POLİTİKA - 10 Mayıs 2024 Cuma 13:12

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan anayasa mesajı

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan anayasa mesajı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Siyaset kurumunun ekonomik ve sosyal sorunları öne sürerek sivil anayasa ihtiyacını gündemden düşürmek istemesini doğru bulmuyoruz. Biz, milletimizin beklentileri çerçevesinde üzerimize düşen yapıcı rolü oynamaya devam edeceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay Konferans Salonu’nda düzenlenen İdari Yargı Günü ve Danıştay’ın 156. kuruluş yıldönümü töreninde konuştu. 4 yıllık görev süresinin ardından Danıştay Başkanlığı'na tekrar seçilen Zeki Yiğit'i kutlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevladan kendisine üstün muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Şura-yı Devlet'ten bu yana 156 yıldır Danıştay çatısı altında görev yapan tüm hakimlerimizi ve personelimizi şükranla yad ediyorum. Görev sürelerini başarıyla tamamlayan Danıştay mensuplarına kıymetli hizmetlerinden dolayı ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Devlet geleneğimizdeki devamlılığın simgelerinden olan Danıştay, Türkiye Cumhuriyeti'nin kökü mazide olan atide bir devlet olduğunu gösteriyor” dedi.

Bir buçuk asrı aşan tarihiyle Danıştay’ın hem ecdat yadigarı hem de gelecek nesillere bırakılması gereken bir emanet olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”İnşallah bu emanete hakkıyla sahip çıkmaya devam devam edeceğiz. Hukuk devletinin en temel ilkelerinden biri olan idarenin yargısal denetimidir. Bu ilkenin hayata geçmesi ancak idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olmasına bağlıdır. Bu misyonun ülkemizdeki temsilcisi de Danıştay'dır. Danıştay'ımız, idarenin yargı yoluyla denetlenmesinin yanı sıra kamu ile vatandaş arasındaki ihtilafların çözümünde de nihai karar vericidir. Kararlarıyla alt derece mahkemelerine rehberlik eden Danıştay, anayasa ve yasaların uygulanmasını da garanti ediyor. Yüksek mahkemelerimizin her biri kendi görev alanları içerisinde adaletin en iyi hızlı ve etkin şekilde tecellisi için çalışıyor. Türk milleti adına karar verme onurunu ve mesuliyetini taşıyan yargı organlarımızın her biri ülkemizde huzurun, güvenliğin, kalkınmanın, demokrasinin ve sosyal barışın muhafazasının teminatıdır. Bu konuda en küçük bir şüphe, en küçük bir tartışma yoktur. Makamlarımızdan ve unvanlarımızdan öte 85 milyonun bir ferdi olarak hepimiz şu gerçeğe yürekten inanıyoruz. Nasıl geç gelen adalet adalet değilse, topluma güven veren ve erişilebilir adalet sistemi de bekamızın güvencesidir” ifadelerini kullandı.

Devletin adaletle hükmettiği, adalet dağıttığı, adaletin tecellisini sağladığı müddetçe güçlü ve dimdik ayakta olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adaletin olmadığı yerde huzur olmaz, refah olmaz. Milleti bir arada tutan bağ zayıflamaya başlar. Bunun için adli ve idari yargı fark etmeksizin adliyenin kapısını adaletin kapısı haline getirdiğimiz ölçüde geleceğimize güvenle bakabileceğimize inanıyorum. Burada şu hususu ifade etmek durumundayım. Biz adalete büyük önem veren ama aynı zamanda yakın tarihinde pek çok adaletsizliğe şahitlik etmek zorunda kalan bir milletiz. Adaletsizlik duygusunun insanımızın gönül dünyasında nasıl kırılmaya yol açabileceğini demokrasi mücadelemiz boyunca bizzat yaşadık, gördük. 27 Mayıs darbecilerinin gerçek bir mahkemeden ziyade kötü bir tiyatroyu andıran Yassıada'da işledikleri hukuk katliamlarını unutmuyoruz. Rahmetli Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın idamı, üzerinden geçen 63 yıla rağmen milletimizin kalbinde bir yara olarak halen kanıyor” dedi.

Türkiye tarihinde demokrasiye zarar veren olayların etkisinin halen devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “12 Eylül dikta rejiminin güya adaleti tesis maksadıyla bir sağdan, bir soldan darağacına gönderdiği gençlerin acısı hiç dinmedi. 28 Şubat döneminde adeta koro halinde darbecilere alkış tutanların hukuk sistemine verdikleri zararın telafisi yıllar aldı. 17-25 Aralık yargı-emniyet girişiminin faillerinin sebep oldukları sıkıntıların hala yükünü çekiyoruz. 15 Temmuz'da ödediğimiz ağır bedeller ise ortadadır. Bir gecede 253 insanımızı şehit verdiğimiz bu ihanetin merkezinde sadece eli silah tutanlar değil, üniformalı ve cübbeli örgüt militanları da vardı. Şayet darbeci alçaklar başarılı olsalardı Yassıadalar kuracaklar, kan dökecekler, yeni hukuk cinayetleri işleyeceklerdi. Tüm bu acı örneklerin bize gösterdiği gerçek şudur; adalet sistemimiz bir dönem darbecilerin, bir dönem kendini milletten üstün gören oligarşik yapıların, bir dönem de FETÖ ihanet çetesinin sultasına ve saldırılarına maruz kalmıştır. Yargının üzerine vesayetin veya paralel odakların gölgesinin düştüğü bu dönemler sona erse de toplumdaki etkileri uzun süre devam etmiştir. Son yıllarda bu mahfillere yazılı, görsel, dijital mecralarıyla medyanın ve sosyal medyanın eklendiği görülüyor” ifadelerini kullandı.
Medyanın ve sosyal medyanın millet namına denetim vazifesi üstlenmesinin demokrasi için bir kazanç olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Ama bu hakim cübbesi giyip, mahkeme kurup sağa sola yargı dağıtma boyutuna asla varmamalıdır. Yargıyı yönlendirme, yargı mercilerimizi baskı altına alma, istemedikleri karar çıkması halinde hukukçularımızı hedefe koyma her geçen gün daha sık karşılaştığımız tehditlerden biri haline ne yazık ki dönüşüyor. Sosyal medyadaki acımasız linç kültürünün mağdur ettiği kesimlerin en başında maalesef yargı organlarımız ve mensuplarımız geliyor. Çok önemli, çok hassas ve mesuliyeti hakikaten ağır bir görevi icra eden yüksek yargı üyelerimiz, hakimlerimiz, savcılarımız ne yazık ki zaman zaman eleştiri sınırlarını aşan haksız ithamlara muhatap oluyor. Öncelikle şunu çok net söylemek isterim. Siyaset kurumu nasıl layüsel değilse, yargı da eleştirilemez değil. Yargının kararlarını beğenmeyebilir, itiraz edebilir, hoşnutsuzluğumuzu açıkça dile getirebiliriz. Buna kimse engel olamaz, olmamalıdır. Terörü övmediği, şiddeti teşvik etmediği ve hakarete varmadığı sürece insanlar fikirlerini farklı mecralarda özgürce yazabilir, paylaşabilir” açıklamasını yaptı.

"Güçlü, tarafsız, bağımsız iyi ve seri işleyen bir adalet sistemi evlatlarımıza bırakabileceğimiz en kıymetli mirastır"

Millet adına kamu gücünü kullananların belli sınırlar içinde bu sert tepkilere tahammül etmesi, mazur ve meşru görmesinin beklendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fakat yargının toptancı bir anlayışla kurumsal olarak yıpratılmasını, yargı organlarımıza ve mensuplarımıza çamur atılmasını asla kabul edemeyiz. Hukukun kendi mecrasında ilerlemesi tesellisine giden en hayırlı, en kestirme yoludur. Adli ve idari davaları hukukun meselesi olmaktan çıkartıp siyasallaştırmak, sonuç ne olursa olsun toplumdaki adalet duygusuna gölge düşürecektir. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Herkes yargıya yardımcı olmalı, işini kolaylaştırmalı, adaletin eksiksiz ve gecikmeksizin tecellisine katkı sağlamalıdır. Buradan tüm milletime şu samimi çağrıyı yapmak istiyorum; güçlü, tarafsız, bağımsız iyi ve seri işleyen bir adalet sistemi evlatlarımıza bırakabileceğimiz en kıymetli mirastır. Şayet bu konuda eksik varsa tamamlamak, sorun varsa çözmek, tıkanıklık varsa gidermek 85 milyon olarak hepimizin müşterek görevidir” diye konuştu.

Yargının yasama ve yürütmeye müdahalesi nasıl yanlışsa, yargının siyasi tartışmaların içine çekilmesinin de o denli hatalı olduğunu dile getiren Erdoğan şunları söyledi:

“İktidarı ve muhalefetiyle, basını ve sivil toplumuyla hep birlikte yargımızın her türlü taassuptan, menfaat eksenli gruplaşmadan ve ideolojik kamplaşmadan uzak durmasını temin etmemiz gerekiyor. Milletin maslahatı ve ülkenin selameti yerine belli zümrenin menfaatini gözeten dar kadrocu anlayışların adalet teşkilatı dahil devlet kurumlarında yuvalanmasına izin vermeyeceğiz. Bu konuda hepimizin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi şarttır. Adalet terazisini ellerinde tutan hukukçularımızın da medya, sosyal medya, günlük hayattaki duruşlarıyla bu sürece olumlu katkı sunması önemlidir. Bunu başardığımızda çok daha iyi bir konumda olacağımıza inanıyorum.”
Son 21 yılda idari yargının ve Danıştay'ın güçlendirilmesi yönünde pek çok adım attıklarını belirten Erdoğan, ”Danıştay'ın üye sayıları arttırıldı. Hakim ihtiyacı giderildi. Yüksek mahkememizin yardımcı personel sorunu çözüldü. 2002 yılında 146 olan mahkeme sayısını 221’e yükselttik. Geçtiğimiz günlerde 44 ilave idare ve vergi mahkemesi daha ihdas ettik. Ayrıca idari yargı istinaf mahkemelerine 10 ilave idari dava dairesi kurduk. Hakim ve mahkeme sayısını artırarak bu çalışmaları devam ettireceğiz. İdari yargıda istinaf kanun yolunu 2016 yılında 7 bölgede faaliyete geçirdik. Bu 2020 yılında 8’e, 2021 yılında 9’a çıkardık. Bölge idare mahkemelerinin kuruluş aşamasında 42 idari dava dairesi ve 20 vergi dava dairesi olmak üzere toplam 62 daire varken, bugün bu sayı 64’ü idari, 26’sı vergi olmak üzere 90’a ulaştı. Böylece Danıştay'ın iş yükü azaldı. Vatandaşların hukuki güvencesi arttı. Uyuşmazlıkların daha etkin yargılamayla daha hızlı çözülmesi sağlandı. İdari yargıda görev yapan hakim sayısını süreç içerisinde ihtiyaca cevap verecek şekilde 2 bin 266’ya yükselttik. İdari yargı mahkemelerimiz ve Danıştay'ımız yoğun iş yüküne rağmen kendi görev alanında adalet hizmetlerini başarıyla yürütüyor” dedi.

"2010 yılında anayasadaki hak aramayı engelleyen bütün hükümleri kaldırdık”

İlk derece ve istinaf mahkemelerinde 338 bin 611, Danıştay’da ise 114 bin 224 derdest dosya bulunduğunu, 2023 yılında toplam 860 bin 494 dosyanın karara bağlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:
“2009 yılından başlayarak yüksek mahkemelerimizin tamamının modern hizmet binası ihtiyacını karşıladık. Tam 36 yıl boyunca Sıhhiye'de hizmet veren Danıştay'ımız, 2012 yılında şimdiki binasına kavuştu. Geçtiğimiz yıl Danıştay'ımıza yeni bir sosyal tesis kazandırdık. İdari yargılamaların daha hızlı sonuçlandırılması ve vatandaşlarımızın hukukunun daha iyi korunması için önemli mevzuat değişiklikleri yaptık. İhtiyaçlar çerçevesinde İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda, 20’den fazla Danıştay kanununda da 16 defa değişiklik oldu. Bilgi edinme hakkı kanununun çıkarılması vatandaşı idare karşısında güçlendiren reformlardan biri olmuştur. Bilgi edinme hakkı 2010 yılında anayasal güvenceye alınmıştır. Ayrıca 2010 yılında anayasadaki hak aramayı engelleyen bütün hükümleri kaldırdık.”

2016 senesinde Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nu kurduklarını hatırlatan Erdoğan, ”2021 yılında 4. yargı paketiyle idari makamlara yapılan başvurulara idare tarafından verilecek cevap süresini 60 günden 30 güne indirdik. Ayrıca idari yargı mercileri tarafından verilen nihai kararların gerekçesiyle birlikte en geç 30 gün içinde yazılması yönünde düzenlemeye gittik. 6 Şubat asrın felaketi sonrasında deprem bölgesindeki idari yargı faaliyetlerinin aksamaması için gerekli tüm tedbirler alınmıştır. Burada saydıklarımızın dışında vatandaşı idare karşısında idari yargının işleyişini hızlandıran, yargı mensuplarımızın hak ve imkanlarını arttıran daha pek çok düzenlemeyi son 21 yılda hayata geçirdik. Her biri sessiz devrim niteliğindeki bütün bu reform hamlelerinde gayemiz demokratik hukuk devleti ilkesinin tüm unsurlarıyla ülkemizde hakim kılınmasıydı. Bu hedefe tam olarak ulaştığımızı henüz söyleyemiyoruz. Ama hedefimize çok yaklaştığımızı da kimse inkar edemez. Önümüzde kalan yolu inşallah yılmadan, yorulmadan kararlılıkla yürüyeceğiz. Tüm engelleri aşarak kat ettiğimiz mesafenin bize cesaret aşıladığını özellikle vurgulamak istiyorum” ifadelerini kullandı.

"Cumhuriyetimizin 100. yılının darbe ürünü bir anayasayla karşılanmış ve geçirilmiş olmasını Türkiye demokrasisine yakıştıramıyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Yaptıklarımızın ve yapamadıklarımızın ışığında reform irademizi halen diri tutuyoruz. Bir gerçeğin gayet iyi farkındayız. Türkiye istikbalini ancak daha fazla demokrasi, daha fazla ekonomik refah ve bunlara paralel olarak daha fazla güvenlik üzerine inşa edebilir. Güvenlik güçlü bir demokrasinin teminatıyken, demokrasi de güvenliğin dayanağıdır. Biz son 21 yılda millete hizmet yolunda gerçekten bedel ödemiş, nice badireler atlatmış bir iktidarız. Türkiye'yi tarihinin en büyük demokrasi, kalkınma ve hukuk atılımlarıyla yine biz buluşturduk. Fakat buna rağmen ülkemize siviller tarafından hazırlanmış yeni bir anayasa kazandıramadık. Yeni ve sivil anayasa teklifimizin içerisinde işte bu anlayış vardır. Cumhuriyetimizin 100. yılının darbe ürünü bir anayasayla karşılanmış ve geçirilmiş olmasını Türkiye demokrasisine yakıştıramıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yeni anayasa ile ilgili değerlendirmede bulunan Erdoğan, ”Bu eksikliğin yine milli irade eliyle giderilmesi, demokrasimizin gücüne güç katacak. Türk siyasetinde yeni bir kilometre taşı olacaktır. Siyaset kurumunun ekonomik ve sosyal sorunları öne sürerek sivil anayasa ihtiyacını gündemden düşürmek istemesini doğru bulmuyoruz. Yeni anayasanın sihirli değnek gibi dokununca sorunlarımızı bir anda ortadan kaldırmayacağını elbette biliyoruz. Yeni anayasa sivil siyasetin alanını genişleterek, ekonomiden sosyal hayata ülkemizin meselelerinin çözümünü daha da hızlandıracaktır. Siyasetteki yumuşamayla birlikte farklı siyasi partiler arasındaki istişari görüşmelerin yoğunlaşması bu bakımdan önemli bir fırsat teşkil ediyor. Türk siyasetinin bu fırsatı ülkemiz, milletimiz ve demokrasimiz adına kalıcı bir kazanca dönüştürmesini ümit ediyoruz. Biz milletimizin beklentileri çerçevesinde üzerimize düşen yapıcı rolü oynamaya devam edeceğiz” diye konuştu. 

Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Altınordu yeni transferi Emre Aydınel’i açıkladı TFF 2. Lig’de bu sezon iddialı kadro kurma çalışmalarına hız veren Altınordu, Alman ekiplerinden Wiedenbrück takımında forma giyen Emre Aydınel ile üç yılık sözleşme imzaladı. Hafta başında Olcay Şahan’ı takımın başına getiren İzmir ekibi, sonrasında gurbetçi oyuncu Hüseyin Bulut’u transfer ettiğini açıklamıştı. Kırmızı-lacivertli takım, yine bir başka gurbetçi oyuncu Emre Aydınel ile resmi sözleşme imzaladığını duyurdu. 24 yaşındaki oyuncu, 2019 Avrupa U19 Şampiyonası’nda U19 Milli Takımı ile 5 maça çıkıp 1 gol katkısı sağladı. Emre Aydınel: “Altınordu’nun üst lige çıkması için elimizden gelen her şeyi yapacağız” Altınordu’nun kendisi için çok iyi bir fırsat olduğunu dile getiren Emre Aydınel, “Tesislerimizi gezdim. Muhteşem bir yer. Avrupa’nın bir çok kulübünde böyle tesisler ve imkanlar görmedim. Başkanımız Seyit Mehmet Özkan ve yöneticilerimize bana böyle bir fırsat verdikleri için teşekkür ederim. Altınordu’nun bir üst lige çıkması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Yeni sezon hepimize hayır olsun” dedi. Murat Korkmaz: “Transferlerimiz devam edecek” İmza töreninde açıklamalarda bulunan A Takım Sportif Direktörü Murat Korkmaz da “Emre Aydınel, 6 sezon Borussia Dortmund alt yapısında oynadı. O dönemde de oldukça başarılı bir grafik çizip 97 gol atmıştı. Daha önce açıklamış olduğumuz Hüseyin Bulut ile Borussia Dortmund takımında 4 yıl beraber oynadılar. Yine bir başka transferimiz Bahattin Karahan ile SC Wiedenbrück’de 2 sezon beraber oynadılar. Transfer ettiğimiz oyuncuların birbirlerini tanıması tabiki önemli. Onların uyum sürecini azaltmış oluyoruz. Kendi Öz Kaynak Sistemi oyuncularımızla da uyum sürecini kısa sürede atlatıp iyi bir takım olacağız” diye konuştu. Korkmaz, transfer çalışmalarının sürdüğünü ve önümüzdeki günlerde de anlaştıkları oyuncuları açıklamaya devam edeceklerini sözlerine ekledi. Arda Yılmaz’a turnuvanın en iyi kalecisi ödülü Öte yandan Altınordu U16/15 Takımı oyuncularından kaleci Arda Yılmaz, Rusya’da gerçekleştirilen Kazachenok Turnuvası’nda En İyi Kaleci Ödülü aldı. Liglerin sona ermesinin ardından Altınordu’nun gençleri, St. Petersburg’da Rusya ekibi Zenit, Kazakistan ekibi Kairat Almaty, Sırbistan ekibi Kızılyıldız, İran ekibi Sepahan ve Belarus U16 Milli Takımları ile turnuvada karşılaştı. 3 gün süren turnuvaların bitiminde Altınordu U16/15 Takımı oyuncusu, Turnuvanın En İyi Kalecisi ödülüne layık görüldü. Diğer yandan Altınordu’nun U16/15 Takımı oyuncularından Arda Yılmaz ve Mustafa Serhan Kök, U16 Milli Takımının İsviçre ile oynayacağı özel maçların kadrosuna davet edildi.
İstanbul Avcılar Filistin için tek yürek Avcılar Belediyesi Meclis Üyeleri, Başkan Utku Caner Çaykara önderliğinde İsrail’in Rafah’ta sivillere yönelik düzenlediği son hava saldırılarından sonra derinleşen insani krize dikkat çekmek ve Filistin’e destek vermek için Meclis’te ortak eylem düzenledi. Belediye Meclisi Haziran ayı 1. birleşiminde bütün meclis üyeleri, parti ve grup gözetmeksizin toplantıya üzerinde Filistin bayrağı bulunan ve #AllEyesOnRafah yazan tişörtle katıldı. Toplantı, Filistin’de İsrail saldırılarıyla katledilen siviller için saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşunun ardından Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, CHP Grup Başkan Vekili Ali Yıldırım ve AK Parti Grup Başkan Vekili Sadık Pehlivan düzenlenen saldırılarla ilgili birer konuşma yaptı. Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara’nın önerisi ile CHP ve AK Parti Meclis üyeleri, haziran ayı huzur haklarını Filistin halkı için bağışladı. "Her zaman barışın, adaletin ve insan haklarının savunucusu olacağız" Her zaman barışın, adaletin ve insan haklarının savunucusu olacaklarını söyleyen Belediye Başkanı Çaykara, “Orantısız ve ölçüsüz bombalanan, yok edilmeye çalışılan Filistin halkının yanındayız. Güvenli alan olarak işaret edilen bir çadırkente sığınmış çaresiz insanların, bombalanan sivillerin maruz kaldığı bu yıkıcı şiddet asla kabul edilemez. Her gün yağan tonlarca bombanın ateşi altında kalan bu halkın acısını ve çaresizliğini kalbimizde hissediyoruz. Çocukların katledilen bedenlerine, annelerin iç yakan çaresizliğine, babaların acısına şahitlik etmek dahi kalplerimizde, vicdanımızda büyük bir sızı bırakıyor. Gazze’ye, Refah’a düşen her bomba yalnızca çaresiz sivilleri değil, aynı zamanda dünya barışını, insanlık onurumuzu da hedef alıyor. Refah’da yaşanan bu ağır trajediyi durdurmak için tüm dünya halkları olarak sesimizi yükseltmek, tepkimizi göstermek zorundayız. Gazze’de tüm insanlığın ortak vicdanını yaralayan katliamın son bulması, adaletin tesis edilmesi en büyük temennimizdir. İnsanlığın vicdanı olarak her zaman barışın, adaletin ve insan haklarının savunucusu olacağız. Tekrardan yaşamlarını yitirenlere Allah’tan rahmet diliyorum ve bu katliamın son olmasını diliyorum” dedi. "Vahşetin biran önce son bulmasını diliyoruz" CHP Grup Başkan Vekili Ali Yıldırım da mecliste yaptığı konuşmada, “Hepimizin içini yaralayan, dünyanın dikkat çektiği o kadar da sessiz kaldığı katliamdan bahsetmek istiyorum. Filistin’de şu anda birçok çocuk dünyanın gözü önünde anasız babasız bırakılıyor. İsrail’in bu vahşi katliamını kınıyoruz. Bugün BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi göz göre göre çiğnendiği yer Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarıdır. Bizlerin görevi insani olmaktır. Katledilen bebeklerin, feryat eden kadınların, çaresiz babaların acısını iliklerimize kadar yaşayıp empati yapmalıyız” diyerek Filistin’de vahşetin bir an önce son bulmasını dilediklerini belirtti. "Adalet, barış ve insan hakları hepimizin ortak değerleridir" AK Parti Grup Başkanvekili Sadık Pehlivan da konuşmasında, “İsrail’in Filistin halkına karşı uyguladığı zulüm dünyanın gözü önünde cereyan eden bir insanlık dramıdır. Bu zulümler yıllardır süregelen bir işgalin ve baskının en acımasız örneklerini sergilemektedir. Filistin halkı topraklarında barış ve özgürlük içerisinde yaşama hakkından mahrum bırakılmış, insan hakları ihlal edilmiştir. Kadınlar, yaşlılar, çocuklar, yani savunmasız insanlar Filistin’de hedef alınmıştır. Evlerinden yurtlarından zorla çıkartılmışlardır. Bizler barıştan yana olan, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunan bireyler olarak bu zulme karşı sesimizi yükseltmek, adaletin yerini bulması için çalışmak hepimizin görevleri arasındadır. Adalet, barış ve insan hakları hepimizin ortak değerleridir. Bu değerler uğruna mücadele etmek sadece devletlerin değil, her bireyin sorumluluğu altındadır. Filistin halkının acılarını bizler paylaşıyoruz, onlara sabır diliyoruz” dedi.
Tokat Turhal’da taş kırma eleme tesisi sezonu kurban kesimiyle açıldı Turhal Belediye Başkanı Mehmet Erdem Ural, belediyeye ait taş kırma eleme tesisinin sezon açılışını kurban kesimiyle gerçekleştirdi. Turhal Belediye Başkanı Mehmet Erdem Ural, belediyeye ait taş kırma eleme tesisinin sezon açılışını kurban kesimi ile gerçekleştirdi. Belediye hizmetlerinde kullanılan parke, bordür taşları ve asfalt altyapısında kullanılan taşların öğütüldüğü bu önemli merkez, yeni sezona hazır hale getirildi. Başkan Ural, açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Belediyemizin gerçekleştirdiği faaliyetlerde kullandığımız parke taşı, bordür ve asfalt gibi önemli malzemeleri kendi bünyemizde ürettiğimiz bu tesisteyiz. Her sene olduğu gibi bu yıl da tesisimizin sezon açılışını geleneğe uygun olarak kurban keserek yapıyoruz. Allah kurbanımızı kabul etsin. Şehrimize güzel hizmetler yapmayı nasip etsin” dedi. Tesisin sezon açılış töreninin ardından Başkan Ural, ilçe genelindeki su depolarının kontrol merkezini ziyaret etti. Bu ziyarette su depolarının durumu ve işleyişi hakkında bilgi alan Ural, ardından Zile yolunda bulunan açık yüzme havuzunu inceleyerek burada yürütülen faaliyetler hakkında yetkililerden bilgi aldı. Turhal Belediye Başkanı Mehmet Erdem Ural’ın katılımıyla gerçekleştirilen bu ziyaretler, ilçenin altyapı ve sosyal tesislerine verilen önemi bir kez daha gözler önüne serdi. Başkan Ural, belediyenin çeşitli birimlerinde yapılan çalışmaları yerinde inceleyerek vatandaşlara en iyi hizmeti sunmayı amaçladıklarını belirtti.
Mersin Başkan Yıldız: "Toroslar’da 26 sabit, 3 mobil olmak üzere 29 kurban kesim yeri oluşturuyoruz" Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, vatandaşların Kurban Bayramı’nı huzur içerisinde geçirebilmeleri için gerekli önlem ve tedbirleri aldıklarını belirterek, "Toroslar’da 26 sabit, 3 mobil olmak üzere 29 kurban kesim yeri oluşturuyoruz" dedi. Toroslar Belediyesinin Haziran Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız’ın başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda gündem maddeleri görüşülerek karara bağlandı. Yunus Emre Kültür Merkezi’nde yapılan toplantıda, yeni dönemde görev alan belediye başkan yardımcıları ile birim müdürleri de belediye meclis üyelerine tanıtıldı. Üretici ve köylü pazarı resmi statüye kavuşacak Toplantıda gündeme alınan önerge ile Hüseyin Okan Merzeci Mahallesi Karaisalı Caddesi’ndeki Kapalı Semt Pazarı’nın resmi üretici ve köylü pazarı statüsüne kavuşması ve üreticilere tahsis edilmesi için ilk adım atıldı. Her hafta perşembe günü kurulan ancak resmi statüde olmayan üretici ve köylü pazarının, yapılacak düzenleme ile resmi statüye kavuşması için Plan ve Bütçe, Tarım ve Hayvancılık, Yurt Dışı İlişkiler ile Kadın ve Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonları’na havalesi oy birliğiyle kabul edildi. Başkan Yıldız, üreticilerin ürettikleri ürünleri taze ve ilk elden vatandaşlara ulaştırmaları açısından üretici ve köylü pazarının önemli olduğunu söyledi. Kentteki üreticilerin Toroslar dışındaki ilçelerde haftanın belirli günlerinde ürettikleri ürünleri satmaları için pazarlar oluşturduklarını ifade eden Yıldız, "İlçemizde de fiilen perşembe günleri Hüseyin Okan Merzeci Mahallesi’nde bulunan Kapalı Semt Pazarı’nda kuruluyor. Geçen hafta üretici ve köylü pazarımızı ziyaretim sırasında pazar esnafımızla bir araya geldim. Onlar, öncelikle bu pazarda kendilerine resmi olarak yer verilmesinin gerekliliğini ilettiler. Buradaki arkadaşlarımızın tamamı şehrimizin muhtelif ilçelerinden gelen üretici arkadaşlarımız. Sadece kendi ürettikleri ürünleri satıyorlar ve halden ürün getirilmesine izin vermiyorlar. Biz de derneğimizle temasta bulunduk. Bu konuyu gündemimize alarak komisyonlara havale etmek istedik" dedi. "Toroslar’da 29 kurban kesim yeri oluşturuyoruz" Konuşmasında vatandaşların yaklaşan Kurban Bayramı’nı da kutlayan Yıldız, vatandaşların bayramı huzur içerisinde geçirebilmeleri için gerekli önlem ve tedbirleri aldıklarını kaydetti. Belediye ekiplerinin bayram süresince vatandaşlardan gelecek talep ve istekler doğrultusunda teyakkuz halinde olacağını ifade eden Yıldız, çevre ve toplum sağlığını olumsuz etkileyecek durumlarla karşılaşılmaması açısından kurban kesim noktalarının dışında kurban kesilmemesini istedi. Kurban kesim ve satış yeri noktasında gerekli tedbirleri aldıklarını dile getiren Yıldız, şöyle konuştu: "Toroslar’da 26 sabit, 3 mobil olmak üzere 29 kurban kesim yeri oluşturuyoruz. Aynı zamanda Korukent Mahallemizde 2. El Oto Galericiler Sitesi’nin alt tarafında bulunan alanı da kurban satış alanı olarak hazırladık. İlçe merkezinde ve kırsal mahallelerimizde kurban kesim yerlerimiz var. Kurbandan arta kalan atıkların kentin yaşamını zora sokmaması, sinek ve koku gibi benzeri konularda sıkıntı ve rahatsızlık yaşanmaması için bu noktaların dışında kurbanlarımızı kesmeyelim. Yeni konteynerler satın aldık. Bunları da bayramdan önce bu noktalara yerleştireceğiz. Kurban satış yerimizde ve kesim alanlarımızda zabıta ekiplerimiz ve ilgili belediye görevlilerimiz bayram süresince görev yapacaklar. Herhangi bir eksiklik ve aksaklık olduğunda kendilerine müracaat edebilirsiniz."
Muş Malazgirt Savaşı’nın yapıldığı alanın tespiti için araştırmalar devam ediyor Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Malazgirt Savaşı’nın yapıldığı alanın tespiti amacıyla 2020 yılında başlatılan "Malazgirt Savaş Alanının Tespiti, Tarihi ve Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi" çerçevesinde çalışmalar bu yıl da devam edecek. 1071 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Bizans İmparatoru Romen Diyojen’i mağlup ettiği Malazgirt Savaşı’nın gerçekleştiği alanı kesin olarak belirlemek ve bu alanda tarihi ve arkeolojik kalıntılara ulaşmak amacıyla yürütülen projede, tarihi kayıtlara ve arkeolojik verilere dayanarak savaşın izlerinin gün yüzüne çıkarılması hedefleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Ahlat Müzesi, MAUN ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi işbirliğinde 2020’de hayata geçirilen projenin ekibi, MAUN Senato Salonu’nda bir araya geldi. Kazı ekibiyle bir araya gelen Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Çevik, en büyük hayalinin bu büyük zaferin yerinde görünür kılınmasını, noktasal olarak yerinin tespit edilmesi olduğunu söyleyerek, “2019 yılında başladık. MAUN, adına yakışır bir şekilde misyonuna uygun bir şekilde başından beri bu projenin yanında yer aldı. Ama rektörün çıkıp doğrudan bu sürecin içerisinde, süreci de tayin eden bir isim olması bizi ziyadesiyle heyecanlandırıyor. Üniversitenin her şeyiyle arkamızda olduğunu biliyoruz, yanımızda olduğunu biliyoruz. Proje ortağı diyorduk, artık sahipliğe doğru giden bir süreç var” dedi. Türkiye’deki ilk savaş alanı arkeolojisini yaptıklarını dile getiren Adnan Çevik, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İnterdisipliner bir çalışma yapıyoruz. 40’ı aşkın yerli, yabancı, alan uzmanının katkısıyla yürüyen bu büyük zaferi yerinde görünür kılmaya dair bir bilimsel arka plan hazırlıyoruz. Beşinci yılımızdayız. Savaşa dair 2 önemli veri üzerinden, onların tespiti üzerinden yürüyoruz. Bunlardan ilki savaşa ait metal objeler. Yani o döneme ait metal obje. İkincisi de insan kayıtları. Tabii burada önceliğimiz kendi şehitliğimiz, şehitlerimizin bulunmasına dönük tespitler. Son 2 yıldır, Malazgirt Afşin Mahallesi’nde yürüttüğümüz çalışmalar, şehitlik olabileceğini düşündüğümüz alanda yoğunluklu olarak devam ediyor. 30’a yakın mezar açtık. Eski bir gayrimüslim köyünde 2 bine yakın Müslüman mezarı tespit ettik. 11’inci yüzyıl bizim için 1071 demek, savaşın yüzyılı demek. Bunlardan 3’ü doğrudan başlarından travmatik ölüm iziyle balta, kılıç, kesici bir aletle ölmüş olmaları, 25-35 yaş aralığında yetişkin erkek olmaları bizi bu alanda yoğun olarak çalışmaya devam ettiriyor. Bu sene de yine ilk etap için buradayız. Bayrama kadar yüzey araştırması şeklinde bir çalışma yürüteceğiz. 150 kilometrekarelik son derece geniş bir alanda yürüyor bu çalışma. Ekibin bu kadar kalabalık olmasının bir başka sebebi de bu. Yani bu geniş alanı daraltmak adına coğrafyacı, jeofizik, jeolog ekiple bu alanı daraltmaya çalışıyoruz. Alanı daraltmak demek yüzey araştırmalarıyla işte başka şehitlikler, Bizans kayıpları, nerelere gömülmüş olabilirler? Çünkü savaşın noktasal olarak yerini belirledik diyecek şey bu.” Çevik, savaşın bir haftalık çalışmalar bütünü ve nihai muharebenin ise 26 Ağustos’ta olduğu için daha çok veri ile bunu belgelemek istediklerini vurgulayarak, “Çünkü bir sonraki aşaması burada bir turizm destinasyonu olan, yürüyüş yollarıyla, seyir teraslarıyla, şehitlikleriyle bir interaktif müzesiyle yani Çanakkale Şehitliği’ne gittiğimizde ne görüyor, ne yaşıyorsak aynısını Malazgirt’te de görmek ve yaşamak istiyoruz. Sadece 26 Ağustos’ta hatırlanan bir Malazgirt değil, 365 gün hatırlanan, hatırlanmakla kalmayan, yerinde yaşanan bir Malazgirt kurmak istiyoruz. Malazgirt Savaşı’nı yerinde gerçek zaman ve gerçek mekana dayalı olarak görünür kılmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. Projenin gelecekteki diğer projelere ışık tutacağının altını çizen Çevik, “Bu proje, bundan sonraki projelere de ışık tutacak bilgi ve insan kaynağı yetiştirme iddiasında. Hatta inşallah rektörümüzün riyasetinde burada bir enstitüleşmeye dönüşebilirsek sadece Malazgirt değil MAUN üzerinden bölgedeki Türk-İslam kazılarının özellikle antropolojik verilerinin, insan kaynaklarıyla beraber hele bir de zamanda inşallah Antik DNA laboratuvarımız da açıldığında hemen yanı başımızda Ahlat, daha doğumuzda Ani var. Orada çok önemli Türk-İslam kazısı yürütülüyor. Dolayısıyla bütün bunları da yönlendirecek insan ve bilgi kaynağı üretecek bir lisansüstü tezler yapılacak bir merkeze dönüşsün istiyoruz” diye konuştu. Akademik ortamda çalışmaları Türkiye ve dünyayla paylaştıklarını ifade eden Çevik, “Yine 2023 yılı Kasım ayında Rus Bilimler Akademisi’ne davet edildik. Hatta bu yıldan itibaren dahili üyesi kabul ettiler bizi. Artık her iki yılda bir düzenlenen bir toplantı bu. Biz de orada Malazgirt’te elde ettiğimiz sonuçları Rus Bilimler Akademisi aracılığıyla dünyaya tanıtmaya devam edeceğiz. Bu yıl ayrıca Avrupa’nın en önemli Türk İslam arkeologları, İslam arkeolojisinin teorisyenleri misafirimiz olacaklar. İnşallah rektörümüzün de katılımıyla üniversitemiz üzerinden ortak işbirliği imkanlarını değerlendirerek biraz daha uluslararası anlaşma boyutunu yakalamak istiyoruz. Çünkü bu tip yani bir hikayeniz varsa geleceğiniz de var. Muş’un, Malazgirt’in dünya tarihini değiştiren bir hikayesi var” şeklinde konuştu. Çalışmaların bu yıl da verimli bir şekilde ilerleyeceğini dile getiren Prof. Dr. Adnan Çevik, “İlk etapta yüzey araştırması, bayramdan sonra da 1 Temmuz’dan itibaren de kazı olmak üzere hem devam eden kazılarımız var hem de yeni alanlarımız var. Buradan elde edeceğimiz verilerle savaşın noktasal olarak nerede cereyan ettiğine dönük tespitlerimize devam edeceğiz” dedi. Projenin Muş başta olmak üzere Doğu Anadolu’ya büyük bir turizm hareketliliğinin işaret fişeği olarak yansıyacağını kaydeden Çevik, “Bin yıllık geçmişin tahribatı vesaire düşündüğümüzde biz aslında sıra dışı bir arkeolojik çalışma yapıyoruz. Biz hikayesini bildiğimiz bir büyük hadiseyi arıyoruz. İzlerini sürüyoruz. Dolayısıyla zamana ihtiyacımız var, imkana ihtiyacımız var, desteğe ihtiyacımız var. Bu kadar kısa sürede çok ciddi sonuçlar aldık. Bu destek, imkan ve zaman daha verildiğinde biz bütün savaşın her aşamasını gün gün ortaya koyacağımızı ve sonuç itibariyle en büyük zaferi yerinde ete kemiğe büründürerek görünür kılacağımızı, bunun da Muş başta olmak üzere bütün Doğu Anadolu’ya büyük bir turizm hareketliliğinin işaret fişeği olarak yansıyacağını düşünüyoruz. Biz Büyük Selçuklu kültür rotası, Ani’den başlayıp Diyarbakır’da noktalanacak 8 ili ilgilendiren Büyük Selçuklu kültür rotasının kalbi olsun istiyoruz” ifadelerini kullandı.
İstanbul Türkiye ile Kırgızistan arasında spor eğitim iş birliği Türk Dünyası Özel Sporcular Antrenör Spor Eğitimi, Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu ile Kırgızistan Özel Sporcular Spor Federasyonu’nun iş birliğinde 30 Mayıs-3 Haziran tarihleri arasında Kırgizistan’ın Oş şehrinde yapıldı. Eğitim seminerine, Kırgızistan Oş Üniversitesi Spor Bilimleri akademisyenlerinin de aralarında bulunduğu 20 kişilik kursiyer katıldı. Kursiyerlerin eğitimleri Federasyon Asbaşkanları Metin Toraman, Efkan Korkmaz, Atletizm Teknik Kurul Başkanı Dr. Leman Elmas ve Genel Koordinatör Yardımcısı Hünkar Yılmaz tarafından verildi. Oş şehrinde beş gün süren teorik ve uygulamalı eğitimlere, TOSSFED Başkanı ve Türk Devletleri Özel Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Birol Aydın, Kırgız Cumhuriyeti Belediye Başkanı Zamir Yusupov, Milletvekili Nurjigit Kadırbekov, Kırgız Cumhuriyeti Spor ve Fiziksel Kültür Dairesi temsilcisi Toktoraliev Kubanıçbek, Oş Spor Komitesi Başkanı Töröbekov Bekdölöt, Bişkek ve Balıkçı Şehir fonu başkanları Abamusalimova Aycamal, Kulmirzaeva Ayçurek, Özbekistan Fonu Başkanı İkramova Şahnoza ve Kırgızistan Özel Sporcular Federasyonu Temsilcisi Yıldız Turakbekova katıldı. Başkan Birol Aydın: “Hedefimiz özel sporcularda Türk birliğini sağlamak” Kırgızistan Oş Üniversitesi Stadında yapılan uygulamalı eğitim ve sertifika töreninde konuşma yapan Federasyon Başkanı Birol Aydın, "Türkiye olarak amacımız Türk Devletleri Teşkilatına üye kardeşlerimiz ile özel sporcular arasında birliği sağlamak ve Türk Dünyası Spor Oyunları ile birliğimizi geliştirmek. Kardeş ülke Kırgızistan’da olmak ve sizlerle bilgi ve birikimlerimizi paylaşmak bizleri son derece memnun etmiştir. İlkini İstanbul Silivride gerçekleştirdiğimiz Türk Devletleri Özel Sporcular Spor Şenliği’nin inşallah ikincisinde kardeş ülkelerimizin ev sahipliğinde gerçekleştireceğiz. Hayalimiz olan “ürk Dünyası Spor Oyunları’nı hep birlikte hayata geçireceğiz” dedi.