GENEL - 16 Temmuz 2019 Salı 14:56

’Yüzen fabrika’ suya indi

A
A
A
’Yüzen fabrika’ suya indi

Yalova’nın Altınova ilçesindeki Tersan Tersanesi’nde Kanadalı "Ocean Choise International" firması için inşa edilen "Calvert" isimli arktik fabrika balıkçı gemisi denize indirildi.

Yalova’nın Altınova ilçesindeki Tersan Tersanesi’nde Kanadalı "Ocean Choise International" firması için inşa edilen "Calvert" isimli arktik fabrika balıkçı gemisi denize indirildi. Törene Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank da katıldı. Varank, geminin inşasında emeği geçen işçileri ve yatırımcıları kutladı.


Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, bugün bir gemiyi değil, tabiri caizse yüzer bir fabrikayı denize indirdiklerini belirterek, ham maddenin elde edilmesinden paketlenmiş son mamule varıncaya kadar ürünün tüm aşamalarının bu gemide hayat bulduğunu vurguladı. Varank, "Ülkemizin gemi ihracatındaki öncülerinden Tersan’ın ürettiği arktik fabrika balıkçı gemisinin denize inişi vesilesiyle sizlerle bir araya gelmekten mutluluk duyuyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Sözlerimin hemen başında, bu geminin inşasında emeği geçen tersanemizin tüm çalışanlarını, yatırımcılarımızı, işçilerimizi, mühendislerimizi tebrik ediyor, her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bugün burada bir gemiyi değil, tabiri caizse yüzer bir fabrikayı denize indiriyoruz. Ham maddenin elde edilmesinden paketlenmiş son mamule varıncaya kadar, ürünün tüm aşamaları bu gemide hayat buluyor. Tek başına bu bile, Türk tersaneciliğinin ve gemi mühendisliğinin ulaştığı seviyeyi göstermesi bakımından son derece gurur verici. Burası, fabrika balıkçı gemileri ve elektrikli feribotlarda dünyanın önde gelen tersanelerinden biri haline geldi. Burada takım çalışmasının ne denli önemli olduğunu görüyoruz. Burası bünyesinde 3 bin 800 kişiyi barındıran, işçisinden mühendisine yöneticisine kadar herkesin tek bir amaç uğruna alın teri döktüğü bir ekmek kapısı. Beni en çok memnun eden hususlardan birisi de burada üretilen gemilerin yerlilik oranlarındaki artış miktarı. Bugün denize indireceğimiz gemimizdeki yerlilik oranı yüzde 55’leri aşmış durumda. Yani yalnızca gemi sanayiine değil, sanayimizin diğer alt sektörlerine de hizmet eden bir yapıdan söz ediyoruz. Kullanılan yerli ürün oranı arttıkça, sanayimizin diğer alt sektörleri de buradan besleniyor ve büyüyor. Burada geliştirilen bir teknoloji, başka sektörlere de katkı sağlıyor ve verimlilik artışı olarak ekonomimize geri dönüyor" dedi.


Varank, "Hükümet olarak hem istihdama olan katkısı hem de ürettiği yüksek katma değerden ötürü gemi inşa yatırımlarına önemli destekler sağlıyoruz" diyerek, şöyle devam etti:


"Bugün bu alanlarda küresel rekabette söz sahibi olan işletmelerimiz varsa, bunun temelinde izlediğimiz bilinçli ve planlı politikalar var. Bu politikalara da sizlerin huzurunda kısaca değinmek istiyorum. Bakanlık olarak, gemi inşa yatırımlarını yatırım teşvik uygulamalarımızla destekliyoruz. Son 7 senede 329 gemiye teşvik belgesi düzenledik; bu projelerin 224 tanesi de tamamlandı. Yine tersanelerimizde gemi inşasında kullanılan sac, motor ve pervane gibi tüm malzemeler için KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyeti sunuyoruz. Ayrıca istihdam edilen işçiler için de 18 ay boyunca sigorta primi işveren hissesi desteği sağlıyoruz. Bunların yanı sıra, tersanelerimiz bakanlığımızca sunulan AR-GE teşvikleri ve TÜBİTAK desteklerinden de faydalanabiliyor. İşte 2017 yılında kurduğunuz ve 100’e yakın kişinin istihdam edildiği bir AR-GE merkeziniz var. Bu merkezde kurumlar vergisi muafiyeti, gelir vergisi stopaj teşviki, sigorta prim desteği ve damga vergisi istisnası gibi birçok destek sunuyoruz. Burada özellikle altını çizmek istiyorum ki, AR-GE’ye yapılan yatırım geleceğe yapılan yatırımdır. Günümüz dünyasında, alanında lider olmak, öncü olmak ancak ve ancak AR-GE’ye yapılan yatırımlarla mümkün olabilir. Biz istiyoruz ki, nice Tersan’lar sanayi ekosistemimizde kendine yer bulsun, büyüsün, gelişsin ve ülkemizi küresel arenada üst basamaklara taşısın. Tabii bunu istemek yetmiyor, planlı ve programlı bir şekilde çalışmak, gayret etmek gerekiyor. Bunu yaparken, dış yatırımcılara da kapılarımız ardına kadar açık olacak. Bu noktada yerli-yabancı ayrımımız yok. Sanayide dönüşüme ilişkin alacağımız her karar, devletimizin en üst makamlarınca takip edilecek, sahiplenilecek. Kısacası, bu kalkınma planıyla birlikte topyekun bir sanayi ve teknoloji seferberliği başlatıyoruz. Varmak istediğimiz hedeflere rekabetçi üretim ve yüksek istihdamla varacağız. Denize indireceğimiz bu gemiyi Kanada’ya ihraç ediyoruz. Kanada pek çok uluslararası platformda uyum içinde çalıştığımız ülkelerden biri. Her iki ülke ticaret ve yatırım alanında önemli bir potansiyele sahip. Bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz."


Türkiye’nin tersanecilikte, gemi sanayiinde, denizyolu ticaretinde bir fırsatlar ülkesi olduğunu vurgulayan Varank, "Bugün denize indireceğimiz bu gemi ülkemizin ulaştığı yerli ve milli sanayinin, teknolojinin ve yetişmiş insan kaynağının en somut ürünlerinden birisidir. Türkiye’ye yatırım yapan her zaman kazanmıştır, bundan sonra da evelallah kazanacaktır" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde 300 binden fazla konut inşaatı devam ediyor" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.