POLİTİKA - 26 Eylül 2023 Salı 13:08

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Azerbaycan dönüşü açıklamalar

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Azerbaycan dönüşü açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan'a yaptığı ziyaretin ardından Türkiye'ye dönüşünde uçakta gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Menendez'in devreden çıkması bize avantaj sağlıyor ancak F-16 meselesi sadece Menendez'e bağlı bir konu değil" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan'a yaptığı ziyaretin ardından Türkiye'ye dönüşünde uçakta gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, sorularını yanıtladı. Erdoğan, Haziran ayındaki Bakü ziyaretinin ardından Türk dünyasına açılan kapı Nahçıvan'da olduklarını, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Iğdır-Nahçıvan Doğalgaz Boru Hattı'nın temelini attıklarını hatırlattı. Iğdır-Nahçıvan Doğalgaz Boru Hattı'nın toplam 80 bin 150 metrelik hattın günlük 2 milyon metreküp taşıma kapasitesine ulaşmasını hedeflediklerini belirten Erdoğan, "Projeyle Nahçıvanlı kardeşlerimizin doğal gaz ihtiyacının tamamı karşılanıyor.

Ayrıca Nahçıvan Onarım Üretim Askeri Kompleksi'nin açılışını gerçekleştirdik. Güncel gelişmeler savunma sanayinde yerli ve milli kabiliyetlerin ehemmiyetini bir kez daha gösterdi. Bu kompleksin Azerbaycan ve Nahçıvan'ın savunma kabiliyetine önemli katkı yapacağına inanıyorum. Enerji, ulaşım ve toplu konut alanlarında imzalanan üç anlaşmayla Nahçıvan ziyaretimiz adeta taçlanmış oldu. Yeni projelerle Azerbaycan'la iş birliğimizi her seferinde bir adım daha öteye taşımanın bahtiyarlığı içindeyiz" diye konuştu.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yaptıkları görüşmede ikili ve bölgesel birçok hususu ele aldıklarını ifade eden Erdoğan, "Karabağ'daki son durum üzerinde özellikle durduk ve Azerbaycan'ın haklı davasında güçlü desteğimizi tekrarladık. Can Azerbaycan'ımızı, antiterör operasyonunda elde ettiği tarihi başarıdan dolayı bir kez daha tebrik ediyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Azerbaycan ordusu teröristlere karşı tavizsiz, sivillere ise son derece merhametli davranmıştır. 30 yıl önce Karabağ'ın işgali sırasında yaşananlar ile işgal edilmiş toprakların kurtarılması sonrasında yaşananlar arasındaki büyük fark şimdiden hafızalara kazınmıştır. Sivillerin ihtiyaç duyduğu tüm malzemeler, ciddi manada tırlar dolusu gıda ürünleri bölgeye ulaştırılıyor. Azerbaycanlı kardeşlerimizi harekat sonrasında sivillere yönelik sergiledikleri bu insani ve vicdani tutum dolayısıyla ayrıca kutluyorum" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye olarak tüm süreçlerde Azerbaycan'ın yanında yer aldıklarının altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Desteğimizi, geçtiğimiz hafta BM Genel Kurulu'ndaki hitabımda güçlü bir şekilde vurguladım. Harekat neticesinde Azerbaycan'ın Karabağ'ın tamamındaki egemenliği perçinlenmiş oldu. Çok daha önemlisi 44 günlük vatan savunmasının ardından bölgede kalıcı barış ve istikrarın tesisi yolunda yeni bir fırsat penceresi açıldı. Bu imkanın değerlendirilmesi gerektiğine dair görüşümüz herkesin malumudur. Ermenistan'ın süreci uzatmak yerine artık güçlü bir irade sergilemesini bekliyoruz. Bu beklentimizi 11 Eylül'de telefonla görüştüğüm Ermenistan Başbakanı Sayın Nikol Paşinyan'a da ifade ettim. Azerbaycan'ın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve komşuluk hukukuna riayet edildiği takdirde çözülemeyecek hiçbir sorun görmüyoruz.

Azerbaycan-Ermenistan sürecinde ilerleme sağlanması, bölgesel normalleşmeye de büyük ivme kazandıracaktır. Güney Kafkasya'da istikrar, barış ve refahın tesis edilmesi için Azerbaycan'la birlikte çalışmayı sürdüreceğiz. Ziyaretimizin, sadece ikili ilişkilerimiz değil tüm bölgemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Şahsıma ve heyetime gösterilen hüsnü kabulden dolayı kardeşim Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e bir kez daha teşekkür ediyorum."

Bir gazetecinin, "Türkiye'ye F-16 satışı ve modernizasyonunun engellerinden olarak görülen ABD'li senatör Bob Menendez, hakkında hazırlanan yolsuzluk iddianamesinden sonra geçici olarak görevini bırakmak zorunda kaldı. Beyaz Saray'dan gerek F-16 satışının senatoya sunulması, gerekse modernizasyonun onaylanmasıyla ilgili bir hareket bekliyor musunuz" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu şekilde cevap verdi:

"Bizim, F-16’larla ilgili bu konuda en önemli sıkıntılarımızdan biri de ABD’li senatör Bob Menendez’in ülkemiz aleyhine faaliyetleriydi. Dolayısıyla, Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan şu anda bu süreci yakından takip edecek. Zaten ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan üç-dört gün önce Amerika'da görüştüler. Bu görüşmeler hala devam ediyor. Ama şimdi bu durumu fırsata dönüştürüp kendisiyle tekrar görüşmekte fayda var. Bu sayede F-16 ile ilgili süreci de belki hızlandırma fırsatımız da olabilir. Sadece F-16 değil, diğer bütün konularda Menendez ve onun zihniyetindekiler bize karşı engelleyici faaliyet yürütüyor. Menendez’in devreden çıkması bize avantaj sağlıyor ancak F-16 meselesi sadece Menendez’e bağlı bir konu değil. Yönetilmesi gereken alanları Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan yürütecek.

Bu konuda ABD’den artık net bir yanıt bekliyoruz. Temenni ediyoruz ki beklediğimiz olumlu neticeyi fazla uzamadan alırız. Bu konu dahi bizlere savunma sanayii noktasında kendi kendine yeten bir ülke olmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Daha önce İHA-SİHA noktasında da aynı durumdaydık. O zamanlar Predatör meselesi vardı. İhtiyacımız olduğu halde müttefikimizden alamamıştık. Ne yaptık, kendi İHA’larımızı ürettik. Durmadık SİHA yaptık, TİHA yaptık, Kızılelma yaptık, Hürkuş yaptık, Atak yaptık, şimdi de F-16’lara ihtiyacımız var fakat bir yandan da yeni nesil savaş uçağımız Kaan’ı üretmek için çalışıyoruz."

"Azerbaycan'ın Karabağ'daki terörle mücadele operasyonlarından sonra Zengezur Koridoru'nda nasıl bir süreç bekleniyor" sorusu üzerine de Erdoğan, "Kara ve demiryolu hatları ile Nahçıvan ve Azerbaycan’ın diğer bölgeleri ile doğrudan bağlantı kurmamız ilişkilerimizi daha güçlü hale getirecek. Bu güçlü bağ sayesinde birçok konuda yürüyerek aldığımız mesafenin katbekat fazlasını önümüzdeki süreçte koşarak alacağız. Bu nedenle bir an önce bu koridorun açılması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Türkiye ve Azerbaycan için çok önemli bu koridorun hayata geçmesi stratejik bir konudur ve muhakkak tamamlanmalıdır. Bu koridor açıldığında Bakü’den çıkan bir araç ya da tren doğrudan Kars’a gelebilecek. Türkiye-Azerbaycan kardeşliği çok daha güçlenecek. İran’dan da bu konuda olumlu sinyaller gelmesi sevindirici" ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin, "Azerbaycanlı Türklerin Hocalı’ya, tekrar evlerine dönme yolu açıldı. Bu gelişmenin sizde oluşturduğu hissiyatı paylaşmanız mümkün mü" sorusuna ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, "En az o yavrumuz kadar biz de o süreci yaşadık. O katliamın açtığı yaralar var. Tabii o katliamı yaşayanlar için de bizler için de Hocalı katliamı unutulmaz. Hocalı katliamının şu anda Ermenistan bedelini ödüyor ve ödeyecek. Çünkü 1 milyon Azeri, Hocalı’dan ve diğer şehirlerden adeta hicret etti. Nereye? Azerbaycan’a. Şimdi ondan 10 yıllar sonra Azerbaycan bu katliamın hesabını sordu. Çok çok farklı bir şekilde sordu ve topraklarını geri aldı. Malum, Amerika, Rusya, Fransa, Minsk Üçlüsü denilen bu ülkeler, yıllarca Azerbaycan’ın bu hakkını tanımadılar. Sonunda Azerbaycan kendi göbeğini kendi kesti ve işi bitirdi. Şimdi Hocalı’da artık kim var? Hocalı’nın gerçek sahipleri. Tüm şehitlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Azerbaycan ordusu Hocalı’ya kaos, kan ve ölüm değil, huzur ve barış getirmek için girdi. Yıllar önce oraya Ermeni çetelerin girdiği gibi girmedi. İnsanları katletmek için girmedi. Hocalı’ya hak ettiği barışı ve huzuru sağlamak için girdi. Kendi öz toprağına ardındaki zaferlerin müjdesiyle girdi. Artık Hocalı için de Karabağ için de Azerbaycan egemenliği altında kalıcı barış ve huzurun vakti gelmiştir. Ermenistan’a düşen de bu huzurun tesisi ve muhafazası için barışın yanında durmaktır" dedi.

"Karabağ meselesinin hallolmasıyla aynı zamanda Kafkaslarda yeni bir iş birliği ikliminin de temelleri atılacak. Birleşmiş Milletler’deki son konuşmanızda KKTC’nin tanınması çağrısını yinelemiştiniz. Bu oluşan iklimde KKTC’nin Türk devletleri ile daha fazla bütünleşmesi yolunda yeni adımlar atılır mı, bu noktada bir beklenti olmalı mı" sorusuna Erdoğan, "Önümüzdeki süreçte Türk Devletleri Teşkilatı’nın toplantısı var. Azerbaycan bu toplantıya KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Bey’in de davet edilmesini çok istiyor. 3 Kasım’da Kazakistan’da toplantı yapılacak ve bu toplantıda inşallah gözlemci üye olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni de göreceğiz. Bu konuda sağ olsun Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de ciddi bir kararlılığı var. O da KKTC bayrağının oralarda dalgalanmasını istediğini ortaya koyuyor. Bizler de KKTC ile alakalı atılan bu adımda beraberce el ele omuz omuza kararlılığımızı göstermeye inşallah devam edeceğiz. KKTC’nin tanınması Kıbrıs adasında kalıcı barış ve huzurun sağlanmasını isteyen tüm ülkeler için en doğru seçenektir. Adanın gerçekleri ortadadır ve KKTC Kıbrıs’ın en somut gerçeğidir. Yıllarca oradaki Türk varlığını görmezden gelmeye çalışanların denemediği yol kalmadı. Fakat giriştikleri her adım temelsiz olduğu için onlar açısından hüsranla sonuçlandı. Bizler KKTC ile birlikte çözüm için tüm yolları denedik. Federasyon formülü dahil tüm formüllere samimiyetle yaklaştık. Fakat bundan böyle Kıbrıs’ta iki devletli çözüm dışında seçeneğin kalmadığı açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Kimse bizden KKTC’nin haklarını görmezden gelmemizi, onları çiğnettirmemizi beklemesin. Bizler KKTC’nin artık diğer ülkelerce tanınması için sesimizi daha çok yükselteceğiz. Biz daha önce de ‘çözümsüzlük çözüm değildir’ diyerek bu sorunun ortada bırakılmasının, görmezden gelinmesinin yanlış olduğunu anlatmıştık. Artık tüm yanlışları silecek doğru adımın vaktidir. KKTC’nin tanınması başta Avrupa Birliği olmak üzere birçok tarafın attığı yanlış adımların telafisi olacaktır. Kıbrıs adası artık gerilimlerle değil, barış ve huzurla anılmayı hak ediyor" diye yanıt verdi.

"Türkiye’nin, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar ile ‘Kalkınma Yolu Projesi’ için görüşmeler içinde olduğunu söylemiştiniz. Projeyle ilgili somut adımlar ele alındı mı? Türkiye ve Irak arasında zaman zaman terörle mücadele operasyonları nedeniyle çıkan gerginlikler bu projeye engel teşkil edebilir mi" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Kalkınma Yolu Projesi tamamen Basra Körfezi ülkeleri, Irak ve bizi kapsayan bir proje. Fakat bu konuda Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Muhammed Bin Zayed’in çok kararlı bir duruşu var. Hatta en son görüşmemizde projenin yazılı olarak ortaya konulmasından bahisle ‘60 gün içinde bu projeye yönelik hazırlıkları tamamlayalım’ diye bir teklifi oldu. Tabii bu Kalkınma Yolu Projesi noktasında, Amerika’nın, Japonya’nın, Hindistan’ın ve Çin’in kendilerince projeye yaklaşımları söz konusu. Projeyle Irak üzerinden Türkiye ve Avrupa’ya geçiş söz konusu. O bakımdan bizim durumumuz çok büyük önem arz ediyor. Onun için de süratle Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız muhataplarıyla görüşmeleri yapıp bu işi hayata geçirmenin gayreti içerisinde olacak. Çünkü birileri anlaşmazlıkları kışkırtmanın gayreti içinde. Biz ise bu anlaşmazlıkları kışkırtmaktan çok çözüme yönelik ne gibi adımlar atarız bunun gayreti içerisinde olacağız. Çünkü Kalkınma Yolu bu coğrafyaya özellikle çöreklenmiş tüm karanlık odakları yok edecek kalkınma aydınlığının inşallah ilk adımı olacaktır. Bundan dolayı çok çok büyük önem arz ediyor. Türkiye de bu işin tam nirengi noktasında İnşallah sonu hayır olur."

Bir gazetecinin "ABD ziyaretlerinizde İsrail’le enerji sondaj çalışması başlatılacağını söylemiştiniz. Hatta sadece Türkiye değil, Türkiye’den Avrupa’ya da enerji aktarımının yapılacağını söylemiştiniz. Bu çalışma tam olarak Akdeniz’de nerede gerçekleşecek ve çalışmaya ilişkin bir takvim var mı? Bir de Netanyahu’nun bir ziyareti söz konusu onun tarihi belli oldu mu" sorusuna ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle cevap verdi:
"Ziyaret tarihi ile ilgili Dışişleri Bakanlığımızın çalışmaları devam ediyor. Zannediyorum Ekim-Kasım gibi Netanyahu’nun hastalık nedeniyle gerçekleştiremediği ve ertelenen Türkiye ziyareti yapılır. En uygun zamanda bu ziyaretin olması için görüşme trafiği devam ediyor. Biliyorsunuz bu işlerin sekreteryası Türkiye ve İsrail Dışişleri Bakanlarına ait. Ondan sonra da biz iade-i ziyaretimizi yapacağız. Türkiye ve İsrail olarak birçok alanda iş birliği yapıyoruz. Yeni iş birliği alanlarının varlığı da bir gerçek. Özellikle Avrupa, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası oluşan konjonktürün de etkisi ile sürdürülebilir enerji kaynağı arayışında. İsrail’in kaynaklarının Avrupa’ya taşınması konusunda arayışta olduğu da herkesin malumu. En akılcı rota ise Türkiye üzerinden bu kaynakların Avrupa’ya ulaştırılması. Bunu son görüşmemizde de ele aldık, çalışmalara başladık. Diğer taraftan sondaj çalışmaları noktasında da iş birliği fırsatları bulunuyor. Bununla ilgili teknik çalışmaların yapılması talimatlarını ilgili arkadaşlarımıza verdik. En kısa sürede gerek Türkiye’de gerek İsrail’de yapacağımız görüşmelerde rota, takvim ve sondaj alanları gibi ayrıntıları da netleştiririz."

Bir gazetecinin "BM’deki reform çağrınız sonrasında Afrika’da, Kafkaslarda yeni bir hareketlenme var. Nasıl değerlendirirsiniz? Bir de İslam dünyası için de bu yapıdaki teşkilatların reforme edilmesi yönünde bir çalışmanız var mı" sorusuna Erdoğan, "Özellikle G20 ülkelerinden öte Afrika ülkelerinin durumu bizim için çok büyük önem arz ediyor. Afrika ülkelerinin takip ettiği ülke biziz. Türkiye’yi takip ediyorlar. ‘Türkiye ne diyor, Türkiye nasıl bakıyor’ diyorlar. Örneğin, BM Genel Kurulu’na Afrika ülkeleri ile yaptığımız görüşmelerin hepsinde de ‘Türkiye ne diyor’ sorusunu işittik. Özellikle Tahıl Koridoru meselesinde de yine Sayın Putin’in Tahıl Koridoru'yla ilgili hedefinde Afrika ülkeleri var. ‘Biz Avrupa ülkelerine tahıl göndermeyiz. Eğer gönderecekseniz Türkiye-Katar-Rusya üçlü olarak bu işi yapalım, hatta 6 tane Afrika ülkesi belirleyelim buralara bunu gönderelim’ diyor. Biz de ‘tamam’ dedik. Şimdi telefon diplomasisi başladı. Dışişleri Bakanlarımızla bu süreci çalıştırıyoruz ve Afrika ülkeleriyle bunu en ideal şekilde sürdürelim istiyoruz. Çünkü koridordan geçen tahılın yüzde 44’ü Avrupa ülkelerine gitti. Yüzde 14 bize geldi, yüzde 14 Afrika’ya, diğeri de farklı ülkelere ulaştı. Her yerde ifade ediyoruz, dünya değişiyor. Değişen dünyaya uyum sağlayamayan, kendini yeni şartlara uyduramayan, medeniyet yarışının gerisinde kalanlar en iyi ihtimalle etkisizleşir. Bizler attığımız adımlarda dinamik bir süreç yönetimi ortaya koyuyoruz. İslam dünyası da birlik olabilmek için kardeşliğine ekilen fitne tohumlarını temizlemeli ve samimiyetle kucaklaşmalıdır. İslam dünyası birliğinin temelini oluşturan ilkeler çerçevesinde, değişen dünyaya uyum sağlamak, söz sahibi hale gelebilmek ve etkin bir güç olabilmek için reforma mecburdur. İslam Konferansı Örgütü’nün İslam İş Birliği Teşkilatı’na dönmesi önemli bir adımdı. Bunun gibi adımların atılması ve büyük meselelerde ağırlığını hissettirmesi gerekmektedir. Terör, göç sorunu, iklim krizleri, İslam karşıtlığı, ırkçılık gibi meseleler ortada. Bunlara karşı ortak bir tavır geliştiremezsek İslam dünyasının etkinliğinden söz edemeyiz. Yüce kitabımıza karşı alçakça saldırılarda bile gereken şekilde yeterli tepki veremeyen İslam dünyası hangi meselede ortaklaşabilir" ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin "Karabağ zaferinin ardından 3 yıldır beklenen işler vardı, bu ziyaretiniz sonrası onların önü açılıp daha da hızlanması beklenebilir mi? Nahçıvan ziyaretinizin ardından koridorların açılması ile ilgili çok ciddi beklentiler var" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim temennimiz buraları barış koridoru haline getirerek açmaktır. Hala bir savaşın egemen olduğu bir koridoru düşünmek mümkün değil. Çünkü gerek Zengezur gerek Laçin koridorlarını eğer barış koridoru olarak düşüneceksek kavga gürültü olmadan bu işi çözmemiz gerekiyor. Hele hele bunlar raylı sistem olduğunu düşünürsek, Türkiye'den gelen tren Nahçıvan’dan, Ermenistan’dan geçerek Azerbaycan'a gidecek. Ermenistan'dan geçme konusuna gelince. Ermenistan bu işin önünü açmazsa nereden geçecek? İran'dan geçecek. İran şu anda buna olumlu bakıyor, olumlu baktığı için de İran’dan artık Azerbaycan’a geçiş imkanı olabilecek. Diğer taraftan bu ziyaretimiz Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin, iki devlet tek millet ruhunun bir kez daha bütün dünyaya ilanıdır. Bunu Birleşmiş Milletler kürsüsünde nasıl haykırmışsak, Can Azerbaycan’ın öz toprağı Şuşa’da nasıl duyurmuşsak, her yerde gerek sözlerimizle gerek uygulamalarımızla gösterdik, gösteririz. Bizler iki devletiz ancak kaderi de ülküsü de bir milletiz. İki ülke arasındaki ilişkilerin düzeyi olabilecek en yüksek seviyeye ulaşacaktır. Yeni adımlarla kardeşliğimizi pekiştirmekte kararlıyız. Enerjiden savunma sanayiine, ticaret hatlarından bölgesel iş birliklerine kadar her alanda atılacak adımlar aşama aşama hayata geçirilecektir. İki ülkenin potansiyelleri birlikte kazanma ilkesiyle atılacak bu adımlarla çok yüksek seviyelere ulaşacaktır. TANAP’ın kapasitesinin genişletilmesi ve Hazar’dan daha fazla doğal gazın Türkiye ve Avrupa’ya akması bu adımlardan biridir. Bu hem iki ülke çıkarlarına hizmet edecek hem de Avrupa’nın enerji güvenliğine de katkıda bulunacaktır. Ulaştırma alanında, turizm alanında benzer adımlar atarak ortak çıkarlar temelinde ve bütüncül bir bakış açısıyla projeler ortaya koymaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

"Orta Vadeli Program’da enflasyonla mücadele ana hedeflerden biri. Enflasyonla ilgili olumlu gelişmelerin önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde gerçekleşmesi öngörülüyor. Peki enflasyonla mücadelede önümüzdeki süreçte neler yapılacak? Fahiş fiyatlarla mücadele için nasıl adım atılması planlanıyor" sorusuna

Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle yanıt verdi:

"Enflasyonla mücadelede şu an itibarıyla arkadaşlarımızın yoğun bir takvimi var. Enflasyonun dizginlenmesi ve kalıcı olarak tek haneye inmesi amacıyla açıkladığımız Orta Vadeli Program bu yoldaki kilometre taşlarımızı oluşturuyor. Fiyat istikrarının sağlanması için parasal sıkılaşma ve kredi sıkılaşması tedbirleri ekonomi yönetimimizce hayata geçiriliyor. Bu adımlar kaynaklarımızın üretken alanlara yönlendirilmesi ve bu sayede yüksek, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin sağlanması amacını taşıyor. Maliye politikaları ile da bu amaçlar destekleniyor. Üretimi ve yatırımı teşvik ederek de enflasyonla mücadelemize güç aktaracağız. Bu süreçte vatandaşımızı enflasyona ezdirmemek için aldığımız tedbirler ve attığımız adımlar devam edecek."

"1 Ekim'de Meclis açılıyor. Gündem çok yoğun tabii ki. Acaba Ekim takvimi içinde Meclis'te İsveç var mı yoksa daha sonraki bir tarihe mi kalır" sorusuna Erdoğan, "Meclis'in bir yapısı var, başkanı var. Amerika’nın biliyorsunuz parlamentosu var, bizim de bir parlamentomuz var. Parlamentomuzun içerisinde de bir yapı var. Cumhur İttifakı olarak bizim de bir yapımız var. Cumhur İttifakı olarak aramızda tabii ki görüşmelerimizi yapacağız. Ona göre de parlamentoya müracaatımızı da bu arada yapıp, parlamentomuz nasıl bir takvim belirlerse, onu da orada takip edeceğiz. Bu konuyla ilgili olarak da Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Amerika Dışişleri Bakanı Antony Blinken'la da bazı görüşmeler yaptılar. Temenni ederim ki onlar da verdikleri söze sadık kalırlarsa bizim parlamentomuz da verilen söze sadık kalacaktır. Adımını da buna göre atacaktır" dedi.

"Acaba onların verdikleri söz F-16 konusu mu? İkincisi Sayın Bahçeli'yle döndüğünüzde yüz yüze bir görüşmeniz mi olacak" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zaten İsveç’i F-16 ile bağlı hale getiriyorlar. Yani diyorlar ki bunu halledin. Kanada aynı şeyi yapıyor, Amerika da aynı şeyi yapıyor. Biz de diyoruz ki, ‘sizin kongreniz varsa bizim de parlamentomuz var.’ Biz parlamentomuzu geri plana atamayız ki. Yani bizim şu anda Cumhur İttifakı olarak bir birlikteliğimiz var. Bu birlikteliğimiz içerisinde biz de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Netice itibariyle İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili kararı artık Türkiye Büyük Millet Meclisi verecektir. Meclisimiz bu konu ile ilgili her gelişmeyi en ince ayrıntısına kadar takip etmektedir. O kararı ne zaman vereceği de kararın ne olacağı da meclisimizin takdirindedir. Meclis’in gündemine konu geldiğinde kararın nasıl olacağını hep birlikte görürüz" diye cevap verdi.

Bir gazetecinin "Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin artık darbe anayasasını kaldıramayacağını, aynı zamanda Türkiye Yüzyılı’na yakışır bir sivil anayasa çalışmasına ilişkin talebinizi ve bununla ilgili girişimlerde bulunacağınızı ifade ettiniz. Meclis açıldığında öncelikli gündeminiz ne olacak" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Anayasayla ilgili davetimizi biz 12 Eylül’ün yıl dönümünde Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde zaten yaptık. Bunu yaparken de özellikle şunu söyledik, dedik ki ‘gelin bir sivil anayasayı bu dönemde yapalım.’ Bu konuyla ilgili olarak da AK Parti meclis grubumuz parlamentoda grubu olan diğer partilerle görüşmek suretiyle ‘gelin bir sivil anayasayı beraber yapalım’ davetimizi iletecek. Kabul ederler etmezler ama biz şu anda kapıları çalacağız. Kim çalacak? AK Parti’nin TBMM Grubu. Bundan dolayı da herhangi bir nazlanmaya filan gerek yok. Arkadaşlarıma da gereken talimatları verdim. Grup Başkanımız Abdullah Güler Bey’e ‘hemen gereken suretle görüşmeleri yapın’ dedim. Yani 1 Ekim’den itibaren Meclis konuşmamızda da gerekli vurguyu buna göre yaparız, gerekli adımları da buna göre inşallah atarız. Türkiye artık darbe anayasası ayıbından kurtulmalıdır. Benim milletim çağın şartlarına uygun, sivil, özgürlükçü, dili ve bütünlüğü ile milleti kucaklayan bir anayasa ile yönetilmeyi sonuna kadar hak ediyor. Zaman içerisinde yapılan müdahalelerle belli bir mesafe alınsa da mevcut anayasa Türkiye Yüzyılı’na yakışmayan bir yapıdadır. Hedefimiz tüm vatandaşlarımızın 'benim anayasam' diyeceği bir anayasa ortaya koymaktır. Umarım uzlaşı içerisinde Türkiye’ye yakışır birlikteliği ortaya koyarak anayasa metnimizi ortaya çıkartırız. Çağrımız tüm siyasi partilerimizin vaadi olan yeni anayasa konusunu bizlere yakışır bir biçimde neticelendirmek ve millete verdiğimiz sözü tutmak içindir" şeklinde cevap verdi.

Mehmet Kalay

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Çanakkale’de 124 yıl sonra Necip Paşa’nın kabrine ulaşıldı Çanakkale’nin Eceabat ilçesinde, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı’nın yürüttüğü çalışmalar neticesinde 124 yıl sonra Necip Paşa’nın kabrine ulaşıldı. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı’nın yürüttüğü çalışmalar neticesinde Necip Paşa Camii’ne de adını veren Necip Paşa’nın mezarına 124 yıl sonra Eceabat ilçesinin Kilitbahir Köyü’nde ulaşıldı. Cahidi Sultan Camii haziresinde bulunan mezarda Çanakkale’nin kent tarihi için önemli isimlerden biri olan Necip Paşa’nın 1901 yılında tedavi için memleketine giderken vapurda hayatını kaybettiği mezar taşı üzerindeki ifadelerden ortaya çıktı. Camii paşanın vasiyeti üzerine eşi tarafından yaptırılmış Çanakkale’nin Cevatpaşa mahallesinde bulunan Necip Paşa Camii ise Necip Paşa’nın vasiyeti üzerine eşi tarafından yaptırıldı. 1902 yılında yaptırılan camii 123 yılı devirerek günümüzde halen ayakta durmakta. Mezar yerini tespit ettiğimizde çok heyecanlandık Necip Paşa’nın mezarına ulaşılması hakkında konuşan Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, "Necip Paşa’mız Çanakkale’mizin tarihi şahsiyetlerinden devlet adamı ve asker. Hepimizin malumu olduğu, bildiği Çanakkale Kordon’da bulunan Necip Paşa Camii’nde ismi yaşayan büyük bir devlet adamı. Tarihi Alan Başkanlığı olarak mezar yerini tespit ettiğimizde çok heyecanlandık. Çanakkale’mizin bir tarihi şahsiyetini Tarihi Alan’da misafir etmekten büyük bahtiyarlık duyduk" dedi. Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, sözlerine şöyle devam etti: "Bugün 3 aylarımızın başladığı günde Necip Paşa Camii’mizin cemaati ile birlikte Necip Paşa’nın kabri başında du ettik ve hayırla yad ettik. Tarihi Alan başkanlığı olarak tarihi şahsiyetlerimizi unutturmayacağımızı ve onları gelecek kuşaklara aktaracağımızı her vesileyle ifade ettik, devam edeceğiz. Necip Paşa’mızın ve cümle devlet adamlarımızın ruhları şad olsun. Necip Paşa’mız aynı zamanda Çanakkale Boğazı’na muhafızlık yapmıştır. Çanakkale Boğazı’na muhafızlık yapan cümle muhafızların ruhları şad olsun. Çanakkale’yi geçilmez yapan şehit ve gazilerimizin ruhları şad olsun."
Malatya Malatya Valisi Yavuz, FKA Yönetim Kurulu Başkanı oldu Fırat Kalkınma Ajansı (FKA) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu’nun görev süresinin sona ermesiyle birlikte, başkanlık görevi yeni dönem için Malatya Valisi Seddar Yavuz’a devredildi. Fırat Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu aralık ayı toplantısı Malatya Valiliği Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya Malatya Valisi Seddar Yavuz, Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, Bingöl Valisi Ahmet Hamdi Usta, Tunceli Ticaret Sanayi Odası Başkanı Hasan Hüseyin Coşkun, Bingöl Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kadir Çintay, Bingöl İl Genel Meclis Başkanı Nihat Doğu, FKA Genel Sekreteri Mehmet Şirin Budancamanak katıldı. Toplantıda konuşan FKA Yönetim Kurulu dönem başkanı Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, "TRB-1 bölgesinde faaliyet gösteren mikro ve küçük işletmelerin, kooperatiflerin ve üretici birliklerinin sanayi, turizm ve kırsal kalkınma alanlarındaki yeşil dönüşüm yatırımlarına desteklenmesi kadınlar, gençler ve diğer kırılgan grupların ekonomik hayata katılımının arttırılması, çevresel sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda yeşil üretim süreçlerinin ve iş modellerinin yaygınlaştırılması amaçlı uygulanacak olan 28 milyon Türk Lira bütçeli 2025 yılı yeşil ve kapsayıcı kalkınma hibe desteği programı kapsamında, değerlendirme süreçleri tamamlanıp başarılı bulunan projeler ile yine ‘SoGreen’ projesi kapsamında yeşil dönüşüme katkı sağlayan faaliyetler ile kadınlar ve gençlerin ekonomik fırsatlara erişiminin iyileştirilmesi amaçlı 2026 yılı içerisinde uygulanacak olan geri ödemeli finansman ve kuluçka hibe desteği çağrılarına ilişkin hususları toplantımızda ele alacağız" dedi. Yerel dinamikler doğrultusunda illerin sosyoekonomik gelişmişlik durumu ve coğrafi potansiyellerinin değerlendireceğini söyleyen Vali Hatipoğlu, "Atıl kaynakların değerlendirilmesi, yerel ihtiyaçların karşılanması, bölgede üretimi olmayan ancak başarı olasılığı yüksek sektörlerin geliştirilmesi, ileri geri bağlantılı sektörlerin desteklenmesi, istihdam potansiyeli ve kümelenme etkisi gibi kriterler çerçevesinde uygulanan yerel kalkınma hamlesi programı kapsamında 2025 yılı yatırım konuları kapsamında gelen başvurular ve programa dair istatistiki veriler ile 2026 yılı yatırım konularına ilişkin ilgili paydaşlarla yapılan istişareler neticesinde belirlenen yatırım konusu teklifleri değerlendireceğiz" diye konuştu. Toplantıda alınan kararların hayırlı olmasını temenni eden Vali Hatipoğlu, bugün itibariyle yürütmekte olduğu Fırat Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu Dönem Başkanlığı görevinin sona erdiğini belirterek, FKA yeni dönem başkanlığını Malatya Valisi Seddar Yavuz’a devretti.
Manisa Gediz Kavşağında çalışmalar hız kesmeden devam ediyor AK Parti Manisa İl Başkanı Süleyman Turgut, Türkiye’nin en büyük kavşağı olacağı düşünülen Manisa Gediz Kavşağında yaptığı incelemelerin ardından Türkiye’de benzeri olmayan bu kavşak, İzmir-İstanbul hattındaki trafik çilesine son verecek" dedi. Manisa’da ulaşımı büyük ölçüde rahatlatacak olan Gediz Kavşağı projesinde çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. AK Parti Manisa İl Başkanı Süleyman Turgut, inşaat sahasını ziyaret ederek yetkililerden teknik detaylar ve projenin son durumu hakkında bilgi aldı. Şantiyede yaptığı incelemelerin ardından açıklamalarda bulunan Turgut, projenin stratejik önemine değindi. Gediz Kavşağı’nın sadece Manisa için değil, Türkiye’nin en yoğun güzergahlarından biri olan İzmir- İstanbul hattı için de kritik bir nokta olduğunu vurgulayan Turgut, "İlk önceliğimiz, araç yoğunluğunun en yüksek olduğu İzmir-İstanbul bağlantısını bir an önce hizmete açmak. Şirket yetkililerimiz ve ekiplerimiz, bu dev projeyi tamamlamak için gece gündüz demeden büyük bir özveriyle çalışıyor." ifadelerini kullandı. "Trafik güvenliğini en üst seviyeye çıkaracak" Çalışmaların teknik detayları hakkında da bilgi veren Süleyman Turgut, projenin fiziki gerçekleşme oranının memnuniyet verici olduğunu söyledi. Turgut "Köprü temelleri atıldı ve köprü ayaklarının imalatı bitirildi. Köprülerin en önemli kısımlarından olan kirişlerin yerleştirme süreci devam ediyor. Köprü ayaklarının bağlantısını sağlayacak olan toprak arme dolgu işlemleri hız kesmeden sürüyor. Tamamlandığında hem estetik yapısı hem de fonksiyonelliği ile dikkat çekecek olan Gediz Kavşağı, bölgedeki trafik güvenliğini en üst seviyeye çıkaracak. Projenin bitimiyle birlikte, özellikle kavşak noktasında yaşanan beklemelerin sona ermesi ve yakıt tasarrufu sağlanması hedefleniyor" dedi.
Bolu Bolu’yu temsil etti, bin 600 eser arasından Türkiye birincisi oldu Ticaret Bakanlığı tarafından düzenlenen "Bilinçli Tüketici Olmak" konulu resim yarışmasında, Bolu 50. Yıl Ortaokulu öğrencisi 11 yaşındaki Uygar Çetin, bin 600 eser arasından Türkiye birincisi oldu. Çetin, ödülünü Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ın elinden aldı. Ticaret Bakanlığı’nın 19 Aralık 2025 tarihinde gerçekleştirdiği 28. Geleneksel Tüketici Ödülleri Töreni’nde, bir ödül de Bolu’ya verildi. Ticaret Bakanlığı’nın bilinçli tüketim ve tüketici hakları konularında bilgilendirmek, bu alanda farkındalık oluşturmak ve sanatsal çalışmaları teşvik etmek amacıyla düzenlediği yarışmaya ülke genelinden bin 600 çocuk katıldı. Ticaret Bakanlığı’nın düzenlediği resim yarışmasında, 50. Yıl Ortaokulu öğrencisi 11 yaşındaki Uygar Çetin birinci olarak Bolu’yu gururlandırdı. Çetin, ödülünü Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’tan aldı. Uygar Çetin’in yaptığı eser, binlerce eserin arasından birinci seçildi. Annesi ve Babasının da resim öğretmeni olduğu Uygar Çetin, bu tür yarışmalara katılmaya devam edeceğini söyledi. Çıkardığı eserde vurguladığı bilinçli tüketici kişiliğinin nasıl bir insan olmasından bahseden Uygar Çetin, "Bilinçli tüketici olmakla ilgili konular araştırıp, konulardan esinlenip, eski resimlere de bakarak bir eser ortaya çıkardım. Bilinçli tüketicinin nasıl bir insan olduğu ve nasıl bilinçli tüketici olacağımızı gösteriyor" dedi. Çıkardığı eserdeki objeleri anlatan Uygar Çetin, "Şemsiye yaptım, onun altına mutlu bir aile tablosu çizdim. Üstünde de tarihi geçmiş, TSE damgasını vurgulayan güzel bir resim yaptım. Ticaret Bakanlığı’ndan bu resim sayesinde bilgisayar ödülü aldım, çok mutluyum" ifadelerini kullandı. "Oğlum küçüklüğünden beri resim yapıyor" Oğlunun küçüklüğünden beri resim yaptığını belirten Uygar Çetin’in annesi Harika Kazancı Çetin, "Ben resim öğretmeniyim, eşim de resim öğretmeni. Oğlum da küçüklüğünden beri resim yapıyor. Ailemizde resim yapan çok fazla kişi var. Birazcık sanatçı bir aileyiz sanırım. Bu seferde tüketici haklarıyla ilgili, bilinçli tüketimle ilgili bir resim yapmıştı. Resmi geçen sene Şubat ayında vermiştik. Gerçekten çok uğraşarak bir resim yaptı. Düşündük, konuştuk, beyin fırtınası yaptık birlikte, renklerle de birleşince ortaya çok güzel bir resim çıktı. Resim ödüle layık görüldü, Türkiye birincisi olduk. Bundan sonra bilmiyoruz önünü tutabilir miyiz ? Ödülü Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’tan aldık. Çok güzel bir sürpriz oldu bize söylememişlerdi. Beş kişi var demişlerdi. Çok şaşırdık, çünkü bize sürpriz yapmışlar. Ödülü verene kadar bize bilgi vermediler bu konuda. Birinci olduğunu duyunca kendisi de çok şaşırdı biz de çok şaşırdık. Ödül törenine tüm ailemizle birlikte gitmiştik. Çok şaşırdık, çok hoşumuza gitti. Daha önceki resim yarışmalarından da ödülleri var" şeklinde konuştu.