YEREL HABERLER - 12 Ocak 2012 Perşembe 08:55

KAYSERİ ŞEKER BORÇLARINI 2 YILDA BİTİRECEK

A
A
A
KAYSERİ ŞEKER BORÇLARINI 2 YILDA BİTİRECEK

Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu ve Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Kayyum Heyeti Başkanı Hüseyin Akay, "Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş.’nin yeni bir kaos ortamına hiçbir şekilde tahammülü ve bunu kaldırabilecek gücü yoktur. Bu nedenle istikrarlı yapının devam etmesi, fabrikanın geleceği açısından çok önemli" dedi. 11.5 aylık dönemde 110 milyon 405 bin liralık bir iyileşme sağlandığını söyleyen Kayyum Heyeti Başkanı Akay, 2 yıl içerisinde fabrikanın borcunu sıfırlamayı amaçladıklarını kaydetti.
Kayseri Şeker Fabrikası’nda ’yolsuzluk’ iddiasıyla eski başkanın tutuklanmasının ardından mahkeme kararıyla kayyum olarak göreve getirilen Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu ve Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Kayyum Heyeti Başkanı Hüseyin Akay, 11,5 aylık çalışmalarını değerlendirdi.
Akay, yaygın medyaya verdiği brifing de dünya da ve Türkiye’deki şeker üretimi ve tüketimi, göreve geldiklerinde fabrikanın borcu ve yapılan iyileştirmeler hakkında bilgiler verdi. Akay düzenlediği toplantıdaki sözlerine "Sizlere iş bilmezlik ve talanın Kayseri Şeker Fabrikası macerasını aktaracağım" diyerek başladı.
"DÜNYADA ÜRETİLEN ŞEKERİN YÜZDE 78’İ ŞEKER KAMIŞINDAN YAPILIYOR"
Dünya verilerine göre 2010 yılında üretilen toplam 154 milyon ton şekerin yüzde 78’inin şeker kamışından, yüzde 20’sinin şeker pancarından ve yüzde 2’sinin ise nişasta bazlı tatlandırıcılardan elde edildiğini belirten Akay, "Şeker hammaddesi olarak dünyada 71 ülke şeker kamışını, ülkemizle birlikte toplam 41 ülke de şeker pancarını kullanmaktadır. Dünyada yaklaşık 120 ülkede şeker üretilmektedir. 2009 Ekim ayından 2010 Eylül döneminde beyaz şeker eşdeğeri cinsinden dünyanın en büyük şeker üreticileri 35,7 milyon ton ile Brezilya, 18,7 milyon ton ile Hindistan, 15,6 milyon ton ile Avrupa Birliği, 10,7 milyon ton ile Çin. Dünyada pancardan şeker üreten ülkeler sıralamasında ise Türkiye, AB, ABD ve Rusya’nın ardından dünyanın 4. ülkesi, Avrupanın ise Avrupa’nın 3. ülkesidir, Türkiye’nin dünya pancar şekeri üretimindeki payı, 2010-2011 pazarlama yılı itibariyle yüzde 8’dir" dedi.
"KAYSERİ ŞEKER FABRİKASI TÜRKİYEDE ÜRETİMİN YÜZDE 14’ÜNÜ KARŞILIYOR"
Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş. hakkında bilgiler veren Akay, 2012 yılı itibariyle günlük pancar işleme kapasitesinin 25 bin 500 ton a ulaştığını kaydetti. Akay, "Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş. 1955 yılında günlük 1800 ton pancar işleme kapasitesi ile kurulmuş olup, 2006 yılında devreye alınan Boğazlıyan Şeker ve Mamulleri Entegre Tesisi ile birlikte 2012 yılı itibariyle günlük pancar işleme kapasitesi, 25 bin 500 ton’a ulaşmıştır. Fabrikamız şu an, 297 bin 200 ton’u A kotası, 11 bin 800 tonu B kotası olmak üzere, Türkiye’de şeker üretiminin yüzde 14 ünü karşılamaktadır. Kayseri Şeker Fabrikası, Boğazlıyan Şeker Fabrikası, Pansu, Panküp, Seramis tesislerimiz haricinde Panpa, Panpet, Pandoğa, Pankent, Güneş Hastanesi’nden oluşan 5 iştiraki ile Türkiye’nin 95. büyük sanayi kuruluşudur. Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş., hinterlandındaki 2 milyon 105 bin dekar ekilebilir alanda münavebeli olarak, üreticileri aracılığıyla pancar ekimi gerçekleştirip, yılda 2 milyon 100 bin ton pancar üretmektedir. Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş, bünyesinde oluşturduğu 12 Pancar Bölge Müdürlüğü ile 4 il, 29 ilçe ve 261 köyde faaliyet göstermektedir. Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş., hinterlandında faaliyet gösteren 80 bin çiftçiden 30 bin’i dönüşümlü olarak pancar ekimi yapmaktadır. Şirket, 3 bin çalışanı, 11 bin 500 çiftçi ailesi sağladığı iş hacmi ve yıllık 700 milyon cirosu ile bölgenin en önemli ekonomik unsurlarından bir tanesidir" diye konuştu.
"FABRİKANIN 650 MİLYON BORCU VARDI"
Kayseri Şeker Fabrikası’nda sorunun kaynağına inerek bilgiler veren Akay, "2010 yılı Kasım ayının son günlerinde Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı, üyeleri ve bazı yöneticileri ile yönetim kurulu başkanının bir kısım yakınlarının, Özel Yetkili Savcılık tarafından verilen talimat ile tutuklanmaları gerçekleştirilmiştir. Bunun üzerine Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Kooperatifler Kanunu’nun değişen 90. maddesine istinaden, Kanun’dan doğan yetkisini de kullanarak, Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi’ne "Yönetim Kurulu Görevini yürütmek" üzere görevlendirme yapmıştır. Bu sürece gelinmesi, öncelikle Fabrika’nın 1992 yılında Pancar Ekicileri Kooperatifi’ne devredilmesi ile başlamıştır. Devirden sonraki ilk yıllarda, Türk şeker geleneğinden gelen yöneticilerin elinde faaliyet sürdüren Kayseri Şeker Fabrikası’nda, 2001 yılında yapılan olaylı genel kurulda Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi’nin yönetimine seçilen yöneticiler, Kayseri Şeker Fabrikası’nın da yönetimine kendi kendilerini seçmişlerdir. İşte o tarihten sonra bu yönetim gurubu, bugün ortaya çıkan sorunların oluşmasını, peyderpey sağlamışlardır. 2010 yılı sonuna gelindiğinde ise Kayseri Şeker Fabrikası 650 milyon lira borcu olan, bunun yaklaşık 300 milyon Lirası kısa vadeli banka kredilerinden oluşan, çiftçinin, çalışanların, esnafın, ticari partnerlerinin alacaklarının ödenemez olduğu ve kapanma noktasına gelmiş bir kuruluş haline gelmiştir" dedi.
UÇURUMUN KENARINDA OLAN FABRİKANIN KURTULUŞU YAKIN
Akay, bünyesinde 5 ayrı iştiraki bulunan ve Kayseri ile Boğazlıyan Şeker Fabrikası’nın oluşturduğu katma değer ve istihdam ağı ile birlikte bölgenin adeta lokomotifi olan Kayseri Şeker Fabrikası’nın 12 ay önce eski yöneticilerin görevden alınıp tutuklanması ile uçurumun kıyısına kadar yaklaştığını kaydetti. Süreçten bugüne kadar yeniden koşar adımlar ile zirveye ilerleyen bir şirket olabilmek için büyük mücadele verdiklerini ifade eden Akay, "Bu durumun sağlanması için öncelikle mevcut yönetim boşluğunun doldurulması ardından da piyasanın, tedarikçilerin ve çiftçilerin kaybettiği güvenin yeniden sağlanması gerekiyordu 12 ay önce Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi’ne idare heyeti olarak, ardından da mahkeme kararı ile Kayseri Şeker Fabrikası’na Kayyum olarak atanan 5 kişilik heyetimiz bugün, ağır bir sorumluluğun altına girerek şirketin yeni Yönetim Kurulu olarak, çiftçinin kaybettiği huzuru yeniden oluşturmak için gayret göstermektedir" şeklinde konuştu.
11,5 aylık süreçte ilk olarak bankalar ile diyaloga geçilerek kredi temini noktasında görüşmeler yapıldığını, bu konuda da olumlu yaklaşımlar sağlandığını söyleyen Akay, "Kısa vadeli banka borçları yapılandırılmış, 250 milyon Lirası uzun vadeli olmak üzere, 450 milyon Lira banka kredisi kullanılmıştır. Yüksek ıskontolar içeren şeker satış sözleşmeleri uygulamadan kaldırılmış, şeker satış ıskontoları, yüzde 12’lerden, yüzde 3’lere kadar düşürülmüştür. Fiilen çalışmayan, kartla maaş alan kişilerin iş akitleri feshedilmiş, çeşitli merkezlerde açılan bürolar kapatılmıştır. İçerisinde bulunduğumuz zor duruma rağmen, çiftçinin gübre, tohum, motorin, ekim avansı, çapa avansı, sulama avansı, söküm avansı ve pancar bedeli alacakları zamanında ödenmiş, bunlarla birlikte çiftçimize nakliye dahil 300 milyon liralık bir hasılat sağlanmıştır. Bu hasılatın en az yüzde 10’u çeşitli teşvik uygulamaları ile çiftçilere kazandırılmıştır. Personelin birikmiş bütün alacakları ödenmiş, maaşları gününde ödenir hale getirilmiş, esnafın ve ticari partnerlerin alacakları ödenmiş, böylece taraflar ve kamuoyu nezdinde güvenli bir ortam oluşturulmuştur. 2011 Ocak ayında yüzde 25 seviyesinde olan güven endeksinin, Haziran ayında yüzde 83’lere çıktığı yapılan araştırmalar ile tespit edilmiştir. Başarılı bir kampanya dönemi yaşanmış ve sonuçlandırılmış, böylece Kayseri Şeker’in duran çarkları başarıyla ve olumsuzluk yaşanmadan döndürülmüştür" dedi.
15 Ocak 2011 tarihi ile 31 Aralık 2011 tarihleri arasındaki 11.5 aylık dönemde farklar göz önüne alındığında 110 milyon 405 bin 885 liralık bir iyileşme sağlandığını söyleyen Akay, "Akaryakıt, seyahat, telefon, sponsorluk, bağış ve yardımlar, reklam giderleri, yönetim ve denetim kurulu giderleri ve yemek giderleri toplamı bir önceki yıl 16 milyon 502 bin TL iken, yeni dönemde 6 milyon 907 bin TL olarak gerçekleşmiş, yüzde 58’lik bir oranla, bir önceki yıla göre 9 milyon 594 bin TL’lik bir iyileşme sağlanmıştır. Ayrıca faiz giderlerinde de 19 milyon 130 bin lira indirim sağlanmıştır" ifadelerini kullandı.
"1 YILDA İSTİKRARLI YÖNETİM ANLAYIŞI OLUŞTU"
1 yıllık bu süre içerisinde Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş.’de istikrarlı ve güvenli bir yönetim anlayışının oluştuğunu belirten Akay, "Yapılan icraatlar sonucunda çiftçi, personel, ticari partnerler ve kamuoyu nezdinde, güvenli bir ortam oluşturulmuştur. Personel giderlerinde, toplu sözleşme ve ücret zammı uygulanmasına rağmen büyük oranda tasarruf sağlanmıştır. Bekleyen sorunların çözümü için tüm bu olumlu gelişmelere rağmen sorunların tamamı çözülmüş değildir. Özellikle yapılan tüm iyileştirmelere rağmen önemli bir borç faktörü devam etmektedir. Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş.’nin yeni bir kaos ortamına hiçbir şekilde tahammülü ve bunu kaldırabilecek gücü yoktur. Bu nedenle istikrarlı yapının devam etmesini, fabrikanın geleceği açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Görevde olduğumuz günden bugüne kadar şeker satıyoruz. Bugüne kadar burada fabrikada şeker satan olmamış. Hep gelip şekeri satın almışlar" dedi.
AKAY, TARTIŞMALARA SON NOKTAYI KOYDU
Şeker fabrikasında gidişatın her geçen gün iyiye gittiğini kaydeden Akay Nisan ayından sonra yapılabilecek her türlü şeker fabrikası özelleştirmesine talip olabileceklerini söyledi.
Kayyum heyetinin görev süresinin 1 yıl olduğu yönündeki tartışmalar hakkındaki soruyu yanıtlayan Akay, "Görevlendirme yapan mahkemenin görevlendirmesi ’Sağlıklı bir şekilde seçim yapılıncaya kadar’ şeklindedir. Bizde sorumluluk anlayışımız gereği, güçlü bir yapıya kavuşuncaya dek, bu görevi sürdürme yönünde irade ortaya koymaya devam edeceğiz" diye konuştu.
GÖREV SÜRESİ VE ADAYLIK
Akay, kayyum heyetinin görev süresinin dolmasının ardından başkan adayı olup olmayacağı yönündeki soruya ise, "Biz yaptığımız görevlerde süreyi hiç dikkate almadık. Ne kadar görev yaparsak bu süre içerisinde en iyisini, en doğrusunu, en faydalısını yapmaktı hedefimiz. Şuan biz sorumluluğun yükünü bilerek başladığımız görevi layıkıyla tamamlamak ilk arzumuz. Ancak ileride neler yaşanır şuan bir şey söylemek doğru değil. Aday olup olmayacağımızı bugünden değil zamanı gelince değerlendirmek gerektiği kanaatindeyiz" yanıtını verdi.
Akay, konu ile ilgili son olarak göreve geldiklerinde Kayseri Şeker Fabrikası’nın kasasında ve bankadaki hesabında toplam 210 TL paralarının olduğunu söyledi.
KAYSERİ ŞEKER FABRİKASININ HEDEFLERİ
Kayseri Şeker Fabrikası 2009 yılı verilerine göre Türkiye’nin 58. büyük kuruluşu iken, 2010 yılı itibariyle 95. sıraya gerilediğini anımsatan Akay, "Şeytan taşlamaktan tavaf yapmaya fırsat bulamadık" dedi.
Akay, "Halbuki emsali konumunda bulunan Konya Şeker Fabrikası, bu değerlendirmede 2010 yılı itibariyle Türkiye’nin 34. sırasında yer almaktadır. Kayseri Şeker Fabrikası’nın, en hızlı şekilde bu pozisyona getirilmesi hedeflenmektedir. Bir kampanya döneminde 400 bin ton/yıl şeker üretebilecek bir fabrikanın bunu 300 bin ton/yıl seviyesinde gerçekleştirmesi önemli bir eksikliktir. Bu eksikliğin sebebi olan kota sorununun giderilebilmesi ve üstte bahsettiğimiz hedeflere ulaşabilmek için gerekli olan tüm çalışmalar ve girişimler yapılmaktadır. Bunun yanında, üretim kapasitelerin arttırılması konusunda da çalışma ve yatırım yapılmasına ihtiyaç vardır. Çünkü Avrupa’daki şeker fabrikaları, fabrika başına 18-20 bin ton/gün pancar işleme kapasitesine erişmiş durumdadırlar. Ayrıca Türkiye’de Türk Şeker Kurumu’na ait fabrikaları özelleştirme kapsamına girmiştir. Şirketin geleceği açısından özelleştirilecek fabrika guruplarından bir tanesine talip olunması ve bünyeye katılmasına ihtiyaç vardır. Bütün bunlardan amaç, Türk çiftçisinin gelir standartlarının yükseltilmesi, bu faaliyetten elde edilecek gelir ile insanca yaşayacağı bir refah seviyesine ulaşması ve hepsinden önemlisi bu topraklara sahipliliğinin devamının sağlanmasıdır" ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kırıkkale’de ortaya çıktı: Kızıl tuygun çiftçilerin dostu oldu Kırıkkale’de, nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi olarak bilinen yırtıcı kuş "kızıl tuygun", dron ile görüntülendi. Saz delicesinin görüldüğü bölgede çiftçilik yapan Emre Doğan, "Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz" dedi. Kırıkkale’de ’saz delicesi’ olarak da bilinen yırtıcı kuş kızıl tuygun, Kızılırmak nehrinin beslediği Kapulukaya Barajı kıyısındaki tarım arazileri üzerinde dron ile görüntülendi. Nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi, genellikle sazlık ve sulak alanlarda görülüyor. Saz delicesi, tarım arazilerindeki sürüngen, böcek, fare ve küçük memeliler ve kuşlar dahil olmak diğer birçok etçil hayvan gibi leşle de beslenebiliyor. Tarım arazilerinde bulunan ve mahsullere zarar veren farelerle de beslenen saz delicesi, çiftçilerin dostu durumuna geldi. Karakeçili ilçesinde çiftçilik yapan Emre Doğan (30), İHA muhabirine yaptığı açıklamada, tarım arazisinde çalışırken kendilerine moral ve motivasyon sağladığını belirterek, keyifli çalışma ortamı oluşturduklarını söyledi. Doğan, "Burası onların evi bizim de ekmek kapımız. Burada avlanıyorlar, besleniyorlar. Biz de burada çalışıyoruz, çalışırken de arkadaşlık ediyorlar. Biz de kendileri hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz. Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz. Fareler mahsullerimize zarar veriyor, onlarda bize yardımcı oluyor. Doğanın dengesi gereği" dedi. Kırıkkale Valiliğinin teklifi ve Tarım ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün oluruyla, sulak alanların korunması yönetmeliği çerçevesinde 30 Ocak 2024 tarihinde mahalli öneme haiz Çeşnigir sulak alan olarak ilan edildiği bildirildi. Bin 213 hektar büyüklüğünde olan Çeşnigir sulak alanı, göçmen su kuşlarına da ev sahipliği yapıyor.
Muş Malazgirtli vatandaşlar şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor Muş’un Malazgirt ilçesinde yaşayan vatandaşlar, dağlardan topladıkları şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor. Baharın gelişiyle birlikte dağlarda yeşeren şifalı bitkileri toplayarak tezgahlarda satan vatandaşlar, ailelerinin geçimini sağlamaya çalışıyor. Dağların yüksek kesimlerinde yetişen mantar, uçkun, çiriş, kenger, sirmo, soryaz, cağ, kaniberg gibi bitkileri toplayarak çarşı merkezinde kurdukları tezgahlarda satışa sunan vatandaşlar, müşterilerinin ilgisinden oldukça memnun. Topladıkları şifalı bitkileri satarak ailesini geçimini sağladığını ifade eden Serhat Karataş, “Memleketimizde yapacak başka bir iş yok. Bu işi yaparak ekmeğimizi kazanıyoruz. Bahar aylarında şifalı bitkiler, kış aylarında ise balık, sebze ve meyve satarak aile bütçeme katkı sağlamaya çalışıyorum” dedi. Doğal yetişme alanı bulunan şifalı bitkilerin ömrünün az olduğunu dile getiren Ramazan Yıldırım ise “Karların erimesi ile birlikte dağlarda şifalı bitkiler çıkmaya başlar. Bizler de bu bitkileri toplayarak şehirde satıyoruz. Uçkunun destesini 50 TL, mantar 350 TL, çirişin 3 kilosu 100 TL, kengerin kilogramını 20 TL’den satıyoruz. Bitki satışı bizim için oldukça güzel bir iş. Ama zaman kısa olduğu için kötü. Tüm işimiz bir ay içerisinde bitiyor. Bir ay içerisinde ne kadar çok çalışırsak, o kadar fazla kazanıyoruz. Genelde guruplar halinde çalışıyoruz. Bir ayda olsa iş bulup çalışmak güzel” ifadelerini kullandı.
Kayseri Uzmanından ‘excimer lazer’ tavsiyesi: “Kendi gözlerinizle görmeniz hiç de uzak değil” Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, excimer lazer tedavisinin hipermetrop, miyop ve astigmat tedavisinde kullanılan en yaygın tedavi olduğunu ve özellikle asker, polis adaylarının bu tedaviden yararlanarak meslek sahibi olabileceklerini söyledi. 18 yaşından büyük, son 6 ayda gözlük numaraları 0.50 dioptriden fazla değişmemiş, -9.0 dioptriye kadar miyop ve 6 numaraya kadar hipermetrop ya da astigmatı olan bireylere excimer lazer tedavisinin uygulanabileceğini dile getiren Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, “Hastaların yapılan ölçümleri sonucunda yeterli kornea kalınlığı olmalı, şeker romatizma gibi sistemik hastalığı bulunmamalı ve gözlerinde başka herhangi bir hastalık olmamalıdır. Keratokonus, katarakt, göz tansiyonu, göziçi iltihabı ve ciddi göz kuruluğu olan hastalara uygulanmaz. Excimer lazer tedavisinde önemli olan ameliyat öncesi muayenede gözün ameliyata uygun olup olmadığına karar vermektir. Bu yüzden ameliyat öncesi yapılan muayene ve tetkikler önemlidir. Muayenede hastanın göz numaraları belirlenir, kornea kalınlıkları ölçülür, kornea haritası çıkartılır ve kapsamlı bir göz muayenesi yapılır. Göz tansiyonu ölçülür, gözyaşı testi yapılır göz bebeği genişletilerek, biyomikroskobik muayene ile ön segment ve retina tabakası kontrol edilir. Bu muayeneler sonucunda herhangi bir patolojik bulguya rastlanılmaz ise ameliyat kararı alınır” ifadelerini kullandı. “İğnesiz ve dikişsiz tedavi” Excimer lazerin damla anestezi ile yapıldığını ve ağrısız olduğunu dile getiren Özkırış, “Doğru göze, doğru zamanda ve doğru yöntemle laser yapılmış ise tekrarlama imkanı çok düşüktür. Nadiren de olsa tekrarlayan vakalarda göze uygunsa 2. kez lazer yapılabilir. Lasik yöntemi en sık uygulanan yöntemdir. Bu yöntemde korneanın üst yüzeyinde ince bir tabaka kesilir, kapak şeklinde kaldırılır ve altta kalan kornea yüzeyine excimer lazer uygulanarak, gözdeki kırma kusuru düzeltilir. Bu yöntem damla anestezisi ile yapılır ve ağrılı değildir. Bu ameliyatta iğne yapılmaz ve dikiş atılmaz. Lasik yöntemi dışında PRK ve LASEK yöntemleri de vardır. Laser tedavisi herhangi bir göz rahatsızlığını tedavisine engel değildir. Kornea kalınlığınıza bağlı olarak 4-6 D’ye kadar astigmatizma laser ile düzelebilir. Laser sonrası gözler açık kalıyor ve görerek gidiyorsunuz. Ancak 2-3 saat yanma batma ve sulanma ve ağrı olabiliyor. Laser göz ile ilgili herhangi bir ameliyatın yapılmasına engel değildir. Laserden 3 gün sonra yüzünüzü yıkayabilirsiniz. Ancak deniz, havuz ve kaplıca gibi genel kullanıma açık sulara ise 20-30 gün girmemeniz gereklidir” dedi. Özkırış son olarak, gözü uygun olan hastaların excimer lazer konusunda uzman kişilere ameliyat olduklarında kendi gözleri ile görmenin hiç de uzak bir hayal olmadığının altını çizdi.