Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Uludere’de yanlışlıkla öldürülenlerin suçlularının bulunmasının birinci vazifeleri olduğunu, hükümetin bütçeden vereceği tazminatların da alınmasının ayıp olmadığını söyledi. Hrant Dink cinayeti davasında çelişkiler olduğunu belirten Arınç, bunun çözümünün de temyiz sürecinde artık Yargıtay’ın görevi olduğunu bildirdi.
Bursa’da basın toplantısı düzenleyen Arınç, "Uludere’de yanlışlıkla öldürülen vatandaşlara 150 bin lira gibi tazminat verileceği söyleniyor. Bu rakam doğru mudur? Bazı aileler ise tazminat yerine sorumluların bulunmasını istiyor" şeklindeki soru üzerine, "Olay çok acıdır. Hükümet adına yaptığımız açıklamalarda, hukuken vermek durumunda olduğumuz tazminat miktarının 100 bin lirayı geçebileceğini söylemiştim. Açılan davalara göre tazminat miktarını belirleyeceğimizi söylemiştim. Tazminat miktarlarının
genelde 100 bin civarında olduğu biliniyor. Bu rakam doğru olabilir. Tam net midir bilmiyorum. İçişleri Bakanımız ile Başbakan Yardımcımız Beşir Atalay bey bu konuda çalışıyor. 100 bini aşacağını biliyorum. Bu tazminat kanunen verilen bir tazminattır. Ölenlerin birinci derece yakınlarının bunu almasında hiç bir beis yoktur. Devletimiz aynı durumda olanların ailelerine böyle bir tazminat veriyor. Ayıp değil, günah değil. Üzüntüleri gidermek, gideni geri getirmek mümkün değildir. Ama maddi tazminat da işin
bir boyutudur. Hükümetimizin bütçe imkanları ile kendilerine verebileceği bu tazminattan ailelerin istifade etmesini ben şahsen düşünüyorum. ’Ben tazminat istemiyorum, ben suçluların bulunmasını istiyorum’ sözü alkışlanacak bir sözdür. Ama bunun tam tersini de söyleyebiliriz: ’Hem tazminatı alacağım, hem de suçluların bulunmasını istiyorum’. Çünkü olması gereken de budur. Birinci vazifemiz suçluları tespit edip, bunun karşılığını vermektir. İkinci vazifemiz de, devlet olarak yaraları sarmaktır. Biz hükümet
olarak, devlet olarak bunu yapmayı düşünüyoruz. Ben birincisini istiyorum. Başka olaylarda olduğu gibi, kazıldıkça insan cesetleri çıkan, birtakım yerlerde keşke kemiğini bulup da bir yere gömsem, benim burada eşim vardı çocuğum vardı, başında dua etmem diyen insanların yanındayız. Geçmişte yaşanan acı olaylar, faili meçhuller tek tek ortaya çıkarılıyor. Türkiye bu olayların aydınlandığı bir dönem yaşıyor. Uludere’de 30’dan fazla hayatını kaybeden insanımızın ailelerine başsağlığı diliyorum. Bunların
sonuçlarını da kamuoyu ile paylaşacağız" dedi.
Hrant Dink cinayeti ile ilgili mahkemenin verdiği kararın sorulması üzerine Arınç, "Vicdanları tatmin etmediğini söylemiştim. O mahkemenin savcısı, hakimi, müdahil avukatları konuşuyorlar, çelişkili beyanda bulunuyorlar. Bu davanın kararının eksik ve hatalı olduğu göze çarpıyor. Bir yargı sürecinde şimdi temyiz aşamasına odaklanmalıyız. Yargıtay’ın bu dava hakkında hukuki ve vicdani beklentilerimiz olduğunu söylemeliyiz. O böyle söyledi, bu böyle söyledi noktasında olmayalım. Konuşulanlara bakılırsa,
örgütün fiili ve yönlendirmesi ile işlenmiş bir suç olduğu ağır basan bir kanaat haline geliyor. Bunlar kimlerdir, bu suçtaki katkıları ne kadardır bunları mahkemenin değerlendirmesi gerekecek. Ağır cezadan çıktığına göre, bütün beklentimiz Yargıtay 1. Ceza Mahkemesi’nin vereceği karardadır. Umarım Türkiye’ye örnek bir karar olur. Yeniden bir yargılama gerekiyorsa eksikler tamamlanır, o yapılır. Başka bir karar verilirse o da yapılır" diye konuştu.