POLİTİKA - 17 Kasım 2017 Cuma 00:22

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal: "AK Parti, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in, demokrasi idealini ve iradesini yaşatıyor"

A
A
A
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal: "AK Parti, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in, demokrasi idealini ve iradesini yaşatıyor"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, "AK Parti, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in, demokrasi idealini ve iradesini yaşatıyor" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, "AK Parti, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in, demokrasi idealini ve iradesini yaşatıyor" dedi.


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Erdemli Yöneticiler Akademisi Derneği (EYAD) tarafından Estergon Türk Kültür Merkezinde düzenlenen “Türkiye Gündemi ve Gelecek Vizyonumuz” başlıklı akademi sohbetlerine konuşmacı olarak katıldı. Konuşmasına EYAD mensuplarına teşekkür ederek başlayan Ünal, "Bizim bugünü yani bugünün gündemini okuyabilmek için ihtiyaç duyduğumuz temel şey bugünkü bilgilerimiz değildir. Bizim bugünü okumada ihtiyaç duyduğumuz temel şey hafızamızdır. Eğer hafızanız yoksa yaşadıklarınıza dahil bir deneyim tecrübe ve onlar üzerinden bir öğrenme oluşturmadıysanız bugüne dair ve yarına dair, bir perspektif koyamazsınız. Türkiye’nin son yüzyıldaki hikayesi maalesef bir hafızasızlık hikayesidir. Bizim son yüzyılda yaşadığımız en temel sorun bizim bitik hafızamızın peşinde koşmuş olmamızdır. Bizi biz eden kimliğimiz tarihin içinden akıp gelen geleneğimiz bunlarla ilgili son yüzyılda çok büyük sorunlar yaşadık. Biz yeni bir devlet kurmadık aslında, cumhuriyet bizim devlet geleneğimizin son halkasıdır" şeklinde konuştu.


"Bizim öncelikli olarak, bizimle barışmamız gerekiyor"


AK Parti’nin Türkiye’yi normalleştirdiğini belirten Ünal şunları kaydetti:


"Yani AK Parti, Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bu süreç içerisindeki anormallikleri normal bir zemine taşıyor. Mustafa Kemal’i Cumhuriyetin Kurucu Önder’i Kurtuluş Savaşı’nın Mareşali ve bu milletin bir değeri olarak doğru bir yere yerleştiriyor. AK Parti’nin yaptığı budur. Bizim işte Osmanlı ve Selçuklu mirasını reddettiğimiz zaman köklerimizi eski Yunan’da Eti’de Hitit’te aramaya başladık. Biz bir anda hafızamızı kaybettik. Tekrar hafızamızı inşa ediyoruz. Bugünün gündemini okuyabilmemiz için öncelikli olarak kim olduğumuz, kültürümüzü, medeniyetimizi belirlemek, normalleştirmek ve bir akış içerisinde bütünleştirmek çok önemli. Bu yüzden Alparslan’da, Selçuklu deneyimi de bize ait, Osman Bey’in kurduğu o muhteşem bir çınar hayal ettiği Osmanlı da bize ait, Abdulhamid Han da bizim, Vahdettin de bizim, Mehmet Reşat da bizim, ittihat ve terakki deneyimi de bizim ve Mustafa Kemal Atatürk de bizim. Bizim öncelikli olarak, bizimle barışmamız gerekiyor. İşte AK Parti’nin yaptığı budur. Biz yeniden tarih içerisindeki bütünlüğümüzü kavrayışımızı inşa ediyoruz."


"AK Parti, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin, demokrasi idealini ve iradesini yaşatıyor"


Ünal, AK Parti’nin bugün Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin demokrasi idealini ve iradesini yaşattığını belirterek, "AK Parti üzerinden de millet olarak biz yüceltiyoruz. AK Parti dediğiniz yapı bir millet hareketi. Milletin isteği olmasa AK Parti’nin bir kıymeti kalmazdı. Millet gidip AK Parti’yi sandıkta onaylamasa AK Parti’nin bir değeri var mıdır? AK Parti bu milletin yüzde 50’sini temsil ediyor. Cumhurbaşkanımız her iki kişiden birinin teveccühünü temsil ediyor. Şimdi millete saldıramadıkları için, milletin tercihlerine ve seçeneklerine saldıramadıkları için AK Parti’ye ve Cumhurbaşkanımıza saldırıyorlar" ifadelerini kullandı.


"Devletin içindeki şeytanı çıkardık"


"Türkiye, terörle yaşamamıza rağmen terörü alt etmeyi, 15 Temmuz gibi bir işgal girişimini bertaraf etmeyi başarmış, Gezi’yi, 17-25 Aralık ve kendine kurulmuş bütün tuzakları bertaraf edebilmiş ve hepsinden önemlisi devletin içindeki şeytanı çıkarmış" dilen Ünal sözlerine şöyle devam etti:


"Biz 2002’de iktidara geldiğimizde 2 şey vardı; birincisi soğuk savaş sonrası kendi dönüşümünü gerçekleştirememiş bir idari sistem vardı. Her şeyi koruması gerektiğini düşünen statükocu bir vesayet ortamı vardı. Yargıda, orduda ve her yerde. Düşünmeni yasaklayan, giyinme biçimine karışır, Alevi’ye nasıl Alevi olacağını söyleyen, Kürt’ü zaten kabul etmeyen, Müslüman’a nasıl Müslüman olacağını anlatan bir anlayış vardı. Ve bu anlayış yargıda ve orduda hakimdi. Bir de devlete sızmış dini grup sivil toplum örgütü görünümlü bir yapılanma vardı. Biz de mücadelesini demokratik yolla vermiş, meşru zeminde vermiş, siyaseti kendine yol olarak seçmiş ve en önemli geleneğimiz milletle beraber yürümektir."


"Bugün devletin içerisinde milletten başka hiçbir şey bırakmadık"


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar dönemlerinden bahseden Ünal, "Bizim Genel Başkanımız 1999 yılında Pınarhisar’a gönderilirken halkını sokağa çağırmadı. ’Ben devletime küsmem’ dedi. Demokratik meşru zeminde meşru mücadelesini verdi. Sistem dışına itilmesine, her türlü zulüm ve baskıya rağmen demokratik meşru zeminde kaldı. Sandıktan çıktık ve milletin adına geldik buraya. Biz geldiğimizde sızmacılar vardı bir de vesayetçiler vardı. Sonra öğrendik ki bu sızmacılar yeni vesayet odağı olmak istiyorlarmış. Çok şükür millet 15 sene arkamızda durdu. Bizde onlar sayesinde hem vesayet odaklarını tasfiye ettik hem de sızmacıları tasfiye ettik. Bugün devletin içerisinde milletten başka hiç bir şey bırakmadık" şeklinde konuştu.


"Kim DAEŞ’le birlikte operasyon yapıyormuş, Rakka’da gördük"


15 Temmuz ile ilgili değerlendirmede bulunan Ünal, şunları söyledi:


"Bize hala bir şeyler yapacaklarmış. Bize daha ne yapacaksınız, Biz 15 Temmuz cehenneminden çıktık geldik. Bundan sonrasını siz düşünün. Bu teröre destek verenlerin şimdi maskeleri de düştü. Bakın 4 yıldır ’Siz DAEŞ’e destek veriyorsunuz’ diye burnumuzdan getirdiler. 2013 yılında Bakanlar Kuruluyla DAEŞ’ı terör örgütü ilan eden biziz. CHP ve HDP müttefikleri kameraları her gördükleri yerde bize ’Siz DAEŞ’e destek oluyorsunuz’ dediler. Şimdi görüyor musunuz DAEŞ’e kim destek veriyormuş. Kim DAEŞ’le birlikte operasyon yapıyormuş, Rakka’da gördük. Biz onları uyardık dedik ki ’Terör bumarenag’ gibidir. Yarın döner sizi vurur. Bizi terörle vuracağınız kadar vurdunuz. Bizde terörle nasıl mücadele edeceğimizi öğrendik. ’Kötü komşu ev sahibi yapar’ Daha 3 sene önce Amerika bize istihbarat vermediği için Güneydoğu’da sorun yaşıyorduk. Şuan da kimsenin sıcak istihbaratına ihtiyacımız yok. Dünyanın en iyi ’İnsansız Hava Aracı’ teknolojisine sahibiz."


Ünal, önümüzdeki 15 yılda dünyanın geleceğini ve toplumların geleceğini ekonomiden daha çok toplumların psikolojisi belirleyeceğini dile getirdi. "Bizde de sürekli özgüvenimize saldırıyorlar" diyen Ünal sunları kaydetti: "15 Temmuz’u itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Savunma sanayisinde yaptıklarımızı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bu milletin kahramanlığını itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bu sebeple biz asla özgüvenimizi kaybetmeyeceğiz."


"Dünya’da şuan en güvenli yer Türkiye"


Dünyada 15 Temmuz gibi bir geceden sonra kendilerini toparlayabilecek bir ülkenin olmadığını belirten Ünal, sözlerine şöyle devam etti:


"15 Temmuz’dan 2 ay sonra Fırat Kalkanı gibi bir harekatı gerçekleştirdik. Adamlara DAEŞ’le mücadelenin nasıl olması gerektiğini gösterdik. Ekonomide 5.1 büyüme gösterdik. Bugüne kadar bu yaptıklarımızı CHP yapsaydı bizim kadar oy alsaydı her eve bir ’teşekkür butonu’ yerleştirirdi. ’Günde beş defa bize teşekkür edeceksiniz’ derdi. Şuan terör örgütleriyle iş tutan, Türkiye düşmanlarıyla ortak hareket eden, ülkesinin seçilmiş hükümetinin yanında yer almayan bu CHP’nin sesi bizden çok çıkıyor ben de bunu anlamıyorum. Terör örgütünün talimatlarını siyaset haline getirip bize yansıtan HDP’nin sesi bizden çok çıkıyor, bunları anlayamıyorum. Bölge halkına faşist bir anlayışı dayatan sizler değil misiniz? Açtığınız çukurlarla hendeklerle bölge halkına hayatı cehenneme çeviren sizler değil misiniz? Siz insanın düşünce hakkına saygı duymazsınız. Siz farklı düşünceye tahammül edemediğiniz için bölgede sizin gibi düşünmeyen insanlara yaşam hakkı tanımıyorsunuz. Biz 15 yılda bu ülkeyi getirdiğimiz bu özgüven ile konuşacağız. Biz dünyanın daha yeni yaşamaya başladığı şeyleri biz yaşadık ve bitirdik. Dünya’da şuan en güvenli yer Türkiye. Çünkü terörle nasıl mücadele edileceğini bilen bir ülkeyiz."


"Paris saldırısını gerçekleştiren adamı yakalamıştık"


Ünal, sözlerine şöyle devam etti:


"Paris saldırısını gerçekleştiren adamı yakaladık. Adam DAEŞ’e katılmak için Suriye’ye gidiyor. Yakalamışız iade etmişiz. İade ederken de söyledik ‘Bu adamın nereye gittiğini takip edin’ dedik. Dikkate almadılar. Sonra o kişi gidip Paris saldırısını gerçekleştirmiş. Bir terör örgütünü başka bir terör örgütü ile temizleyemezsiniz, diyorduk yapmayın dedik. Suriye krizi başlarken gelin bu olayı çözelim dedik, yoksa Suriye teröristlerin yaşam alanı haline gelir, dedik. Bütün bunları söyleyen biz şimdi bize kalkmış diyorlar ki; Türkiye’nin dış politikası iflas etmiştir. Allah’tan korkun. Bölgedeki bu krizlerin sebebi biz miyiz? Bizim muhalefetimiz bunları sanki biz yapmışız gibi bize saldırıyor. Kendisini milletin meşru hükümeti ile mücadele etmeye adamış. Muhalefet diyemeyeceğim, bir düşmanlık yapısı gibi hareket eden kasetle göreve gelmiş ve Türkiye düşmanı yapıların içerideki siyasi operasyon aparatı gibi davranan bir yapıdan bahsediyoruz. Biz her türlü öz eleştirimizi yapıyoruz. Bunların bir kere öz eleştiri yaptığını görmedik. Kemal Kılıçdaroğlu’nun günde 3 yalanı ortaya çıkıyor. Bir kere öz eleştiri yaptığını görmedim."


Program sonunda EYAD Başkanı Halil Etyemez, konuşmacı olarak programa katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü aynı zamanda Kahramanmaraş Milletvekili olan Mahir Ünal’a hediye takdim etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Büyükşehir’in Çocuk Kitap Fuarı ve Şenliği, hafta sonu minikleri bekliyor Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen, 142 yayınevi, 72 yazarın yer aldığı Kayseri Çocuk Kitap Fuarı ve Şenliği, hafta sonu minikleri beklerken, şenliğe gitmek isteyen çocuklar için 27 ve 28 Nisan günleri ücretsiz ulaşım imkânı sağlanacak. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın geleceğin parlak yüzleri, ülkenin yarınları olan çocukların daha donanımlı, daha eğitimli ve daha nitelikli olması için gayretleri sürüyor. Bu kapsamda, ‘Okuyan ve Okutan Şehir’ misyonu doğrultusunda çocuklara özel Kayseri Çocuk Kitap Fuarı ve Şenliği düzenliyor. Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi’nde 19-28 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen Çocuk Kitap Fuarı ve Şenliği’n sona ermesine iki gün kaldı. Çocuklar tarafından 8 gündür büyük bir ilgi ile karşılanan etkinlik, miniklerin doyasıya eğlenmesi için 27 ve 28 Nisan günlerinde de devam edecek. Birbirinden farklı yazarlarla bir araya gelen minik kitapseverler, kitap fuarında gün boyu doyasıya gezerken, şenlik alanında da gönüllerince eğleniyorlar. Sahne gösterileri, spor etkinlikleri, bilimsel deney ve etkinliklerle hem eğlenen hem öğrenen hem de deneyimlemenin tadını çıkaran çocuklar, hafta sonu da Kayseri Çocuk Kitap Fuarı ve Şenliği’ne davet ediliyor. Ücretsiz ulaşım hizmeti hafta sonu da devam ediyor Millet Bahçesi’nde gerçekleşen şenlik için 27 ve 28 Nisan tarihlerinde de Cumhuriyet Meydanı ile Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi arasında 639 hat kodlu seferler ile ücretsiz hizmet verilecek. Seferler, saat 10.00 ile 22.00 arasında yarım saatte bir olarak planlanırken, ücretsiz otobüsler Cumhuriyet Meydanı Kaleönü durağından hareket edecek.
Sakarya Bakan Şimşek: “Küresel ekonomik görünümde Türkiye lehine daha olumlu bir arka plan var” Sakarya’nın Sapanca ilçesinde katıldığı zirvede konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Küresel dezenflasyon devam ediyor. Muhtemelen beraberinde Feld ve IsDb faiz indirimlerini piyasa öngörüyor ve muhtemelen beraberinde getirecek. MTA fiyatları da az önce söylediğim gibi reel olarak sabit kalacak. Küresel ekonomik görünüme baktığınız zaman Türkiye lehine daha olumlu bir arka plan var” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sakarya’nın Sapanca ilçesinde düzenlenen zirveye katıldı. Programdaki konuşmasında, yeni programın uygulanmasına yönelik gelişmelerden ve gelecek dönem vizyonlarından bahseden Bakan Şimşek, “Küresel ekonomik görünüme baktığınız zaman Türkiye lehine daha olumlu bir arka plan var. Birincisi bizim ana ticaret ortaklarımızda bir toparlanma öngörülüyor, bu iyi bir haber. Biz büyümeyi yeniden dengelerken iç talebin bir miktar yumuşadığı bir dönemde tabii ki dış destekleyici olması bizim için çok önemli. İkincisi küresel dezenflasyon devam ediyor. Her ne kadar son aşamadaki düşüş biraz zorlayıcı da olsa küresel dezenflasyonun devamını bekliyoruz. O da belki beraberinde, dünyanın önde gelen merkez bankalarının finansal piyasalara yönelik olarak finansal şartları daha destekleyici hale getirme dolayısıyla bizim gibi ülkelere fon akışına daha destekleyici bir sürece girme ihtimalleri yüksek” dedi. “Önümüzdeki 5 yıllık perspektifte küresel büyüme her ne kadar dirençliyse de nispeten yavaş seyredecek" Bakan Şimşek, “MTA piyasalarına baktığımız zaman IMF’nin öngörüsü reel olarak MTA fiyatlarının istikrarlı bir şekilde devam edeceği yönünde. O anlamda da destekleyici jeopolitik gelişmeler önemli. Ama bu gelişmeler aslında bölgede, Türkiye’nin stratejik önemini de ön plana çıkartacak. Dolayısıyla küresel arka plana baktığımız zaman Türkiye’yi daha destekleyici bir arka plan söz konusu. Burada gördüğünüz gibi özellikle Avrupa genel olarak Avrupa’daki toparlanma, Orta Doğu ve Afrika’daki toparlanma çok net bir şekilde bu sene ve gelecek sene daha destekleyici bir noktada olacak. Küresel dezenflasyon devam ediyor. Muhtemelen beraberinde Feld ve IsDb faiz indirimlerini piyasa öngörüyor ve muhtemelen beraberinde getirecek. MTA fiyatları da az önce söylediğim gibi reel olarak sabit kalacak. Tabii jeopolitik gelişmelerle finansal stres arasında bir ayrışma var. Piyasalar jeopolitik gelişmeleri fiyatlamıyor, umursamıyor gibi bir durum söz konusu. Önümüzdeki 5 yıllık perspektifte küresel büyüme her ne kadar dirençliyse de nispeten yavaş seyredecek çevirecek. Ama orta vadede büyümeyi olumlu yönde etkileyecek bir yapay zeka kullanım beklentisi var. Yapısal reformlar esas belirleyici olacak. Bu iki faktör orta uzun vadeli büyümeyi olumlu etkileyebilir. Aşağı yönlü de maalesef ticarette parçalanma, ticarette korumacılık önemli bir negatif faktör” diye konuştu. “Orta vadeli programımız arzulanan sonuçları veriyor” Şimşek, “Türkiye’nin orta vadeli bir programı var bildiğiniz gibi. Bunu geçen eylül ayında açıkladık. Ve güçlü bir şekilde uyguluyoruz. Öncelikle şunu söyleyeyim, programımız çalışıyor ve arzulanan sonuçları veriyor. Programı güçlendireceğiz ve Türkiye’nin makro ekonomik sorunlarını çözmekte son derece kararlıyız. Orta vadeli programa baktığınız zaman aslında en büyük önceliğimiz tabii ki fiyat istikrarı. Çünkü fiyat istikrarı olmadan sürdürülebilir yüksek büyümeyi yakalamamız zor. Fiyat istikrarını destekleyici nitelikte mali disiplin ve bunun bir yan ürünü olarakta daha sürdürülebilir bir cari açık öngörüyoruz. Bütün bunları, kazanımlarımızı kalıcı hale getirecek yapısal dönüşümü de bu program içeriyor. Orada tabii ön plana çıkan yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm bir de yeni sanayi politikası. Türkiye’de sanayide dönüşümden kastımız ekonomideki kompleksi artırıp katma değer zincirinde yukarılara çıkıp Türkiye’nin tabii ki bu sanayide dönüşüm üzerinden zenginleşmesini, refah bir ülke olmasını sağlamak. Ama nihai hedefimiz bütün ülkelerin nihai hedefi sağlıklı, sürdürülebilir yüksek büyümedir. Neden fiyat istikrarı önemli? Az önce de ifade ettim makro finansal ve istikrar ve öngörülebilirlik açısından fiyat istikrarı en önemli bileşen. Kaynakların etkin bir şekilde verimli alanlara, tahşişi, kanalize edilmesi açısından fiyat istikrarı çok değerli, çok önemli. Firmalarımızın iş dünyasının, iş insanlarımızın uzun vadeli finansmana makul maliyetlere erişmesinin tek yolu fiyat istikrarından geçiyor. Sürdürülebilir yüksek büyüme tabii ki fiyat istikrarıyla mümkündür. Bir de diğer önemli bir çıktı da daha adil bir gelir dağılımı. Çünkü enflasyon sonuçta bir vergi. Merkez Bankamızın bir dezenflasyon patikası var” şeklinde konuştu. “Enflasyonu indirme konusunda yol aldık, sonuçlarını yılın ikinci yarısında alacağız” Bakan Mehmet Şimşek, “Biz 2023’ün Haziran ayı ile 2024 Haziran dönemini bir dezenflasyon dönemi olarak hiçbir zaman ön görmedik. Biz bunu bir geçiş dönemi olarak öngördük. Daha sonra bir kontrol dönemi ve dezanflasyon dönemi var güçlü bir şekilde. Dolayısıyla dezenfilasyon bu yılın ikinci yarısına başlayacak, biz bunu geçen Haziran ayında da, Temmuz ayında da bu yılın başında da söyledik. Dolayısıyla dezenflasyona geçiş için para politikasında bir normalleşme süreci gerekiyordu. Yeniden inşa süreci gerekiyordu para politikasında. Ve bunu şu anda Merkez Bankamızın tabii ifadesiyle başarmış durumdayız. Biliyorsunuz para politikasının aktarım mekanizması gecikmeli çalışıyor. Bizim gibi ülkelerde çok etkin olmasa da önemli bir alan. Dolayısıyla dezenflasyonu önümüzdeki dönemde destekleyecek ilave adımlar atacağız. Bu adımlar daha çok maliye politikası alanında ve yasal reformlar anında olacak. Dezanflasyonu düşürmek zaman alıyor, enflasyonu düşürmek şok öncesi döneme dönmek bütün dünyada bir süreç işidir. Yani enflasyonla mücadele bir süreç işidir. Geçen sene bir çalışma yayınlandı 56 ülkede yüz tane dezenflasyon programı incelendi. Orada sonuç olarak enflasyonun şok öncesi döneme dönmesi ortalama 3,4 yıl alıyor. Aslında bizim programda aşağı yukarı o perspektifle hazırlanmış, o perspektifi içeren bir program. Onun için bazı kesimler işte şu yapıldı, bu yapıldı, enflasyon niye hala inmiyor? Değerlendirmelerinde bulunuyorlar. Bunun bir süreç olduğunu, para politikasının gecikmeli şekilde etkide bulunduğunu bir kere hatırlamak lazım. Maliye politikasında da deprem etkisini tabii göz ardı edemeyiz. Geçen sene deprem hariç bütçe açığının Milli Gelire oranı yüzde 1,6. Dolayısıyla o hususu da tabii ki göz önünde bulundurmak gerekiyor. Peki enflasyonu nasıl indireceğiz? Sıkı para politikası, sıkı maliye politikası hedeflerle uyumlu bir gelirler politikası, yapısal dönüşüm ve verimlilik artışı. Bu konuda epey mesafe yol aldık ve sonuçları yılın ikinci yarısında almaya başlayacağız” ifadelerini kullandı.
Niğde Teknopark, Niğde’nin teknoloji yolculuğuna yeni bir boyut kazandırıyor Teknoloji ile mal ve hizmet üretmek isteyen girişimcileri çatısı altında toplayan Niğde Teknopark, tarımdan savunma sanayiye kadar geniş yelpazedeki sektörleri, akademik bilgi ve birikimle birlikte bölgenin teknolojik potansiyelini harekete geçiriyor. 2017 yılından itibaren girişimcileri, akademisyenleri ve sanayicileri buluşturan Niğde Teknopark’ta, yüzde 40’ı yazılım ve bilgisayar teknolojileri üzerine yoğunlaşan 70’ten fazla firma ve 150’ye yakın personel yer alıyor. Yüksek teknolojili ürünler geliştirmek adına çalışmalar yapılan Niğde Teknopark’ın ulusal ve uluslararası ölçekte ödüllü firmalara ev sahipliği yaptığını ifade eden Teknopark Yönetim Kurulu Başkanı, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu; Teknopark’ın bölgenin teknolojik altyapısına önemli destek verdiğini belirtti. Uslu; "Amacımız Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesi’ndeki bilgi birikimini Teknopark’la birleştirerek sanayicilerimizle bölgenin teknolojik altyapısına destek vermektir. Bugün Niğde Teknopark’ta 70’ten fazla firma ve 150’ye yakın personel çalışmakta, teknolojiyi geliştirme alanında faaliyetler göstermektedir. Bu firmaların yüzde 40’ı yazılım ve bilgisayar teknolojileri üzerine yoğunlaşmış durumda ancak farklı sektörlerden de pek çok girişim burada kendini göstermektedir" dedi. Niğde Teknopark’ın sadece yerel değil uluslararası arenada başarı hikayelerinin olduğunu vurgulayan Uslu, bugüne kadar yapılan toplam satışların 1.3 milyar TL’yi aştığını, toplam ihracatın ise 2.9 milyon doları geçtiğini belirtti. Nanoteknolojik Hayvan Bakım ve Destek Ürünleri, Akıllı Tarım Teknolojileri, Tarımsal İlaçlama ve Gözlem Dronları, Akıllı Ayırma ve Sayma Teknolojileri, Bitki Genetiği, İHA Eğitim Simülasyonları gibi firmalarla teknoloji tabanlı ürün ve hizmet geliştiren Niğde Teknopark’ın girişimcilik ekosistemine katkı sağladığını söyleyen Niğde Teknopark Genel Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Rifat Battaloğlu kentin sanayi, üniversite iş birliğine destek olduklarını da belirtti. Battaloğlu; "AR-GE projeleri KOSGEB ve TÜBİTAK destekli projelerimiz var. Bu projelerimizin bir kısmı üniversitemiz akademisyenlerinin bilimsel çalışmalarını içeren projeler, bir kısmı öğrencilerimize ait projeler. Bu firmalarımızın çalışmalarının yaklaşık 30 tanesi patent başvuruları yapılan ve ticarileşmiş projeler. Biz burada bu süreçlerin içerisinde onları ulusal ve uluslararası hızlandırıcı programlara dahil ederek projelerinin ticarileşme imkanlarını sağlamalarına kolaylık sağlıyoruz" dedi. Gençler girişimcilik ekosistemine dahil ediliyor İl genelinde girişimcilere yönelik proje yarışmaları AR-GE proje pazarları oluşturduklarını söyleyen Battaloğlu, sanayi, üniversite iş birliğine de destek olduklarını belirtti. Battaloğlu; "Üniversitedeki bilgi birikimini, akademik çalışmaları firmalarla iş birliği içerisinde daha ileri boyutlara taşınması anlamında çalışmalar yürütüyoruz. Gençlerimizi girişimcilik ekosistemine dahil ediyoruz. AR-GE projeleri, girişimcilik yarışmaları, proje pazarlarını bütün kurumların iş birliğiyle gerçekleştiriyoruz bu da ilimizin girişimcilik potansiyeline olumlu olarak yansıyor. Öte yandan Teknopark içerisindeki firmalarda öğrencilere staj imkanı sunabiliyoruz. Oluşturmuş olduğumuz girişimcilik ekosistemi birlikte Niğde’den AR-GE dünyasına projeler hazırlamış oluyoruz ve bu firmaların ödüller alması, ulusal ve uluslararası alanda bizim aslında doğru yolda olduğumuzu gösteriyor" şeklinde konuştu.
Ankara Gölbaşı Belediyesi’nden sivrisinek ve haşerelere karşı ilaçlama Gölbaşı Belediyesi ekipleri, ilçenin dört bir yanında sivrisinek ve haşerelere yönelik ilaçlama çalışmalarına devam ediyor. Ekipler, çalışmalarda tamamen doğa dostu, ekolojik dengeye zarar vermeyen ilaçlar kullanıyor. Gölbaşı Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü ekipleri,sivrisinek, uçkun, larva ve haşerelere karşı son teknoloji araçlarla ilaçlama yapıyor. Ekiplerin ulaşamadığı bölgelerde ilaçlamanın hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleşmesi için dron kullanılırken, ilaçlamadan diğer canlılar veya ekolojik denge zarar görmüyor. Gölbaşı Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü ekipleri, ilaçlama çalışmalarına yılın 365 günü 7 gün 24 saat esasına göre devam ediyor. “Çalışmalarımız aralıksız sürecek” Gölbaşı Belediye Başkanı Yakup Odabaşı, “Yıl boyunca gerçekleştirdiğimiz ilaçlama çalışmalarına bahar aylarının gelmesiyle hız verdik. Göl ve derelerin çok olduğu ilçemizde halkın daha sağlıklı ve rahat bir ortamda yaşaması için ekiplerimiz göl, dere, yeşil alanlar, mahalle aralarında ilaçlama yapıyor. Tam donamlı ve eğitimli ekiplerimiz, toplum sağlığını tehdit edebilecek haşerelerin yuvalanıp çoğalabileceği yerlerde düzenli olarak çalışmalarını sürdürüyor. Bizim her şeyden önce görevimiz toplum sağlığı. Vatandaşlarımızın yaşam kalitesini yükseltip, sağlıklı bir ortamda yaşamlarını sürdürmeleri için çalışmalarımız aralıksız devam edecek” dedi.