POLİTİKA - 11 Temmuz 2018 Çarşamba 12:55

Dışişleri Bakanlığından NSU davasında verilen karara ilişkin açıklama

A
A
A
Dışişleri Bakanlığından NSU davasında verilen karara ilişkin açıklama

Dışişleri Bakanlığı, NSU davasında verilen kararın NSU cinayetlerinin arka planını ve derin devlet ile istihbarat içindeki bağlantılarını tüm boyutlarıyla açıklığa kavuşturmadığını, gerçek suçluların ortaya çıkarılmadığını belirterek, kararı adaletin tecellisi ve kamu vicdanının rahatlatılması bakımından tatmin edici bulmadıklarını bildirdi.

Dışişleri Bakanlığı, NSU davasında verilen kararın NSU cinayetlerinin arka planını ve derin devlet ile istihbarat içindeki bağlantılarını tüm boyutlarıyla açıklığa kavuşturmadığını, gerçek suçluların ortaya çıkarılmadığını belirterek, kararı adaletin tecellisi ve kamu vicdanının rahatlatılması bakımından tatmin edici bulmadıklarını bildirdi.


Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Almanya’da 2000-2007 yılları arasında sekizi Türk 10 kişinin öldürülmesi, çeşitli bombalı saldırılar ve silahlı soygun suçlarının faili olan “Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU)" isimli Neo-Nazi terör örgütünün üye ve destekçilerinin beş yıldır devam eden yargılama sürecinin bugün sona erdiği belirtilerek, "Almanya’da II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük ırkçı terör faaliyeti olarak tanımlanan davaya ait süreç, ülkemiz ve Almanya Türk toplumu tarafından en başından beri yakından takip edilmiştir. Söz konusu dava sonucunda baş sanığın müebbet hapis cezasına ve diğer dört sanığın ise değişen süreli hapis cezalarına çarptırılmalarını not ettik" denildi.


"Bununla birlikte maalesef bugün verilen karar NSU cinayetlerinin arka planını ve derin devlet ile istihbarat içindeki bağlantılarını tüm boyutlarıyla açıklığa kavuşturmamış, gerçek suçlular ortaya çıkarılmamıştır" ifadesine yer verilen açıklamada şunlar kaydedildi:


"Bu bakımdan kararı adaletin tecellisi ve kamu vicdanının rahatlatılması bakımından tatmin edici bulmuyoruz. Soruşturmaların başlangıç aşamalarında pek çok önyargıyla karşılaşan ve mağdur edilen kurban aileleri ile Almanya’daki Türk toplumunun duyguları, henüz dinmemiş acıları milletimizce paylaşılmaktadır. Bu vesileyle NSU cinayetleri gibi 1985 yılında Hamburg, 1992 yılında Mölln, 1993 yılında Solingen’de Türklere karşı düzenlenen ırkçı saldırıların da zihinlerimizde tazeliğini koruduğunu hatırlatmak isteriz. Şansölye Merkel’in 2012 yılında verdiği söz çerçevesinde NSU cinayetlerinin ve diğer faili meçhul kalan ırkçı, yabancı düşmanlığı saikli cinayetlerin faillerinin tamamının adalete teslim edilmesi, Almanya’daki Türk toplumunun devletin güvenlik ve yargı kurumlarına güvenlerinin güçlendirilmesi bakımından önem taşımaktadır. Bundan sonraki aşamada da konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. Ayrıca Almanya’daki ırkçılık ve yabancı düşmanlığının zirve noktalarından birisini teşkil eden NSU cinayetlerinin benzerlerinin tekrarlanmaması ve Avrupa’da artan ırkçılıkla mücadelenin taviz verilmeden yürütülmesi için AFC makamlarından her türlü tedbiri almalarının, bu kapsamda özellikle siyasetçilerin ve medyanın popülizme kapılmadan aklı selimle hareket etmeleri gerektiğinin önemine bir kez daha vurgu yapmak istiyoruz."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Terör örgütü PKK Avrupa’nın başına bela oldu PKK/KCK’lı terörist ve sempatizanları, çıkardıkları şiddet olayları ile Avrupa ülkelerinin başına bela oldu. Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan habere göre, Belçika ve Fransa’da eş zamanlı gerçekleştirilen operasyon sonucu 8 PKK/KCK’lı gözaltına alındı. 8 kişiye yöneltilen suçlar, ‘terör eylemleri hazırlamak ya da finanse etmek, bir terör örgütünü finanse etmek için para sızdırmak veya sızdırmaya teşebbüs etmek için komplo kurmak’ olarak açıklandı. Belçika polisinin PKK/KCK’nın Belçika merkezli Sterk TV ve Medya Haber TV kanallarının stüdyolarına düzenlediği operasyonda doküman ve teknik malzemelere el konuldu. Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgilere göre, eş zamanlı olarak Fransa’da da PKK/KCK’ya müzahir Drancy Demokratik Kürt Toplum Merkezi’ne ve üyelerin evlerine operasyon düzenlendi. Söz konusu operasyonun örgüte karşı Avrupa ülkelerinin attığı adımların somutlaşması açısından önem arz ettiği belirtildi. Avrupa’da PKK/KCK yapılanması nasıl çoğaldı? Avrupa, PKK/KCK tarafından Türkiye’ye karşı stratejik bir cephe olarak görülmekle birlikte lojistik, finansman ve kadro temini için önemli alanlardan biri. Avrupa’da örgütün bu yapısının oluşmasında AB ülkelerinin sessiz kalarak, yer yer destek olduğu ifade ediliyor. PKK/KCK, Avrupa Birliği ülkelerinde terör örgütleri listesinde yer alıyor. Kürtlerin sözde ezilen halk olarak yaptıkları algı politikası ve AB’deki ilgili kurum ve kuruluşlar ile siyasi çevreler içinde oluşturulan diplomasi Avrupa kamuoyunda karşılık bulurken, AB’ye üye birçok ülkenin örgüte karşı gerekli adımları atmaması da örgütün Avrupa’da sesinin yükselmesinde ve daha cüretkâr davranabilmesinde etkili oldu. Avrupa’da artan PKK/KCK şiddeti PKK/KCK, propaganda faaliyetlerini daha çok Avrupa’da Kürt nüfusunun yoğun olduğu Almanya, Fransa, Avusturya, İsviçre ve Hollanda gibi ülkeler ile örgütün faaliyetlerinin merkezi olması sebebi ile Belçika’da gerçekleştiriyor. Bununla birlikte Avrupa’da geniş bir alana yayılmış olmanın verdiği avantaj da her eylem ve etkinlikte kullanılıyor. Avrupa sınırları içinde düzenledikleri eylemler sırasında ivedi bir şekilde organize olup, şiddet içeren girişimlerde bulunabilen örgüt üyeleri, güvenlik güçleri ile çatışıp çevreye zarar verebiliyor. Tüm bunlara Avrupa makamları tarafından göz yumulurken, ancak son zamanlarda PKK/KCK yüzünden artan şiddet olayları Avrupa ülkelerine bile “dur” dedirtti. Avrupa makamlarından PKK/KCK’ya karşı tepkiler arttı Belçika’da yaşanan PKK/KCK’nın kızıştırdığı son olaylar ve bu olayların diğer Avrupa ülkelerine de sirayet etmesi ile Avrupa ülkeleri, görmezden geldikleri PKK/KCK şiddetine karşı adım atmaya başladı. Özellikle Belçika’da Türk kökenli nüfusa yönelik şiddet olaylarının artması, bu olaylarda güvenlik güçlerinin yetersiz kalması, PKK/KCK’ya müzahir basın organlarında manipülatif haberlerin yapılması Avrupa vatandaşlarının da tepkisine neden oldu. PKK/KCK’nın asıl hedefindeki Türkler ise Türk siyasetçilerinin telkinleri ile sakinliklerini hep koruyarak, şiddet olaylarından kaçınmaya çalıştı. Olayların artması sonucu Belçika Başbakanı Alexander De Croo yaptığı basın açıklamasında, “PKK/KCK lehine gösteriler kabul edilemez. Belçika’da fikir özgürlüğü garanti altındadır ancak terör örgütü PKK/KCK lehine ifadelere tolerans gösterilemez. Zira Kürt sorununa sempati duymak farklı bir şeydir” ifadelerini kullandı. Belçika Federal Adalet Bakanı Paul Van Tigchelt’ten de benzer bir açıklama geldi. Van Tigchelt, “Belçika için PKK/KCK, açık şekilde bir terör örgütü olarak kabul edilmektedir. Bu kırmızı çizgimizdir. Bu bağlamda PKK/KCK’nın Belçika’daki faaliyetleri kabul edilemez” dedi. Avrupa, PKK/KCK şiddetinin giderek artmasından endişe ediyor Belçika’da yaşanan olaylardan sonra Avrupa makamları PKK/KCK sempatizanları nedeni ile şiddet olaylarının artmasından endişe ediyor. Örgüte müzahir basın-yayın organlarında yaşanan şiddet olaylarının işlenme şekli ile Avrupa’daki örgüt yandaşlarını şiddete teşvik etmesi tedirginliği de arttı. Bu yayınlar yüzünden özellikle örgüte müzahir genç kesimin zaman zaman şiddet içerikli eylemlere başvurmasından korkuluyor. PKK/KCK, Avrupalı gençlerden örgüte adam devşiriyor Türkiye’de geçmişte olduğu kadar kolay kadro bulaman PKK/KCK, Avrupa’da Türk milliyetçileri ile Kürtlerin çatışmasını ön plana çıkararak gençlerden kadro temin edebilmek için bir zemin oluşturuyor. Kürt gençleri militarize eden örgüt, olaylara karışan ve adli yaptırım uygulanacak Kürt gençlerini örgüte sığınabileceği vaadiyle kandırıyor. Türkiye’den uzak ve PKK/KCK gerçeğinden habersiz Kürt gençlerini politize eden örgüt, “örgütsel bilinç” kazandırmaya çalışıyor.