SPOR - 05 Ağustos 2020 Çarşamba 11:49

Fanatik çeşme şampiyon Medipol Başakşehir’in renklerine boyandı

A
A
A
Fanatik çeşme şampiyon Medipol Başakşehir’in renklerine boyandı

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde 26 yıldır şampiyon olan takımın renklerine boyanan fanatik çeşme bu yılda Medipol Başakşehir’in renklerine büründü.

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde 26 yıldır şampiyon olan takımın renklerine boyanan fanatik çeşme bu yılda Medipol Başakşehir’in renklerine büründü.


İlk kez 1994 yılında şampiyon olan Galatasaray’ın renklerine boyanan Zonguldak’ın Ereğli ilçesine bağlı Şamlar Köyü’ndeki fanatik çeşme, 26 yıldır şampiyon olan takımın renklerine boyanıyor. Karadeniz Ereğli-Devrek ilçeleri arası karayolunun kenarında bulunan fanatik çeşme yoldan geçenlerin de ilgi odağı haline geldi. Şamlar Köyü sakinleri fanatik çeşmeyi şampiyon olan takımın taraftarları tarafından boyuyor. Taraftarı olmayan takım şampiyon olduğunda ise köy sakinleri masrafları ortaklaşa karşılayarak el birliği ile boyama işlemini gerçekleştiriyor. Bu sezon şampiyon olan Medipol Başakşehir’in köyde taraftarı olmayınca köy sakinleri kendi aralarında para toplayıp, malzemeleri satın alıp el birliği ile çeşmeyi turuncu-laciverte boyadı, şampiyonluk fotoğrafları ile süsledi.


Köy sakinlerinden Seyfettin Tekin 1994 yılından bu yana fanatik çeşmeyi her yıl şampiyon olan takımın renklerine boyadıklarını söyledi. Tekin gazetecilere yaptığı açıklamada “1994 sezonunda ilk olarak Galatasaray’ın renklerine boyanmıştı çeşme. Sonrasında gelenek haline geldi ve o günden bu yana sürekli boyuyoruz. Şampiyon olan takımın renklerine bu çeşme bu şekilde boyanıyor. Arkadaşımızın biri boyayı alıyor, diğeri boyamasını yapıyor. Taraftarı olan bir takım şampiyon olursa daha güzel oluyor. Taraftarı olmayan takım şampiyon olunca mecbur birkaç kişinin eline kalıyor. Şu ana kadar en fazla Galatasaray şampiyon olduğu için en fazla onun renklerine boyandı. Köyde taraftarı da çok olduğu için çabuk boyanıyor. Ben kendim takım tutmuyorum. Rıdvan Dilmen hayranı olduğum için daha önce Fenerbahçe’yi tutuyordum fakat o ayrıldıktan sonra takım tutmuyorum. Daha önce Bursaspor’un taraftarı olmadığı için de ben boyamıştım. Şimdi de Başakşehir’in taraftarı olmadığı için ben boyadım. Bu yoldan geçenler burada durup fotoğraf çektiriyor. Bu çeşme artık bir sembol haline geldi” dedi.



"Okan hoca Galatasaraylıları gururlandırdı"


Şamlar Köyü sakinlerinden Galatasaray taraftarı Muhammet Özaydın ise Medipol Başakşehir’in köylerinde hiç taraftarı olmadığı için çeşmeyi el birliği ile boyadıklarını ifade etti. Özaydın şunları söyledi:


“Bu çeşme ilk olarak Galatasaray’ın 4 yıl üst üste şampiyon olmasıyla boyanmaya başlandı. O günden bu yana çeşme boyanıyor. 2014’te Bursaspor şampiyon olduğunda da boyanmıştı. Galatasaraylılar Okan hoca başında olduğu için Başakşehir’in şampiyon olmasını istedi. Bir Galatasaraylı olarak gururlandık yani. Bizi hem Türkiye’de temsil ediyor hem de Avrupa’da ülkenin puan alması için uğraşıyor. Bu güzel bir şey. Buradan geçenler çeşmeyi fark edip hemen dönerek gelip fotoğraf çektiriyorlar. Üç büyüklerin şampiyonluğundan böyle giderse hiç umut yok.”


Şamlar Köyü’nde ki fanatik çeşme son 26 sezonda 12 kez Galatasaray, 7 kez Fenerbahçe, 5 kez Beşiktaş, 1 kez Bursaspor ve son olarak da bu yıl Başakşehir’in renklerine boyandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yalova Altınova Belediyesi Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’nde fide dikim zamanı Yalova’nın Altınova ilçesinde bulunan ve 240 çeşit şifalı bitkiye ev sahipliği yapan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’ne baharın gelmesiyle birlikte fide dikimi işlemleri başladı. 2020 yılında kurulan ve Altınova Belediyesi tarafından işletilen Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’nde 40 dönüm alanın 28 dönümünde şifalı bitkilerin üretimleri gerçekleştiriliyor. Yetiştirilen şifalı bitkilerin halka satışlarının da yapıldığı bahçeye, ziyaretçilerin ilgisi her geçen gün artıyor. Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Yalova Şubesi ile iş birliği yapılan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’yle ilgili bilgi veren Müdür Mustafa Sarıgül, bahçede ağaç, sarılıcı, sürünücü bitki gruplarının yer aldığını dile getirdi. Sarıgül, bahçede kekik, lavanta gibi mutfakta kullanabilen bitkileri yetiştirip vatandaşların satışına sunduklarını belirtti. Bahçede bulunan salonda üniversitelerle ortaklaşa halk ve çiftçileri bilinçlendirmek üzere konferanslar düzenlediklerini de kaydeden Sarıgül, “Kendi fidemizi yetiştirebileceğimiz üretim seramızı yaptık. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı’yla ortak bir proje. Mürver bitkisi, kudret narı ve tıbbı nane dediğimiz bitkilerden aşamalı olarak çalışmalar yaptık. Tamamen insan sağlığına faydalı olabilecek çalışmalar yapıyoruz. Tabi bunu eczacılık ve tıp fakülteleri hocaları ile beraber yapıyoruz. Yurt dışından getirmiş olduğumuz, adapte etmiş olduğumuz, özel bitkilerimiz var. Şizandra üzümü dediğimiz, hamamelis cadı fındığı dediğimiz, çikolata sarmaşığı dediğimiz çok ilginç bitkiler de var burada. Alanımızda şeker otu steviayı zaten artış çok yaygınlaşmaya başladı. Vatandaşlarımızı bilinçlendirip özelikle diyabet hastası vatandaşlarımızı bunu kullanmaya yönlendiriyoruz. Tamamen sağlıklı, organik bitkiler bunlar” dedi. Sarıgül, bahçede baharla birlikte fide dikimi yaptıklarını anlatan bu yıl 25 bin civarında fide üretimi yaptıklarını ve bunları üniversitelerle de paylaşacaklarını kaydetti. Altınova Belediye Başkanı Yasemin Fazlaca ise ilçeye ve Yalova’ya değer katan mekanlardan olan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’nin Türkiye’de örnek bahçelerden birisi olduğunu ifade etti. Yıl boyunca çok sayıda kişinin ziyaret ettiği bahçenin ilgi odağı olduğunu söyleyen Fazlaca, vatandaşları da bu alanı gezmeye davet etti.
Zonguldak ZBEÜ’de 1. Uluslararası Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu başladı Zonguldak’ta ilki gerçekleştirilen Uluslararası Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu’nda iletişimin önemine vurgu yapıldı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesince farklı disiplinleri iletişim zemininde buluşturmayı amaçlayan 1. Uluslararası Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu, Farabi Kampüsü İlahiyat Fakültesi Binası Doç. Dr. Ali Aslan Konferans Salonu’nda başladı. Saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı’nın okunduğu sempozyumun açılış konuşmasını Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Tuğba Akdal yaptı. Akdal, sempozyumun düzenlenmesinde katkı sağlayanlara teşekkür etti. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Vekili Profesör Dr. Hamza Çeştepe fakültelerinin öğretim faaliyetlerini yenilikçilik anlayışıyla gerçekleştirdiğine vurgu yaptı. Çeştepe, “Planlama ve uygulama ölçütlerinin yerel, ulusal ve ulus ötesi ihtiyaçlar ve gelişmeler perspektifinde belirleyen ve söz konusu ölçütleri kesinlikle tutarlılık ilkeleriyle uygulamaya konan fakültemiz gerek altyapı çalışmalarını gerekse öğretim faaliyetlerini yenilikçilik anlayışıyla gerçekleştirmektedir. Fakültemizin düzenlediği Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu ile sizlerle buluşmanın ve paylaşmanın onur ve mutluluğunu yaşamaktayız” dedi. İletişimin paylaşmak, öğrenmek, sosyalleşmek gibi birçok konuda var olmanın anahtarı olduğunu belirten Çeştepe, “Hayati nitelik taşıyan ve bu yönüyle yaşamın vazgeçilmez bir gereği olarak açıkladığımız iletişim, paylaşmanın, öğrenmenin, sosyalleşmenin, keşfetmenin kendimizi ve başkalarını tanımanın, kısacası var olmanın anahtarıdır. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde en ufak bir konuda dahil bir sorun ve çatışma varsa nedeni en temelde iletişime dayanmakta ve çözüm yolu da dolayısıyla iletişimden geçmektedir” ifadelerine yer verdi. Çeştepe, iletişimin multidisipliner bir alan haline geldiğini ve iletişime dair çalışmaların hız kazandığını da sözlerine ekledi. ZBEÜ Rektörü Profesör Dr. İsmail Hakkı Özölçer, iletişim kavramının insanlık tarihiyle yaşıt olduğuna dikkat çekti. Özölçer, “Mühendislik ve çevre ile ilgili olduğu kadar sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri de önceliğine alan güzide üniversitemizde ve emeğin başkenti Zonguldak‘ta böylesi bir etkinlikle sizleri ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğumuzu belirtmek isterim. Nitekim genel anlamda iletişim kavramının ve iletişim fakültelerinde verilen eğitimin en belirgin özelliklerinden biri disiplinler arası bir yapıya sahip olmasıdır. Dolayısıyla iletişimin çok yönlülüğünü temel alan söz konusu bu sempozyumda farklı disiplinlerin iletişim şemsiyesi altında tanık olmalı, ulusal ve uluslararası düzeyde birbirinden değerli davetli konuşmacıları ağırlamanın gururu ve mutluluğunu yaşamaktayız. İnsanlık tarihiyle yaşıt olan iletişim kavramı uygarlıkların oluşmasında ve bilginin nesiller boyunca aktarılmasında şüphesiz ki en önemli araçtır” dedi. İletişimin bireylere sosyal kişilik kazandırılmasının yanı sıra bilginin ve kültürün aktarılmasına, ihtiyaçların giderilmesinden toplum düzeninin devamlılığına pek çok işi yerine getirdiğini ifade eden Özölçer, “Özellikle son yıllarda ekonomi, eğitim, sağlık, teknoloji gibi alanlarda yaşanan toplumsal gelişmeler ve küresel etkiler meydana getiren deneyimler, iletişim ve iletişim çalışmalarının önemini daha da belirgin hale getirmiştir. Yine bununla birlikte 21. Yüzyılda yaşanan dijital dönüşümler bir yandan iletişim eğitiminde ciddi değişimler gerektirmekteyken diğer yandan da iletişim alanında faaliyet gösteren tarafların bu dönüşümün gereklerini en iyi şekilde anlamasını ve uygulamalarına yansıtmasını zorunlu kılmaktadır” diye konuştu. Sempozyum; açılış konuşmalarının ardından Profesör Dr. Nurettin Güz, Profesör Dr. Mine Demirtaş ve Doçent Dr. Nozima Muratova’nın katıldığı ilk oturumla başladı. Toplamda 16 oturumun gerçekleştirileceği sempozyum, 26 Nisan’da sona erecek.