POLİTİKA - 19 Ocak 2018 Cuma 13:20

Başbakan Yıldırım: "Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden hiçbir oluşum asla müsamahayla karşılanmayacak"

A
A
A
Başbakan Yıldırım: "Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden hiçbir oluşum asla müsamahayla karşılanmayacak"

Başbakan Binali Yıldırım, "Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden hiçbir oluşum asla müsamahayla karşılanmayacak.

Başbakan Binali Yıldırım, "Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden hiçbir oluşum asla müsamahayla karşılanmayacak. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Uluslararası hukuktan da, kendi hukukumuzdan da doğan bir haktır. Bizim amacımız bölgede terör varlığını sona erdirmek" dedi.


Başbakan Yıldırım, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) binasında düzenlenen AFAD Araç Teslim Töreni’ne katıldı. Programda konuşan Yıldırım, AFAD’ın 2009 yılında kurulan genç bir kuruluş olduğunu anımsatarak, AFAD’ın ilk sınavını Van depreminde verdiğini söyledi. Yıldırım, Van depreminde AFAD’ın etin kemiğe bürünmesi ve memleketin her tarafında organize olması gerektiğini gördüklerini belirterek, Van depreminin AFAD’ın ondan sonraki istikametini, yapılanmasını belirleyen önemli bir felaketin başlangıcı olduğunu kaydetti.


Van depreminde hükümetin geçmiş dönemlerdeki acziyeti yaşamadığını vurgulayan Başbakan Yıldırım, "1999 depremini yaşadık, bizatihi içindeydik. Van depreminde de hükümetteydik. İki olayı gözümün önüne getiriyorum, karşılaştırıyorum, muaazzam bir fark var. 1999 Marmara depreminde Ankara 2 gün deprem bölgesiyle irtibat kuramadı. Felaketin boyutu nedir bunu dahi anlayamadı. Anlayamadılar çünkü iletişim ve ulaşım tamamen kesilmişti. Van depreminde İstanbul’da, Haliç Kongre Merkezi’ndeydik. Deprem haberi gelir gelmez hemen Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakandı irtibata geçtik. 4 saat sonra deprem bölgesinde Başbakan ve en az 5 tane Bakan orada hazırdık. Bir önemli fark da bir saniye dahi iletişim kesilmedi. Biz daha önce oralara seyyar istasyonlar kurmuştuk. Sadece Van’a değil Türkiye’nin 25 bölgesine kurmuştuk. Bunlar hemen harekete geçti ve anında bilgilendirme yapıldı. Hatta orada yaşadığım bir olayı da anlatmak istiyorum. Eskiden gelen bir alışkanlıkla muhabirler ilgi çeksin diye abartarak anlatıyor. ’Burada iletişim yok, yollar kapalı’ diyor ekranda da ’canlı yayın’ diye yazıyor. Canlı yayında bunları söyledi. Kendi kendini tekzip eden bir yayın yapıyor. Uyardık onları, ’bakın iletişim yoksa siz bu canlı yayını nasıl yapıyorsunuz?’ dedik. Sonra uyandılar. Orada ne oldu? Yeniden bir Van inşa edildi. Devlet hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı, bir yılda 5 milyarın üzerinde para harcandı. Bir yıl içerisinde 30 bin konut yapıldı. Yıllar önce, daha benim gençlik yıllarımda Varto depreminin konutlarını bizim dönemimizde tamamladılar" diye konuştu.



"99 yeni araç Türkiye’nin çeşitli yerlerine gönderiliyor"


Yıldırım, Türkiye’nin son 15 yılda sadece sınırlarında değil, dünyanın bir çok yerinde de gerekli desteği veren hale geldiğini söyledi. AFAD’ın bugün gücüne yeni bir güç kattığını ifade eden Yıldırım, "Bugün, 99 yeni aracı ülkenin çeşitli yerlerine gönderiyor. Oradaki imkan ve kabiliyetini arttırıyor. Arakanlı Müslümanların orada çektiği çileyi gördük. Orada da AFAD’ı, Kızılay’ı, TİKA’yı, Türkiye’yi, Türk bayrağını, insanlığı gördük. Ülkemiz, bütün yardımlarda milli gelirine kıyasla en fazla yardım yapan, en fazla cömertlik gösteren ülke unvanına sahip. Veren el, alan elden her zaman üstündür. Bu da önemli bir özelliğimizdir. Biz, bunun başka türlü faydasını zaten görüyoruz. Bir mazlum, çaresiz bir insanın duası bazen çok büyük kabiliyetlerle yapamayacağınız işlere karşılık gelir. Onun için biz inancımızdan, ecdadımızdan, geleneklerimizden aldığımız bu yardım etme hasretimizi bundan sonra da arttırarak devam ettireceğiz" şeklinde konuştu.



"Biz, hayatı tehlikede olan insanlara kapıları kapatamayız"


Ülkelerindeki iç karışıklıklardan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilere yapılan yardımların eleştirilmesine ilişkin Yıldırım, "Bazen ileri geri laflar ediliyor. ’3.5 milyon Suriyeliye neden bu kadar para harcıyorsunuz?’ diyorlar. Empati yapmak mecburiyetindeyiz. Biz hayatı tehlikede olan, yerinden, yurdundan kaçmak, bütün hatıralarını geride bırakmak zorunda olan insanlara kapıları kapatamayız. Bizim inancımız da bu yok. Tabii ki bağrımızı açtık, sofralarımıza onları dahil ettik. Bunu asla bir para, hesap, kitap meselesi yapmadık, yapmayız. O insanlar orada işler düzelince gidecek. Hiç kimse memleketinden ayrı sonsuza kadar yaşayamaz" ifadelerini kullandı.


Yıldırım, Fırat Kalkanı Harekatı ile 2 bin kilometrekarelik alanın temizlendiğini, 80 bin kişinin oraya giderek yerleştiğini anımsatarak, "Eğitimlerini alıyorlar, sağlık hizmetlerini alıyorlar, her türlü terör tehdidinden emin bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar. AFAD, Kızılay, TİKA gibi kuruluşlarımızla ulaşılamayan coğrafyalara ulaştık, kimsenin yardım eli uzatmadığı yerlere de yardımlarımızı götürdük. Bu bizim ülkemiz için büyük bir itibardır, büyük bir değerdir" dedi.



"Deprem öldürmez, tedbirsizlik öldürür"


Türkiye’nin depremlerle yaşamaya mecbur olan bir ülke olduğunu kaydeden Yıldırım, şunları söyledi:


"Doğudan batıya, kuzeyden güneye her yer deprem bölgesi. Deprem haritası güncellendi, nerede tehlike var biliyoruz. Bundan sonra eğer depremlerden büyük felaketler olursa ’bunu ne yapalım?’ deme şansımız yok. En azından bundan sonra yapılacak yapılarda bu bilincin yerleşmesi lazım. İlkokuldan başlayıp üniversiteye kadar vatandaşın böyle bir bilince ulaştırılması lazım, eğitilmesi lazım. Aslında deprem öldürmez, tedbirsizlik öldürür. Eğer tedbiriniz yoksa, önceden böyle bir tehlike ile karşılaştığınızda ne yapacağınızı bilmiyorsanız sıkıntı var demektir. Panik nerede olur? Eğer daha önce bu olayın senaryosunu çalışmadıysanız, ne yapacağınızı bütün bu işin paydaşlarıyla defalarca provasını yapmamışsanız panik olur. Panik olunca da elinizde ne kadar imkan olursa olsun bir iş yapamazsınız. Bakıyorsunuz AFAD kimseden bir şey beklemiyor. Bir olay anında bakıyorsunuz herkes organize olup oraya gidiyor. Bu bizim büyük bir başarımız. Kimse ortalıkta bağırmıyor, koşuşturmalar yok. Sistem kurulmuş, herkes ne yapacağını biliyor, birbirleriyle ortak iletişim kanalları var, anında oraya gidiyor. Dolayısıyla vatandaş darda kaldığında devleti yanında bulursa o hükümete güven artar."



"99 tane donanımlı araç bugün teslim ediliyor"


Yıldırım, AFAD’ın önümüzdeki dönemde de afet veya diğer acil müdahale gerektiren durumlarda oluşacak hasarı en aza indirecek çalışmalarına devam edeceğini dile getirerek, "Bu tür çalışmalar bazen arazi şartları kötü olsa dahi yapılmak durumunda. En zor durumlarda dahil acil müdahale için şehiriçi, şehirlerarası ve arazi hizmetlerini kolaylaştıracak taşıtları bugün bir miktar daha hizmete alıyoruz. Burada 8 adet T5 sınıfı minibüs, 80 adet T8 sınıfı pikap teslim ediliyor. Ayrıca savunma için gerekli 11 adet mobil dekontaminasyon aracı da ilgili birimlere ulaştırılıyor. Böylece toplam 99 tane donanımlı araç ihtiyaç halinde hizmet görmek üzere bugün teslim ediliyor. Hayırlı, uğurlu olsun. AFAD’ın Türkiye genelinde de 25 tane lojistik deposu var. Bu depolara şu anda 2 tane daha ilave ediliyor, bunun çalışmaları da yapılıyor. Burada çadırlar, battaniyeler, diğer ihtiyaç olan malzemeler var. Bu iki tane ile birlikte imkan kabiliyeti de daha da arttırılmış olacak" diye konuştu.



"Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden hiçbir oluşum asla müsamahayla karşılanmayacak"


Türkiye’nin zor bir coğrafyada olduğuna dikkat çeken Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"Her bakımdan zorluklarımız var. Sadece afet konusunda değil, terör bakımından da büyük zorluklar yaşıyoruz. Yıllardan beri terörle mücadelemiz devam ediyor. Ama son iki senede teröre karşı savunma değil, taarruz esaslı yaklaşımlarımızdan dolayı ülkenin her köşesinde devlet otoritesi tam anlamıyla sağlanmış durumda. Ama bu yetmez. Çünkü hudutlarımız dışında yeni terör alanları oluşturuluyor. Bunlara karşı da gerekli tedbirleri almamız lazım. Bir yandan sınırlarımızda fiziki güvenlik tedbirlerimiz arttırıyoruz. Bir yandan da sınırlarımız ötesinde saldırılara karşı gerekli karşılığı veriyoruz. Fırat Kalkanı Harekatının esası da budur. Oradan Kilis başta olmak üzere, Gaziantep bölgeye ulaşan tehditlere karşı gerekli operasyonlar yapıldı ve Allah’a şükür orada sıkıntı yaşanmıyor. Benzer şekilde yine güney sınırlarımızın herhangi bir yerinde bu ve buna benzer sınır güvenliğimizi tehdit eden olaylar oluyor. Bunlara da karşılığı aynı şekilde vereceğiz. Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden hiçbir oluşum asla müsamahayla karşılanmayacak. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Uluslararası hukuktan da, kendi hukukumuzdan da doğan bir haktır. Bizim amacımız bölgede terör varlığını sona erdirmek. Zaten yıllardan beri çok acı çeken bölge halkının yeni acılara tekrar maruz kalmasının önüne geçmek. İdlib’de biliyorsunuz rejim güneyden girdi, bir sürü insan kuzeye doğru hareket ediyor. Afrin’de de aynı şekilde sınırlarımıza doğru yönelme var. Bunların tedbirlerini alacağız. Bu konuda da hiçbir tereddüt yok. Kimsenin de bize nasihatte bulunmasına gerek yok. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Sadece vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak gibi bir sorumluluğumuz var."



"Biliyorsunuz yolların kralı yok kuralı var"


Bugünün karne günü olduğunu anımsatan Yıldırım, yaklaşık 18 milyon öğrenci ile 1 milyon öğretmenin tatile girdiğini söyledi. Öğrencilerin tatilde iyi vakit geçirmelerini umduğunu belirten Yıldırım, "Umarım ikinci yarı yıla daha zinde, heyecanlı ve hazır olarak dönmüş olurlar. Öğretmenlerimiz de bu dönemde yoğun bir mesai geçirdiler. Öğretmenlerimize teşekkür ediyorum. Öğretmenlerimiz, yavrularımızı geleceğe hazırlıyor. Fedakarlık içinde bu görevlerini yerine geriyorlar, hatta Doğu ve Güneydoğu’da bu uğurda canlarını veren öğretmenlerimiz var. Şehit öğretmenlerimizi de rahmet ve şükranla anıyorum. Bir çok vatandaşımız tatil dolayısıyla yola çıkacak. Tatile gidenler lütfen kış şartlarını dikkate alarak tedbirli olalım. Biliyorsunuz yolların kralı yok kuralı var. Kurallara uyalım, sevdiklerimizi üzmeyelim" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.