GENEL - 08 Kasım 2019 Cuma 16:26

Uzunmehmet, kömürü buluşunun 190. yılında anıldı

A
A
A
Uzunmehmet, kömürü buluşunun 190. yılında anıldı

Zonguldak’ın Ereğli İlçesinde, "8 Kasım Uzunmehmet’i Anma ve Kömür Günü" dolayısıyla tören düzenlendi.

Zonguldak’ın Ereğli İlçesinde, "8 Kasım Uzunmehmet’i Anma ve Kömür Günü" dolayısıyla tören düzenlendi.


Kestaneci Mahallesi’ndeki Uzunmehmet Anıtı alanında düzenlenen törene Ereğli Kaymakamı İsmail Çorumoğlu, Karadeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Hüseyin Sami Uyar, Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, TTK Genel Müdür Yardımcısı Muharrem Kiraz, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu, TTK Armutçuk Müessese Müdürü Ali Hekim, GMİS Genel Sekreteri Hüseyin Kolçak, Genel Mali Sekreter Volkan Yıldız, Genel Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Tayfun Demir, Amelebirliği Başkan Vekili Murat Köseoğlu, GMİS’e bağlı şubelerin başkan ve yöneticileri, siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, madenciler ve öğrenciler katıldı.


Anıta çelenk konulmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Ereğli Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu, Belediye Başkanı Halil Posbıyık ve TTK Armutçuk Müessese Müdürü Ali Hekim yaptıkları konuşmada taş kömürünün önemine vurgu yaptı.


Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu törende yaptığı konuşmada şunları söyledi;


“Zonguldak Maden Havzası’nın ilk şehidi Uzun Mehmet’i, kömürü buluşunun 190’ıncı yılında sevgi ve saygıyla anıyoruz. Başta Uzun Mehmet olmak üzere 170 yıllık üretim tarihimizdeki tüm maden şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz. 1829 yılında Uzun Mehmet’in kömürü bulmasından sonra bölgemiz dikkatleri üzerine çekiyor.1848 yılında devletin sahiplenmesiyle resmi üretim tarihimiz başlıyor. Dünyanın ve ülkemizin dört bir yanından bölgemize insanlar geliyor. Kurtuluş Savaşı ile birlikte Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, 1920’den itibaren madencilere ve maden havzasına sahip çıkıyor.1924 yılında Zonguldak, Cumhuriyetin ilk ili olacak kadar büyüyor ve taşkömürü, bölgemizin ve insanımızın geleceğine yön veriyor. Demir-çelik fabrikalarımız, enerji santrallerimiz kuruluyor, sanayi kentine dönüşüyoruz. Zonguldak gelişiyor, Türkiye kalkınıyor, bölgenin ve dünyanın saygın devletlerinden birisi oluyor. Bölgemiz 3 il olacak kadar büyüyor ve bu süreçte yaklaşık 5 bin maden şehidimiz oluyor. Emeğin Başkenti sıfatını kazanıyoruz. 1980 ve 1990 sonrası değişen ekonomik politikalarla Zonguldak Maden Havzası’nda üretim geriliyor, çalışan sayısı azalıyor. En büyük üretici olan Türkiye Taşkömürü Kurumu adeta gözden çıkartılıyor. Demir-çelik fabrikalarımız kapatılmak, satılmak isteniyor. Bu yanlış politikalara karşı maden işçileri ve bölge halkı olarak sesimizi yükseltiyor, işimize, aşımıza ve geleceğimize sahip çıkıyoruz.”


Bin 500 yeni işçiyle havzamıza yeni bir heyecan geldi


TTK’ya iş başı yapan bin kişinin havzaya yeni bir heyecan geldiğini ifade eden Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu, “Bugün her şeye rağmen ayaktayız ve üretim devam ediyor. 2019 yılında işe alınan 1500 madenci kardeşimizle havzamıza yeni bir heyecan geldi. Ancak çalışan sayısında artış olmadı. Çünkü hemen hemen aynı sayıdaki arkadaşımız emekli oldu. Bugün TTK’da yaklaşık 8 bin maden işçisi arkadaşımız çalışıyor. Üretimi 2 milyon tonlara ulaştırmanın hesabı yapılıyor” dedi.


Üretimi en kısa sürede artırabilecek kurum TTK’dır


Üretimi en kısa zamanda artırabilecek kurum TTK olduğunu ifade eden Mutlu, “TTK’nın kuruluş kapasitesi yılda 5 milyon ton satılabilir taşkömürü üretmektir. En kısa zamanda bu hedefe ulaşmanın planlamasını yapmak zorundayız. Çünkü Türkiye’nin taşkömürü ithalatı için yılda 4-5 milyar dolar harcayacak lüksü yok. Ekonomik krizi en kısa zamanda aşmanın yolu, üretmekten ve kendi doğal kaynaklarımızı değerlendirmekten geçiyor. Türkiye’nin taşkömürüne ihtiyacı var, yeraltında kömürümüz, yerüstünde çalışmaya hazır insanlarımız var. Üretimi en kısa zamanda artırabilecek kurum TTK’dır. Bu gerçeği bilen bölge insanları olarak bu düşüncelerimizi her ortamda anlatalım, işimize, aşımıza, ülkemizin ve milletimizin geleceğine sahip çıkalım” şeklinde konuştu


İkinci program Tatoğlu Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Ter, Toz, Kara ve Gurur konulu Yener Çetin’in kişisel sergisinin açılışının ardından, Uzun Mehmet belgeseli gösterimi yapıldı. Geçmişten günümüze kömür konulu söyleşinin ardından resim, şiir ve kompozisyon yarışmalarında dereceye girenlere ödülleri verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kırıkkale’de ortaya çıktı: Kızıl tuygun çiftçilerin dostu oldu Kırıkkale’de, nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi olarak bilinen yırtıcı kuş "kızıl tuygun", dron ile görüntülendi. Saz delicesinin görüldüğü bölgede çiftçilik yapan Emre Doğan, "Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz" dedi. Kırıkkale’de ’saz delicesi’ olarak da bilinen yırtıcı kuş kızıl tuygun, Kızılırmak nehrinin beslediği Kapulukaya Barajı kıyısındaki tarım arazileri üzerinde dron ile görüntülendi. Nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi, genellikle sazlık ve sulak alanlarda görülüyor. Saz delicesi, tarım arazilerindeki sürüngen, böcek, fare ve küçük memeliler ve kuşlar dahil olmak diğer birçok etçil hayvan gibi leşle de beslenebiliyor. Tarım arazilerinde bulunan ve mahsullere zarar veren farelerle de beslenen saz delicesi, çiftçilerin dostu durumuna geldi. Karakeçili ilçesinde çiftçilik yapan Emre Doğan (30), İHA muhabirine yaptığı açıklamada, tarım arazisinde çalışırken kendilerine moral ve motivasyon sağladığını belirterek, keyifli çalışma ortamı oluşturduklarını söyledi. Doğan, "Burası onların evi bizim de ekmek kapımız. Burada avlanıyorlar, besleniyorlar. Biz de burada çalışıyoruz, çalışırken de arkadaşlık ediyorlar. Biz de kendileri hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz. Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz. Fareler mahsullerimize zarar veriyor, onlarda bize yardımcı oluyor. Doğanın dengesi gereği" dedi. Kırıkkale Valiliğinin teklifi ve Tarım ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün oluruyla, sulak alanların korunması yönetmeliği çerçevesinde 30 Ocak 2024 tarihinde mahalli öneme haiz Çeşnigir sulak alan olarak ilan edildiği bildirildi. Bin 213 hektar büyüklüğünde olan Çeşnigir sulak alanı, göçmen su kuşlarına da ev sahipliği yapıyor.
Muş Malazgirtli vatandaşlar şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor Muş’un Malazgirt ilçesinde yaşayan vatandaşlar, dağlardan topladıkları şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor. Baharın gelişiyle birlikte dağlarda yeşeren şifalı bitkileri toplayarak tezgahlarda satan vatandaşlar, ailelerinin geçimini sağlamaya çalışıyor. Dağların yüksek kesimlerinde yetişen mantar, uçkun, çiriş, kenger, sirmo, soryaz, cağ, kaniberg gibi bitkileri toplayarak çarşı merkezinde kurdukları tezgahlarda satışa sunan vatandaşlar, müşterilerinin ilgisinden oldukça memnun. Topladıkları şifalı bitkileri satarak ailesini geçimini sağladığını ifade eden Serhat Karataş, “Memleketimizde yapacak başka bir iş yok. Bu işi yaparak ekmeğimizi kazanıyoruz. Bahar aylarında şifalı bitkiler, kış aylarında ise balık, sebze ve meyve satarak aile bütçeme katkı sağlamaya çalışıyorum” dedi. Doğal yetişme alanı bulunan şifalı bitkilerin ömrünün az olduğunu dile getiren Ramazan Yıldırım ise “Karların erimesi ile birlikte dağlarda şifalı bitkiler çıkmaya başlar. Bizler de bu bitkileri toplayarak şehirde satıyoruz. Uçkunun destesini 50 TL, mantar 350 TL, çirişin 3 kilosu 100 TL, kengerin kilogramını 20 TL’den satıyoruz. Bitki satışı bizim için oldukça güzel bir iş. Ama zaman kısa olduğu için kötü. Tüm işimiz bir ay içerisinde bitiyor. Bir ay içerisinde ne kadar çok çalışırsak, o kadar fazla kazanıyoruz. Genelde guruplar halinde çalışıyoruz. Bir ayda olsa iş bulup çalışmak güzel” ifadelerini kullandı.
Kayseri Uzmanından ‘excimer lazer’ tavsiyesi: “Kendi gözlerinizle görmeniz hiç de uzak değil” Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, excimer lazer tedavisinin hipermetrop, miyop ve astigmat tedavisinde kullanılan en yaygın tedavi olduğunu ve özellikle asker, polis adaylarının bu tedaviden yararlanarak meslek sahibi olabileceklerini söyledi. 18 yaşından büyük, son 6 ayda gözlük numaraları 0.50 dioptriden fazla değişmemiş, -9.0 dioptriye kadar miyop ve 6 numaraya kadar hipermetrop ya da astigmatı olan bireylere excimer lazer tedavisinin uygulanabileceğini dile getiren Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, “Hastaların yapılan ölçümleri sonucunda yeterli kornea kalınlığı olmalı, şeker romatizma gibi sistemik hastalığı bulunmamalı ve gözlerinde başka herhangi bir hastalık olmamalıdır. Keratokonus, katarakt, göz tansiyonu, göziçi iltihabı ve ciddi göz kuruluğu olan hastalara uygulanmaz. Excimer lazer tedavisinde önemli olan ameliyat öncesi muayenede gözün ameliyata uygun olup olmadığına karar vermektir. Bu yüzden ameliyat öncesi yapılan muayene ve tetkikler önemlidir. Muayenede hastanın göz numaraları belirlenir, kornea kalınlıkları ölçülür, kornea haritası çıkartılır ve kapsamlı bir göz muayenesi yapılır. Göz tansiyonu ölçülür, gözyaşı testi yapılır göz bebeği genişletilerek, biyomikroskobik muayene ile ön segment ve retina tabakası kontrol edilir. Bu muayeneler sonucunda herhangi bir patolojik bulguya rastlanılmaz ise ameliyat kararı alınır” ifadelerini kullandı. “İğnesiz ve dikişsiz tedavi” Excimer lazerin damla anestezi ile yapıldığını ve ağrısız olduğunu dile getiren Özkırış, “Doğru göze, doğru zamanda ve doğru yöntemle laser yapılmış ise tekrarlama imkanı çok düşüktür. Nadiren de olsa tekrarlayan vakalarda göze uygunsa 2. kez lazer yapılabilir. Lasik yöntemi en sık uygulanan yöntemdir. Bu yöntemde korneanın üst yüzeyinde ince bir tabaka kesilir, kapak şeklinde kaldırılır ve altta kalan kornea yüzeyine excimer lazer uygulanarak, gözdeki kırma kusuru düzeltilir. Bu yöntem damla anestezisi ile yapılır ve ağrılı değildir. Bu ameliyatta iğne yapılmaz ve dikiş atılmaz. Lasik yöntemi dışında PRK ve LASEK yöntemleri de vardır. Laser tedavisi herhangi bir göz rahatsızlığını tedavisine engel değildir. Kornea kalınlığınıza bağlı olarak 4-6 D’ye kadar astigmatizma laser ile düzelebilir. Laser sonrası gözler açık kalıyor ve görerek gidiyorsunuz. Ancak 2-3 saat yanma batma ve sulanma ve ağrı olabiliyor. Laser göz ile ilgili herhangi bir ameliyatın yapılmasına engel değildir. Laserden 3 gün sonra yüzünüzü yıkayabilirsiniz. Ancak deniz, havuz ve kaplıca gibi genel kullanıma açık sulara ise 20-30 gün girmemeniz gereklidir” dedi. Özkırış son olarak, gözü uygun olan hastaların excimer lazer konusunda uzman kişilere ameliyat olduklarında kendi gözleri ile görmenin hiç de uzak bir hayal olmadığının altını çizdi.