POLİTİKA - 21 Ocak 2012 Cumartesi 18:24

BAKAN EKER DİYARBAKIR`DA

A
A
A
BAKAN EKER DİYARBAKIR`DA

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, partisinin Diyarbakır Kadın Kolları 3. Olağan Kongresinde yaptığı açıklamada, "Biz ne kadar işsizliği ortadan kaldırmak için uğraşıyorsak, birileri bu bölgede işsizliğin artırılması için, işsizliğin önlenmesinin önüne set çekmek için gayret gösteriyor" dedi.
Adalet ve Kalkınma Partisi Kadın Kolları Diyarbakır İl Başkanlığı 3. Olağan Kongresi, Kaplan Düğün Salonu’nda yapıldı. Kongrede konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, AK Parti ile Türkiye’nin gündemine birçok yeni hususun geldiğini, kadınların ve gençlerin siyaset alanında topluma daha yararlı hizmetler yapabilecekleri ortamların oluşturulduğunu ifade etti. Türkiye’de kadınlarla ilgili pozitif ayrımcılık kavramının AK Parti ile gündeme geldiğini vurgulayan Eker, milletin sorunlarını toplumun en
önemli ve büyük kesimini oluşturan kadınlarla çözme kararlılığında olduklarını kaydetti. Toplumda gözyaşı dökülüyorsa büyük kısmını annelerin döktüğünü aktaran Bakan Eker, "Eğer evde bir işsiz varsa, en çok sıkıntıyı eşi veya annesi çekiyordur. Tarımsal kalkınma içerisinde kadınlarımızın rollerinin daha da artırılmasını, sosyal ve ekonomik statülerinin daha iyi bir noktaya gelmesini amaçlıyoruz. Biz 9 bölgede çalıştay yaptık. Bu çalıştaylara binlerce kırsal alanda yaşayan kadın katıldı. İlk olarak ulusal
alanda kadın çalıştayı yapıldı. Burada özellikle kadınlarımıza dönük ulusal veri bankasının oluşturulması, kırsal alanda kadının konumunun iyileştirilmesi ve kapasitenin artırılması, eylem planının sonuçlandırılması, bunların hayata geçirilmesi için tedbirlerin alınması amaçlandı" diye konuştu.
Toplumda sorunlar çözülecekse, kadınların görüşlerinden, katkılarından ve gayretlerinden muhakkak istifade edilmesi gerektiğine işaret eden Bakan Eker, kadınların en çok sıkıntı çektiği konunun işsizlik olduğunu kaydetti. Bölgede işsizliğin ortadan kaldırılması için birçok projeyi hayata geçirdiklerini belirten Bakan Eker şöyle devam etti:
"Erkek işsiz kaldığı zaman acısını daha çok kadın çekiyor. Oğlu işsizse hanım kardeşimiz onun eziyetini çekiyor. Eşi işini kaybetmişse, sıkıntısı ona yansıyor. Kendi işsizse zaten o sıkıntı kendisinindir. Biz bu bölgede işsizliği ortadan kaldırmayla ilgili birçok proje hayata geçirdik. Biz ne kadar işsizliği ortadan kaldırmak için uğraşıyorsak, birileri bu bölgede işsizliğin artırılması için, işsizliğin önlenmesinin önüne set çekmek için gayret gösteriyorlar. Biz baraj projesi hazırlıyoruz, temel
atacağız, onlar gidip buraları yakıyorlar, araçları yakıyorlar. Niye? Baraj yapılırsa işsizlik ortadan kalkacak, işsizlik kalkarsa toplumun refahı artacak, huzur bulacak, barış daha çok gelecek. Bunlar bunu istemiyor, biz de onlara inat, bu çabaları sürdürüyoruz. Onlarla mücadele ediyoruz, mücadelemiz bundan sonra da devam edecek."
"GEÇMİŞTE YAPILAN YANLIŞLARIN ARKASINDA DURMAYALIM"
Sorunların, demokratikleşme ve sivilleşmeyi geliştirmek suretiyle çözülmesi gerektiğini dile getiren Bakan Eker, "Biz diyoruz ki, anneler gözyaşı dökmesin, anneler ağlamasın, anneler, eşlerini, evlatlarını, kardeşlerini, yakınlarını kaybetmesin, barış ve huzur olsun. Sorunlarımızı oturalım, konuşalım. Sorunlarımızı demokratik usullerle, demokratikleşmeyi geliştirmek suretiyle, sivilleşmeyi geliştirmek suretiyle çözelim. Geçmişte yapılan hatalardan ders alalım, bu hataları tekrarlamayalım. Geçmişte
yapılan yanlışların arkasında durmayalım. O yanlışları çözelim, o yanlışların sonuna kadar sebeplerini bulalım, hesap soralım. Diyarbakır’da İçkale bölgesinde şimdi kazılar yapılıyor. 19 tane, hangi zamanda kime ait olduğu henüz belli olmayan kemikler çıkıyor. Bakın bu çalışmaların hepsi, bunlara dönük olarak, inceleme, soruşturma, araştırma, kazılar, bunların faillerinin ortaya çıkarılması konusunda AK Parti döneminde ciddi çabalar var. Çok ciddi gayretler var" dedi.
Bakan Eker’in ardından konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdulkadir Aksu da statükocu zihniyetin Diyarbakırlılara neler yaşattığını çok iyi bildiğini belirterek, "Biz bu mücadelenin içinden geliyoruz. Ret, inkar ve asimilasyon politikalarını da biliyoruz" diye konuştu. Mevlana ne kadar bu toprağın insanıysa, Ahmedi Hani’nin de o kadar bu toprağın insanı olduğunu ifade eden Aksu, "Yunus Emre bu toprağın ne kadar sesiyse, Mele Ceziri de işte o kadar bu toprağın sesidir. Hacı Bektaş-ı Veli ne kadar
bu toprağın evladıysa, Faki Teyra da İbrahim Gülşeni de bu toprakların evladıdır. Aşıklar, ozanlar nasıl bu toprakların sesi, nefesiyse, dengbejler de aynı şekilde bu toprakların sesidir. Diyarbakır’ın incisi Ulu Cami’de cemaatimiz hangi kıbleye dönüyorsa, İstanbul Süleymaniye’de, Edirne Selimiye’de, Ankara Hacıbayram’da da aynı kıbleye dönüyoruz. Birlikteliğimiz için bundan daha güçlü bir hamur olabilir mi; biz bu topraklarda yeri geldi bir kuru ekmeği paylaştık, katığımızı paylaştık. Sevinci nasıl
paylaştıysak hüznü de, gözyaşını da öyle paylaştık" ifadelerini kullandı.
Bölgede yıllarca ret, inkar ve asimilasyon politikası uygulandığını savunan ve bunun AK Parti iktidarıyla sona erdiğini dile getiren Aksu, "Kürt meselesinin çözüm sürecini samimice, dürüstçe biz başlattık. Bu ülkede kalıcı barışçıl bir çözümün ilk kapısını biz araladık. TBMM’de bu meselenin tartışılmasını biz sağladık. Biz diyoruz ki; gelin meselemizi diyalog yoluyla konuşarak, demokrasi zemininde, TBMM zemininde çözelim" diye konuştu.
Türkiye’nin bütün meselelerinin düğümlendiği anayasa sorununun, ileri demokrasi ve güçlü Türkiye için en önemli konu olduğunu aktaran Aksu, "Muasır medeniyet hedefimizin gerçekleşmesinin yolu yeni bir anayasa ile geleceğe yürümektir. AK Parti’nin yürüttüğü başarılı çalışmalar, bu cennet vatanda ’etnik çatışma ihtimali’nin hayallerini kuranların heveslerini kursaklarında bırakacaktır. Bu çalışmalar, kardeşliğimizin çimentosu, toplumsal barışımızın teminatı olacaktır" dedi.
AK Parti Kadın Kolları Genel Başkanı Güldal Akşit ise kadınların, siyasetin temel taşı olduklarını dile getirerek, kadına siyasette en çok yeren ve değer veren partinin AK Parti olduğunu savundu. Kadının siyasete müdahil olduğu yerde kavganın azaldığını, barış ve uzlaşmanın geldiğini vurgulayan Akşit, şöyle devam etti:
"Eylül ayı itibarıyla 2 milyon 100 bin üyesi bulunan dünyanın en büyük kadın sivil toplum örgütü durumundayız. Bunun 350 bini de siyasetin içinde aktif olarak yer alıyor. Kadının elinin değmediği bir iş tam manada bitirilmiş, tamamlanmış bir iş değildir. Kadının siyasete müdahil olduğu yerde kavga azalıyor, barış ve uzlaşma geliyor. Kadın siyasete seviye, nezaket ve zarafet getiriyor. AK Parti’de kadın, oy toplayan veya vitrin oluşturan bir obje yada bir figüran değil, siyasetin inceliklerini yakalamış,
öznesi durumundadır. Kadının olmadığı bir yerde siyaset başarılı değildir."
Kongreye katılan AK Parti Diyarbakır Milletvekilleri Mine Lök Beyaz, Oya Eronat, Galip Ensarioğlu ve Süleyman Hamzaoğulları da birer konuşma yaptı.
Kongreye katılanlar, daha sonra birlikte pasta kesti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Bakan Bak, "Sınırlarımızda ve sınır ötesinde nöbet bekleyen kahramanlar yalnız bugünün değil bir yandan istikbalin de derdindedir" Çanakkale Kara Savaşları’nın 109’uncu yıl dönümü nedeniyle 57’nci Alay Vefa Yürüyüşü anma programı çerçevesinde Conkbayırın’daki Atatürk Anıtı’nda 57’nci Alay Sancağı temsili devir teslim töreni gerçekleştirildi. Tören, Atatürk Anıtı’na çelenk sunma töreniyle başladı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, anıta çelenk koydu. Saygı duruşunda bulunulması ve saygı atışı yapılmasının ardından İstiklal Marşı okundu. Ardından Kur’an-ı Kerim okundu ve şehitler için dua edildi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Evlattan ecdada uzanan köprüyü birlikte inşa etmek amacıyla tertip ettiğimiz 57. Alay Vefa Yürüyüşü’nde sizlerle bir arada bulunmanın gururunu yaşıyorum. Süngüsüyle yol açanların izini takip etmek, bu ruhu yaşamak, hissetmek için Türkiye’nin dört bir yanından koşup buraya geldiniz. 57. Alay vefa Yürüyüşü bir etkinlikten çok daha fazlası. Türkiye’nin gençlerinin her yıl burada toplanmasının derin ve önemli bir anlamı var. 57. Alay kanlarının son damlasına kadar mücadele etmiş ve Arıburnu mevkiinde şehit düşmüş bir alayın fedakarlık, dirayet ve cesaret öyküsüdür. İstiklal şairimizin "Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz" dediği 57. alaydır. Onlar süngüsüyle yol açmış, can vermiş, kan akıtmış ama Türk milletin haysiyetini, birliğini müdafaa etmekten geri durmamıştır. Vatanla, toprağına, hürriyetine ezelden ebede her daim sadakatle bağlı olan bu milletin evlatları binlerce yıldan beri şehit düşer, bedel öder lakin toprak vermez. Çünkü toprak dediğimiz kara parçasından ibaret değildir. Toprak mazidir, hatıradır, köktür, bugündür ve yarındır. İşte 57. Alay canını siper ederek topraklarını korurken yalnız o gün için değil, bugün burada huzurla yaşayabilelim diye o onurlu mücadeleyi vermiştir. Sarıkamış’ın kahramanları bugün bir sür ve başı dik bir hayat sürelim diye Allah-u Ekber dağlarından geri dönmemişlerdir. 15 Temmuz’da hainlere geçit vermeyen yiğitler sınırlarımızda ve sınır ötesinde nöbet bekleyen kahramanlar da yalnız bugünün değil bir yandan istikbalinde derdindedir. Türk milleti tarih sahnesinde çıktığından beri dünden bugüne cesaretli duruşuyla dünyaya meydan okuyan cümle kahramanlara çok şey borçluyuz. Bu borcun edasını çalışarak, kıymet bilerek, kıymet vererek gerçekleştirebiliriz. Sorumluluklarımızın farkındayız. Bizim dünyanın herhangi bir yerinde başka bir motivasyon alamaya cesaret veren yeni öyküler keşfetmeye ihtiyacımız yok sevgili gençler. Aradığımız ilham, öğreneceğimiz ders işte burada, buradaki ruhta saklıdır." ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Ege Üniversitesi öğrencisi Orhan Özcan Arıkan 57’nci Alay Sancağı’nı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesine teslim edildi. Anma programına Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çanakkale Vali Vekili Hakkı Uzun, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, 2’nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, gaziler ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Denizli Muğla BİLSEM ülke genelinde en çok proje hazırlayan 2. okul oldu Muğla Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), bilimsel çalışmalar kapsamında Türkiye genelinde en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Bu yıl 18.’si düzenlenen Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışması Ege Bölge finali Denizli’de başladı. Ege bölgesinden yapılan 887 projeden 100 tanesi jüriler tarafından sergilenmeye değer görülerek bölge finaline davet edildi. Bölge finalinde başarılı olan projeler ise Türkiye finalinde yarışmaya hak kazanacak. Yarışmaya damga vuran Muğla Bilim ve Sanat Merkezi ise hazırladığı yetmiş proje ile Türkiye geneli en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Davet edilen on üç proje ile de Türkiye geneli en başarılı dördüncü okul oldu. Ege bölgesi özelinde ise bölgeye davet edilen yüz projeden on üçüne sahip olarak Ege Bölgesinin zirvesine yerleşti. Ege Bölge finalinin yapıldığı Denizli EGS Kongre ve Kültür Merkezi’nde görüştüğümüz Muğla Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Bekir Cevizci, ”Öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bilimsel üretkenliklerini en üst seviyeye çıkararak bu yıl Türkiye’ye damgasını vurdu. Muğla’dan bir devlet okulunun bütün istatistikleri alt üst ederek bilimsel başarılarıyla Türkiye gündemine oturması bizleri çok mutlu etti. Bu başarının mimarı sevgili öğrencilerimizi ve fedakâr öğretmenlerimizi tebrik ederim. Burada 13 ekibimizde toplam 36 kişilik dev bir kadro bulunmaktayız. Buradan güzel başarılar alarak Muğla’ya dönmeyi planlıyoruz. Ayrıca tek faaliyetimiz bilimsel projeler değil, bilimsel yayınlar ve bilimsel öğrenci bildirilerinde de Türkiye gündemine oturmaya hazırız. Haziran ayına kadar bu hedeflerimizi gerçekleştirdiğimizi gözlemleyeceksiniz” dedi.
Hatay Paris’e tatile giden profesörün paraları, yabancı uyruklu şahsın ayakkabısından çıktı Hatay’da yaşayan Profesör Dr. Mustafa Zortuk, tatil amaçlı gitmek istediği Paris yolculuğu öncesinde hırsızlık şoku yaşadı. Prof. Dr. Zortuk’un çalınan bin 500 eurosu ve 4 bin TL’si kabin memurunun dikkati sayesinde yabancı uyruklu bir şahsın ayakkabısının içerisinden ele geçirildi. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde görevli Öğretim Üyesi Profesör Dr. Mustafa Zortuk, Ramazan Bayramı tatilini ailesiyle birlikte Paris’te geçirmek istedi. Ailesiyle birlikte Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan uçağa binmek üzere servisle götürülen profesör, uçağa bineceği esnada çantasının yanında olmadığını fark etti ve durumu görevlilerle paylaştı. Profesör Zortuk, kaybolan çantasını uçakta yaptığı aramada bulsa da tatil parası olan bin 500 euronun ve 4 bin TL’nin içinde olmadığını fark etti. Zortuk’un yardımına yetişen uçakta görevli kabin memurunun çantayı uçağa biniş esnasında başka bir şahsın elinde gördüğünü söylemesi üzerine polis ekipleri konuyla ilgili çalışma başlattı. Polis ekiplerinin yaptığı çalışma sonrası Zortuk’a ait 4 bin TL ve bin 500 euro, kabin memurunun bahsettiği yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının üzerinden çıktı. Tatil parasına yeniden kavuşan Zortuk ailesi ve uçaktaki diğer yolcular 1 saat gecikmeli olarak Paris yolculuğuna başladı. “4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” 4 gün tatil parasının çantanın içinde olmadığını görmesi üzerine paniklediğini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Zortuk, “Ailemle beraber Paris’e gidiyorduk. Servis aracından uçağa yaklaştığım zaman sırt çantamızı otobüste unuttuğumuzu fark ettik. O anda panik aldık, tüm paramız sırt çantası içerisindeydi. Uçağın altında çalışanlar sakin olmamızı söylediler. Servis aracını arayacaklarını söylediler. Servis aracında sırt çantamızın olmadığı ortaya çıktı ve bir kişinin çantamızı alarak iyi bir niyetle uçağa getirebileceği söylendi. Bin 500 euro ve 4 bin TL civarında paramız vardı. Ben uçağın ön tarafından arkaya doğru valiz alanlarına bakmaya başladım. Onuncu sırada çantamı buldum ve çok sevindim. Tekrar uçağın ön tarafına gelip, çantanın içerisinde parama bakmaya başlarken paramın olmadığını fark ettim. 4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” dedi. “Bütün paralar yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı” Uçakta görevli Rengin Koç isimli kabin memuru sayesinde çalınan parasının polis ekipleri tarafından bulunduğunu belirten Prof. Dr. Zortuk, “Rengin Koç isimli kabin memuruyla konuştum ve paramın çantada olmadığını söyledim. Kabin memuru da bana; uçağa binerken Fransızca konuşan bir kişinin sırt çantamın içerisini açtığını ve çıkarken paraları söyledi. O anda bende paraları birinin alıp, sırt çantasını içeriye koyduğunu anladım ve şikayetçiyim dedim. Yarım saat bekledik, polis ekipleri geldi. İlk önce uçak girişinde beni sorguya çektiler, detayları anlattım. Uçaktaki Fransızca konuşan şahsı alıp dışarıya çıkarttılar, bütün paralar bu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı. Böyle bir şey yaşayacağım aklıma gelmezdi. Yurt dışına çıkarken hırsızlık olayına karşı önlem alıyorsunuz ama Sabiha Gökçen Havalimanı’nda direkt paranızın tümünü kaybetmek biraz enteresan oldu. Uçak 1 saate yakın apronda bekledi” ifadelerini kullandı. “Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarken ki dikkati çok önemliydi” Parasını çalan şahıstan davacı ve şikayetçi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Zortuk, Sabiha Gökçen’de görevli polis ekiplerine teşekkür ederek, “Davacı ve şikayetçiyim. Gereken evrakları imzaladım. Parayı bulduktan sonra inanılmaz derecede mutluyuz. Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarkenki dikkati çok önemliydi. Sırt çantası içerisinde para sayan birini görmesi, bize çok büyük katkı sağladı. Paramız bulunduğu için çok çok mutluyuz. Havalimanında görevli bütün polis memurlarına çok çok teşekkür ederim” şeklinde konuştu.