EKONOMİ - 22 Nisan 2024 Pazartesi 23:34

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: "Dünyadaki durgunluğa rağmen Adana yılın ilk 3 ayında ihracatını yüzde 9 artırdı"

A
A
A
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: "Dünyadaki durgunluğa rağmen Adana yılın ilk 3 ayında ihracatını yüzde 9 artırdı"

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bu yılın ilk 3 ayında Adana’da ihracatın yüzde 9 arttığını belirterek, "Bu başarıların asıl sahipleri Adanalı girişimci kardeşlerimi yürekten kutluyorum" dedi.


Adana Ticaret Odası’nın (ATO) yeni hizmet binasının açılışı, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirildi. 16 bin 800 metrekare oturum alanı ile yönetim binası ve kongre merkezi olmak üzere iki bölümden oluşan hizmet binasının 550 kişilik konferans salonu, 230 kişilik meclis salonu ve 140 araçlık otopark ile hizmet vereceği açıklandı. Yeni hizmet binası önünde gerçekleşen açılış töreninde dua edilmesinin ardından kurdele kesildi.


Törende konuşan Hisarcıklıoğlu, ATO üyelerine seslenerek, "Allah her şeyi size vermiş. Yok yok. Deniz var mı? Var. Tarım var mı? Var. Sanayi var mı? Var. Ticaret var mı? Var. Her şey var. Odalar, baktığımız zaman iş dünyamızın asli temsilcileri ve merkezleridir. Şehrine değer katan, güzelleştiren, hizmet üreten yerler haline gelmeleri gerekir. Ticaret odamız da bu yeni hizmet binası ile Adana ekonomisinin gelişmesine ve zenginleşmesine daha büyük katkılar vermeye devam edecek. Bugün Adana bir ticaret, sanayi, tarım ve eğitim merkezine dönüşmüştür" şeklinde konuştu.



"Uluslararası bağımsız kuruluş Adana’da 3 odamızı 5 yıldız ile değerlendirdi"


İçlerinde Adana Ticaret Odası’nın da bulunduğu 3 odanın dünya çapında kaliteye sahip olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, akredite oda sistemini anlattı. Hisarcıklıoğlu, “Burada hizmet kalitesinin standardı için belirli bir seviyeye ulaşmak gerekiyor. Aynı otellerdeki gibi odalarımızda da dünya genelinde hizmet kalitesini ölçen akredite kuruluşları var. Bunlar da uluslararası kuruluşlar. Uluslararası bağımsız kuruluşun Adana’daki 3 odamıza da verdiği değerlendirme ne biliyor musunuz? Tam 5 yıldız. Bu şunu gösteriyor; Berlin, Londra oda ve borsaları üyelerine hangi standartta hizmet veriyorsa Adana’da aralarında Ticaret Odamızın da bulunduğu bu üç kuruluşumuz da bu standartta hizmet veriyorlar. Allah kendilerinden razı olsun” dedi.



"Türkiye’nin stratejik yatırımlarının artık bu bölgeye kaydırılması lazım”


Adana Valisi Yavuz Selim Köşger ise coğrafik olarak Adana ve çevresinin deprem güvenli bölge olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de stratejik yatırımların Adana ve çevresinde gelişme kaydedeceğini aktaran Vali Köşger, "Türkiye’nin stratejik yatırımlarının artık bu bölgeye kaydırılması lazım. Devlet aklı bunu gördü, görüyor. Bundan sonra buraya yönelik başta savunma sanayii olmak üzere sanayi yatırımları buraya yönelecek" dedi.



“Büyük Türkiye idealinin peşindeyiz”


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uluslararası düzeyde önemli gelişmeler gerçekleştirdiğini de belirten Köşger, "Cumhurbaşkanımız bugün Irak’ta Bağdat’ta. Daha sonra Erbil’e geçecek. Çok önemli görüşmeler yapıyor. Bunun sıradan bir toplantı olmadığını ve sıradan bir ziyaret olmadığını Irak devlet yetkilileri söylüyor. Basra Körfezi’nden Adana’ya uzanan ekonomi yolu, hem demir yolu hem otoyol inşasıyla ilgili bir süreç devam ediyor. Adana’da konteyner limanı, kimya organize sanayi bölgesi, Ceyhan Organize Sanayi Bölgesi, Tarım OSB’leri ve turizmde yapacağımız şeyleri gerçekleştirdiğimiz zaman Adana’yı kimse tutamaz. Sadece bizim derdimiz Adana değil, bizim derdimiz Türkiye. Büyük Türkiye idealinin peşindeyiz. Büyük Türkiye için hep beraber hareket edeceğiz. Derdimiz, gücümüz, sevdamız Türkiye. Türkiye’yi hak ettiği yere getirmek, Türkiye’yi dünya milletleri arasında hak ettiği noktaya taşımak” diye konuştu.



"ATO kurulduğu günden bu yana Adana ve ülke ekonomisinin güçlenmesi için var gücüyle çalışmıştır"


Yeni hizmet binasının hayırlı olması temennisinde bulunan Adana Ticaret Odası (ATO) Başkanı Yücel Bayram da, “130 yıllık tarihe sahip olan dev çınar olan ATO, kurulduğu günden itibaren Adana ve ülkemizin ekonomisinin güçlenmesi için var gücüyle çalışmıştır, çalışmaya da devam edecektir. Attığımız her adımın tüccarımızın daha iyi bir şekilde ticaretini geliştirmesi için olduğunu ifade etmek isterim. Geçmişten aldığımız güçle odamızın üyelerini daha ileriye götürmek gayretimiz her geçen yıl daha fazlasıyla devam edecektir. Bugün yıllarca Adana’ya hizmet verecek çok modern binamızın açılışını gerçekleştiriyoruz” şeklinde konuştu.


Oda üyelerinin işlerini daha hızlı gerçekleştirmesi amacıyla birçok kurumla iş birliği içerisinde olduklarını belirten Bayram, yeni hizmet binasında Serbest Mali Müşavirler Odası irtibat ofisi, KOSGEB irtibat ofisi, İngiltere vize ofisi, Schengen vize ofisi, ihtiyaç haritası ile tarımsal destekleme ofisi kurduklarını ve en kısa sürede e-ticaret ve hibe destek bilgilendirme ofisini de hayata geçireceklerini söyledi. 1 yıldır üzerinde çalıştıkları mobil cep uygulamasını geliştirme çalışmalarının da tamamlandığını aktaran Bayram, “Türkiye’de bir ilki yapıyoruz. Artık üyelerimiz odaya gelmeden tüm işlemlerini bankada olduğu gibi cep telefonu ile yapacaklar. Yarın hizmete sunuyoruz” şeklinde konuştu.


Konuşmaların ardından ATO Başkanı Bayram ve üyeler tarafından TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’na hediye takdim edildi.



TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: "Dünyadaki durgunluğa rağmen Adana yılın ilk 3 ayında ihracatını yüzde 9 artırdı"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’de çocukların yüzde 30’u toksik ebeveyn ile karşı karşıya Son zamanlarda sıklıkla duyulan toksik ebeveynlik kavramı hakkında bilgilendiren İstanbul Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, Türkiye’de yüzde 20-30 oranda çocuğun toksik ebeveyne maruz kaldığını söyledi. Bunun sonucunda depresyonun en fazla görülen hastalık olduğuna işaret eden Kocayörük, “Depresyon hastalarının yüzde 50’sinde travmatik çocukluk yaşantıları söz konusudur. Ülkemiz için de aynı şey geçerli. Genelde depresyon görüntüsü altında olan kişilerin de toksik ebeveynlere maruz kaldıklarını biliyoruz” dedi. Son dönemlerde oldukça yaygınlaşan ‘toksik’ kavramı birçok alanda karşımıza çıkıyor. Bunlardan biri de ‘toksik ebeveynlik’ kavramıdır. Bu kavram; ebeveynlerin çocukları için en iyisini istese de bazen onları fazlaca sıkmaları ya da özgür bir birey olmalarını kısıtlamaları anlamına geliyor. Anne babaların da aslında toksik ailelerden geldiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, “Bu yüzden ilişki ve bağlanma şekilleri aslında çocuklarını da etkiliyor. Hatta çocuklarının da ilerde kuracakları ilişki yine toksik şekilde devam edebiliyor. Nesilden nesle aktarılıyor. Burada suçlu aramak yerine çözüme odaklanmalı” açıklaması yaptı. “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri toksik ebeveynliktir” Toksik ebeveyn davranışlarını sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük, “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri, sürekli çocuğu didiklemeleri, sınırları aşmaları, çocuğun birey olduğunu kabul etmekten ziyade kendilerinin bir uzantısı olduğunu görmeleri toksik ebeveynliktir. Örneğin bu ebeveynler; çocuğu sınavda 99 notu aldığında ‘neden 100 almadın’ diye eleştirirler, çünkü hiçbir şeyle yetinmezler. Sürekli çocuk üstünde baskı, otoriter kurarlar. Bunun en büyük nedenleri arasında ise ailelerin çocuklarına empati yapamaması, çocuğun ihtiyaçlarını göremeyip anlayamaması yer almaktadır. Tabii bunu bile isteye yapmıyorlar. Çünkü onların da kendi ihtiyaçları zamanında görülmeyerek onlara da bu şekilde davranıldı” dedi. “Değerlilik ihtiyacı karşılanmayan çocukların kendini geliştirmesi zordur” Tedavisinde ise terapistlere büyük iş düştüğünü belirten Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük şunları söyledi: “İnsanlar kendilerinin farkında da olmalıdır. Ama genellikle bu durumun farkında olmazlar. Sevilmeyip sayılmayan, biricilik ve değerlilik ihtiyacı karşılanmamış çocukların kendilerini geliştirmesi oldukça zordur. Bu yüzden kendilerinden beklentileri de düşüktür. Dünyaya genellikle olumsuz bakarlar. En önemlisi de öğrendikleri bağlanma biçimini, hayatlarında benzer bağlamda gösterecekler. Örneğin; sevgili, eş, arkadaşlık ilişkilerinde bu tarz bağlanma ilişkisi olacak. Mesela aşağılayıcı bir bağlanma stili gördüyse etrafındakileri aşağılayacak. Toksik ebeveynler genellikle klinik tanı almamış olsa da çoğunlukla ruhsal bozukluğu ya da kişilik bozukluğu olan kişilerdir. Narsist bir ebeveynle birlikteyseniz narsist olma ihtimaliniz çok yüksek. Kaygılı bir ebeveynle büyüyorsanız kaygılı olma ihtimaliniz çok yüksek.” “Ailelerini olduğu gibi kabul edip sınır çizerek hayatlarına devam etsinler” Ailelere ve özellikle de çocuklarına önerilerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük son olarak şunları söyledi: “Aileler açık iletişimde olmalı. Çocuğunu dinlemeyi öğrenen her aile, bu anlamda yol katedecektir. Çünkü çocukların ihtiyaçlarını öğrenebildiklerinde, hissedebildiklerinde zaten tutumlarını değiştirecekler. Anne babalar kendilerine şunu sorsunlar; ‘ben çocuğumdan ne istiyorum, o benim bir uzantım mı, ona gücümü mü göstereyim, o benim her dediğimi yapsın mı?’ Yoksa sadece o benim çocuğum ve o ayrı birey. ‘O da kendi başına bir birey olarak kendi hayatını ve kendi yolunu bulacak’ şeklinde mi düşünüyorlar? Bu tür ailelere maruz kalan çocukların tutunacak dala ihtiyacı vardır. Öğretmen ya da başka akrabadan özdeşim kuracağı birilerini bulabilirler. Bu onlara iyi gelecektir. Aileler çoğunlukla toksik olduğunu kabul etmez. Çocuklar toksik bir aileye sahipse onları olduğu gibi kabul edip kendi sınırlarını çizebilir. Ebeveyniyle kuracağı empatik ilişkide çocuk, öfkelenmeyi ve kızmayı bırakabilir. Öfke ve kızmayı bıraktığında da onları olduğu gibi kabul edebilir. Olduğu gibi kabul ettikten sonra da kendi yolunu çizebilir. Diğer türlü anne babasına tepkili hayat yaşamak onları; madde bağımlılığına, kötü arkadaşlar edinmeye, kendine zarar verici davranışlarda bulunmaya kadar götürür. Çünkü kızgınlık ve öfke buna iter. Ailelerini anlayabilirlerse ailesinin onu anlamasını beklemeden hayatlarına devam edebilirler.”
Samsun Ormanda çöp toplama etkinliği Samsun’un Vezirköprü ilçesinde “Orman Benim” sloganı ile ormanda çöp toplama etkinliği yapıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü tarafından “Orman Benim” sloganı ile 81 ilde ve bütün ilçelerde, orman yangınlarına karşı farkındalık oluşturmak için bir program düzenlendi. Vezirköprü’deki farkındalık etkinliği ise Çaputlu mevkisinde gerçekleştirildi. Amaçlarının orman yangınları çıkmadan önlem almak olduğunu belirten Vezirköprü Orman İşletme Müdürü Mecit Koçak, “Orman Benim” yangınlara karşı farkındalık programı ile ilgili yapığı açıklamada, amaçlarının yangın çıkmadan önlem almak olduğunu belirterek, “Benim Ormanım’ etkinliği kapsamında Türkiye’nin bütün illerinde ve tüm ilçelerinde bu etkinlik düzenlendi. Bizler de Kaymakamlık, İlçe Emniyet Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Jandarma Komutanlığı ve bazı sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile Çaputlu mevkisinde etkinliğimizi gerçekleştirdik. Amacımız, çevremizin daha temiz olması, özellikle küresel ısınmadan kaynaklı son yıllardaki orman yangınlarına karşı dikkat çekmek ve yangın çıkmadan tedbir almak. Çıkan yangınlarının yüzde 90’ı insan kaynaklı, yanan alanların da yüzde 99’u insan kaynaklıdır. Yangını çıkmadan önlemek için bu proje başlatıldı" dedi. Programa İlçe Kaymakamı Özgür Kaya, Cumhuriyet Başsavcısı Emre Kaya, Vezirköprü Meslek Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Necati Tomal, İlçe Jandarma Komutanı J. Binbaşı Ümit Çetinkaya, İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
İstanbul Esenyurt’ta uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon: 15 kilogram esrar ele geçirildi Esenyurt’ta Güven Timleri tarafından uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon düzenlendi. Operasyonda özel düzenekle saksılara ekilmiş 15 kilogram esrar ele geçirilirken 1 kişi yakalandı. Alınan bilgiye göre, dün Esenyurt Mehterçeşme Mahallesi Hacı Bayram Veli Caddesi’nde yayılan kokudan şüphelenen polis ekipleri bölgeyi incelemeye aldı. Yapılan incelemenin ardından polis ekipleri cadde üzerindeki binada bir daireyi gözlem altına aldı. Yapılan takibin ardından 5 katlı apartmanın 5. Katındaki daireye gelen ekipler şüphelilerin kapısını çaldı. Polislerin geldiğini fark eden S.T isimli şüpheli, dairenin terasından çatıya çıkarak karşı binaya geçti. Çatı girişinden yandaki binaya girmeye çalışan S.T aradaki kapının kilitli olması sebebiyle apartman boşluğunda kilitli kaldı. Yan binaya geçtiğini fark eden polis ekipleri, şüpheli S.T’nin kilitli kaldığı kapıyı açarak şahsı gözaltına aldı. Baskın yapılan evde uyuşturucu imalatında kullanılan kimyasallar, özel aydınlatma ve ısıtma sistemleri kurulduğu görüldü. Dairedeki 2 odanın duvarları ve camların alüminyum folyolarla kaplandığı görüldü. Daire içerisinde kokuyu önlemek için havalandırma sistemi kurulduğu belirlendi. Yapılan baskında, toplamda 15 kilogram esrar maddesi ele geçirildi. Polis olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı.
Kahramanmaraş Kahramanmaraş Ezgi Apartmanı davasında sıcak gelişme Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde yıkılan ve 35 kişinin yaşamını yitirdiği Ezgi Apartmanı davasının 3. duruşması görüldü. Duruşma sonrası açıklamada bulunan Av. Ersan Şen, "Adaletin er ya da geç yerini bulacak" dedi. Kahramanmaraş Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya tutuklu sanık binanın fenni mesulü M.T ile tutuksuz sanık müteahhit Y.A. katıldı. Tutuklu sanık iç mimar E.D. ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşmada sanık ve müşteki avukatları ise hazır bulundu. İnşaat yapı ruhsat veren tanık M.D. “Biz sadece binanın enini boyunu ölçüp yola göre kot bilgileri kontrol ederdik tamamlandıktan sonra yapım izni verilirdi. Binanın inşaat aşamasında kontrol edilmiyordu 2003 yılından sonra çıkan genelge ile inceleme başlatıldı" dedi. Soru üzerine apartmanın çatı katında bulunan yerin sonradan yapıldığı ifade eden Tanık M.D, “O tarihteki yönetmeliğe göre ortak mekan olarak kullanan yerde hesaplamaya katılmıyordu ve çatıda yapılan yer ile ilgili yoğunluğa dahil olmadığı için göz yumuyorduk. Yönetmeliğe uygun ise izin veriyorduk” dedi. İnşaata kullanım izin belgesini veren tanık F.Y ise “Kahramanmaraş Belediyesi’nde 1985 ve 2005 yıllarımda görev yaptım. İmar ve harita mühendisi olarak görev de yaptım. O yıllarda inşaatların yapımı sürecinde yerinde kontrol yapılmıyor ancak şikayet edilirse denetimler yapılıyordu Ezgi apartmanında aynı prosedür uygulandı” dedi. Dönemin imar müdürü Tanık V.Ç. belediyede çalıştığı dönemde yaptığı çalışmaları anlattı. Bir inşaatta bağımsız bölümler ve duvar değiştirilebilir mi ? sorusu üzerine tanık V.Ç, “Değiştirilebilir bir mahsuru yok” dedi. Tanık beyanlarına karşı katılan vekillerin sırasıyla beyanları alındı. Daha sonra mahkeme başkanı gelen bilgi ve evrakları okudu. Sanık fenni mesul M.T. ise verdiği beyanda üzerine atılı suçları kabul etmeyerek beratını talep etti. Binanın müteahhitti tutuksuz sanık Y.A. binaya kaçak kat yapmadığını ifade ederek üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Daha sonra iç mimar tutuklu E.D. savunma yaparak suçlamaları kabul etmedi. Av. Ersan Şen ise kırmızı bülten talebine tepki göstererek, "Adalet er ya da geç yerini bulacak" dedi. Mahkeme, dosyadaki bilgi ve evrakları inceledikten sonra sanıkların beyanlarını dinledi ve kararını açıkladı. Duruşma sonrası açıklama yapan Av. Ersan Şen, "Duruşmada uzun süren tanık dinlemeleri ve münakaşaların ardından mahkeme, dosyanın tekemmül ettiğine karar verdi. Dosyada bulunan iş raporları ve bilimsel mütalaalara itirazlar oldu. Mahkeme artık delil değerlendirmesine geçti. Mahkeme, dosyayı inceleyerek dosyanın bir üniversite veya teknik uzmanlar heyetine gönderilmesine karar verdi. Bu heyet, Ezgi Apartmanı’nın depremde yıkılmasının başka etkenlerle mümkün olup olmadığını inceleyecek ve rapor hazırlayacak. Mahkemenin dosyanın eksiksiz olduğunu belirterek rapor beklenecek" dedi. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar süren duruşmada, tutuklama ve dosya ile ilgili savunmaların alındığını ve iki önemli karar verildiğini açıklayan Av. Şen, "Mahkemenin dosyayı bir üniversite veya heyete gönderme kararının ardından davanın gelecekteki seyri belirlenecek. Dava sürecinin oldukça stresli ve uzun geçti. Adaletin yerini bulması ve maddi haklara ulaşılması için ellerinden gelen gayreti gösterdik. Ezgi Apartmanında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet diliyorum. Mahkemenin adil bir karar vereceğine inanıyoruz. Davanın dördüncü duruşması için bekleyiş devam ediyor. Tarafların beyanları alınacak ve mahkeme süreci adalete ulaşmak için devam edecek. 12 Temmuz tarihinde yapılacak olan dördüncü duruşmanın sonuçlarını merakla bekliyoruz" dedi. Mahkeme, raporun yeniden bilirkişiye gönderilmesini, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını ve duruşmanın 12 Temmuz tarihine ertelenmesini açıkladı.