POLİTİKA - 14 Aralık 2023 Perşembe 11:39

Bakan Tunç: “Türkiye yüzyılında, herkes için güven veren adalet sistemini hayata geçireceğiz“

A
A
A
Bakan Tunç: “Türkiye yüzyılında, herkes için güven veren adalet sistemini hayata geçireceğiz“

’Yedinci Yılında İstinaf Kanun Yolu Değerlendirme Toplantısı’na katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Türkiye yüzyılında, herkes için daha güven veren, herkes için daha erişilebilir olan güçlü bir adalet sistemini hayata geçireceğiz“ ifadelerine yer verdi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ‘Yedinci Yılında İstinaf Kanun Yolu Değerlendirme Toplantısı’na katıldı. Ankara’da bir otelde düzenlenen programa, Yargıtay ve Danıştay üyeleri, Başsavcılar, Adalet Komisyonu Başkanları ve Yargı mensupları da katıldı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç sözlerine, ‘Yedinci Yılında İstinaf Kanun Yolu Değerlendirme Toplantısı’ için bir arada olduklarını söyleyerek başladı. Bakan Tunç, İki gün sürecek olan toplantılarda, Ceza Mahkemeleri, Hukuk Mahkemeleri, Cumhuriyet Savcılıkları ve İdari Mahkemeler olmak üzere 4 farklı grupta istinaf yargılama usulünün etkinliğini daha da artırmaya yönelik verimli istişareler yapılacağını belirtti. Tunç ayrıca, bu toplantılardan çıkacak sonuçların çalışmalara yön vereceğini ifade etti.

“Adalet sağlamak devletin temel görevleri arasındadır”

Adalet vurgusu yapan Bakan Tunç, devletin temel görevleri arasında adaletin yer aldığını belirterek, “Adalet, yüzyıllardır mülkün temeli olmuştur. Ve bu düstur hiçbir zaman, hakikatinden en ufak bir değer kaybetmeyecektir. Adaleti sağlamak, hakkı hak edene vermek, devletin temel görevleri arasındadır. Adalet olmayan bir yerde insanın hayatta kalması, devletlerin payidar olması mümkün değildir. Adalet toplumun en elzem ihtiyacı, insanın en temel haklarından biridir. Hukuk devleti ise, adalete erişimin güvencesidir. Bu nedenle, hukuk devletinin tüm unsurlarıyla tahkim edilmesi, temel hassasiyetimizdir” dedi.

Hukuk devletini özetleyen Tunç, bunun kanun devleti olmadığını vurguladı. Bağımsız ve tarafsız yargının hukukun üstünlüğünü teminat altına aldığı, herkesin ve her kurumun hukukla bağlı olduğu bir sistem olduğunu ifade etti.

Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının milletin yargıya güvenini artıracağını belirten Tunç, ‘‘adalet yerini buldu’’ duygusunu geliştirecek en temel anayasal ilke olduğunu söyledi.

“Türkiye yüzyılında, herkes için güven veren adalet sistemini hayata geçireceğiz”

Yargı Reformu Strateji Belgesini ve İnsan Hakları Eylem Planını hazırladıklarını vurgulayan Bakan Tunç, “Türkiye yüzyılında, herkes için daha güven veren, herkes için daha erişilebilir olan güçlü bir adalet sistemini hayata geçireceğiz. Bu hedefimizi sizlerle birlikte; Türkiye’nin dört bir yanında, adaletin tecellisi için özveriyle görev yapan, yargı mensuplarıyla, personelimizle, bu büyük yargı camiasında hep beraber gerçekleştireceğiz. Toplumun en temel beklentisi olan adalet, hayatın her alanında gereklidir. Vatandaşımız yargıya bir derdini, bir meramını anlattığında, kendisine kulak verilmesini ister. Eşit, adil ve saygın muamele bekler. Adil kararın makul sürede verilmesini talep eder. Bunlar vatandaşımızın haklı beklentileridir. Bu beklentiler yargısal işleyişin de karnesidir, aynasıdır. Sizlerden beklentimiz, adalet kapısının herkese sonuna kadar açık olması, herkesin bu kapıdan memnuniyetle ayrılmasıdır” dedi.

Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluşu hakkında konuşan Tunç şunları söyledi:

“Güven veren ve erişilebilir adalet için gerçekleştirdiğimiz önemli reformlardan biri hiç şüphesiz Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasıdır. Kanun yolu düzenlemeleri; hak arama özgürlüğü ve hak arama yolları açısından büyük önem taşımaktadır. Bölge Adliye Mahkemeleri, yargı sistemimizin bir parçası iken yeterli hâkim bulunamaması sebebiyle 1924 yılında kaldırılmıştır. Kanuni düzenlemenin yapıldığı 2004 yılına kadar Bölge Adliye Mahkemeleri kurulması için birçok kanun tasarısı hazırlanmıştır. Bu süreçte, gerek kamuoyu, gerek üniversite hocalarımızca, gerekse de yargı camiası tarafından ‘kanun yolunun gerekliliği’ sürekli olarak ortaya konulmuştur. Biz de bu sese, bu talebe kulak vererek, 20 Temmuz 2016 tarihinde Bölge Adliye Mahkemelerini faaliyete geçirdik ve ihtiyaç doğrultusunda sistemi güncelledik.”

“İstinaf mahkeme sayısını 15 bölgeye çıkardık”

İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Samsun, Gaziantep ve Erzurum olmak üzere 7 bölgede faaliyete geçirilen istinaf mahkeme sayısını 15 bölgeye çıkardıklarını belirten Tunç, “2017 yılında Bursa ve Adana, 2018 yılında Konya ve Sakarya, 2019 yılında ise Diyarbakır, Van, Trabzon ve Kayseri Bölge Adliye Mahkemelerini faaliyete geçirmek suretiyle 15 bölgeye çıkardık. 2022 yılında da Denizli, Malatya ve Tekirdağ Bölge Adliye Mahkemelerini de kurarak sistemi daha da güçlendirmek için bir adım daha attık. Yeni kurduğumuz bu mahkemeleri de kısa sürede faaliyete geçireceğiz” dedi.

Faaliyete geçirilen istinaf mahkeme sayısını aktaran Bakan Tunç konuşmasına şöyle devam etti:

“İstanbul, Ankara, İzmir, Samsun, Konya, Gaziantep ve Erzurum olmak üzere 7 bölgede faaliyete geçirdiğimiz Bölge İdare Mahkemelerinin sayısını, 2020 yılında Adana ve 2021 yılında Bursa Bölge İdare Mahkemelerini faaliyete geçirmek suretiyle 9 bölgeye çıkardık. Yeni kurduğumuz Bölge Adliye Mahkemelerinin yanı sıra mevcut bölgelerdeki daire ve hâkim-savcı sayılarını da artırdık. Hali hazırda Bölge Adliye Mahkemelerinde, 218 ceza ve 238 hukuk dairesinde, toplam 2 bin 735 hâkim savcı görev yapmaktadır. Bölge İdare Mahkemelerinde ise, 64 idari dava ve 26 vergi dava dairesinde toplam 455 hâkim görev yapmaktadır. Bölge Adliye Mahkemelerin verimliliğini, iş yükünü ve ortalama görülme sürelerini devamlı takip ediyoruz. Bu kapsamda yaptığımız analizler neticesinde tüm hâkimlerin yüzde 25’inin istinaf mahkemelerinde görev yapmasının gerektiğini tespit ettik. Bu sayıya ulaşıncaya kadar daire ve hâkim sayılarını artırmaya devam edeceğiz.”

“Yargıtay’a yıl içinde 433 bin 650 dosya gelmekteyken, bu sayı 2022 yılında 165 bin 825’e indi”

İstinaf mahkemelerin faaliyete geçmesiyle Yargıtay ve Danıştay’ın iş yükünün azaldığını ifade eden Adalet Bakanı Tunç, “2015 yılında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yıl içinde 433 bin 650 dosya gelmekteyken, bu sayı 2022 yılında 165 bin 825’e inmiştir. Yani Yargıtay ceza dairelerine gelen dosya sayısı yüzde 61,8 oranında azalmıştır. 2015 yılında Yargıtay hukuk dairelerine yıl içinde 544 bin 767 dosya gelmekteyken, bu sayı 2022 yılında 139 bin 764’e inmiştir. Yani hukuk dairelerine gelen dosya sayısı yüzde 74,3 oranında azalmıştır. İstinaf kanun yolunun faaliyete girmesiyle birlikte Danıştay’a 2016 yıl için 267 bin 831 dosya gelmekteyken bu sayı, 2022 yılında 80 bin 774’e inmiştir. Yani Danıştay’a gelen dosya sayısı yüzde 69,8 oranında azalmıştır. Bu sayede, Yargıtay ve Danıştay’ın temyiz mercii olarak asli vazifesi dâhilinde içtihat odaklı çalışabilmesinin önünü açmış olduk” diye konuştu.

“2022 yılında karara bağlama oranı ise yıl bazında yüzde 90’ın üzerindedir”

Yargıtay ve Danıştay’a gelen dosya sayılarındaki azalışa dikkat çekmesinin ardından Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin iş yüküne ve vermiş oldukları karar sayılarına değinen Tunç, “2022 yılı sonu itibariyle bölge adliye mahkemelerinin ceza dairelerine gelen toplam dosya sayısı 2 milyon 947 bin 891’dir. Bu dosyaların 2 milyon 581 bin 647’si yani yüzde 87,6’sı karara bağlanmıştır. Hukuk dairelerine gelen toplam dosya sayısı ise 2 milyon 835 bin 338’dir. Bu dosyaların 2 milyon 279 bin 901’i yani yüzde 80,4’ü karara bağlanmıştır. 2022 yılında karara bağlama oranı ise yıl bazında yüzde 90’ın üzerindedir. 7 yıllık dönemde, Ceza ve hukuk dairlerine gelen dosyaların karara bağlanma oranın ortalaması ise yüzde 84’tür. Bölge idare mahkemelerine gelen toplam dosya sayısı 1 milyon 823 bin 732’dir. Bu dosyaların 1 milyon 688 bin 639’u yani yüzde 92,5’i karara bağlanmıştır. Gelen dosyaların sonuçlandırılma oranlarına baktığımızda ortada çok ciddi bir emeğin olduğunu görmekteyiz. İstinaf mahkemelerinin bu dosyalarda hem usul hem de esas incelemesi yaptığını da düşündüğümüzde ortaya konulan çalışmanın ne kadar kıymetli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır” dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un açıklamalarının ardından program fotoğraf çekimiyle sonlandı.

Ahmet Furkan Gülap - İbrahim Çakmak

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır’da yüz milyonlarca yıl önceye ait fosiller bulundu Diyarbakır’ın Kocaköy ilçesinin üzerinde olduğu zeminin, Tetis Denizinin zemini olduğu değerlendiriliyor. Zeminde, milyonlarca yıl boyunca oluşan fay kırıklarından çeşitli canlı türüne ait olduğu tahmin edilen fosillere kadar birçok jeolojik ve paleontolojik (fosilbilimsel) kalıntı bulunuyor. İlçe merkezine yaklaşık 4 kilometre mesafede bulunan bu kayaçlardaki fosiller ve fay kırıkları zengin görüntülerle dikkat çekiyor. Antropolog Naci Akdemir, alanın Tetis Denizinde meydana gelen sediment tortulu çökellerinin bulunduğu bir yer olduğunu, bu çökellerin vaktiyle muhtemelen tek tabaka halindeyken Afrika-Arabistan plakasının zorlaması ve Avrasya’nın buna direnmesi neticesinde bir yükselme-dalma hadisesinin meydana geldiğini ifade etti. Afrika-Arabistan zonu yükselirken Avrasya zonunun bunun altına daldığını kaydeden Akdemir, "Tetis Denizinin altındaki çökeller yükselirken önce doğu-batı istikametinde çatlaklar ve kırılmalar meydana gelmiştir. Bilahare yine Afrika-Arabistan plakasının sola momentli yani batıya açılı bindirmesi yüzünden bu defa kuzey-güney istikametli düzgün çatlaklar meydana gelmiştir. Her çatlağın bulunduğu yerde doğudaki zon, batıdakine nazaran daha hızlı ilerlemektedir. Çatlakların vaktiyle bakışımlı iken, günümüzde birbirinden ayrılmış kırıkları, bunu bize açıkça göstermektedir" dedi. "Yöremizdeki depremler bundan kaynaklanmaktadır" Antropolog Akdemir, hadisenin yaklaşık 250 ila 300 milyon sene önce başladığını değerlendirerek, "Biz bunu jeolojik hareket olarak düşünüyorsak halen devam etmektedir. Zaten yöremizdeki depremlerde bundan kaynaklanmaktadır. Bulunduğumuz yer, kanaatime göre hareket başladığında şimdiki Süveyş ve Basra Körfezini birleştiren bir hattın üzerinde bulunuyordu, kabaca. Arazi, yılda 10-15 milimetrelik bir hızla kuzeye doğru seyir halindedir ki Anadolu yarımadası da bunun önünden batıya doğru, yani Ege Denizine doğru kaçmaktadır. Hareket, güneyden kuzeye doğrusal bir hareket değil sola, yani batıya momentli bir hareket karakterindedir. Hareketin ivmesi, aynı şekilde Avrasya’ya yüklenen Hint kıtasında çok hızlı iken, Arabistan ve Afrika’nın batısına gittikçe yavaşlamaktadır. Bakılırsa, Hindistan’ın Avrasya’yı Himalayalar’da 9 bin metrelere varan ölçeklerde yükselttiği, İran ve Anadolu platolarının batıya gittikçe azalan meyillerle bu harekete refakat ettiği görülür. Söz konusu yükselme hareketi batıda, Atlas Dağlarını da kıvırdıktan sonra, Cebelitarık’ta neredeyse sıfırlanmaktadır. Ancak Alp kıvrımları ile Pirenelerin de bu sistemin etkisiyle oluşmuş dağ kıvrımları olduğunu unutmamak gerekir" diye konuştu. "Akdeniz, şu an gittikçe kapanmaktadır" Üzerinde bulunulan sediment tortullarında bakterilerden, omurgalı hayvanlara kadar çok farklı türlerde hayvan fosilini bulmak mümkün olduğunu aktaran Akdemir, "Deniz yumuşakçaları, derisi dikenliler, balıklar ve ne olduğunu tam kestiremediğimiz başkaca omurgalı hayvanların fosilleri bize bunu göstermektedir. Biraz önce görmüş olduğunuz gibi, bir kayanın üzerinde bulunan ve üzerinde birkaç diş bile mevcut olan bir çene kemiği mevcuttur. Bunun üzerinde de oluşmuş ve tabiatıyla daha geç çağlara ait olan başka bir katmanda da omurga kemikleri müşahede ettik. Söz konusu hareketlenmeler neticesinde bu arazi, yaklaşık 5-6 milyon kadar önce günümüzdeki manzaraya büründü. Zaten Tetis Denizinin devamından başka bir şey olmayan Akdeniz, şu an gittikçe kapanmaya, başka ifadeyle daralmaya devam etmektedir. Akdeniz’in zeminininde birkaç, 10 milyon sene sonra, günümüz Kocaköy arazisine benzeyen bir görünüm alacağı tahmin edilmektedir" şeklinde konuştu.
Kayseri Bilim Merkezi’nden sağlık alanına akademik destek Kayseri Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde faaliyetlerini sürdüren Kayseri Bilim Merkezi; sağlık alanında eğitim gören ve çalışan bireylere yönelik önemli bir akademik programa ev sahipliği yaptı. ’Bilimsel Basamak Eğitimi’ başlığıyla düzenlenen program, katılımcılara bilimsel araştırma süreçleri ve akademik yazım konusunda kapsamlı yetkinlikler kazandırmayı amaçladı. 20-21 Aralık 2025 tarihlerinde düzenlenen eğitim, sağlık alanında lisans ve lisansüstü eğitim alan öğrencilerin yanı sıra, sahada görev yapan profesyonellere yönelik olarak planlandı. İki gün süren program kapsamında, bilimsel düşünme sistematiği, araştırma etiği, literatür tarama yöntemleri, hipotez oluşturma ve proje tasarımı gibi temel başlıklar ele alındı. Bunun yanı sıra akademik metin yazımı, etkili sunum teknikleri ve bilimsel makale değerlendirme konularında uygulamalı atölye çalışmaları gerçekleştirildi. Katılımcıların hem teorik bilgi hem de pratik beceri kazanmasını hedefleyen eğitim, sağlık alanındaki bilimsel çalışmaların niteliğini arttırmayı ve araştırmacıların akademik süreçlerde daha yetkin hale gelmesini amaçladı. Program sonunda katılımcıların, bilimsel araştırma planlama ve akademik yazım konularında güçlü bir altyapıya sahip olmaları hedeflendi. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın bilim ve eğitime verdiği önem doğrultusunda çalışmalarını sürdüren Kayseri Bilim Merkezi, ’Bilimsel Basamak Eğitimi’ ile akademik gelişimi desteklemeye ve bilimsel üretime katkı sunmaya devam etti.
İzmir Göztepe, ilk devrenin en az gol yiyen takımı oldu Göztepe, Trendyol Süper Lig’in ilk devresinde oynadığı 17 maçta kalesinde yalnızca 9 gol görerek ligin en az gol yiyen takımı oldu. Göztepe, Trendyol Süper Lig’in ilk yarısında sergilediği savunma performansıyla dikkat çekti. İzmir temsilcisi, 17 haftalık periyotta elde ettiği 9 galibiyet, 5 beraberlik ve 3 mağlubiyetle 32 puan topladı ve ilk devreyi 4. sırada tamamladı. Avrupa potasında yer alarak hedeflerine ulaşan sarı-kırmızılı ekip, güçlü savunmasıyla ligin zirvesinde yer alıyor. Stanimir Stoilov yönetimindeki Göztepe, ligin ilk devresinde kalesinde yalnızca 9 gol görerek Süper Lig’in ilk 17 haftalık bölümünde en az gol yiyen takımı oldu. Bu alanda Göztepe’yi, 12 golle lider Galatasaray takip etti. Kalesini en fazla maçta gole kapatan takım Trendyol Süper Lig’in ilk yarısında savunma performansıyla öne çıkan Göztepe, 17 maçın 11’inde gol yemeyerek bu alanda da ligin zirvesinde yer aldı. Rakiplerine adeta gol şansı vermeyen İzmir temsilcisi; Çaykur Rizespor, Karagümrük, Beşiktaş, Başakşehir, Gençlerbirliği, Kasımpaşa, Gaziantep FK ve Samsunspor maçlarını hem kazanıp hem de gol yemeden tamamladı. Sarı-kırmızılılar, galip gelemediği Fenerbahçe, Eyüpspor ve Kocaelispor karşılaşmalarında da kalesini gole kapatmayı başardı. Göztepe’nin bu sezon vazgeçilmezleri arasında yer alan Polonyalı kaleci Mateusz Lis, ortaya koyduğu performansla ön plana çıktı. 28 yaşındaki file bekçisi, 17 maçın tamamında 90 dakika sahada kalarak sarı-kırmızılıların ligin ilk yarısındaki başarısında önemli pay sahibi oldu. Savunmada 6 farklı oyuncu oynadı Trendyol Süper Lig’de sezon boyunca üçlü stoper hattıyla mücadele eden Göztepe, karşılaşmalarının büyük bölümüne bu sistemle çıktı. Sarı-kırmızılı ekip, stoper mevkisinde 6 farklı isme görev verirken; Heliton, Bokele, Godoi, Taha, Furkan Bayır ve Miroshi forma giydi. Bu isimler arasında Heliton, Bokele ve Taha en fazla süre alan oyuncular olurken, joker olarak kullanılan Miroshi ise önemli dakikalar almasına rağmen ağırlıklı olarak orta sahada görev yaptı. Godoi, zaman zaman ilk 11’de yer almasına karşın yaşadığı sakatlıklar nedeniyle forma şansı bulmakta zorlandı. Furkan Bayır ise rotasyonun önemli parçalarından biri oldu.