POLİTİKA - 10 Ekim 2023 Salı 20:43

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ABD’ye SİHA tepkisi

A
A
A

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye’de Amerika’nın üslerinin ne işi var? Türkiye’nin bir insansız hava aracını ne yazık ki Amerika düşürüyor. Türkiye, NATO’da ABD’nin ortağı değil mi? Bunu ne ile izah edeceğiz?” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avusturya Başbakanı Karl Nehammer ile ortak basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, Avusturya’da 22 yıl aradan sonra Şansölye düzeyinde gerçekleştirilen ziyaretin tarihi bir nitelik taşıdığını belirterek, "Avusturya Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellenve Sayın Şansölye ile gerçekleştirdiğimiz samimi diyalog Türkiye - Avusturya ilişkilerinde adeta yeni bir dönemin açılmasını sağladı. İlişkilerimizi daha da geliştirme konusunda ortak iradeye sahibiz. Görüşmelerimizde ziyaretlerin devam ettirilmesinin önemine değindik. 1 Ekim günü yaşadığımız terör saldırısı sonrasında Sayın Şansölyenin terörü kınayan ve ülkemize destek beyan eden açıklamaları için bir kez daha Teşekkür ederiz. Terörle mücadelede uluslararası iş birliği ve ortak irade şarttır. Avusturya’da bu minvalde daha yakın iş birliği bekliyoruz. Sayın Şansölye Gazi Meclisimizi ziyaret ederek Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı terör tehdidinin ciddiyetine bizzat şahit oldu” dedi.

 

"Düzensiz göçle mücadelede ülkemizin öncü konumu ve bunun Avrupa’nın güvenliğine sunduğu katkılar herkesin malumudur"

Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeledeki öncü konumu ve bunun Avrupa’nın güvenliğine sunduğu katkıların herkesin malumu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İçişleri Bakanlarımızla ikili görüşmelerinde hem bu alandaki işbirliğini hem de terörle mücadeleyi ele aldılar. Ekonomik ve ticari ilişkilerimiz olumlu bir seyir izliyor. Bu yıl 4 milyar doları beklediğimiz ikili ticaret hacmimizi 5 milyar dolara çıkarma hedefi üzerinde durduk. Mevcut potansiyelimizin bu rakama da kısa sürede ulaşmamızı temin edeceğine inanıyorum. Avusturya’nın Türkiye’ye yaptığı doğrudan yatırımlar 11 milyar dolara yaklaşmıştır. Türkiye’nin de Avusturya’daki doğrudan yatırımları 716 milyon dolardır. Sayın Şansölye’nin bugünkü iş formuna katılarak işin doğrudan temas sağlaması da güzel bir teşvik usulüdür” diye konuştu.

"Avrupa’nın bütünleşmesi ancak Türkiye’nin birliğe tam üyeliği ile tamamlanacaktır"

Türkiye Avusturya ilişkilerinin köklü geçmişi olduğunu hatırlatan Erdoğan, AB üyeliği konusunda önemli mesajlar verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gelecek sene Türkiye ile Avusturya arasındaki Dostluk Anlaşmasının 100’üncü, iş gücü anlaşmasının ise 60’ıncı yıl dönümünün idrak edileceğini belirtti. Erdoğan, “Bu anlamda yıl dönümlerinin laikiyle anılması için gereken çalışmaları müştereken gerçekleştireceğiz. Sayın Şansölye ile görüşmelerimizde Türkiye Avrupa Birliği ilişkileri hakkında da görüş alışverişinde bulunduk. Birlik ve münasebetlerimizi ilerletme noktasında samimi olduğumuz, ülkemizin iradesinin teyit ettiğimiz malumdur. Ancak aynı yaklaşımı Avrupa Birliği tarafında göremiyoruz. Avrupa’nın bütünleşmesi ancak Türkiye’nin birliğe tam üyeliği ile tamamlanacaktır. Bu noktada tam üyelik dışındaki hiçbir alternatifi kabul etmeyeceğimizi özellikle vurguladım" şeklinde konuştu.

"Orta Doğu’ya kalıcı barışın gelebilmesi ancak Filistin -İsrail sorununun nihai bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkündür"

Nehammer ile Orta Doğu’daki ve Rusya Ukrayna Savaşı’ndaki gelişmeleri de ele aldıklarını bildiren Erdoğan şunları söyledi:

"Orta Doğu’ya kalıcı barışın gelebilmesi ancak Filistin -İsrail sorununun nihai bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkündür. 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu konuda geç kaldığımız her gün, maalesef bölgemiz, çatışma, kan ve gözyaşı girdabından kurtulamayacaktır. Bölgede birliğimiz tırmandıracak, daha fazla kan akmasına Yol açacak, sorunları daha da derinleştirecek her türlü adımdan imtina edilmesi şart. Bu amaçla dün bir dizi telefon gelişmesi gerçekleştirdim. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas İsrail Herzog, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Katar Emiri El Sani, Lübnan Başbakanı Mikati, Malezya Başbakanı Enver İbrahim ile bölgedeki son durumu ve gelişmeleri ele aldım" dedi.

"Putin ve Guterres ile bir görüşmem olacak"

Bugün Rusya Federasyonu Başkanı Putin’le de görüşeceğini açıklayan Erdoğan, "Bu süreçte yine Guterres ile bir görüşmem olacak. Ve bu görüşmeleri Körfez Ülkeleri dahil genişleterek, geliştirerek devam ettireceğiz. Adil bir barışın kaybedeni olmaz düsturuyla bölgede etkili tüm aktörlerin barışın tesisi için sorumluluk almaya çağırıyoruz. Ateşe benzin dökmenin hele hele de sivilleri ve sivil yerleşim yer hedef almanın kimseye bir faydası olmaz. Gazzeli kardeşlerimiz iki gündür çok ağır bombalamaya maruz olur. Gazze halkının yaşadığı trajedinin hafifletilmesi ve insani yardımları bölgeye ulaştırılması noktasında da çalışmalarımız sürüyor” dedi.

"Türkiye çatışmaların bir an önce durması ve gerilimin azaltılması için elinden geleni yapacaktır"

Türkiye’nin Filistin- İsrail arasındaki çatışmaların bir an önce durması ve gerilimin azaltılması için elinden geleni yapacağına vurgu yapan Erdoğan, "Ukrayna’da savaşın sonlandırılması için diplomasinin ve müzakerenin öneminin altını çizdim. Karadeniz tahıl girişiminin yeniden canlandırılmasına yönelik bugüne kadarki çalışmalarımıza dair bilgiler verdim. İkili ve bölgesel konular hakkındaki işbirliğimizin önemini ve yakın diyalog sürdürme konusundaki karşılıklı olarak vurguladık. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken bugünkü görüşmelerimizin, ülkelerimiz ve bölgemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum” diye konuştu.

"Amerika’nın uçak gemisinin İsrail’de ne işi var?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan bölgede yaşananların adil şekilde değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Şimdi kararlarımızı verirken adil karar vermemiz gerekiyor. Özellikle de burada olaya sadece Hamas olarak bakarsak bu adil olmaz. Hamas’ın kaybı nedir? İsrail’in kaybı nedir? buna baktığımız zaman ortada ciddi bir kayıp. Sadece Hamas’ın son aldığım benim bilgiler 750 civarında ölüm 2 bin civarında yaralı var. Tabii bugünkü rakamları henüz alamadık. Ama bunun karşısında tabii İsrail tarafında da yine ölümler, yaralılar, vesaire var. Fakat buraya nasıl geldik. Bu bir gündem oldu. Yıllardır bu işin ne yazık ki bir bedeli oldu. Ve yıllardır buralarda sürekli olarak bu ölümlerle karşı karşıya kalındı. Bakın şu anda Gazze’ye su verilmiyor. Hani insan hakları? Elektrik yok. Verilmiyor. İnsan Hakları, Evrensel Beyannamesinde siz suyu kesemezsiniz. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde siz elektriği kesemezsiniz. Şu anda düşünebiliyor musunuz, Gazze’de acaba hastaneler ne durumda? Çalışıyor mu, maalesef. Acımasızca ibadethaneler, hastaneler hepsi vuruluyor. İşte bunlar yapılırken kimse bir şey söylemiyor. Belki ikili görüşmemizde değerli dostuma şunu da söyledim. Amerika uçak gemisini İsrail’e gönderiyor. Amerika’nın uçak gemisinin İsrail’de ne işi var? Ne yapmaya geliyor? Ve buraya gelen uçak gemisinin etrafında için botlarıyla, uçak gemisindeki uçaklarıyla ne yapacak? Orada tüm artık Gazze’yi etrafını vurarak, indirerek çok ciddi katliamlara adım atacak” dedi.

"İnsansız hava aracını Amerika düşürürken bu Türkiye şu anda NATO’da Amerika’nın ortağı değil mi"

ABD’nin Suriye’de bulunan üsleri ile ilgili de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda ben burada bir şeyi açıklamak zorundayım. Bakın bir Suriye’de bugün 20nin üzerinde Amerika’nın üssü var. Suriye’de Amerika’nın üslerinin ne işi var. Bu üslerle ne yapılıyor. 23 üs ve bütün bunları da bir değerlendirmek gerekmiyor mu? Ama Türkiye’nin bir insansız hava aracını ne yazık ki Amerika düşürüyor. İnsansız hava aracını Amerika düşürürken bu Türkiye şu anda NATO’da Amerika’nın ortağı değil mi, beraber değil mi ve bunu neyle izah edeceğiz. Bunu neyle değerlendireceğiz? İşimize geldiği zaman ortak işimize geldiği zaman bütün terör örgütlerini maalesef Amerika şu anda eğitiyor. Yetiştiriyor, silahlandırıyor ve bunlarla da maalesef yine Suriye’de olsun bu bölgede olsun, Ortadoğu’da olsun, buraları kan gölüne dönüştürüyor. Bunları da görelim ve adil bir dünya mümkün diye kitabımı ben zaten değerli dostuma da hediye ettim. Bu adil dünyayı kurmamız lazım. Başka çaremiz yok. Bu endişemiz, bizim çok çok büyük durumda. Bir haftada, 15 günde bu işin biteceği kanaatinde değilim. Çalışmalarımızı onun için sürdürüyoruz. Bölge liderleri ile dünya liderleriyle bu görüşmeleri yapıyoruz. Bu görüşmeleri yapmak suretiyle nasıl ara buluculuk yaparız, nasıl acaba bu savaşı durdururuz bunun gayreti içindeyiz. Temennimiz o ki bir an önce savaşı durduralım, bölge sükûnete suhulete yeniden kavuşsun” açıklamasını yaptı.

"Türkiye ile yoğun bir ekonomik iş birliği yapmak istiyoruz"

Türkiye ile önemli işbirlikleri yapmak istediklerini belirten Avusturya Başbakanı Karl Nehammer ise şunları söyledi:

"Misafirperverliğiniz için teşekkür ederim. Bugün güvene dayalı görüşmeler yaptık, çalışmalar yaptık. Sayın Cumhurbaşkanının açık konuşmasını çok iyi buldum. Biz arkadaşız, partneriz. Arkadaşların böyle dürüst konuşması gerekiyor. İnandığım bir şey var. Ekonomik ilişkilerde ilerleme sağlayabiliriz. Kanaatimce AB tarafından her seferinde değiştiren senaryoların ortaya konuşması pek uygun değil. Benim bu ziyaretimde bir işaret. Biz Türkiye ile yoğun bir ekonomik iş birliği yapmak istiyoruz. Göç konusu var. Milyonlarca mülteci var Türkiye’de. Burada kabul edildiler. Burada kendilerine bakılıyor. AB ile Türkiye arasındaki anlaşmanın sürdürülmesi önemli. Türkiye açısından daha fazla esneklik olması gerekiyor. İnsan kaçakçılığı göçmen kaçaklığı konusunu ele aldık. Avusturya, deprem meydana geldiğinde askerlini göndererek yardımcı olmaya çalıştı. Dostların zor günlerde yan yana olması gerekiyor. Bu da dostluğun emaresi. Bugün çok etkilendiğim bir şey var. O da aramızdaki iş birliği potansiyeli. Türkiye’deki sanayinin geldiği seviye konusunda beni çok şaşırttı bakanınız. Elektrikli arabalar artık üretiliyor. Yenilikçi bir teknoloji. Bu da bizi bağlıyor. 5 milyar dolarlık hedefi dile getirdik ancak bu hedefi aşma niyetimiz de bulunmaktadır. Bugün tespit ettiğim başka bir şey daha var. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırılarında savaşın sona ermesi için Cumhurbaşkanı elinden geleni yapıyor. Çoğu insanın hiç düşünmediği bir şey var. Türkiye’nin başardığı bir şey var. O da yeşil mutabakat. Tahıl Ukrayna’dan çıkarılması ve dünyaya dağıtılması çok önemli. Buradan hareketle Türkiye’nin güvenilir müttefik olduğunu gösterir. Terör saldırısı sonrasında iki bakanlık arasında bilgi alışverişi yapıldı. Terör örgütlerinin bertaraf edilmesi konusunda iş birliği içindeyiz. Tabii ki de farklı düşündüğümüz konular da var. Hamas’ın saldırısını kınıyoruz. En şiddetli şekilde kınıyoruz. Terör her zaman insanlara acı getirir. Arka planda da her şeyi yapmak gerekir. Hemen irtibat kurdunuz. Bu yangının daha fazla yayılmasını engellemek için her şeyi yapmak gerekiyor. Esirler var. Henüz tam belli olmasa da Avusturya vatandaşları da rehin olarak tutuluyor. Filistin otoriteleri için ciddi maddi destekte bulunduğunu söyledi. Bu paraların terör amaçlı kullanılmasına dair şüphelerimiz var. Finansman türünü ve şeklini yeniden gözden geçirmek istiyoruz. Filistin halkını acısı var. Onun da hafifletilmesi gerekiyor. Gördüğünüz gibi çok fazla konumuz var.”

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Bursa Bursaspor sahasında Aliağa FK ile golsüz berabere kaldı TFF 2. Lig Kırmızı Grup 17. hafta maçında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda konuk ettiği Aliağa FK ile 0-0 berabere kaldı. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’un 17. haftasında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda Aliağa FK’yı konuk etti. İlk yarının kapanış niteliği taşıyan karşılaşmada iki ekip te yakaladığı fırsatları değerlendiremezken, mücadele golsüz eşitlikle sona erdi. Karşılaşmaya kontrollü başlayan iki takım, ilk yarıda zaman zaman etkili ataklar geliştirdi. Bursaspor, özellikle kanatlardan bulduğu pozisyonlarla gole yaklaşsa da kaleci Ahmet Pekgöz ve Aliağa savunması kritik anlarda gole izin vermedi. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıda tempo yükseldi İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlayan Bursaspor, oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı. Yeşil-beyazlı ekip, İlhan Depe, Hamza Gür ve Musa Çağıran ile net gol pozisyonları yakaladı ancak bu fırsatları değerlendiremedi. Konuk ekip Aliağa FK da özellikle son bölümde etkili oldu. Ahmet İlhan Özek’in ortasında Harun Kavaklıdere’nin vuruşunda savunmaya çarpan top kornere giderken, mücadeledeki en net pozisyonlardan biri kaçtı. Karşılaşmanın sonuna eklenen 7 dakikalık uzatma bölümünde de skor değişmezken, mücadele 0-0 eşitlikle tamamlandı. Kadrolar Bursaspor: Anıl Atağ, Ertuğrul Ersoy, Hamza Gür, Muhammet Demir, Hakkı Türker, Alperen Babacan, Murat Akyüz, Barış Gök, Ertuğrul İdris Furat, Ali Kerim Yıldız, Ahmet Hakan Atış, Muhammet Zeki Dursun Aliağa FK: Ahmet Pekgöz, Oktay Kancı, Hasan Kılıç, Mertcan Akıkgöz, Ahmet İlhan Özek, Harun Kavaklıdere, Oğuzhan Yıldırım, Göktuğ Yılmaz, Necati Özdemir, Erhan Kartal, Yusuf Erdem Gümüş
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.