POLİTİKA - 08 Şubat 2012 Çarşamba 16:43

"TÜRKİYE`DE DİN SORUNU YOK, DİNDE DEJENERASYON SORUNU VAR"

A
A
A
"TÜRKİYE`DE DİN SORUNU YOK, DİNDE DEJENERASYON SORUNU VAR"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Türkiye’de din meselesi olmadığını, dinde dejenerasyon meselesi olduğunu belirterek, "Tartışılacaksa bunun tartışılması gerekir. Olmayan bir konu varmış gibi kamuoyuna lanse ediliyor" diye konuştu.
Balıkesir’de gazetecilere açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, "Türkiye’de bir din sorunu olmadığını herkes çok iyi biliyor ama Türkiye’de çok ciddi meseleler var. İç barışımızda ciddi sorunlar var, dış barışımızda ciddi sorunlar var. Doğrusu ben kendimi bildim bileli ne AK Parti vardı ne Sayın Tayyip Erdoğan vardı. Elhamdülillah dinimizi de öğrendik, imanımızı da öğrendik. Hatta son dönemlerde maalesef dinde bir dejenerasyon var. Eğer tartışılacaksa bunun tartışılması
gerekiyor" dedi.
Tekin, Atatürk’ün İvrindi ilçesine bağlı Gökçeyazı beldesini ziyaretinin 89. yıl dönümü kutlamalarına katıldı. Balıkesir’de il ve merkez ilçe yöneticileri ile partili kadınlar tarafından karşılanan Tekin, beldede Atatürk Anıtı’nda düzenlenen törenin ardından katıldığı kutlamalardan sonra belde belediyesini ziyaret etti. Tekin, burada kendisine ikram edilen sarımsaklı bulgur pilavı ve höşmerim tatlısını yedi.
Belediyede gazetecilerin sorularını cevaplayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, dindarlık, Suriye ve komşu ülkelerle ilişkilerle Cumhuriyet değerlerine dair açıklamalarda bulundu. Türkiye’de din meselesi olmadığını söyleyen Tekin, buna karşılık dinde bir dejenerasyon yaşandığını, asıl tartışılması gereken konu bu iken lüzumsuz işlerle meşgul olunduğunu belirtti. Tekin, "Ben bildim bileli, benden önceki nesiller dahil olmak üzere Türkiye’de bir din sorununun olmadığını herkes çok iyi biliyor. Ama
Türkiye’nin şu anda çok ciddi sorunları var. İç barışımızda çok ciddi sorunlar var, dış barışımızda çok ciddi sorunlar var. Özellikle komşu ülkelerimizle ilgili. İran doğalgazı kesti. Doğalgazı hangi gerekçelerle kestiği belli değil. Bunu iktidar yetkilileri kamuoyu ile paylaşmıyor. Şimdi bu kadar sorunun yaşandığı bir ortamda Türkiye’de sorun olmayan bir olayı sorunmuş gibi kamuoyuna lanse etmek bir Başbakana ve iktidar yetkilisi kimseye yakışmaz. Doğrusu ben kendimi bildim bileli ne AK Parti vardı, ne
Sayın Tayyip Erdoğan vardı. Elhamdülillah dinimizi de öğrendik, imanımızı da öğrendik. Hatta son dönemlerde maalesef dinde bir dejenerasyon var. Eğer tartışılacaksa bunun tartışılması gerekiyor. Yolsuzluklar, Deniz Feneri olayı halen aydınlanmış değil. Bu tartışmalarda iktidar yetkililerinin tamamının kendisini gözden geçirmesi gerekiyor. Dinimizde olmayan kuralları şu anda iktidar yetkilileri hayata geçiriyor. Dinimizde haram var mı? Dinimizde yolsuzluk var mı? Sayın Başbakana sormak isterim,
milyonlarca yetimin hakkını yiyen, Almanya’da, yurt dışında tuvaletlerde çalışan Türklerin parasını alıp da kendilerine televizyon, gazete kuranların hesabını vermeyeceksiniz, ondan sonra döneceksiniz dinden, imandan bahsedeceksiniz. Türkiye’de bu sorunlar yok. Türkiye’de temel sorun iç barıştır, dış barıştır. Ekonomidir, işsizliktir, yoksulluktur. Emeklilerin sorunu var, atanamayan öğretmenlerin sorunu var. İşçinin, memurun, köylünün sorunları var. Konuşacaksak bunları konuşmak zorundayız ama ne yazık ki
bunları konuşmuyoruz. Lüzumsuz işlerle meşgulüz" dedi.
"DIŞ POLİTİKADA İKTİDARA DESTEK VERMEK İSTİYORUZ AMA SAVAŞARAK DEĞİL"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Suriye ile kopma noktasına gelen ilişkilerin de son derece şaşırtıcı olduğunu söyledi. Türkiye’nin komşularıyla sıfır sorun politikasının başarılamadığını ifade eden Tekin, "Anlamakta zorluk çekiyoruz. 1 yıl önce dünyada dış politikada görülmeyen bir manzara ile karşı karşıya kaldık. Komşu ülkelerimizde iyi ilişkilerimizin olması gerektiğine en çok biz inanıyor ve bu konuda da mücadele ediyoruz. İktidar bir çaba sarf etti, özellikle Suriye ve Orta Doğu’daki yakın
komşularımızla, İran’la ilişkilerimizin iyi gittiğini gördük ve biz de buna destek verdik. Hatta ilişkilerin de ötesine geçerek dış politikada görülmemiş şekilde iki ülkenin ortak bakanlar kurulu toplantısı yapıldı. Bu, dünyada kardeş ülke demektir. 8 ay sonra bizim bilmediğimiz ne olduysa Türkiye kamuoyunun bilmediği, Sayın Başbakan bir gece yarısı kalktı, ’Sabrım taştı’ dedi. ’Hayırdır?’ diye soran da olmuyor gazetecilerden. Çünkü Sayın Başbakana soru sormanın da bedeli çok ağırdır, dayak yersiniz,
dayaktan da öte işinizden olursunuz. 8 ay sonra sizin sabrınızı taşıran ne oldu? Gerekçe, burada insan hakları ve özgürlükler yokmuş. ’Günaydın’ derler Sayın Başbakan. 50 yıldır yok, yeni mi aklına geldi? Yani siz Suriye’ye Fransız mıydınız? Suriye’de, Orta Doğu’da insan haklarının olmadığını bilmiyor muydunuz? Bu tehditle, ’Savaşırım’la, komşu ülkeleri Türkiye’ye düşman ederek olmaz. Sıfır sorundan hangi soruna geldik şimdi? İran’la sorunluyuz, Irak’la sorunluyuz, Suriye ile sorunluyuz? Nerede kaldı sıfır
sorun? Bir başka ülkenin içişlerine müdahale etmek doğru değil, yarın bir başka ülke de bizim içişlerimize müdahale etmeye kalkışır. İran’la da Suriye ile de Irak ile de ilişkilerimizin en iyi noktaya gelmesi konusunda iktidarın yapacağı ne varsa biz de destek vermek istiyoruz ama savaşarak değil" ifadelerini kullandı.
"19 MAYIS VE 29 EKİM’LERDE CHP ALANLARDA OLACAK"
Tekin, bir soru üzerine CHP’nin 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ile 29 Ekim Cumhuriyet Bayramlarında alternatif kutlamalar yapmak için alanlarda olacağını söyledi. AK Parti’nin Cumhuriyet’in kazanımlarından rahatsızlık duyduğunu iddia eden Gürsel Tekin, şunları kaydetti:
"Cumhuriyet’in kazanımlarıyla ilgili AK Parti’nin bir rahatsızlığı var; oldum olası bir rahatsızlık var. Ama son dönemde yüzde 50’nin yol açtığı şımarıklığın verdiği güçle adeta, ’Cumhuriyet değerleriyle nase tamamının kendisini gözden ıl hesaplaşabiliriz?’ uğraşı içinde. Halbuki toplumun beklentisi olan çok ciddi sorunlar var. Bu sorunlarla meşgul olacağına bunlarla meşgul oluyor. CHP’nin olduğu yerde Cumhuriyet’in değerleriyle hesaplaşmak çok zordur. AK Parti’nin hesaplayamadığı bu. Belki de son
dönemlerde Sayın Başbakanın CHP ile ilgili öfkesi bundan kaynaklanıyor. Her yeri teslim aldılar. Devletin kurumlarını, sivil toplum kuruluşlarını sindirdiler, basını, medyayı sindirdiler. Sindiremedikleri bir tek kurum kaldı, Cumhuriyet Halk Partisi. Cumhuriyet Halk Partisi bu kazanılmış Cumhuriyet değerlerini sonuna kadar savunacaktır ve sahip çıkacaktır. Göreceksiniz 19 Mayıs’ta Türkiye’nin her tarafında CHP alanlarda olacak. 29 Ekim’lerde alternatif kutlamaları CHP yapacak. Bu konuda hiç kimsenin
tereddüdü olmasın. Hepimizi üzen son dönemlerde özellikle Cumhuriyet değerlerini sürekli gündeme getirmek. İktidar aşama aşama herkesi sindirdi, CHP’ye doğru da, ’Acaba itibarsızlaştırabilir miyim?’ diye mücadele veriyorlar. Ama kendilerine baksınlar. Türkiye’nin iki temel sorunu iç barış ve dış barış. Maalesef Türkiye’de herkesin bu konuda duyarlı olması gerekiyor. İkisi de çok tehlikeli sorunlardır."
"ATATÜRK’ÜN TÜRKİYE’Sİ Mİ, ORTA DOĞU COĞRAFYASININ BİR PARÇASI MI?"
Tekin, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile Başbakan Erdoğan arasındaki Amerikalı yazar tartışmasıyla ilgili bir şey söylemek istemediğini kaydederek, "Başbakanın demokratik kültürü o olduğu için, Sayın Başbakana bir şey demiyorum. Çünkü bırakın Amerikalı yazarı, Türkiye’de Sayın Mehmet Altan 10 yıldır AK Parti’yi yazdı, 10 yıl Sayın Başbakanı yazdı. Bir tek yazısından dolayı tehdit edildi, işine son verildi. Böyle bir demokrasi bakışları olduğu için bir şey demiyorum" değerlendirmesini yaptı.
Hükümetin yüzde 50 oyla bu şekilde rahat davranmasının doğru olmadığını ifade eden Gürsel Tekin, her şeyin oya tahvil edilemeyeceğini, edilmemesi gerektiğini belirterek Mısır ve Libya liderlerinin yüzde 80’den fazla oy aldıkları halde bugün ne durumda olduklarını hatırlattı. Tekin, "Eğer bir ülkede iç ve dış barış tehlikedeyse isterseniz yüzde 80 oy alın. İşte Mısır’da yüzde 84 oy almıştı Kaddafi, şimdi görüyorsunuz durumu. Biz şimdi Türkiye mi olacağız, yani dünyanın parmakla gösterdiği Mustafa Kemal
Atatürk’ün Türkiye’si mi olacağız, Orta Doğu coğrafyasının bir parçası mı olacağız? Eğer Orta Doğu coğrafyasının bir parçası olacaksak isterseniz yüzde 80, yüzde 90 oy alın. Alanların durumunu gördük. O açıdan her şey reye tahvil edilmez. Eğer ederseniz o zaman Sarkozy’i eleştiremezsiniz. Türkiye’de yapılan bu. İç barışımızdaki sıkıntının temeli her şeyi reye tahvil etmeleridir" diyerek sözlerini tamamladı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Konya’da “Kuru Fasulye ile Beyaz Bahar” projesi hayata geçiriliyor Konya’da aralarında Beyşehir, Hüyük ve Derbent’in ilçelerinin de olduğu 10 farklı ilçede “Kuru Fasulye ile Beyaz Bahar” projesi kapsamında çiftçilere toplam 58 bin 700 kilo sertifikalı fasulye tohumu dağıtılmaya başlandı. Projenin Beyşehir’deki ilk dağıtım töreninde yüzde 36’sı çiftçi katkılı geriye kalanı hibe destekli 10 ton sertifikalı fasulye tohumu düzenlenen törende üreticilerle buluşturuldu. Törende konuşan Konya İl Tarım ve Orman Müdürü Duran Seçen, Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen “Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi” projesi çerçevesinde, ekim programında olmayan ve nadasa ayrılan alanlar ile işlemeli tarıma uygun olmayan sahalar öncelikli olmak üzere uygun tarımsal üretim teknikleri ile değerlendirilerek bitkisel üretimin artırılması, bitkisel ürünlerde arz güvencesinin sağlanması ve sektör taleplerine uygun sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaştırılması amacıyla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü bünyesinde farklı projeler yürütüldüğünü belirtti. Konya’da da arz açığının azaltılması, yeni çeşitlerin üretimi alınması, münavebe kültürünün yaygınlaştırılması ve toprak yapısının düzeltilmesi için kuru fasulye üretim alanlarının artırılması çalışmalarının devam etmekte olduğunu da anlatan Seçen, “Bakanlığımızın 2024 yılı yatırım programı dahilinde İl Müdürlüğümüz tarafından hazırlanarak Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğüne sunulan ve ilimizde uygulanması uygun görülerek başlatılan ‘Kuru Fasulye ile Beyaz Bahar Projesi’ toplam 5 milyon 937 bin 500 liralık bütçe ile yüzde 64’ü bakanlığımız ve yüzde 36’sı çiftçi katkısı ile yürütülmektedir. Proje kapsamında yaklaşık 59 ton Sertifikalı Kuru Fasulye tohumu teslimi gerçekleştirerek, 10 ilçemizde yaklaşık 5 bin dekar alanda tohumların toprak ile buluşması sağlanacaktır. 58 bin 700 kilogram sertifikalı fasulye tohumu; Ahırlı, Akşehir, Altınekin, Beyşehir, Çumra, Derbent, Doğanhisar, Hüyük, Kadınhanı ve Selçuklu ilçelerindeki çiftçilerimizle buluşturulacaktır. Teslimi yapılan sertifikalı tohumlar ile bölgemizde arz açığının azaltılması, yeni çeşitlerin üretime alınması, münavebe kültürünün yaygınlaştırılması ve toprak yapısının düzeltilmesi için ve kuru fasulye üretim alanlarının artırılması yaklaşık 5 bin dekar alanda ekilmesi amaçlanmıştır. Teslim törenini yaptığımız Beyşehir ilçemize yaklaşık 10 ton sertifikalı fasulye tohumu teslimini gerçekleştiriyoruz. Projeye dahil olan üreticilerimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor, üreten, üretilene değer katan, ülkemizin kalkınmasına katkı sağlayan tüm çiftçilerimizin bol ve bereketli bir üretim sezonu geçirmesini temenni ediyorum” dedi. Beyşehir Belediye Başkanı Adil Bayındır da hayata geçirilen projeler ile devletin her daim çiftçinin yanında olduğunu gösterdiğini vurgulayarak, emeği geçenlere teşekkür etti. Konuşmaların ardından çiftçilere protokol mensupları tarafından fasulye tohumları dağıtımı gerçekleştirildi.
Kastamonu Kastamonu Üniversitesi’nde “Yabani Hayvanlarda İlk Yardım ve Rehabilitasyon” çalıştayı düzenlendi Kastamonu Üniversitesi’nde Veteriner Fakültesi ile Orman Fakültesi işbirliği ile “Yabani Hayvanlarda İlk Yardım ve Rehabilitasyon” çalıştayı gerçekleştirildi. Kastamonu Üniversitesi Veteriner Fakültesi Vahşi Yaşamı Araştırma ve Koruma Öğrenci Topluluğu ve Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü işbirliği ile Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphanesi Sezai Karakoç Salonu’nda düzenlenen “Yabani Hayvanlarda İlk Yardım ve Rehabilitasyon” çalıştayını Kastamonu Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Veysel Doğan düzenledi. Çalıştaya, Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF-World Wide Fund for Nature) Türkiye Yaban Hayat Danışmanı Veteriner Hekim Ahmet Emre Kütükçü ve Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Özkan Evcin konuşmacı olarak katıldı. Çalıştayda konuşan Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF-World Wide Fund for Nature) Türkiye Yaban Hayat Danışmanı Veteriner Hekim Ahmet Emre Kütükçü, 1975 yılında kurulan ve birçok alanda faaliyet veren Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın (WWF) tarihçesine kısaca değinerek Türkiye’de ve Dünyada yaban hayatı rehabilitasyonu faaliyetleri hakkında bilgiler verdi. Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın çalışmalarından ve projelerinden de bahseden Kütükçü, yürütülen faaliyetlerin kurtarma, ilk yardım ve tedavi, bakım ve rehabilitasyonun yanı sıra eğitim gibi konuları kapsadığını söyledi. Veteriner Hekim Kütükçü, yaban hayvanlarının immobilizasyonu ve nakilleri hususunda doğru yöntemlerin hassasiyetle kullanılmasının gerekliliğine de vurgu yaptı. Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekoloji ve Yönetimi Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Özkan Evcin ise, yaban hayatı kavramını merkeze alan bir konuşma yaptı. “Yaban Hayatı Yönetimine Genel Bir Bakış” konusunun üzerinde duran Dr. Öğretim Üyesi Evcin, Türkiye’de 160 binden fazla omurgasız hayvan türü, 500’den fazla balık türü, 30 iki yaşamlı, 120 sürüngen, 500’e yakın kuş ve 160 memeli türünü görülebileceğinden bahsetti. Yaban hayatı konusunda katılımcılara video gösterimi yapan Dr. Öğretim Üyesi Evcin, sorulan soruları cevaplayarak sunumunu tamamladı. Türkiye’nin biyoçeşitliliği açısından dünyada önemli bir yere sahip olduğunu dile getiren Dr. Öğretim Üyesi Evcin, bu çeşitliliğin korunması için önlemlerin acilen alınması gerektiğine dikkat çekti. Dr. Öğretim Üyesi Evcin’den sonra yeniden söz alan Veteriner Hekim Ahmet Emre Kütükçü, National Geographic tarafından hazırlanan kurtarma ve nakil sürecinde bulunması gereken kurtarma nakil aracı, narkotik tüfek ve hayvan kurtarma ekipmanlar hakkında bilgi verdi. Yabani hayvanlara hassas davranılması gerektiğini ifade eden Kütükçü, kaya sansarı, kerkenez, alaca baykuş, hazar yılanı, çulluk, leylek, kirpi, bıldırcın kılavuzu, küçük kumru hayvanlarının bakım ve rehabilitasyon yaptıklarını söyledi. Sunumun sonunda canlandırma yapan Kütükçü, yabani hayvanı tutarken uyulması gereken kurallardan bahsetti. Çalıştay Veteriner Fakültesi ve Orman Fakültesi öğrencilerinin sorularının cevaplanmasıyla sona erdi. Çalıştayın ikinci gününde de Ilgaz Dağı Milli Parkı’nda gerçekleştirilen arazi uygulamasında doğa yürüyüşünün ardından yaban hayvanlarının doğrudan ve dolaylı gözlem yöntemleriyle izlenmesi ve fotokapanlar üzerine uygulamalı olarak çalışma gerçekleştirildi. Sahada yaban hayvanlarına ait iz ve dışkıların tespit edilmesi, tanınması ve fotokapan yöntemiyle izlenmesi üzerine Dr. Öğretim Üyesi Özkan Evcin ve Veteriner Hekim Dr. Ahmet Emre Kütükçü tarafından bilgilendirmeler yapıldı.