiyor mu? Cami avlularında, caddelerde, meydanlarda "Kahrolsun Şeriat" "Mollalar şuraya buraya" diye bağırtılan insanlarımız bugün acaba bunun ne kadar yanlış ve haksız bir suçlama olduğunu anlamışlar mıdır? Tarihinin hiçbir döneminde din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmadan, her zaman mazlumun yanında yer alan Milli Görüş hareketinin önünü kesmek, milletimiz evlatları arasına nifak tohumları ekmek ve fitne ateşini tutuşturmak isteyenler için, bu tip esrarengiz olaylar üzerinden yapılan manipülasyonlar, 28 Şubat gibi kara bir günün yaşanması adına yapılan birer ön hazırlıklar mıydı?
Bizler, merhum Uğur Mumcu ile dünyayı aynı pencereden okumadık ama onu her zaman, fikir namusu olan, neye inanıyorsa onu açık yüreklilikle savunan, değerli bir gazeteci, araştırmacı-yazar ve düşünce insanı olarak tanıdık. O’nun öldürülmeden önce kaleme aldığı, Mossad ve CIA’nin ülkemiz ve bölgemizdeki faaliyetleri hakkındaki yazıları, onun bu şekilde hayatını kaybetmesi ile ilgili bağlantısı olduğu, bugün birçok kimse tarafından artık tartışmasız bir şekilde kabul edilmektedir.” Dedi.
Saadet Partisi olarak, demokratik, adil ve özgürlükçü bir devlet anlayışının vazgeçilmez kurallar manzumesi olduğuna inandıklarını anlatan Çalık, “Bütün faili meçhullerin bir an önce aydınlatılmasının ve suçluların adalete teslim edilmelerinin gereğine inanıyoruz. Son günlerde gerek yazılı gerekse görsel medyada sıkça vurgulanan, kimin adına yapıldığı bugün dahi açıklanamayan, o acı günlerin günümüze acı birer mirası olan, bugünlerde ortaya çıkarılan, Diyarbakır İçkale’de 19 insana ait olduğu söylenen kemiklerin de,90’li yıllarda gerçekleştirilen, katliamların ve yargısız infazların sonucu olduğu iddiaları bir an önce sonuçlandırılmalıdır.
Gaffar Okkan gibi örnek şahsiyetleri şehit ederek, kendilerine alan açmaya çalışan şer odaklarına fırsat verilmemelidir. Bizler 74 milyon vatan evladını bir ve beraber gören bir anlayışın temsilcisiyiz. İnanç birliğimizin, kardeşliğimizin teminatı olduğuna inanıyoruz.
Bu vesile ile Uğur Mumcu, Gaffar Okkan ve diğer menfur cinayetlerle birlikte, milletimiz üzerine oynanmış, iç veya dış kaynaklı hangi gizli saklı olaylar var ise, bunların bir an önce aydınlatılmasının, yetkililerin boynunun borcu olduğunu düşünüyoruz.” Diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Bakan Bak: "Herkese, tüm dünyaya ’Çanakkale geçilmez’ efsanesini anlattılar, gösterdiler" Çanakkale Kara Savaşları’nın 109’uncu yıl dönümü anma törenleri kapsamında binlerce izci, 57’nci Alay Vefa Yürüyüşü gerçekleştirdi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak yaptığı açıklamada, "Herkese, tüm dünyaya ’Çanakkale geçilmez’ efsanesini anlattılar, gösterdiler." dedi. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından ’57’nci Alay Vefa Yürüyüşü’ne katılanlar, ilk olarak Eceabat ilçesine bağlı Kocadere köyünde kamp kurdu. Yürüyüş öncesinde katılımcılara, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak tarafından tümü şehit düşen 57’nci Alay askerlerinin son yemeği, kırık buğday çorbası dağıtıldı. Sabah namazı kılındı Ardından, 109 yıl önce şehit düşen askerler gibi sabah namazı kılındı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ve çok sayıda rütbeli askerin de yer aldığı katılımcılar, saat 06.00’yı gösterdiğinde harekete geçti. Atalarına yürüdüler Yarbay Mustafa Kemal’in 25 Nisan 1915 sabahı düşman çıkarmasını haber alınca, savaşların kahraman birliği 57’nci Alayı Conkbayırı’na gönderdiği ve "Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum" sözleriyle tarihe geçen o günkü tarihi yürüyüş, bir kez daha hayat buldu. Yaklaşık 6 kilometrelik yürüyüş, 1,5 saat sonra Conkbayırı’nda sona erdi. Yürüyüşe binlerce izci katıldı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak yaptığı açıklamada, "Amacımız bu ülke gençlerine Çanakkale destanını, Malazgirt zaferini, Dumlupınar, 30 Ağustos’taki, Sakarya’daki, 15 Temmuz’daki destanları unutturmamak, hatırlatmak. Bu toprakların ne kadar kıymetli olduğunu, bu vatan için binlerce şehidin verildiğini anlatmak ve bunları yaşamalarını sağlamak. Gençlerimiz o atmosferi görüyor, o zamanki o mücadelenin zorluklarını yaşananları hissediyor. Amaç bu toprakların gücünü, nasıl bir mücadele verildiğini anlatmak. Bakanlık olarak bunu sürekli gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda ülkenin dört bir yanından gençlerimizi Çanakkale gezileriyle buraya taşıyoruz. Geziyorlar, programlar yapıyoruz. Rehberler, tarihçiler buradaki destansı mücadeleyi anlatıyorlar. Bu topraklar kanla yoğrulmuş, destansı mücadele var, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları o zaman mücadelede yer aldılar. Tüm dünya ve batı medeniyetine, emperyalizme karşı büyük mücadele ortaya konduğu, dünyanın en güçlü donanmaları, ordularını burada yendiler. Herkese, tüm dünyaya ’Çanakkale geçilmez’ efsanesini anlattılar, gösterdiler. Geçmişimizle tarihimizle gurur duyuyoruz" dedi.
Kütahya Kütahya’da silah ticareti operasyonu: 6 gözaltı Kütahya ve Afyonkarahisar’da kaçak silah ticareti yapanlara yönelik 7 adrese eşzamanlı düzenlenen operasyonda, 6 şüpheli gözaltına alındı. Kütahya İl Emniyet Müdürlüğü sorumluluk bölgesinde silah ticareti yapan şahısların tespitine yönelik Asayiş Şube ve İstihbarat Şube Müdürlükleri tarafından yapılan koordineli çalışma sonucu, Afyon’dan silah bulundurma ruhsatı ile birlikte yasal yoldan silah satın alan şahısların Kütahya’ya getirdikleri silahları sattıkları ve satışı gerçekleştirdikten sonra da hırsızlık süsü vererek çalındığı yönünde müracaatta bulundukları tespit edildi. E.D. (37), E.D. (39), Y.V. (32) ve B.M. (23) isimli şahıslar hakkında projeli teknik ve fiziki takip çalışması neticesinde yapılan ara yakalamada, toplam 66 adet çeşitli çaplarda tabanca fişeği ele geçirildi. Hakkında çalışma başlatılan 4 şüpheli şahsın 2 ayrı şahıs ile silah ticareti konusu ile ilgili olarak irtibatlı olduğu tespit edildi. Şüphelilerin yakalanması ve soruşturmaya konu başkaca suç unsurlarının ele geçirilmesi amacıyla Kütahya İl merkezinde 6 şüpheli şahsın yakalanması ve suç unsurlarının ele geçirilebilmesi için Kütahya il merkezinde 4 adres, jandarma sorumluluk bölgesi olan Siner Mahallesi’nde 3 adres olmak üzere toplamda 7 adreste yapılan eş zamanlı operasyon sonucu 6 şüpheli şahıs yakalandı. Yapılan arama neticesinde, 2 adet ruhsatsız tabanca, 5 adet av tüfeği, 127 adet tüfeği kartuşu, 13 adet çeşitli çaplarda tabanca fişeği ve 5 adet tabanca şarjörü ele geçirildi. Yakalanarak gözaltına alınan 6 şüpheli şahıs hakkında adli işlem başlatıldı.