TEKNOLOJİ - 02 Mayıs 2024 Perşembe 19:09

realme, Note 50 modelini tanıttı

A
A
A
realme, Note 50 modelini tanıttı

Akıllı telefon markası realme, güçlü performans ve uzun pil ömrü gibi gelişmiş özelliklerle donatılmış Note 50 modeli ile kullanıcıların karşısına çıkıyor.



realme, yeni Note 50 modelini piyasaya sürdüğünü duyurdu. Kaliteli donanıma sahip yeni modelin, markanın Ar-Ge ekibinin özverili çalışması ve mükemmel ürün felsefesiyle geliştirildiği belirtildi.



Yeni model hakkında şu bilgiler verildi:


realme Note 50, üstün dayanıklılık, güçlü performans ve uzun pil ömrü gibi gelişmiş özelliklerle donatılmış. Toz ve suya karşı koruma (IP54) sağlayan Note 50, yüksek kaliteli cam ekranı ve iç die-cast alüminyum gövdesi ile kazalara karşı da dayanıklı. 5000mAh pil kapasitesi ile uzun süreli kullanım imkânı sunan yeni model, 1200 şarj döngüsünden sonra bile pil kapasitesinin yüzde 80’den fazlasını koruyor.



Performans ve depolama


Yeni model, UNISOC T612 işlemci ve yüksek kapasiteli pili ile iyi bir performans sunuyor. Yüksek RAM ve ROM seçenekleri sayesinde akıcı ve hızlı bir deneyim yaşarken, geniş depolama alanı tüm ihtiyaçları karşılıyor.



realme Note 50, modern ve şık tasarıma sahip bir telefon arayanlar için seçenek sunuyor. İki tonlu arka kapak tasarımı ve ince gövdesi ile dikkat çeken yeni model, büyük ekranı, yüksek yenileme hızı ve geniş renk gamı ile etkileyici bir görsel deneyim vadediyor.



Yeni tasarlanan Mini Kapsül ise önemli bilgileri daha belirgin hale getirerek günlük kullanıcıların hayatını kolaylaştırıyor. Güçlü sinyal alımı ve hızlı parmak izi tanıma özellikleri ile de yeni model, konforlu ve güvenilir bir kullanım imkânı sunuyor. Bunlara ek olarak realme Note 50, toz ve su sıçramalarına karşı dayanıklılığı sayesinde günlük kazalara karşı korunuyor.



realme, Note 50 modelini tanıttı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Denemek için karabuğday ektiler, çölyak hastalarından gelen taleplere yetişemez hale geldiler Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde 3 yıl önce denemek amacı ile karabuğday eken çiftçi aile, çölyak hastalarının taleplerine yetişemez hale geldi. Yoğun talebe yetişmeye çalışan çiftçiler, tarlalarını karabuğdayla buluşturdu. Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde çiftçilik yapan genç girişimci Yasin Ciğerci ve babası Sebahattin Ciğerci, atıl vaziyetteki tarım arazilerine 3 yıl önce karabuğday ekmeye karar verdi. Glüten içermemesi sebebiyle çölyak hastalarının ihtiyaç duyduğu karabuğdayı yetiştiren baba ve oğlu, katma değerli üründen elde ettikleri gelir sebebiyle arazilerini karabuğdayla buluşturmaya devam ediyor. Mayıs ayının gelmesi ile birlikte Çiftçi ailesi karabuğdayı yeniden toprakla buluşturdu. İlaç ve gübre kullanılmadan doğal olarak yetiştirilen karabuğday, temmuz ya da ağustos ayında hasat edilecek. Daha sonra değirmeden hiçbir ürün katılmadan un haline getirilen karabuğday, Türkiye’nin her şehrindeki çölyak hastaları ve fırınlara satılıyor. Karabuğdayın katma değerli bir ürün olarak işlediklerini belirten Yasin Ciğerci, ürettikleri glütensiz ürünlerin yoğun ilgi gördüğünü söyledi. "Bizim için çok önemli bir ürün" Ürünü ilk ekecekleri zaman tedirgin olduklarını ve daha sonra aldıkları yüksek verim karşısında şaşırdıklarını belirten Yasin Ciğerci, “12 bin yıllık ata buğdayı siyez buğdayı üreticisiyim. Siyez buğdayımızı geçen aralık ayında ekmiştik. Greçka (karabuğdayımızı) da havaların soğuk olması sebebiyle mayıs ayının ilk haftasında ekememiştik. Bu hafta itibari ile toprakla buluşturuyoruz. Bu bizim için çok önemli bir ürün. Özellikle çölyak hastalarını ilgilendiren bir ürün olduğundan müşterilerimiz bize ‘karabuğday unu yapıyor musunuz’ diye soruyordu. Ben de iki yıllık araştırma yaptım. Bunu tohumunu ilk aldığımda çok pahalı bir şekilde tedarik etmiştim. Babama da danıştım, o da ‘yapabilir miyiz’ diye tereddüt etti. Daha sonra ektiğimiz de o da memnun kaldı. Halk arasında buğday olarak biliniyor ama aslında kuzugiller familyasından. Bunun ekimi de yetiştirmesi de çok farklı. Normal buğday 6-7 ayda büyürken bu daha hızlı büyüyor. Yaklaşık 1 metreye kadar da uzuyor. Bu verim olarak da bizim için daha iyi oluyor. Hiçbir gübre kullanmadan yetiştiriliyor. O anlamda da doğal. Sadece toprağı sevmesi gerekiyor. Burada toprağı sevdi, güzel de verim sağlıyor. Hasadını da temmuz-ağustos aylarında yapıyoruz. Bunu hiçbir ürünle karıştırmadan saf olarak un haline getiriyoruz. Analizini yapıp unumuzu Türkiye’nin her yerindeki müşterilerimize gönderiyoruz" dedi. “Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak bir ürün” Türkiye’nin her yerinden talep aldıklarını belirten Ciğerci, “Biz bunu katma değerli ürün haline getirip insanlara sunuyoruz. Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak bir ürün. Daha yeni bilinmeye başladı. İhsangazi ilçesinde de ilk eken benim. Onun için çok mutluyum. Halkımızın, hastalarımızın sorunlarına çözüm olabiliyorsak ne mutlu bize. O yüzden her zaman üreteceğim. Çok ilgi görüyor. Şu an ülkenin her şehrine gönderiyoruz. Günümüzde hastalıklar çoğaldığı için, glütensiz bir ürün olmasından dolayı ilgi görüyor. Buğdayda glüten hiç yok. Normal buğdayları tüketemiyorlar. Günümüzdeki üretilen unların içeriği bilinmiyor. Biz en doğal şekilde müşterilerle buluşturuyoruz” diye konuştu. “Bu ürünün ekonomik değeri daha yüksek olduğu için bizim için daha çok ekonomik gelir sağlıyor” Ürünün kendileri için kazançlı olduğunu ve bu durumdan büyük memnuniyet duyduklarını ifade eden baba Sebahattin Çiftçi, “İhsangazi ilçesinde karabuğday yetiştirmekteyiz. Bazı kişiler neden erken ekmediğimizi sormuyor. Soğuk havalardan dolayı daha yeni ekebiliyoruz. İyi bir verim almaya çalışacağız. 3 senedir ekmekteyiz. Kendimiz işleyerek un olarak satıyoruz. Bu ürünün ekonomik değeri daha yüksek olduğu için bizim için daha çok ekonomik gelir sağlıyor” şeklinde konuştu.