EKONOMİ - 16 Haziran 2021 Çarşamba 10:13

Kentsel dönüşümde “devlet-vatandaş” modeli önerisi

A
A
A
Kentsel dönüşümde “devlet-vatandaş” modeli önerisi

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, devlet ve vatandaş arasında oluşturulacak kentsel dönüşüm ajansı ile sorunlu yapıların yıkımının kolaylaşacağı yeni bir model açıkladı.


Türkiye’deki nüfusun yüzde 80’ninin, sanayi tesislerinin de yüzde 75’inin büyük deprem riski altında olduğunu aktaran ZBEÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, kentsel dönüşümde istenilen seviyelere gelinemediğini aktardı. Sosyolojik boyutu incelendiğinde vatandaşların dört davranış özelliği gösterdiğini belirten Kutoğlu, nüfusun büyük kısmının deprem riski bulunan coğrafyalarda toplandığını ifade ederek şöyle dedi:


“Halen daha nüfusumuzun yüzde 80’i; büyük sanayi tesislerimizin yüzde 75’i büyük deprem riski altında. Bu anlamda maalesef geçen sürede pek çok yasal düzenleme olmasına rağmen halen daha vatandaşımızı kentsel dönüşüme ikna edemedik. Kentsel dönüşümde istenilen seviyeye gelemedik. Nüfusumuzun büyük bir kısmı belirli coğrafyalara toplanmış durumda. Bu coğrafyalar da maalesef en büyük deprem riski bulunan illerimiz. Bu anlamda bizim neden bu sorunu çözemediğimizle ilgili sosyolojik boyutlarını incelememiz gerekiyor. Yapılan incelemelerde dört davranış özelliği gösterdiği ortaya çıkıyor. Birincisi ekonomik sorunlar nedeniyle kayıtsız kalmak. İkincisi ‘bana bir şey olmaz’ mantığı. Üçüncüsü aşırı panik hali gösterme ve çok az bir kısmı mantıklı reaksiyon ile tedbir alma yönünde eğilim gösteriyor. Yine baktığımız zamanda anketlerde insanlarımızın yüzde 80’i konut alırken depreme veya diğer afetlere dayanıklı olup olmadığını merak etmediğini söylüyor. Böyle bir tablo altında hakikaten çok ciddi bir tehdit altındayız”



“Deprem konusunu artık Türkiye’nin gündeminden çıkartmamız lazım”


Hakan Kutoğlu, kentsel dönüşümün genellikle özel sektör ile vatandaş arasında yapıldığını ancak bundan yeterince verim alınamadığını belirtti. Kutoğlu, “Bu deprem konusunu artık Türkiye’nin gündeminden çıkartmamız lazım. Bugüne kadar çıkan kentsel dönüşüm yasalarından yeterli verim alamadık. Kentsel dönüşüm genelde özel sektördeki müteahhitlik firmalarıyla vatandaşın anlaşması noktasında gerçekleşiyor. Özel sektör olduğu için olaya sonuçta kar gözüyle bakıyor. Ama vatandaşımızın genelde yoğun konut yapılaşması Türkiye’nin en değerli alanları olan deniz kenarları, sulak arazi kenarları olduğu için son derece değerli. Vatandaşımız bu durumu bildiği için kentsel dönüşüme razı gelmiyor. Kendi evlerinin ellerinden çok düşük ücretle alınıp yüksek kar elde edileceği düşüncesinde oluyor. İşin aslına baktığımız noktada, iki taraflı bir güvensizlik söz konusu. Bir taraftan inşaat yapacak müteahhit kar edemeyeceği öbür taraftan vatandaş da arsasını veya evini çok düşük bedelle satacağı endişesi yaşıyor. Büyük bir yıkımla sarsılıp ağır bedeller ödememek için yeni yöntemler denememiz lazım” diye sözlerine devam etti.



“Yeni yöntemle devlet de vatandaş da kazanır”


Kentsel dönüşümde yeni yöntemler belirlenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Kutoğlu, “Bizim burada önerimiz güven telkin edebilmek için vatandaşla devlet arasında kentsel dönüşüm ajansı kurulabilir. Vatandaşla belediyeler arasında bir yatırım ortaklığı modelinin geliştirilmesi ve bunun denenmesi olabilir. Alansal bazda dönüşüm yapmak istediğimiz zaman; sorunlu bölgelerde hemen vatandaşla belediye ve devletin kuracağı kentsel dönüşüm ajansı arasında yatırım ortaklığı kurulacak. Yatırım ortaklığının ilk sermayesi için de Emlak GYO var, TOKİ, DASK var. Bunlar ilk sermayesini koyabilirler. En riskli alanlardan başlayarak hemen kamulaştırılıp sorunlu binalar yıkılabilir. İlk sermaye ile buradaki vatandaşlar boş yapı stokunun içerisine yerleştirilebilir. Sorunlu binalar yıkılıp yerlerine ihtiyaca binaen otopark, ticaret alanı, alışveriş merkezi, turizm alanı, turistik alanlar gibi alanlar oluşturularak buradan elde edilecek gelirle vatandaşa arsası miktarında hisse verilebilir. Böylece vatandaşımız sürekli bir gelire hak kazanacak. Aynı zamanda da bu alanlar çok değerli alanlar olduğu için devletin de kazanacağını düşünüyoruz. Kentsel dönüşüm sorunu da çözülecektir. Bir taşla üç kuş vurmuş gibi olacağız diye düşünüyorum. Bu yöntemin değerlendirilmesinde fayda vardır. Araya kimse girmediğinde devletle vatandaş çok daha iyi anlaşacaktır. Daha güvenli bir alışveriş, iş ortaklığı olacaktır diye düşünüyorum. Aksi taktirde önceki yöntemlerle bu işi hızlı bir şekilde göremediğimiz gayet açık görülmektedir” şeklinde sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Başer: "Önümüzdeki 5 yılı düşünerek sandığa gidelim" Cumhur İttifakı’nın Merkezefendi Belediye Başkan Adayı Ekrem Başer, seçmene seslenerek, “Bu pazar sandığa gittiğinizde, önümüzdeki 5 yıl ilçeme en iyi kim hizmet eder, kim verdiği sözleri tek tek tutar diye düşünüp ona göre hareket edelim” dedi. Cumhur İttifakı Merkezefendi Belediye Başkan Adayı Ekrem Başer, sosyal medyada yayınladığı bir video ile seçmene seslendi. Merkezefendi Belediyesinin algı operasyonlarıyla yönetildiğini ifade eden Başkan Adayı Başer, “Aday olduğum günden bu yana Merkezefendi ilçemizi karış karış geziyorum. Bu süre zarfında bana göstermiş olduğunuz ilgiden, sevgiden dolayı sizlere minnettarım. ‘İyi ki bu güzel ilçenin güzel insanlarına hizmet edeceğim’ diyorum. Merkezefendi ilçemiz 5 yıldan bu yana reklamlarla algı operasyonlarıyla yönetiliyor. Borç batağındaki belediyemizin yüzlerce milyon lira borcu var. Bunun karşılığında ise sizlere sözü verilen 75 projeden sadece 3 tanesi yapılmış. Peki bu paralar nereye mi harcandı? Bizim dönemimizde açılan yatırımların yeniden yapılan açılış törenlerine, kamuoyunda büyük tepki toplayıp sonra kaldırılan heykellere ve bu liste uzayıp gidiyor” dedi. Paraların boşa harcandığını dile getiren Başer, “Boşa harcanan bu paralarla neler mi yapılırdı? İlçemizin hasretle beklediği kapalı spor salonu, yüzlerce spor sahası, etkinlik merkezi, kütüphane, bizim yaptığımız MKM’den 2 adet daha. Yine bizim yaptığımız Adalet Parkı’ndan da 2 adet daha yapılırdı. Bu pazar sandığa gittiğinizde, önümüzdeki 5 yıl ilçeme en iyi kim hizmet eder, kim verdiği sözleri tek tek tutar diye düşünüp ona göre hareket edelim. Bu Pazar kazanan Merkezefendi’miz olsun, bu pazar kazanan sizler olun” ifadelerini kullandı.
İstanbul Siemens, elektrikli araç şarj cihazı portföyünü genişletiyor Siemens, 400 kW çıkışa sahip SICHARGE D şarj istasyonları ile tek seferde 4 elektrikli otomobili aynı anda şarj edilebilen hızlı şarj cihazının yeni versiyonunu tanıttı. SICHARGE D, yeni arayüzü, kolay kurulum imkanı ve 40 derece ortam sıcaklığında dahil kesintisiz dolum özelliği ile Şarj Noktası Operatörlerine alandan ve zamandan tasarruf sağlıyor. Siemens Akıllı Altyapı, IEC standartlarına uyumu gözeten pazarlar için maksimum 400 kW çıkışa sahip SICHARGE D elektrikli araç hızlı şarj cihazının ek varyantını tanıttı. Geleceğin elektrikli araç şarj deneyimi için tasarlanan SICHARGE D, ilgili tüm standartlara, protokollere ve normlara uygun olmasının yanı sıra şimdinin ve geleceğin şarj ihtiyaçlarına uyum sağlayabiliyor. Ayrıca, şarj istasyonu tek bir şebeke bağlantısıyla aynı anda dört adede kadar aracı şarj edebiliyor. Bu sayede şarj süreleri optimize edilirken, Şarj Noktası Operatörleri (CPO’lar) maliyet ve alandan tasarruf edebiliyor. Konuya ilişkin bir açıklama yapan Siemens Akıllı Altyapı e-Mobilite Birimi CEO’su Markus Mildner, “Sürdürülebilir bir gelecek için e-mobilitenin yaygın olarak benimsenmesi gerekiyor. Hem elektrikli otomobillerin hem de elektrikli kamyonların, özellikle yol üzeri şarj üniteleriyle şarj süresinin azaltılması, rahatlık seviyesinin artırılması ve ulaşımın bu türünün benimsenmesinde kilit önem taşıyor. SICHARGE D, bunu başarma yolunda önemli bir kilometre taşı niteliğinde” dedi. 40 derecede kesintisiz dolum Yapılan açıklamaya göre, kurulum kolaylığı ve esnekliği sağlayan SICHARGE D, halka açık hızlı şarj veya otoyol üzeri şarj gibi farklı kullanım durumları için üretildi. Şarj istasyonu, 40 derece ortam sıcaklığında dahil 400 kW’lık sürekli ve kesintisiz güç çıkışı sunabiliyor. Kullanıcı dostu arayüze sahip ve çok dilli dokunmatik ekranı bulunan şarj istasyonu, kolay kablo kullanımı ile de elektrikli araç sürücüleri için şarj sürecini mümkün olduğunca kolaylaştırıyor. Ayrıca dokunmatik ekran aynı zamanda farklı reklam verme seçenekleri sunduğundan ve CPO’nun ödeme ortağının sistemleriyle entegre edilebildiğinden, CPO’lar için de bir dizi fayda sağlıyor. Şarj istasyonu ayrıca, ilk kurulumdan itibaren; uzaktan ve yerinde servis hizmetleri ile iş ortaklarına hızlı geri dönüş sağlıyor. ‘Fit For 55’ uyumlu Avrupa Birliği’nin (AB) taşımacılık sektöründeki en büyük emisyon kaynağını Karayolu taşımacılığı oluşturuyor. Sera gazı emisyonlarının yaklaşık 4’te 3’ü burada oluşuyor. AB bu nedenle ‘Fit for 55’ paketi olarak bilinen yeni bir düzenlemeyi devreye aldı. Önerilen düzenleme, 2023 yılına yönelik CO2 emisyonu azaltım hedeflerini yükseltirken, 2035 yılına kadar emisyon gaz oranlarının yüzde 100 azaltılmasını hedefliyor. Elektrikli şarj istasyonları bu hedeflere ulaşmakta önemli rol oynuyor.