GENEL - 05 Aralık 2018 Çarşamba 17:04

Deprembilimci Ahmet Ercan, “İstanbul’da 2045’den önce deprem olursa şaşırırım”

A
A
A
Deprembilimci Ahmet Ercan, “İstanbul’da 2045’den önce deprem olursa şaşırırım”

Jeofizik Profesörü, deprembilimci Prof.

Jeofizik Profesörü, deprembilimci Prof. Dr. Ahmet Ercan, Türkiye’nin depremselliğini anlattığı konferansta, “2019 ve 2020 yıllarında Türkiye’de 7’den daha büyük bir deprem olursa benim için şaşırtıcı olmaz” ifadelerine yer verdi.


Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nde gerçekleştirilen konferansta ünlü deprem bilimci Prof. Dr. Ahmet Ercan, "Türkiye’nin Depremselliğini anlattı. Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansa çok sayıda davetli katıldı. Depremin önemini anlatan Ercan, “Deprem olmasa şu anda balık tuttuğunuz deniz olmazdı. Şu güzel dağlar olmazdı. Altındaki maden yatakları olmazdı. Türkiye’de çok severek içtiğiniz kaynak usları, maden suları olmazdı. Verimli ovalar olmazdı, tarım çok zor olurdu. Irmaklar olmazdı, yeşillikler olmazdı. Kuşlar olmazdı. Bunlar hep depremle olan bir şey. Bazıları ‘Allah’ım inşallah deprem olmaz diyor ya’ sen her gün ‘İnşallah güneş doğmaz’ diye dua ediyor musun? Yada ‘İnşallah yaz gelmez’ diye dua ediyor musun? Bu doğanın kuralıdır. Her şey tam olması gerektiği gibi sadece dünya üzerinde değil bütün evrende de öyle. Zaten bilim; kuruluşun, düzenin, gizemini araştıran bir dal. Biz bunun neden, nasıl ayrıntılarını araştırmaya çalışıyoruz” diye ifade etti.



“Türkiye birinci derece deprem bölgesi değil”


Ekonomisi kötü olan ülkelerde depremin adının ‘kıran’ olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ahmet Ercan, depremin ekonomiyle olan ilişkisini de şöyle anlattı:


“Ülkelerin deprem çekincesine baktığınız zaman Rusya ilk sırada gözüküyor. Daha sonra Endonezya, Pakistan geliyor. Daha sonra Brezilya ve ardından Türkiye geliyor. Baktığınız zaman Belki Rusya dışında diğer ülkeler ekonomisi kötü olan ülkeler. Türkiye birinci derece deprem bölgesi değildir. Türkiye’nin birinci derece deprem bölgesi olması için 8’den daha büyük deprem olması gerekiyor. Oysa bugüne kadar ki depremlerde en büyük deprem Erzincan’daki depremdir. Ekonomisi kötü olan ülkelerde depremin adı kıran olur, yani felaket olur. Neden çünkü sağlıklı bir yerde, sağlam yapı yapabilmek için kişisel gelirinizin yılda 25 bin dolardan daha yüksek olması gerekiyor. Türkiye’nin ulusal geliri 10 bin dolar civarında. Her 30 ila 50 yılda bir 9’dan daha büyük deprem oluyor. Türkiye’de deprem sıklığı 8’den daha büyük deprem olmuyor demek ki Türkiye birinci derece deprem bölgesi değil. 5 yılda bir 7’den daha büyük deprem oluyor Türkiye’de, son olan deprem 2011 Van Depremi’dir. Ondan bu yana Türkiye büyük bir deprem yaşamadı. 2019 ve 2020 yıllarında Türkiye’de 7’den daha büyük bir deprem olursa benim için şaşırtıcı olmaz.”



“Yaklaşık 19 yıl geçti halen her an deprem olabilir deniliyor”


1999 depreminden bu yana ‘her an deprem olabilir’ sözünü hatırlatan Ercan, 19 yıldır aynı söylemin halen devam ettiğini vurguladı. İstanbul’da oluşacak bir depremin, yüzde 35 Anadolu yakasını yüzde 65 Avrupa yakasını etkileyeceğini belirten Ercan, “İnşallah deprem olmaz sözünü tanrı buyruğu olarak alamazsınız. Demek ki depremler hep olacaktır. Anadolu’da gerginlik ve yürüyüş sürdükçe bu depremler hep olacaktır. Eğer günün birinde deprem olmazsa o zaman yeryüzünde yaşam bitmiş demektir. İstanbul’da 2045’ten önce deprem olursa şaşırırım. Ama birçok kimse de çıkıyor, ‘Her an deprem olabilir’ diyor. 1999’dan beri bu her an bir türlü gelmedi. Yaklaşık 19 yıl geçti halen her an deprem olabilir deniliyor. Bu bilimsel bir yaklaşım değildir. Eğer hiçbir çalışma yapmazsan her an deprem olabilir. Ama İstanbul depremi ne zaman olacak, işte o zaman gerginlik ve kabuk işleyişini bilmek gerekiyor. Kırılma mekanizmasını bilmen gerekiyor. İstanbul’daki en sağlıklı yer Anadolu yakası. İstanbul’da çekincesi en yüksek olan yerler Haliç’in bulunduğu yerler, Küçükçekmece’nin üst kesimleri demek ki buralarda yapılaşma sakıncalı alanlar olması gerekiyor. İstanbul’da oluşacak bir deprem bu yerin davranış özelliği nedeniyle yüzde 35 Anadolu yakasını yüzde 65 ise Avrupa yakasını etkileyecektir” şeklinde sözlerini tamamladı.


Konferansa BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çufalı, BEÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, BEÜ Genel Sekreteri Hayri Bulazar ve çok sayıda davetli katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin ÇBK Mersin Kulübü Başkanı Serdar Çevirgen: "Dünya çapında çok büyük bir basketbol organizasyonunu başarıyla gerçekleştirdik" Çukurova Basketbol (ÇBK) Mersin Kulübü Başkanı Serdar Çevirgen, Mersin’de düzenlenen FIBA Kadınlar Euroleague Final Four ile ilgili, "Dünya çapında çok büyük bir basketbol organizasyonunu başarıyla gerçekleştirdik" dedi. ÇBK Mersin Kulübü Başkanı Serdar Çevirgen, Mersin’de düzenlenen Kadınlar Euroleague Final Four Organizasyonuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Emeği geçen ve sponsorlara teşekkür eden Çevirgen, "Biz bu organizasyonu tamamen Mersinli vatandaşlarımızın desteğiyle, dışardan hiçbir organizasyon firması ile iş birliği yapmadan gerçekleştirdik. İlimizin imkanları dışında aldığımız tek yardım bütün süreçte yanımızda olan ve desteğini esirgemeyen Türkiye Basketbol Federasyonu’dur ki; onlar olmadan bu işin altından kalkabilmemiz mümkün değildi" diye konuştu. "Avrupa’da Mersin için ’Turkish Miami’ diyorlar" Organizasyon sayesinde Mersin’i bütün Avrupa’ya layıkıyla tanıttıklarına inandığını ifade eden Çevirgen, sözlerine şöyle devam etti: "Bilinmesini isterim ki Avrupa’da Mersin için ’Turkish Miami’ diyorlar. FIBA yönetimi bize uluslararası büyük organizasyonlara şehir olarak ev sahibi olabileceğimizi söylüyor. Sahil şeridimizin dünyaya örnek olduğunu, şehrin adını hiç duymayanlar, şehrin modernliğine şaşırdıklarını ifade ediyorlar. Tüm bunların üstesinden gururla geldiğimiz bu büyük organizasyon sayesinde şehrimizin kazanımlarıdır. Sportif olarak istediğimiz başarıyı yaşatamadık şehrimize. 7 senelik bir kulüp için burada olmanın büyük başarı olduğunu bütün spor kamuoyu biliyor ama bizim için yeterli değil. Çukurova Mersin olarak FIBA’nın da gözünde bizzat onların ağzından duyduğumuz Avrupa’nın en önemli kadın basketbolu organizasyonlarından biri olabilmenin gururunu da yaşıyoruz. Mersin’de dünya çapında çok büyük bir basketbol organizasyonunu başarıyla gerçekleştirdik." "Tüm basketbolseverleri yanımızda görmek istiyoruz" Final Four’da Avrupa üçüncülüğü maçında Mersinli sporseverlerin maça gösterdiği ilgisizliğe üzüldüğünü dile getiren Çevirgen, Servet Tazegül Spor Salonu’nda yarın saat 19.30’da Kadınlar Basketbol Süper Ligi play-off final serisinde Fenerbahçe ile yapacakları karşılaşmada tüm basketbolseverleri yanlarında görmek istediklerini kaydetti. Turnuva içerisinde bazı olumsuzluklar yaşandığını, bazılarının karşı tarafın tahrik etmesinden, bazılarının da kendi hatalarından kaynaklandığını anlatan Çevirgen, "Şampiyon olan Fenerbahçe’yi tekrar kutluyorum. Sporsever ve vatansever olarak bizi tekrar gururlandırdılar. Sonuçta Çukurova Mersin olarak senelerdir Avrupa’nın en büyüğüyle mücadele etmenin, rakip olabilmenin gururunu duyuyoruz" dedi.
Muğla MSKÜ’de Turizm Haftası açılış etkinliği düzenlendi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde (MSKÜ) 15-22 Nisan Turizm Haftası dolayısıyla bir dizi açılış programı gerçekleştirildi. MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Turhan Kaçar, eski çağlarda yaşayan insanların kutsal alanlara, çeşitli dini ve sağlık merkezlerine seyahat etmelerinin modern turizm sektörünün doğuşunda önemli bir temel olduğunu söyledi. “Üniversitemiz sürdürülebilir turizmi teşvik etmektedir” Rektör Kaçar, konuşmasında, “Üzerinde yaşadığımız Muğla’mız ve çevresi de antik çağlardan günümüze insanların inanç ve sağlık turizmi kapsamında hareket ettiği coğrafyadır. Muğla’mız genel manada büyüleyici doğal güzellikleri, iklimi, zengin tarihi ve kültürel mirası, muhafaza ettiği yerel özellikleri, tabiat varlıkları ve canlı turizm endüstrisi ile ülkemizin en nadide birkaç şehrinden birisidir. Muğla, hem ülkemizin en uzun kıyı şeridine sahip olmasıyla hem de coğrafyasını süsleyen antik ve İslami dönem eserleriyle dünyanın dört bir yanından gelen misafirlerine, eğlence, doğa, kültür, gastronomi, inanç ve sağlık gibi birçok çeşitli deneyimlerin bir arada sunulduğu platformdur. Modern turizm elbette sadece yeni yerleri ziyaret etmek değil, aynı zamanda her destinasyonda karşılaştığımız canlı kültür, gelenek ve deneyime tanıklık ederek ufkumuzu ve anlayış kapasitemizi genişletmektir. Şehrimiz her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist çekerek yerel ve ulusal ekonomimize hayat veren bir bacasız sanayi merkezidir” dedi. “Biz üniversite olarak araştırmalar yapmakla mükellefiz” “Üniversitemiz eğitim ve araştırma başta olmak üzere çeşitli araçlarla sürdürülebilir turizmi teşvik etmektedir” diyen Rektör Kaçar, “Kampüsümüzde bulunan Turizm Fakültemizin yanı sıra, Datça, Fethiye, Ortaca’da, Marmaris’te ve Menteşe merkezde bulunan yüksekokul ve bölümlerimiz sadece verdiği eğitim sayesinde değil, yürüttüğü akademik ve kültürel projelerle de ülke turizminin rafine edilmesine katkılar sunmaktadır. Biz üniversite olarak, turizm sektöründe yeni ortaya çıkan trendleri, teknolojileri ve iyi uygulamaları tespit ederek, turizm endüstrisinin yenilmesine ve gelişmesine katkıda bulundurmak için araştırmalar yapmakla mükellefiz” “Muğla, Türkiye’nin en önemli 3 turizm destinasyonlarından birisi” Muğla Vali Yardımcısı Murat Sarı ise, “Muğla, Türkiye’nin en önemli 3 turizm destinasyonlarından birisi. Geçen sene yaklaşık 6 buçuk milyon yerli ve yabancı turisti misafir etmişiz. Valilik ve Kültür Bakanlığı dışında klasik turizmin dışında kültürel, gastro turizm, spor turizmi ve sağlık turizmi gibi konularda da değişik çalışmalarda bulunuyoruz. Hedefimiz bu çıtayı daha fazla yukarıya taşımak. Daha eko, daha sürdürülebilir, daha fazla gelir getiren turizm anlayışını benimseyerek bu çalışmaları sizlerle birlikte sürdürmek amacımız. Bunu tabi kamu olarak tek başımıza yapmayacağız. Hem turizm profesörlerinin katkıları hem sektördeki arkadaşlarımız hem de üniversitemizin akademik katkılarıyla bu çalışmaları devam ettireceğiz. Turizm Haftasındaki çalışmaların önemli bir kilometre taşı olacak diye değerlendiriyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Ordu Başkan Tavlı: “Yeni dönem Ünye’mize hayırlı olsun” Ordu’nun Ünye ilçesinde, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimi sonrası, Belediye Meclisi ilk toplantını gerçekleştirdi. Belediye Başkanı Hüseyin Tavlı, “Seçim sürecinin ardından Ünye’mize hizmet etmek için vatandaşlarımızın teveccühü ile göreve seçildik. Yeni dönemin Ünye’mize ve ilimize hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Ünye Belediye Meclisi yeni dönemin ilk toplantısını gerçekleştirdi. Ünye Belediye Başkanı Hüseyin Tavlı başkanlığında toplanan üyeler, gündemdeki maddeleri görüştü. İlk toplantıda komisyonlarda görev alacak meclis üyeleri belirlendi. Belediye Başkanı Hüseyin Tavlı, toplantı öncesi yaptığı konuşmada hayatını kaybeden Öğretim Görevlisi Ahmet Birben’in vefatından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Yeni döneme ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Başkan Tavlı, “2024 gibi seçimlerini kazasız belasız bir şekilde tamamlayarak hemşerilerimizin teveccühü ve takdiri çerçevesinde oluşan meclisle birlikte inşallah şehrimize hep birlikte bir önceki dönemdeki anlayışla birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu içerisinde hizmet edeceğiz. Ünye‘nin meselelerini geçmişte olduğu gibi birlik ve beraberlik içerisinde meclis ile birlikte şeffaf bir yönetim anlayışıyla çalışarak, sorunların çözümü noktasında irademizi yine ortaya koyacağız. Cumhurbaşkanımızın tensipleri ve kıymetli milletvekillerimizin destekleriyle adaylık sürecimde ve sonrasında hemşerilerimizin bizlere olan teveccühü ile beraber yeniden Ünye’miz için görev yapmaya devam ediyoruz. Burada geçmiş dönemde yapılan işlerimizde de başta Meclis Başkanımız Prof. Dr. Numan Kurtulmuş olmak üzere Büyükşehir Belediye Başkanımız Dr. Mehmet Hilmi Güler ile beraber bu memlekete gereken hizmetlerin daha iyi bir şekilde kazandırılması için Türkiye’nin yeni yüzyılı hizmetlerinden Ordu’nun ve Ünye‘nin de nasiplenmesi için elbirliği ile çalışacağımızı ifade etmek istiyorum. Şimdiden yapacağımız çalışmaların memleketimize hayırlı olmasını diliyorum. 2019’dan 2024’e gelinen süreçte hiçbir işe bulaşmadan bu memlekete hizmet ettiysek, 2029 yılına kadar burada hep birlikte Allah bu hizmetleri aynı anlayış ve aynı zihniyet çerçevesinde yürütmeyi nasip etsin” diye konuştu. Toplantıda, komisyonlarda yer alacak meclis üyeleri ile imar komisyon üyeleri de belirlendi. Seçimlerin ardından diğer gündem maddeleri görüşüldü.
İstanbul Hasan Arat: “Aklıselim bir karar alınarak, seçim süreci hızlandırılmalıdır” Beşiktaş Kulübü Başkanı Hasan Arat, Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) 18 Temmuz olarak açıkladığı seçimli genel kurul toplantısının daha yakın bir tarihte ve çok adaylı olarak yapılması gerektiğini söyledi. Kulüpler Birliği Vakfı, TFF’nin 18 Temmuz olarak açıkladığı seçimli genel kurul toplantısının daha erken bir tarihe alınmasıyla ilgili vakfın Maslak’ta bulunan ofisinde bir araya geldi. Toplantı öncesi basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Beşiktaş Kulübü Başkanı Hasan Arat, “Beşiktaş Kulübü olarak seçim tarihi açıklandığından itibaren bu tarihin çok geç olacağını gerekçelerle bildirdik. Bu konuda da ısrarcıyız. Çünkü ligin başlamasına çok az bir süre kala genel kurulun yapılması, kurulların oluşturulması problemlerin çözülmesi gibi birçok sorunlar var. Bugün burada Kulüpler Birliği, aklıselim bir karar alarak bu seçimi hızlandırmalıdır. Seçim bir an evvel yapılmalıdır. Türk futbolu açısından bu durum son derece kritik bir virajdır. Bu yapılanmanın Türk futboluna zararı değil faydası olur. Çünkü çekilen sıkıntılar giderek artıyor” diye konuştu. “Adaylar tarafsızlık sözü vermelidir” Seçimde aday olacak kişilerin kulüplerle bağlarını koparmaları gerektiğini vurgulayan Başkan Hasan Arat, “Demokratik bir seçim olması lazım. Çok adaylı seçimlerde her zaman fayda vardır. Sonrasında da kurulların demokratik seçilmesinin önünü açmamız gerekmekte. Bu seçimde aday olacak başkan adayları, mutlaka bir kulübün sempatizanı veya üyesidir. Adaylık sürecinde kulüplerinde üyeliklerini mutlaka dondurmalıdır ve tarafsızlık sözü vermelidir. Bunu çok çağdaş bir şekilde yapabileceğimizi düşünüyorum. Yapmamız gerekiyor. Çünkü Türkiye, özellikle son 4 ayda dünyada iyi bir izlenim vermiyor. Bu resmi hep birlikte düzeltebiliriz. Demokratik yollarla gelecek bir başkan ve heyetin tüm kulüplerin de desteğiyle, alt liglerdeki takımları da çok ciddi benimseyerek bir birlik ve beraberlik oluşturmalılar. Biz Beşiktaş Kulübü olarak baştan beri söylemlerimiz aynıdır. Geri adım atmayacağız. Bütün dünya Türkiye’de yaşananları görüyor. Bu durumun savunulacak bir yanı kalmadı artık. Gelinen nokta çok kritik. Avrupa’da bu kadar sıkıntılı bir sürecin olduğunu söyleyebilir miyiz? Türkiye buna layık değil. Ülke olarak daha iyilerine layığız. Bu iş sadece stadyum yapmakla, iyi takım kurmakla olmuyor. Hepimiz elimizi taşın altına koyarak, aday olacak kişileri gözden geçirmemiz gerekiyor” açıklamalarında bulundu. “Kullanılan hak, mutlaka doğru bir haktır” Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in imza kampanyasına karşı tutumunun hatırlatılması üzerine Başkan Arat, “Demokrasilerde doğru yol, herkesin mutlaka kendi düşüncesini söylemesiyle olur. Tüzük bunu kulüplere bir hak olarak veriyorsa, kulüpler bu haklarını kullanır. Hangi yolun doğru, hangi yolun yanlış olduğunu kulüpler belirler. Beşiktaş olarak biz her zaman bu konuda öncülük yapmaya hazırız. Ama doğru yolun hangisi olduğunu içerideki kulüpler ve oy hakkı olan insanlar verecektir. Çünkü tüzük gereği onlar haklarını kullanıyorlar. Kullanılan hak, mutlaka doğru bir haktır” ifadelerini kullandı. “Önemli olan Türk futboludur” Aday olacak kişilerin vizyonlu ve Türk futboluna yarar sağlayacak kişiler olması gerektiğini dile getiren Başkan Arat, “Beşiktaş Jimnastik Kulübü, kulüp farkı gözetmeksizin üzerindeki formayı aday olduğu andan itibaren çıkartan, uluslararası niteliğe sahip, Türk futbolunu daha iyi yerlere götürecek her türlü adaya destek olur. O yüzden kişiler burada çok da önemli değil. Önemli olan Türk futboludur. Biz bunu düzeltmek için her türlü öncülüğü yapacağız” diyerek sözlerini tamamladı.