GENEL - 24 Mayıs 2017 Çarşamba 10:15

Minik Şule’nin "Ablam gibi ölmek istemiyorum" çığlığı

A
A
A
Minik Şule’nin "Ablam gibi ölmek istemiyorum" çığlığı

Adana’da, ablası 10 yıl önce karaciğer büyümesi yüzünden hayatını kaybeden 8 yaşındaki Şule Barık, aynı hastalığa yakalanınca, "Ablam gibi ölmek istemiyorum, okumak istiyorum, oyun oynamak istiyorum" diye gözyaşı döktü.

Adana’da, ablası 10 yıl önce karaciğer büyümesi yüzünden hayatını kaybeden 8 yaşındaki Şule Barık, aynı hastalığa yakalanınca, "Ablam gibi ölmek istemiyorum, okumak istiyorum, oyun oynamak istiyorum" diye gözyaşı döktü.


İnşaatlarda işçi olarak çalışan İbrahim Barık (38), 21 yıl önce amcasının kızı Sevda Barık (40) ile evlendi. Yakın akraba evliliği yapan Barık çiftinin, bu evlilikten 1996 yılında Esra ismini verdikleri bir kız çocukları oldu. Ancak Esra’nın 9 yaşından sonra sürekli burnu kanamaya başladı. Barık ailesi, çocuklarını doktora götürdüğünde dalak ve karaciğer büyümesi olduğunu öğrendi. Ancak geç başvurulduğu için hastalık ilerlediğinden kız çocuğu 2 yıl tedavi görmesine rağmen 2007 yılında 11 yaşındayken hayatını kaybetti.


Bu arada, Rabia (15), Suna (13), Şule (8) Esra (7) ve 2.5 yaşında İbrahim isimli çocukları olan Barık ailesi, kızlarının acısını yaşarken 2 yıl önce kızları Şule’de de dalak ve karaciğer büyümesi olduğunu öğrendi. Bu hastalıktan ilk çocuğu hayatını kaybeden baba İbrahim Barık, çalıştığı işten de ayrılarak kızının tedavisi için mücadele etmeye başladı. İki yıldır işsiz olan baba ve ailesi iki odalı, üzeri çinko ile kaplı, bazı pencerelerinde ise cam yerine naylon bulunan bir evde yaşam sürdürüyor. Kızının sağlığına kavuşması, ilk kızı gibi çocuk yaşta ölmemesi için mücadele eden baba Barık, 2.5 yaşındaki oğlu da sürekli kaşınmaya başlayınca götürdüğü doktorda İbrahim’de de dalak ve karaciğer büyümesi olduğu ortaya çıktı. Aile bu haberle birlikte perişan oldu. Hem maddi imkansızlıkla hem de çocukların sağlık problemleriyle boğuşan aile, bir taraftan çocuklarını tedavi ettirmeye çalışırken bir taraftan hastalığın diğer çocuklarında da çıkacağı korkusuyla yaşıyor.


Bu arada, Barık ailesindeki çocuklarda neden dalak ve karaciğer büyümesi hastalığı çıktığı yönünde yapılan araştırma kapsamında alınan örnekler, Almanya’ya gönderildi. Almanya’dan gelen raporda ise çocukların siroz hastası olduğu belirtilirken, "ailesel ilerleyici karaciğer" rahatsızlığı tanısı konuldu. Çocuklara ilaç tedavisi uygulanıyor ancak çocukların hayatta kalabilmesi için tek çarelerinin karaciğer nakli olduğu bildirildi.



Baba anlattı tüm aile ağladı


Baba Barık, ilk göz ağrısını bu hastalıktan kaybettiğini, şimdi ise iki çocuğunun bu hastalığın pençesinde olduğunu belirterek, "Bundan 10 sene önce benim Esra Barık adlı kızım 11 yaşındaydı. Kaşınması ve kanaması başladı hastaneye götürdüm bana dediler ki bir şey olmaz. 10 sene sonra kızım Şule ve İbrahim aynı hastalığa yakalandılar. Şu anda bu çocuklar ailesel karaciğer siroz hastalığına yakalanmışlar. Tedavisi olmayan hastalığa yakalanmışlar karaciğer naklinden başka bir tedavisi olmuyor. Ben buradan Başbakanıma sesleniyorum. Başbakanım, Cumhurbaşkanım, Emine annem sizin ellerinizden öpüyorum çocuklarıma çabuk el atılmasını istiyorum. Nereye götürülmesi gerekiyorsa götürülsün acil karaciğer lazım. Karaciğer nakli olmazsa çocuklarımın 8 ya da 12 ay yaşayacağını söylediler. Çocuklarım gözlerimin önünde eriyor. Bunun nedeni ailesel karaciğer hastalığı. Anne, baba amca çocuklarıyız bizde de taşıyıcı çıktı, çocuklarımıza bulaştırmışız biz" dedi.


Anne Sevda Barık ise ailece ilerleyici bir hastalığa yakalandıklarını ifade ederek, "Ben bir çocuk kaybetmişim onun acısı içimden daha gitmedi kabrine dahi gidemiyorum. Bu 2 çocuğumun duygusu da içimdedir boşaltmak istiyorum ama boşaltamıyorum çocuklarımın yanında ağlamak istemiyorum ama her gün de ağlıyorum. Benim şu an yaşım 40 ama 100 yaşında oldum yani o acıları yaşıyorum. Ben çocuklarımı kaybetmek istemiyorum Allah rızası için bütün yetkililerden, Cumhurbaşkanımdan, Başbakanımdan, Emine annemden o da bir anne olarak yardım istiyorum. Allah kimseyi evlat acısıyla sınamasın şu an 2 çocuğum nakil olmazsa çocuklarım komaya girecek diğer kızımdan çektiğim şeyleri bildiğim için bunların da öyle olmasını istemiyorum. Tek imkan karaciğer nakli dediler onu da Allah rızası için duyarlı vatandaşlarımızdan çocuklarım için nakil istiyorum" diye ağladı.



"Yaşamak istiyorum"


Ölümle pençeleşen Şule Barık ise, "Karaciğer hastasıyım nakil olmam gerekiyor. Nakil olmazsam ne olacağını biliyorum ve yaşamak istiyorum. Ablam gibi ölmek istemiyorum. Hastalıktan okula gidemiyorum ama gitmeyi çok istiyorum. Oyun oynamak istiyorum" diyerek gözyaşlarına boğuldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Okan Buruk: “Büyük rekorlara imza atıyoruz” Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada “Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray deplasmanda Y. Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maç sonu basın toplantısında konuşan Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Adana deplasmanının zorlu olduğunu belirterek, “Adana deplasmanı birçok takım için çok zordur. Maç öncesi muhteşem bir koreografi vardı. Maç atmosferi çok güzeldi. Oyuna bakacak olursak da bizlerin ofansif anlamda çok kolay pozisyon ürettiğimiz oyunlardan biriydi. Oyun içerisinde rakibimizin de çok net pozisyonları vardı. Kaptanımız Muslera kendisi bir rekora imza attı. Galatasaray’ın kazandığı 3 puanda önemli bir rolü vardı. Rakibimize verdiğimiz pozisyonlardan dolayı mutlu değilim. Bugün buradan ayrılırken 7 puan önde ayrılıyoruz. Bir sonraki maça da hazırlanırken rakiplerimizin maçlarını da bekleyeceğiz. Kendi rekorumuzu geçtik, benim ve oyuncularım açısından çok önemli. Herkese teşekkür ediyorum. Hep beraber bu rekorları kırıyoruz. Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında oynanacak maç hakkında da sorulan soruya cevap veren Buruk, “Rakibimizin iki kanadı da çok geriye dönmedi. 56 kere ceza sahasına girip 25 şut atmışız. Rakibimiz iyi savunma yapamadı. Biz hep kendi maçımıza odaklanıyoruz. Biz kendi maçlarımızı kazandığımız için avantajlı olan biziz. Rakibimizin puan kaybetmesi halinde bu puan farkı 6 veya 7 olarak değişecek. Hiçbir şey bitmedi. Devam ediyoruz” diye konuştu.
Adana Hikmet Karaman: “Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, 3-0 mağlup oldukları Galatasaray maçı sonrası yaptığı açıklamada, “Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Y. Adana Demirspor, evinde karşılaştığı Galatasaray’a 3-0 mağlup oldu. Maç sonu basın toplantısında konuşan Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, “İlk 45 dakikada çok önemli pozisyonlar oluşturduk. Kaleci Muslera’yı tebrik etmek gerek. İkinci yarı 1-0 ve 2-0 oldu. Futbolcularım iyi mücadele etti. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışı hak eden bir performans ortaya koyduk. Maçın son bölümlerinde Galatasaray üstünlüğü ele aldı. Taraftarlarımıza da teşekkür ediyorum. Maç öncesi çok güzel bir atmosfer vardı. Galatasaray’a bundan sonra başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı. "İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu" Adana Demirspor’un zorluklar yaşadığını aktaran Karaman, “Bu takım 12 haftalık bir takım. Adana Demirspor takımı 12 haftadır birbirini tanımaya çalışan oyuncu gruplarıyla maça çıkıyor. Geçtiğimiz sezonların takımı ortada yok. İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu. Yediğimiz gollerden sonra moraller bozuldu. Galatasaray gibi bir takıma karşı oynuyorsun ve ilk devre yakaladığın net pozisyonlar var. Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. 2-0’dan sonra gördünüz ne kadar rahatladı. Yusuf Sarı ve Emre Akbaba çok önemli oyuncular ama yoklardı. Biz elimizdeki oyuncularla planlamayı en iyi şekilde yaptık. Müthiş bir maç izlendi. Futbol bir oyun, alkışlayacaksın. Bu oyunculara da sahip çıkacaksın. Zaman zaman kulüpler ekonomik ve sevk, idare anlamında zorluklar yaşayabilir. Biz de bunu şu anda kontrol ediyoruz. Semih Güler’in sakatlanması da bizi etkiledi. Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” diye konuştu.
Niğde Sağlıkçılar bu kez eğlendirdi Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi çalışanları tarafından oluşturulan müzik grubu “Sağlığın Ritmi” konser verdi. Tamamı sağlık çalışanlarından oluşturulan müzik grubunun bu yıl 2.’sini gerçekleştirdikleri konser Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Konsere katılan Niğde Valisi Cahit Çelik, emeği geçenlere teşekkür ederek, sağlık çalışanlarının görevlerini büyük özveri ve fedakarlıkla yaptıklarını, ertelenemeyecek tek görevin sağlık olduğunu vurguladı. Vali Çelik, "Sağlık çalışanlarımızın müzikle ilgilenmesi bizleri memnun etmiştir. Devletimiz vatandaşlarımıza birçok alanda kamu hizmeti sunuyor. Güvenlik, eğitim, sağlık hizmeti sunuyor. Baktığımız zaman gerçekten sağlık hizmetinin bu hizmetler içerisinde çok farklı bir yeri olduğunu biliyoruz. Sağlık hizmetleri diğer hizmetlerden farklı olarak ertelenebilir, ötelenebilir bir hizmet değildir. Bu anlamda da ilimizde sağlık hizmeti sunmaya çalışan 4 bin 750’den fazla var. Ben hepsine Teşekkür ediyorum" dedi. Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği görevini Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Doğan’a devredecek olan Dr. Öğretim Üyesi Yakup Çekinkaya ise konserde duygusal bir veda konuşması yaptı. Başhekim Çetinkaya katılan davetlilere teşekkür ettiği konuşmasında, "Tamamı sağlıkçılardan oluşan müzik grubumuzun içinde sağlık çalışanlarımız var. Belki detone olacaklar, belki yanlış notaya basacaklar ama eğlenecekler, eğlendirmeye çalışacaklar. Buna ihtiyacımız var çünkü bizler 24 saat çalışan insanlarız, dolayısıyla sağlık çalışanlarının eğlenmek de hakkı diye düşünüyorum. Bugün benim başhekimliğimin son günü. Tüm sorumlularıma, çalışma personellerime çok teşekkür ediyorum. Kırdıklarım olabilir. Özür diliyorum, bana hakkınızı helal edin. Benim size hakkım helal olsun. Böyle muhteşem bir ekibin önünde yapabilecek şey sadece saygıyla eğilmek olur" diye konuştu. Yapılan konuşmaların ardından solist, koro üyeleri ve orkestranın sağlık çalışanlarından oluştuğu müzik grubu katılımcılara konser verdi. Sağlıkçıların sahnede gösterdikleri performans katılımcılar tarafından büyük büyük beğeni topladı.